Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

2

Sûredeki Ayet No: 

251

Ayet No: 

258

Sayfa No: 

41

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَهَزَمُوهُم بِإِذْنِ اللَّهِ وَقَتَلَ دَاوُودُ جَالُوتَ وَآتَاهُ اللَّهُ الْمُلْكَ وَالْحِكْمَةَ وَعَلَّمَهُ مِمَّا يَشَاءُ ۗ وَلَوْلَا دَفْعُ اللَّهِ النَّاسَ بَعْضَهُم بِبَعْضٍ لَّفَسَدَتِ الْأَرْضُ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ ذُو فَضْلٍ عَلَى الْعَالَمِينَ

Çeviriyazı: 

fehezemûhüm biiẕni-llâhi veḳatele dâvûdü câlûte veâtâhü-llâhü-lmülke velḥikmete ve`allemehû mimmâ yeşâ'. velevlâ def`u-llâhi-nnâse ba`ḍahüm biba`ḍil lefesedeti-l'arḍu velâkinne-llâhe ẕû faḍlin `ale-l`âlemîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Derken, Allah'ın izniyle onları tamamen bozdular. Davud, Calut'u öldürdü ve Allah, kendisine hükümdarlık ve hikmet (peygamberlik) verdi ve ona dilediği şeylerden de öğretti. Eğer Allah'ın, insanları birbirleriyle savması olmasaydı, yeryüzü mutlaka bozulur giderdi. Fakat Allah, bütün âlemlere karşı büyük bir lütuf sahibidir.

Diyanet İşleri: 

Onları Allah'ın izniyle bozguna uğrattılar; Davud Calut'u öldürdü, Allah Davud'a hükümranlık ve hikmet verdi ve ona dilediğinden öğretti. Allah'ın insanları birbiriyle savması olmasaydı yeryüzünün düzeni bozulurdu. Fakat Allah alemlere lütufkardır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Allah'ın izniyle onları bozdular. Davud da Calut'u öldürdü. Allah, kendisine saltanat ve hikmet ihsan etti, dilediği bazı şeyleri de belletti. Allah insanları, birbiriyle savıp gidermeseydi yeryüzü mutlaka bozulup giderdi fakat Allah'ın alemlere ihsanı var, lütfü var.

Şaban Piriş: 

Neticede Allah’ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Davut da, Câlût’u öldürdü. Allah, Davud’a hükümdarlık ve hikmet verdi, Ona dilediğinden öğretti. Allah’ın insanları birbirleriyle savması olmasaydı, yeryüzünün düzeni bozulurdu. Fakat Allah, alemlere karşı lütuf sahibidir.

Edip Yüksel: 

Nihayet ALLAH'ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Davut Calut'u öldürdü. ALLAH ona hükümdarlık ve anlayış verdi, ona dilediğini öğretti. ALLAH insanların bir kısmıyla bir kısmını savmasaydı yeryüzü bozulurdu. Fakat ALLAH tüm yaratıklara karşı lütufsahibidir

Ali Bulaç: 

Böylece onları, Allah'ın izniyle yenilgiye uğrattılar. Davud Calut'u öldürdü. Allah da ona mülk ve hikmet verdi; ona dilediğinden öğretti. Eğer Allah'ın, insanların bir kısmı ile bir kısmını def'i (engellemesi) olmasaydı, yeryüzü mutlaka fesada uğrardı. Ancak Allah, alemlere karşı büyük fazl (ve ihsan) sahibidir.

