-
Nahl Suresi, Kur'an'ın 16. suresidir. Sure, 128 ayetten oluşur. Medine döneminde inmiş olan son üç ayetin dışındakilerin Mekke döneminde indirildiğine inanılmaktadır. Sure, ismini 68. ayette geçen ve "bal arısı" anlamına gelen "nahl" kelimesinden almıştır. Sure, "Allah'ın emri gelecektir!" ifadesiyle başlar. Vikipedi
Ayet sayısı: 128
Başka isimleri: Arı Suresi
Geliş zamanı: Mekke Dönemi
Harf sayısı: 7642
İsmin anlamı: Bal arısı
Kelime sayısı: 1845
Sure numarası: 16
Arapça:
لِيَكْفُرُوا بِمَا آتَيْنَاهُمْ ۚ فَتَمَتَّعُوا ۖ فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ
Çeviriyazı:
liyekfürû bimâ âteynâhüm. fetemette`û. fesevfe ta`lemûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bunu kendilerine verdiğimiz nimete nankörlük etmek için yaparlar. Şimdi eğlenin bakalım! Fakat yakında bileceksiniz.
Diyanet İşleri:
Sıkıntılarınızı giderince de, içinizden bazıları kendilerine verdiğimize nankörlük ederek Rablerine eş koşarlar. Geçinin bakalım, yakında öğreneceksiniz.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Kendilerine verdiğimiz nimetlere nankörlük etmek için. Geçine durun, yakında bilir, anlarsınız.
Şaban Piriş:
Onlara verdiğimize nankörlük etsinler bakalım, şimdilik yaşayın, yakında bileceksiniz.
Edip Yüksel:
Kendilerine verilene nankörlük ederek... Keyfinize bakın; yakında mutlaka bileceksiniz!
Ali Bulaç:
Kendilerine verdiklerimize karşı nankörlük etmek için. Öyleyse yararlanın, ilerde bileceksiniz.
Suat Yıldırım:
İşte verdiğimiz bunca nimete şükür yerine neticede, böyle nankörlük ederler.Şimdi bir süre eğlenin bakalım, yakında başınıza gelecek âkıbeti öğrenirsiniz.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Kendilerine verdiğimiz şeylere karşı nankörlükte bulunmak için (öyle harekette bulunurlar) Artık bir mühlet menfaatlenedurunuz
Yaşar Nuri Öztürk:
Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler diye. Hadi, zevklenin/nimetlenin, yakında bileceksiniz.
Bekir Sadak:
Ahirete inanmayanlar kotuluk misalidirler. En ustun misali ise Allah verir. O guclu´dur, Hakim´dir. *
İbni Kesir:
Kendilerine verdiğimize nankörlük etmeleri için. Geçinin bakalım, yakında bileceksiniz.
Adem Uğur:
Kendilerine verdiklerimize karşılık nankörlük etmeleri için (öyle yaparlar). O halde bir süre daha faydalanın
İskender Ali Mihr:
Onlara verdiğimiz şeylere nankörlük etsinler! Haydi faydalanın (meta´lanın). Artık yakında bileceksiniz.
Celal Yıldırım:
Haydi öyle ise keyfinize göre geçinin
Tefhim ul Kuran:
Kendilerine verdiklerimize karşı nankörlük etmek için. Öyleyse yararlanın, ilerde bileceksiniz.
Fransızca:
méconnaissant ainsi ce que Nous leur avons donné. Jouissez donc [pour un temps ! ] Bientôt vous saurez !
İspanyolca:
para terminar negando lo que les hemos dado. ¡Gozad, pues, brevemente! ¡Vais a ver...!
İtalyanca:
disconoscendo quello che abbiamo dato loro. Godete pure [per un periodo], ché ben presto saprete.
Almanca:
damit sie dem gegenüber, was WIR ihnen gaben, Kufr betreibt. Also vergnügt euch nur! Ihr werdet es noch wissen.
Çince:
以致辜负他所赏赐他们的恩惠,你们享受吧。不久你们就要知道了。
Hollandaca:
Om hunne ondankbaarheid te betoonen voor de gunsten welke wij hun hebben geschonken. Verheugt u in de genietingen van dit leven; maar hier namaals zult gij weten, dat gij de goddelijke wraak niet kunt ontkomen.
