Arapça:
شَاكِرًا لِّأَنْعُمِهِ ۚ اجْتَبَاهُ وَهَدَاهُ إِلَىٰ صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Çeviriyazı:
şâkiral lien`umih. ictebâhü vehedâhü ilâ ṣirâṭim müsteḳîm.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah'ın nimetlerine şükredendi. Allah onu seçmiş ve doğru yola iletmişti.
Diyanet İşleri:
Rabbinin nimetlerine şükrederdi; Rabbi de onu seçti ve doğru yola eriştirdi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Onun nimetlerine şükrederdi. Tanrı onu seçmiş ve doğru yola sevketmişti.
Şaban Piriş:
Allah’ın nimetlerine şükredici idi. Allah, onu seçti ve onu dosdoğru yola hidayet etti.
Edip Yüksel:
O'nun nimetlerine şükredici idi. Onu seçti ve onu doğru yola iletti.
Ali Bulaç:
O'nun nimetlerine şükrediciydi. (Allah) Onu seçti ve doğru yola iletti.
Suat Yıldırım:
Allah'ın nimetlerine şükreden bir zat idi. Çünkü Allah onu seçmiş ve doğru yola iletmişti. [4,125; 21,51; 53,37]
Ömer Nasuhi Bilmen:
O´nun nîmetlerine şükredici idi. (Cenâbı Hak da) O´nu mümtaz kıldı. Ve O´nu dosdoğru bir yola hidâyet buyurdu.
Yaşar Nuri Öztürk:
O'nun nimetlerine şükrediyordu. Allah onu seçip yüceltti ve dosdoğru bir yola kılavuzladı.
Bekir Sadak:
Eger ceza vermek isterseniz size yapilanin ayniyle mukabele edin. Sabrederseniz and olsun ki bu, sabredenler icin daha iyidir.
İbni Kesir:
Rabbının nimetlerine şükrederdi. Onu beğenip seçmiş, kendisini doğru bir yola iletmişti.
Adem Uğur:
Allah´ın nimetlerine şükrediciydi. Çünkü Allah, onu seçmiş ve doğru yola iletmişti.
İskender Ali Mihr:
O´nun (Allah´ın) ni´metlerine şükredici idi. (Allah), onu seçti. Ve onu Sıratı Mustakîm´e (Allah´a ulaştıran yola) hidayet etti (ulaştırdı).
Celal Yıldırım:
İlâhî nimetlere şükrederdi. Allah onu seçip dosdoğru bir yola iletmişti.
Tefhim ul Kuran:
O´nun nimetlerine şükrediciydi. (Allah) Onu seçti ve doğru yola iletti.
Fransızca:
Il était reconnaissant pour Ses bienfaits et Allah l'avait élu et guidé vers un droit chemin.
İspanyolca:
agradecido a Sus gracias. Él le eligió y le dirigió a una vía recta.
İtalyanca:
era riconoscente ad Allah per i Suoi favori. Allah lo scelse, lo guidò sulla retta via.
Almanca:
Er war dankbar Seinen Gaben gegenüber. ER hat ihn dann auserwählt und auf einen geradlinigen Weg rechtgeleitet.
Hollandaca:
Hij was dankbaar voor zijne weldaden. Daarom koos God hem en leidde hem op den rechten weg.
Rusça:
Он был благодарен Аллаху за благодеяния, и Он избрал его и повел прямым путем.
Somalice:
Kuna shukriya Nicmada Eebe wuuna doortay wuxuuna ku hanuuniyey Jidka Toosan.
Swahilice:
Mwenye kuzishukuru neema zake, Mwenyezi Mungu. Yeye kamteuwa, na akamwongoa kwenye Njia Iliyo Nyooka.
Uygurca:
ئىبراھىم اﷲ نىڭ نېمەتلىرىگە شۈكۈر قىلغۇچى ئىدى. اﷲ ئۇنى (پەيغەمبەرلىككە) تاللىدى ۋە ئۇنى توغرا يولغا باشلىدى
Japonca:
かれは主の恩恵を感謝する。かれがかれを選び正しい道に御導きになられた。
Arapça (Ürdün):
«شاكرا لأنعمه اجتباه» اصطفاه «وهداهُ إلى صراط مستقيم».
Hintçe:
उसकी नेअमतों के शुक्र गुज़ार उनको ख़ुदा ने मुनतख़िब कर लिया है और (अपनी) सीधी राह की उन्हें हिदायत की थी
Tayca:
เป็นผู้กตัญญูกตเวทีต่อความโปรดปรานของพระองค์ พระองค์ทรงเลือกเขา และทรงชี้แนะทางแก้เขาสู่ทางที่เที่ยงตรง
İbranice:
והוא הכיר לאלוהים תודה על חסדיו, ואלוהים בחר בו, והדריך אותו אל השביל הישר
Hırvatça:
I bio je zahvalan na blagodatima Njegovim; njega je Allah izabrao i na Pravi put uputio.
Rumence:
a mulţumit pentru binefacerile Sale. El l-a ales şi l-a călăuzit pe o dreaptă cale.
Transliteration:
Shakiran lianAAumihi ijtabahu wahadahu ila siratin mustaqeemin