Suat Yıldırım: 

Derken Allah'ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Dâvud Câlut’u öldürdü, Allah ona hükümdarlık ve hikmet verdi ve dilediği birçok şey öğretti. Eğer Allah bazı insanların şerrini bazıları ile önlemeseydi dünyadaki nizam bozulurdu. Lâkin Allah âlemlere büyük lütuf ve inayet sahibidir. [KM, II Samuel 5,3. I Korintos.11,3]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Hemen onları Allah Teâlâ´nın izniyle hezimete uğrattılar ve Dâvud, Câlût´u öldürdü ve Allah Teâlâ O´na mülk ve hikmet verdi ve dilediğinden ona talîm buyurdu. Ve eğer Hak Teâlâ´nın insanları birbiriyle defetmesi olmasaydı yeryüzü mutlaka fesada uğramış olurdu. Fakat Allah Teâlâ âlemler üzerine fazl-ü kerem sahibidir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Nihayet Allah'ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Ve Dâvud Câlût'u öldürdü. Ve Allah, Dâvud'a mülk/saltanat ve hikmet verdi. Ve ona dilediği şeylerden öğretti. Eğer Allah'ın, bazı insanları diğer bazılarıyla savması olmasaydı, yeryüzü bozguna uğrardı. Ama Allah âlemlere karşı çok lütufkârdır.

Bekir Sadak: 

Onlari Allah´in izniyle bozguna ugrattilar

İbni Kesir: 

Allah´ın izniyle onları hemen hezimete uğrattılar. Davud da Calut´u öldürdü. Allah ona mülk ve hikmet verdi. Dilemekte olduğunu da ona öğretti. Şayet Allah´ın insanları birbiriyle def´edip savması olmasaydı yeryüzü muhakkak fesada uğrardı. Ancak Allah, alemler üzerinde lutuf sahibidir.

Adem Uğur: 

Sonunda Allah´ın izniyle onları yendiler. Davud da Câlût´u öldürdü. Allah ona (Davud´a) hükümdarlık ve hikmet verdi, dilediği ilimlerden ona öğretti. Eğer Allah´ın insanlardan bir kısmının kötülüğünü diğerleriyle savması olmasaydı elbette yeryüzü altüst olurdu. Lâkin Allah bütün insanlığa karşı lütuf ve kerem sahibidir.

İskender Ali Mihr: 

Nihayet Allah´ın izniyle onları hezimete uğrattılar. Ve Davut, Calut´u öldürdü. Ve Allah ona (Davut´a), meliklik (hükümdarlık) ve hikmet verdi ve ona dilediği şeylerden öğretti. Ve eğer Allah´ın, insanları birbiriyle defetmesi olmasaydı, yeryüzünde mutlaka fesat çıkardı (yeryüzünün düzeni bozulurdu). Lâkin Allah, âlemlerin üzerine fazl sahibidir.

Celal Yıldırım: 

Ve az sonra onları —Allah´ın izniyle— bozguna uğratıp dağıttılar. (İnanmışlar saftında yer alan) Dâvud ise Câlût´u öldürdü. Allah da ona mülk ve hikmeti (saltanat ve peygamberliği bir arada) verdi ve dilediğinden bazı şeyler ona öğretti. Eğer Allah insanların (azgınlık ve taşkınlığını) birbirleriyle savmasaydı, yeryüzünün düzeni herhalde bozulur, kargaşalık ortalığı kaplardı. Ama Allah milletlere karşı fazl-u kerem sahibidir.

Tefhim ul Kuran: 

Böylece onları, Allah´ın izniyle yenilgiye uğrattılar. Davud Calut´u öldürdü. Allah da ona mülk ve hikmet verdi

Fransızca: 

Ils les mirent en déroute, par la grâce d'Allah. Et David tua Goliath; et Allah lui donna la royauté et la sagesse, et lui enseigna ce qu'Il voulut. Et si Allah ne neutralisait pas une partie des hommes par une autre, la terre serait certainement corrompue. Mais Allah est Détenteur de la Faveur pour les mondes.

İspanyolca: 

Y les derrotaron con permiso de Alá. David mató a Goliat y Alá le dio el dominio y la sabiduría, y le enseñó lo que Él quiso. Si Alá no hubiera rechazado a unos hombres valiéndose de otros, la tierra se habría ya corrompido. Pero Alá dispensa Su favor a todos.

