Kur'an Ayetleri

  • Nahl Suresi, Kur'an'ın 16. suresidir. Sure, 128 ayetten oluşur. Medine döneminde inmiş olan son üç ayetin dışındakilerin Mekke döneminde indirildiğine inanılmaktadır. Sure, ismini 68. ayette geçen ve "bal arısı" anlamına gelen "nahl" kelimesinden almıştır. Sure, "Allah'ın emri gelecektir!" ifadesiyle başlar. Vikipedi

    Ayet sayısı: 128

    Başka isimleri: Arı Suresi

    Geliş zamanı: Mekke Dönemi

    Harf sayısı: 7642

    İsmin anlamı: Bal arısı

    Kelime sayısı: 1845

    Sure numarası: 16

Sûre No: 

16

Sûredeki Ayet No: 

127

Ayet No: 

2028

Sayfa No: 

281

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَاصْبِرْ وَمَا صَبْرُكَ إِلَّا بِاللَّهِ ۚ وَلَا تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَلَا تَكُ فِي ضَيْقٍ مِّمَّا يَمْكُرُونَ

Çeviriyazı: 

vaṣbir vemâ ṣabruke illâ billâhi velâ taḥzen `aleyhim velâ tekü fî ḍayḳim mimmâ yemkürûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

(Ey Peygamber!) Sabret! Sabrın da ancak Allah'ın yardımı iledir. Onlardan dolayı üzülme! Kurdukları tuzaklardan telaş edip sıkıntıya düşme!

Diyanet İşleri: 

Sabret, senin sabrın ancak Allah'ın yardımıyladır; onlara üzülme, kurdukları düzenlerden de endişe etme.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Sabret, sabretmen, ancak Allah'ın vereceği başarıyla mümkündür. Sana düzen kurduklarından dolayı da daralma, sıkıntıya düşme.

Şaban Piriş: 

Sabret, senin sabrın ancak Allah'ın yardımıyladır. Onlar için üzülme, Onların kurduğu tuzaktan dolayı da daralma.

Edip Yüksel: 

Sabret, sabrın ancak ALLAH'ın yardımıyladır. Onlar için üzülme ve onların tuzaklarından da endişelenme.

Ali Bulaç: 

Sabret; senin sabrın ancak Allah(ın yardımı) iledir. Onlar için hüzne kapılma ve kurmakta oldukları hileli-düzenlerden dolayı sıkıntıya düşme.

Suat Yıldırım: 

Sabret! Senin sabrın da ancak Allah'ın yardımı iledir.Kâfirlerin yüz çevirmelerinden mahzun olma, yaptıkları hilelerden dolayı da telaş edip darlanma. [9,40]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve sabret ve senin sabrın da ancak Allah´ın inâyetiyledir ve onlara karşı mahzun olma ve yapar oldukları hilekârane hareketten dolayı üzüntüye düşme.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Sabret! Senin sabrın da Allah'ın yardımıyladır. Onlar için tasalanma! Kurmakta oldukları tuzaklar yüzünden de telaşlanma!

Bekir Sadak: 

Irsailogullarina Kitap´da: «Dogrusu yeryuzunde iki defa bozgunculuk yapacak ve kibirlendikce kibirleneceksiniz» diye bildirdik.

İbni Kesir: 

Sabret

Adem Uğur: 

Sabret! Senin sabrın da ancak Allah´ın yardımı iledir. Onlardan dolayı kederlenme

İskender Ali Mihr: 

Sabret! Senin sabrın sadece Allah iledir (Allah´ın tasarrufu iledir). Onların yüzünden mahzun olma ve onların kurdukları tuzaklar sebebiyle sıkılma (sıkıntı içinde olma).

Celal Yıldırım: 

Sabret, senin sabrın ancak Allah´ın yardımı iledir. Onların (inkârda inâd etmelerine) üzülme

Tefhim ul Kuran: 

Sabret

Fransızca: 

Endure ! Ton endurance [ne viendra] qu'avec (l'aide) d'Allah. Ne t'afflige pas pour eux. Et ne sois pas angoissé à cause de leurs complots.

İspanyolca: 

¡Ten paciencia! No podrás tener paciencia sino con la ayuda de Alá. Y no estés triste por ellos, ni te angusties por sus intrigas.

İtalyanca: 

Sii paziente! La tua pazienza [non viene da altri] se non da Allah. Non ti affliggere per loro e non farti angosciare dalle loro trame.

Almanca: 

Und übe dich in Geduld. Und deine Geduld verleiht dir nur ALLAH. Und sei nicht traurig über sie. Und sei nicht bedrückt wegen dem, was sie an List planen.

Çince: 

你应当容忍--你的容忍只赖真主的佑助--你不要为他们而悲伤,不要为他们的计谋而烦恼。

Hollandaca: 

Wees dus geduldig; maar gij zult dit niet kunnen doen dan met Gods hulp. Bedroef u niet op het verhaal der ongeloovigen, en verkeer ook niet in angst om hetgeen zij uitdenken;

Rusça: 

Посему терпи, ибо твое терпение - только от Аллаха. Не скорби по ним и не печалься от того, что они ухищряются.