İtalyanca: 

E li misero in fuga con il permesso di Allah. Davide uccise Golia e Allah gli diede la sovranità e la saggezza e gli insegnò quello che volle. Se Allah non respingesse alcuni per mezzo di altri, la terra sarebbe certamente corrotta, ma Allah è pieno di grazia per le creature.

Almanca: 

Dann haben sie sie mit ALLAHs Zustimmung in die Flucht getrieben. Und Dawud tötete Dschalut, und ALLAH gewährte ihm die Herrschaft und die Weisheit und lehrte ihn von dem, was ER wollte. Und würde ALLAH die Menschen, die einen durch die anderen nicht zurückhalten, wäre die Erde gewiß verdorben. Doch ALLAH ist Gunst erweisend den Geschöpfen gegenüber.

Çince: 

他们借真主的佑助而打败敌人。达五德杀死查鲁特,真主把国权和智慧赏赐他,并把自己所意欲的(知识)教授他。要不是真主以世人互相抵抗,那末,大地的秩序必定紊乱了。但真主对於全世界是有恩惠的。

Hollandaca: 

Door Gods wil overwonnen zij, en David doodde Jalut. En God gaf hem het rijk en wijsheid, en leerde hem, wat hij wilde. Zou God den mensch niet door den mensch binnen de grenzen houden, dan ware de aarde reeds verdorven. Maar God is genadig voor zijne schepselen.

Rusça: 

Они разгромили их по воле Аллаха. Давуд (Давид) убил Джалута (Голиафа), и Аллах даровал ему царство и мудрость и научил его тому, чему пожелал. Если бы Аллах не сдерживал одних людей посредством других, то земля пришла бы в расстройство. Однако Аллах милостив к мирам.

Somalice: 

markaasay (Mu'miniintii) jabiyeen Gaaladii idinka Eebe, wuuna dilay Daawuud Jaaluud, wuxuuna siiyey Eebe Daawuud Xukun iyo xigmo (Nabinimo iyo Cilmi) wuxuuna baray wuxuu doono, hadayan jirin ku reebidda eebe dadka qaarkood qaarka (kale) waxaa fasaadi lahaa dhulka hasayeeshee Eebe waa fadli u saaxiib «u deeqe» caalamka.

Swahilice: 

--Kwa idhini ya Mwenyezi Mungu waliwatimua, na Daudi akamuuwa Jaluti, na Mwenyezi Mungu akampa Daudi ufalme na hikima, na akamfundisha aliyo yapenda. Na lau kuwa Mwenyezi Mungu hawapambanishi watu kwa watu basi dunia ingeli haribika. Lakini Mwenyezi Mungu

Uygurca: 

مۆمىنلەر اﷲ نىڭ ئىرادىسى بىلەن كاپىرلارنى مەغلۇپ قىلدى، داۋۇد جالۇتنى ئۆلتۈردى. اﷲ داۋۇدقا سەلتەنەتنى، ھېكمەتنى (يەنى پەيغەمبەرلىكنى) بەردى. ئۇنىڭغا خالىغان نەرسىلىرىنى (يەنى پايدىلىق ئىلىملەرنى) بىلدۈردى. اﷲ ئىنسانلارنىڭ بەزىسىنى بەزىسى بىلەن مۇداپىئە قىلىپ تۇرمىسا (يەنى كۈچلۈك تاجاۋۇزچىغا ئۇنىڭدىنمۇ كۈچلۈك بولغان بىرسىنى ئاپىرىدە قىلمىسا) ئىدى، يەر يۈزى ئەلۋەتتە پاساتقا ئايلىناتتى (يەنى خارابلىققا يۈزلىنەتتى)، لېكىن اﷲ (يامانلىقنى ئۈستۈنلۈككە ئىگە قىلماسلىق بىلەن) پۈتۈن جاھان ئەھلىگە مەرھەمەت قىلغۇچىدۇر

Japonca: 

果たしてかれら(タールートの軍勢)は,アッラーの許しのもとにかれらを打ち破り,ダーウードはジャ―ルートを殺し,アッラーは,王権と英知をかれ(ダーウード)に授け,かれのおばしめしに就いて教えられた。アッラーが人間を,互いに抑制し合うように仕向けられなかったならば,大地はきっと腐敗したことであろう。だがアッラーは,凡てのものに恵みをくださる。

Arapça (Ürdün): 

«فهزموهم» كسروهم «بإذن الله» بإرادته «وقتل داود» وكان في عسكر طالوت «جالوت وآتاه» أي داود «الله الملك» في بني إسرائيل «والحكمة» النبوة بعد موت شمويل وطالوت ولم يجتمعا لأحد قبله «وعلّمه مما يشاء» كصنعة الدروع ومنطق الطير «ولولا دفع الله الناس بعضهم» بدل بعض من الناس «ببعض لفسدت الأرض» بغلبة المشركين وقتل المسلمين وتخريب المساجد «ولكنّ الله ذو فضل على العالمين» فدفع بعضهم ببعض.

Hintçe: 

फिर तो उन लोगों ने ख़ुदा के हुक्म से दुशमनों को शिकस्त दी और दाऊद ने जालूत को क़त्ल किया और ख़ुदा ने उनको सल्तनत व तदबीर तम्द्दुन अता की और इल्म व हुनर जो चाहा उन्हें गोया घोल के पिला दिया और अगर ख़ुदा बाज़ लोगों के ज़रिए से बाज़ का दफाए (शर) न करता तो तमाम रुए ज़मीन पर फ़साद फैल जाता मगर ख़ुदा तो सारे जहाँन के लोगों पर फज़ल व रहम करता है

Tayca: 

แล้วพวกเขาก็ยังความปราชัยให้แก่พวกนั้น ด้วยอนุมัติของอัลลอฮ์ และดาวูดได้ฆ่าญาลูตและอัลลอฮ์ได้ทรงประทานอำนาจ และความรู้แก่เขา และทรงสอนเขาจากสิ่งที่พระองค์ทรงประสงค์ และหากว่าอัลลอฮ์ไม่ทรงป้องกันมนุษย์ ซึ่งบางส่วนของพวกเขาด้วยอีกบางส่วนแล้วไซร้ แน่นอนแผ่นดินก็ย่อมเสื่อมเสียไปแล้ว แต่ทว่าอัลลอฮ์นั้น ทรงเป็นผู้มีพระคุณแก่โลกทั้งหลาย

İbranice: 

וברצון אלוהים הם הביסו אותם, ודוד הרג את גוליית, ואלוהים נתן לו את המלוכה ואת החכמה ולימד אותו מכל מה שרצה. ולולא הדף אלוהים את האנשים, חלק בידי אחרים, הייתה הארץ מתמלאת בשחיתות. אלוהים הוא רב-החסד לכל הברואים

Hırvatça: 

I oni ih, Allahovom dozvolom, poraziše, i Davud ubi Džaluta, i Allah mu dade vlast i mudrost, i nauči ga onome čemu je On htio. A da Allah ljude ne suzbija jedne drugima, na Zemlji bi doista nered nastao! Ali, Allah je darežljiv svim svjetovima.

Rumence: 

Şi ei, cu îngăduinţa lui Dumnezeu, i-au înfrânt, iar David l-a ucis pe Goliat. Dumnezeu i-a dăruit lui David regatul şi înţelepciunea şi El l-a învăţat ceea ce a voit. Dacă Dumnezeu nu i-ar respinge pe unii oameni cu ajutorul altora, atunci pământul ar f

Transliteration: 

Fahazamoohum biithni Allahi waqatala dawoodu jaloota waatahu Allahu almulka waalhikmata waAAallamahu mimma yashao walawla dafAAu Allahi alnnasa baAAdahum bibaAAdin lafasadati alardu walakinna Allaha thoo fadlin AAala alAAalameena

Türkçe: 

Nihayet Allah'ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Ve Dâvud Câlût'u öldürdü. Ve Allah, Dâvud'a mülk/saltanat ve hikmet verdi. Ve ona dilediği şeylerden öğretti. Eğer Allah'ın, bazı insanları diğer bazılarıyla savması olmasaydı, yeryüzü bozguna uğrardı. Ama Allah âlemlere karşı çok lütufkârdır.