Somalice: 

Samir, mana aha samirkaagu dar Eebe mooyee, hana ka murugoon, hana ka cidhiidhyamin waxay Dhagri.

Swahilice: 

Na subiri. Na kusubiri kwako kusiwe ila kwa sababu ya Mwenyezi Mungu tu. Wala usiwahuzunikie; wala usiwe katika dhiki kwa hila wanazo zifanya.

Uygurca: 

(ئى مۇھەممەد!) (اﷲ نىڭ يولىدا ساڭا يەتكەن ئەرزىيەتلەرگە) سەۋر قىلغىن، سەۋرەڭ پەقەت اﷲ نىڭ ياردىمى بىلەنلا قولغا كېلىدۇ. ئۇلارنىڭ (ئىمان ئېيتمىغانلىقى) غا قايغۇرمىغىن. ئۇلارنىڭ ھىيلە - مىكرىسىدىن يۈرىكىڭ سىقىلمىسۇن

Japonca: 

あなたは忍耐強くあれ。あなたの忍耐は,アッラー(の助け) による外にはないのである。かれらのために憂慮しないで,またかれらの策謀したことのために,心を狭めてはならない。

Arapça (Ürdün): 

«واصبر وما صبرك إلا بالله» بتوفيقه «ولا تحزن عليهم» أي الكفار. إن لم يؤمنوا لحرصك على إيمانهم «ولا تك في ضيق مما يمكرون» أي لا تهتم بمكرهم فأنا ناصرك عليهم.

Hintçe: 

और (ऐ रसूल) तुम सब्र ही करो (और ख़ुदा की (मदद) बग़ैर तो तुम सब्र कर भी नहीं सकते और उन मुख़ालिफीन के हाल पर तुम रंज न करो और जो मक्कारीयाँ ये लोग करते हैं उससे तुम तंग दिल न हो

Tayca: 

และจงอดทนเถิด และการอดทนของเจ้าจะมีขึ้นไม่ได้ เว้นแต่ด้วย(การเตาฟีกของ) อัลลอฮ์ และอย่าเศร้าโศกต่อพวกเขา และอย่าคับใจในสิ่งที่พวกเขาวางกลอุบาย

İbranice: 

התאזר בסבלנות, ואלוהים הוא אשר יעזור לך להתאזר בסבלנות, המסע הלילי ואל תצטער על מה שהם זוממים נגדך

Hırvatça: 

Strpljiv budi! Ali, strpljiv ćeš biti samo uz Allahovu pomoć. I ne žalosti se za njima, i neka ti nije teško zbog spletkarenja njihova.

Rumence: 

Fii răbdător! Răbdarea ta vine de la Dumnezeu. Nu te mâhni pentru ei! Nu te îngriji pentru ceea ce viclenesc!

Transliteration: 

Waisbir wama sabruka illa biAllahi wala tahzan AAalayhim wala taku fee dayqin mimma yamkuroona

Türkçe: 

Sabret! Senin sabrın da Allah'ın yardımıyladır. Onlar için tasalanma! Kurmakta oldukları tuzaklar yüzünden de telaşlanma!

Sahih International: 

And be patient, [O Muhammad], and your patience is not but through Allah. And do not grieve over them and do not be in distress over what they conspire.

İngilizce: 

And do thou be patient, for thy patience is but from Allah; nor grieve over them: and distress not thyself because of their plots.

Azerbaycanca: 

(Ya Rəsulum! Allah yolunda olan bütün əzab-əziyyətə) səbr et. Sənin səbr etməyin yalnız Allahın köməyilədir. (Də’vətini qəbul etmədiklərinə, iman gətirmədiklərinə görə) onlardan (müşriklərdən) ötrü kədərlənmə və (səni öldürmək məqsədilə) qurdurları hiylələrə görə də ürəyini qısma!

Süleyman Ateş: 

Sabret, sabrın ancak Allah(ın yardımı) iledir. Onlara üzülme, kurdukları tuzaklardan da sıkıntıya düşme.

Diyanet Vakfı: 

Sabret! Senin sabrın da ancak Allah'ın yardımı iledir. Onlardan dolayı kederlenme; kurmakta oldukları tuzaktan kaygı duyma!

Erhan Aktaş: 

Sabret! Senin sabrın yalnızca Allah iledir.(1) Onlar için üzülme. Onların kurdukları tuzaklar nedeniyle darlanma.

Kral Fahd: 

Sabret! Senin sabrın da ancak Allah’ın yardımı iledir. Onlardan dolayı kederlenme kurmakta oldukları tuzaktan kaygı duyma!

Hasan Basri Çantay: 

Sabret. Senin sabrın Allah (ın tevfîkına istinâd) dan başka (bir şey) değildir. Onlara karşı tasalanma, onların kurmakda oldukları tuzaklardan dolayı (telâşa ve) sıkıntıya da düşme.