Sahih International: 

So they defeated them by permission of Allah, and David killed Goliath, and Allah gave him the kingship and prophethood and taught him from that which He willed. And if it were not for Allah checking [some] people by means of others, the earth would have been corrupted, but Allah is full of bounty to the worlds.

İngilizce: 

By Allah's will they routed them; and David slew Goliath; and Allah gave him power and wisdom and taught him whatever (else) He willed. And did not Allah Check one set of people by means of another, the earth would indeed be full of mischief: But Allah is full of bounty to all the worlds.

Azerbaycanca: 

Nəhayət, onlar Allahın izni (iradəsi və köməyi) ilə Calutu və qoşununu məğlub etdilər. Davud Calutu öldürdü. Allah Davuda həm hökmranlıq, həm də hikmət (peyğəmbərlik) verdi və ona istədiyini (zireh düzəltmək, quşların dilini bilmək, gözəl səslə oxumaq) öyrətdi. Əgər Allah insanların bir qismini, digər bir qismi ilə dəf etməsə idi, yer üzü fitnə-fəsada uğrayardı. Lakin Allah bütün aləmlərə qarşı lütfükardır.

Süleyman Ateş: 

Derken, Allah'ın izniyle onları bozdular, Davud Calut'u öldürdü; Allah ona (Davud'a) hükümdarlık ve hikmet verdi ve ona dilediğini öğretti. Eğer Allah, insanların bir kısmıyle diğerlerini savmasaydı, dünya bozulurdu. Fakat Allah, bütün alemlere karşı lutuf sahibidir.

Diyanet Vakfı: 

Sonunda Allah'ın izniyle onları yendiler. Davud da Calut'u öldürdü. Allah ona (Davud'a) hükümdarlık ve hikmet verdi, dilediği ilimlerden ona öğretti. Eğer Allah'ın insanlardan bir kısmının kötülüğünü diğerleriyle savması olmasaydı elbette yeryüzü alt üst olurdu. Lakin Allah bütün insanlığa karşı lütuf ve kerem sahibidir.

Erhan Aktaş: 

Allah’ın izniyle onları yenilgiye uğrattılar. Dâvûd, Câlût’u öldürdü. Allah, O’na güç ve hikmet(1) verdi. O’na dilediğinden öğretti. Eğer, Allah, insanların bir kısmını bir kısmıyla savmasaydı, yeryüzü bozguna uğrardı. Ancak, Allah, bütün âlemlere karşı sınırsız lütuf sahibidir.

Kral Fahd: 

Sonunda Allah'ın izniyle onları yendiler. Dâvud da Câlût'u öldürdü. Allah ona (Dâvud'a) hükümdârlık ve hikmet verdi, dilediği ilimlerden ona öğretti. Eğer Allah’ın insanlardan bir kısmının kötülüğünü diğerleriyle savması olmasaydı elbette yeryüzü fesâda uğrar (altüst olur)dı. Lâkin Allah bütün âlemlere karşı lütuf ve kerem sahibidir.

Hasan Basri Çantay: 

Derken (düşmanla karşılaşır karşılaşmaz) Allahın izniyle onları (düşmanlarını) bozguna uğratdılar (Mü´minlerin arasında bulunan) Dâvud da Câlutu öldürdü. Allah da ona (Eşmuîlin ve Taalutun vefatından sonra, bir arada) saltanat ve hikmeti (peygamberliği) verdi ve daha dilemekde olduğundan da ba´zı şeyler öğretdi. Eğer Allah insanların bir kısmını diğer bir kısmı ile önleyib savmasaydı yer (yüzü) muhakkak fesada uğrardı. Fakat Allah, âlemlere karşı büyük fazi (-u inayet) saahibidir.

Muhammed Esed: 

Bunun üzerine, onları Allah´ın izniyle bozguna uğrattılar, Davud da Calut´u öldürdü; Allah ona hükümranlık ve hikmet verdi ve istediği şeyin bilgisini öğretti. Ve eğer Allah, insanlara kendilerini başkalarına karşı savunma gücü vermeseydi yeryüzü çürüme ve yozlaşmaya maruz kalırdı: ama Allah bütün alemlere karşı sınırsız lütuf sahibidir.

Gültekin Onan: 

Böylece onları Tanrı´nın izniyle yenilgiye uğrattılar. Davut Calut´u öldürdü.Tanrı da ona mülk ve hikmet verdi

Ali Fikri Yavuz: 

Nihayet Allah’ın izni ile kâfirleri bozguna uğrattılar. Müminler safında bulunan Dâvut (aleyhisselâm) da düşman hükümdarı Calût’u öldürdü. Allah, Dâvud’a padişahlık ve peygamberlik verdi ve ona dilediği şeyleri öğretti (Zırh yapmak, kuşlarla konuşmak ve güzel sesle okumak gibi...) Eğer Allah, insanların bir kısmını diğer bir kısmı ile defetmeseydi (müminleri kâfirlere üstün kılmasaydı) yeryüzü fesad ve küfür karanlığına bürünürdü. Fakat Allah, âlemler üzerine ihsan ve rahmet sahibidir.

Portekizce: 

E com a vontade de Deus os derrotaram; Davi matou Golias e Deus lhe outorgou o poder e a sabedoria e lhe ensinoutudo quanto Lhe aprouve. Se Deus não contivesse aos seres humanos, uns, em relação aos outros, a terra se corromperia;porém, Ele é Agraciante para com a (Está incompleto no Alcorão)

İsveççe: 

Och med Guds vilja besegrade de dem och drev dem på flykten. Och David dödade Goliat och Gud gav honom makt och visdom och all den kunskap Han ville. Och om Gud inte höll tillbaka [vissa] människor med andra [som redskap], skulle jorden helt visst fördärvas. Men Gud låter nåden flöda över hela Sin skapelse.

Farsça: 

پس آنان را به توفیق خدا شکست دادند. و داود [جوان مؤمن نیرومندی که در سپاه طالوت بود] جالوت را کشت، و خدا او را فرمانروایی و حکمت داد، و از آنچه می خواست به او آموخت. و اگر خدا [تجاوز و ستم] برخی از مردم را به وسیله برخی دیگر دفع نمی کرد، قطعاً زمین را فساد فرا می گرفت؛ ولی خدا نسبت به جهانیان دارای فضل و احسان است.

Kürtçe: 

ئەوسا بەفەرمانی خوا شکاندنیان وە داود (کە یەکێک بوو لەسەربازانی طالوت) جالوتی کوشت وە خوا پاشایەتی و پێغەمبەرێتی دایە وە ئەوەی ویستی فێری کرد ئەگەر خوا خەڵکی لەناو نەبردایە ھەندێکیان بەھەندێکی تریان ھەموو سەر زەوی پڕدەبوو لە خراپە و تاوان بەڵام خوا خاوەنی بەخششە بەسەر ھەموو جیھانیانەوە

Özbekçe: 