Muhammed Esed: 

Öyleyse, (hakkı inkar edenlerin söylediklerine karşı) sabır göster ve daima hatırla ki, sana güçlüklere göğüs germe gücünü veren yalnızca Allah´tır; ve onlardan yana üzülme; hele onların o asılsız iddiaları seni hiç sıkmasın:

Gültekin Onan: 

Sabret

Ali Fikri Yavuz: 

Ey Rasûlüm, sabret

Portekizce: 

Sê paciente, que a tua paciência será levada em conta por Deus; não te condoas deles, nem te angusties por suaconspirações,

İsveççe: 

Bär allt med tålamod men [minns att du bara får] kraft att visa tålamod från Gud. Och var inte bedrövad för [förnekarnas] skull och känn dig inte beklämd på grund av den ohederlighet de visar [i sina tvister med dig].

Farsça: 

و شکیبایی کن، و شکیبایی تو جز به توفیق خدا نیست، و بر [گمراهی و ضلالت] آنان [و کارهایی که انجام می دهند] اندوهگین مباش، و از نیرنگی که همواره به کار می گیرند، دلتنگ مشو.

Kürtçe: 

وە (ئەی موحەممەد ﷺ) دان بە خۆتدا بگرە ئارام گرتنەکەشت ھەر بە (یارمەتی) خوایە و خەفەتیان بۆ مەخۆ و بەو فێڵ و پیلانانەش دەیکەن دڵ تەنگ مەبە

Özbekçe: 

Сабр қил, сенинг сабринг фақат Аллоҳ ила бўлур. Улар(ҳоли)га хафа бўлма. Улар қилаётган макрдан сиқилма.

Malayca: 

Dan bersabarlah (wahai Muhammad terhadap perbuatan dan telatah golongan yang ingkar itu); dan tiadalah berhasil kesabaranmu melainkan dengan (memohon pertolongan) Allah; dan janganlah engkau berdukacita terhadap kedegilan mereka, dan janganlah engkau bersempit dada disebabkan tipu daya yang mereka lakukan.

Arnavutça: 

Duro! Durimi yt është vetëm me ndihmën e Perëndisë. Dhe, mos u pikëllo për ta, e mos u ngushto ti për shkak të dredhive të tyre,

Bulgarca: 

И търпи! Твоето търпение е само с подкрепата на Аллах. И не скърби за тях, и не се притеснявай от тяхното лукавство!

Sırpça: 

Стрпљив буди! Али, стрпљив ћеш да будеш само уз Аллахову помоћ. И не тугуј за њима, и нека ти није тешко због њиховог сплеткарења.

Çekçe: 

Buď trpělivý, však trpělivost tvá je možná jen s pomocí Boží! Nermuť se kvůli nim a nebuď stísněn, že úklady strojí,

Urduca: 

اے محمدؐ، صبر سے کام کیے جاؤ اور تمہارا یہ صبر اللہ ہی کی توفیق سے ہے اِن لوگوں کی حرکات پر ر نج نہ کرو اور نہ ان کی چال بازیوں پر دل تنگ ہو

Tacikçe: 

Сабр кун, ки сабри ту бе тавфиқи Худо нест ва барояшон ғамгин мабош ва аз макрашон дилтангӣ накун,

Tatarca: 

Сабыр итү хәерле булгач, сабыр ит! Мәгәр сабыр итә алмассың, фәкать Аллаһу тәгалә сабырлык куәтен бирсә генә сабыр итә алырсың! Һәм кәферләрнең исламга килмәгәннәре өчен үзеңне кайгыга салма, вә аларның хәйлә-мәкерләре өчен күңелең тарыкмасын!

Endonezyaca: 

Bersabarlah (hai Muhammad) dan tiadalah kesabaranmu itu melainkan dengan pertolongan Allah dan janganlah kamu bersedih hati terhadap (kekafiran) mereka dan janganlah kamu bersempit dada terhadap apa yang mereka tipu dayakan.

Amharca: 

ታገስም፤ መታገስህም በአላህ (ማስቻል) እንጂ አይደለም፡፡ በእነርሱም ላይ (ባያምኑ) አትተክዝ፡፡ (ባንተ ላይ) ከሚመክሩትም ተንኮል በጭንቀት ውስጥ አትኹን፡፡

Tamilce: 

(நபியே!) பொறுமையாக இருப்பீராக. மேலும், அல்லாஹ்விற்காகவே தவிர உம் பொறுமை இல்லை. மேலும், அவர்கள் மீது கவலைப்படாதீர்! இன்னும், அவர்கள் சூழ்ச்சி செய்வதைப் பற்றி (மன) நெருக்கடியில் நீர் ஆகிவிடாதீர்.

Korece: 

인내하라 그대의 인내는 오로지 하나님을 위한 것이거늘 그 들을 위해 슬퍼하지도 말며 그들 이 음모하는 것에 대해서도 근심 하지 말라

Vietnamca: 

Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) hãy kiên nhẫn chịu đựng bởi sự nhẫn nhịn của Ngươi vốn dĩ là vì Allah. Và Ngươi chớ buồn rầu cho chúng và cũng chớ đừng đau khổ về những gì chúng âm mưu.