Бас, Аллоҳнинг изни билан урушда енгдилар ва Довуд Жолутни қатл этди. Сўнгра Аллоҳ унга подшоҳлик ва ҳикматни берди ва хоҳлаган нарсасини ўргатди. Агар Аллоҳнинг баъзи (одам)ларни баъзиларига дафъ қилиш бўлмаса эди, ер юзи бузиларди. Лекин Аллоҳ оламлар устидан фазл эгасидир. (Довуд Толут аскари ичида ёш йигит эди. Жолут эса, катта кучга эга бўлган подшоҳ, ҳамманинг қалбига даҳшат солиб турувчи аскарбоши эди. Аллоҳ таоло ушбу золим подшоҳ ва аскарбошининг ёшгина йигитча қўлида қатл бўлишини ирода қилди. Бу билан одамларга, Аллоҳ хоҳласа, ҳар қандай жаббор бўлса ҳам, бир ёш йигит унинг ўлимига сабаб бўлиши мумкинлигини кўрсатди. «Сўнгра Аллоҳ унга подшоҳлик ва ҳикматни берди ва хоҳлаган нарсасини ўргатди». Довуд Аллоҳнинг инояти билан Толутдан кейин Бани Исроилга подшоҳ бўлди. Унинг подшоҳлик даври олтин давр бўлди. Аллоҳ таоло унга подшоҳликка қўшиб ҳикматни, яъни, Пайғамбарликни ҳам берди. Шу билан бирга, унга уруш асбобларини ясашни ҳам ўргатди.)

Malayca: 

Oleh sebab itu, mereka dapat mengalahkan tentera Jalut dengan izin Allah, dan Nabi Daud (yang turut serta dalam tentera Talut) membunuh Jalut. Dan (sesudah itu) Allah memberikan kepadanya (Nabi Daud) kuasa pemerintahan, dan hikmat (pangkat kenabian) serta diajarkannya apa yang dikehendakiNya. Dan kalaulah Allah tidak menolak setengah manusia (yang ingkar dan derhaka) dengan setengahnya yang lain (yang beriman dan setia) nescaya rosak binasalah bumi ini; akan tetapi Allah sentiasa melimpah kurniaNya kepada sekalian alam.

Arnavutça: 

E, ata (besimtarët) me ndihmëne Perëndisë i thyen ata, e Dauti e vrau Xhalutin. Perëndia i dha atij pushtet dhe profetni, dhe i mësoi atij dituritë që deshi. Sikur Perëndia mos t’u ndihmonte njerëzve të mirë kundër të këqinjve, bota do të ishte shkatërruar. Por, Perëndia është bamirës i gjithësisë.

Bulgarca: 

И ги сразиха с позволението на Аллах, и Дауд уби Джалут, и Аллах му даде владението и мъдростта, и го научи на каквото Той пожела. Ако Аллах не отблъскваше едни хора чрез други, земята щеше да се провали. Но Аллах е владетел на благодат за световете.

Sırpça: 

И они их, Аллаховом дозволом, поразише, и Давид уби Голијата, и Аллах му подари власт и мудрост, и научи га ономе чему је Он хтео. А да Аллах људе не сузбија једне другима, на Земљи би заиста неред настао! Али, Аллах је дарежљив свим световима.

Çekçe: 

A zahnali je na útěk z dovolení Božího a David zabil Goliáše a Bůh dal mu pak moc královskou i moudrost a naučil jej tomu, čemu chtěl. A kdyby Bůh nechránil mezi lidmi jedny před druhými, věru by země dospěla do záhuby, však Bůh je pln laskavosti k lidst

Urduca: 

آخر کا ر اللہ کے اذن سے اُنہوں نے کافروں کو مار بھگایا اور داؤدؑ نے جالوت کو قتل کر دیا اور اللہ نے اسے سلطنت اور حکمت سے نوازا اور جن جن چیزوں کا چاہا، اس کو علم دیا اگر اس طرح اللہ انسانوں کے ایک گروہ کو دوسرے گروہ کے ذریعے ہٹاتا نہ رہتا، تو زمین کا نظام بگڑ جاتا، لیکن دنیا کے لوگوں پر اللہ کا بڑا فضل ہے (کہ وہ اِس طرح دفع فساد کا انتظام کرتا رہتا ہے)

Tacikçe: 

Пас ба хости Худо онҳоро бишикастанд ва Довуд Ҷолутро бикушт ва Худо ба ӯ подшоҳиву ҳикмат дод ва он чӣ мехост, ба ӯ биёмухт. Ва агар Худо баъзе аз мардумро ба василаи баъзе дигар дафъ намекард, замин фасод мешуд, вале Худо бар ҷахониён фазлу карами хешро арзонӣ медорад.

Tatarca: 

Аллаһ ярдәме белән аз санда булган мөэминнәр гаскәре, күп санда булган кәфер гаскәрен җиңделәр һәм Даут, көферләрнең башлыгы – Җалутны үтерде. Аллаһ Даутка байлык һәм пәйгамбәрлек бирде һәм аңа үзе теләгән нәрсәләрне өйрәтте. Әгәр Аллаһ кешеләрне якламаса иде, әлбәттә, җирдәге кешеләр һәммәсе һәлак булыр иделәр. Ләкин Аллаһ барча галәмнәр мәхлугына рәхмәт иясе.

Endonezyaca: 

Mereka (tentara Thalut) mengalahkan tentara Jalut dengan izin Allah dan (dalam peperangan itu) Daud membunuh Jalut, kemudian Allah memberikan kepadanya (Daud) pemerintahan dan hikmah (sesudah meninggalnya Thalut) dan mengajarkan kepadanya apa yang dikehendaki-Nya. Seandainya Allah tidak menolak (keganasan) sebahagian umat manusia dengan sebagian yang lain, pasti rusaklah bumi ini. Tetapi Allah mempunyai karunia (yang dicurahkan) atas semesta alam.

Amharca: 

በአላህም ፈቃድ ድል መቷቸው፡፡ ዳውድም ጃሉትን (ዳዊት ጎልያድን) ገደለ፡፡ ንግሥናንና ጥበብንም (ነቢይነትን) አላህ ሰጠው፡፡ ከሚሻውም ነገር ሁሉ አሳወቀው፡፡ አላህም ሰዎችን ከፊላቸውን በከፊሉ መመለሱ ባልነበረ ኖሮ ምድር በተበላሸች ነበር፤ ግን አላህ በዓለማት ላይ የችሮታ ባለቤት ነው፡፡

Tamilce: 

ஆக, அல்லாஹ்வின் அனுமதியினால் (தாலூத்தின் படையினர்) அவர்களைத் தோற்கடித்தார்கள். தாவூது, ஜாலூத்தை கொன்றார். இன்னும், அல்லாஹ் அவருக்கு ஆட்சியையும் ஞானத்தையும் கொடுத்தான். இன்னும், அவன் தான் நாடியதிலிருந்து அவருக்கு கற்பித்தான். அல்லாஹ் - மக்களை அவர்களில் (உள்ள நல்லோர்) சிலரின் மூலம் (பாவம் செய்த) சிலரை (தண்டனையிலிருந்து) - பாதுகாக்க வில்லையென்றால் இப்பூமி அழிந்திருக்கும். எனினும், நிச்சயமாக அல்லாஹ் உலகத்தார்கள் மீது (பெரும்) அருளுடையவன் ஆவான்.

Korece: 

하나님의 의지로 그들을 패 배시키고 다윗은 골리앗을 살해했 으며 하나님은 그에게 권능과 지 혜를 주시고 하나님의 뜻을 가르 치시더라 하나님께서 서로가 서로 를 견제토록하여 인류를 보호하지 아니했다면 이 지구는 멸망했으리 라 그러나 하나님은 온 세상에 충 만한 은혜를 베푸는 분이시라

Vietnamca: 

Cuối cùng đoàn quân có đức tin đã tiêu diệt được kẻ thù dưới sự phù hộ của Allah. Còn Dawood đã giết chết (bạo chúa) Jalut, rồi Y được Allah ban cho vương quyền và sứ mạng Nabi, ngoài ra Ngài còn dạy Y biết bao kiến thức Ngài muốn. Nếu như Allah không dùng người này để ngăn chặn (hành động phá hoại) của người kia thì trái đất sẽ loạn và rối tung, tuy nhiên Allah nhân từ với vũ trụ và vạn vật.