Rusça:
Таким образом они отвергают то, что Мы даровали им. Пользуйтесь благами, и скоро вы узнаете.
Somalice:
Inay ka Gaaloobaan waxaan siinnay, Raaxaysta waad Ogaan doontaan «Cidhibta Xaalkiinne».
Swahilice:
Wakizikataa neema tulizo wapa. Basi stareheni. Mtakuja jua!
Uygurca:
ئۇلار ئۆزلىرىگە بەرگەن (بېشىدىكى ئېغىرچىلىقنى كۆتۈرۈۋەتكەنلىكىمىزدىن ئىبارەت) نېمىتىمىزگە ناشۈكۈرلۈك قىلىدۇ، (سىلەر ئەجىلىڭلار يەتكۈچە دۇنيادىن) بەھرىمەن بولۇڭلار، (ئىشىڭلارنىڭ ئاقىۋىتىنى) ئۇزاققا قالماي بىلىسىلەر
Japonca:
われがかれらに与えた(恩恵を)忘れ去った。それで(僅かの間の生を)楽しんでおれ。だが間もなくあなたがたは分るであろう。
Arapça (Ürdün):
«ليكفروا بما آتيناهم» من النعمة «فتمتعوا» باجتماعكم على عبادة الأصنام أمر تهديد «فسوف تعلمون» عاقبة ذلك.
Hintçe:
ताकि जो (नेअमतें) हमने उनको दी है उनकी नाशुक्री करें तो (ख़ैर दुनिया में चन्द रोज़ चैन कर लो फिर तो अनक़रीब तुमको मालूम हो जाएगा
Tayca:
ก็ให้พวกเขาเนรคุณต่อสิ่งที่เราได้ให้แก่พวกเขา ดังนั้นจงร่าเริงไปเถิด แล้วพวกเจ้าก็จะรู้
İbranice:
על מנת שיכפרו באשר אנחנו נתנו להם. אם כן, התענגו לכם זמנית, אך בקרוב מאוד תדעו את הצדק
Hırvatça:
da bi zanijekali ono što smo im Mi dali. Pa uživajte, ali zbilja, znat ćete!
Rumence:
tăgăduind ceea ce Noi le-am dat. Bucuraţi-vă o vreme de Viaţa de Acum, căci curând veţi afla...!
Transliteration:
Liyakfuroo bima ataynahum fatamattaAAoo fasawfa taAAlamoona
Türkçe:
Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler diye. Hadi, zevklenin/nimetlenin, yakında bileceksiniz.
Sahih International:
So they will deny what We have given them. Then enjoy yourselves, for you are going to know.
İngilizce:
(As if) to show their ingratitude for the favours we have bestowed on them! then enjoy (your brief day): but soon will ye know (your folly)!
Azerbaycanca:
Onlar bunu özlərinə verdiyimiz ne’mətlərə nankorluq etmək üçün edirlər. Hələ ki (dünyada) kef çəkib ləzzət alın. (Başınıza gələcək müsibəti) sonra biləcəksiniz!
Süleyman Ateş:
Ki kendilerine verdiğimiz (ni'metlere ve yaptığımız iyiliğ)e karşı nankörlük etsinler. Öyleyse eğlenin, yakında bileceksiniz!
Diyanet Vakfı:
Kendilerine verdiklerimize karşılık nankörlük etmeleri için (öyle yaparlar). O halde bir süre daha faydalanın; fakat yakında hakikati bileceksiniz!
Erhan Aktaş:
Kendilerine verdiklerimize nankörlük ediyorlar. Şimdilik faydalanın bakalım! Yakında göreceksiniz!
Kral Fahd:
Kendilerine verdiklerimize karşılık nankörlük etmeleri için (öyle yaparlar). O halde bir süre daha faydalanın fakat yakında hakikati bileceksiniz!
Hasan Basri Çantay:
(Bunu) kendilerine verdiğimiz (nimetler) e karşı nankörlük etmeleri için (yaparlar). Öyle ise eğlenedurun! Yakında (akıbetinizi) bileceksiniz.
Muhammed Esed:
(adeta) kendilerine bahşettiğimiz nimetler için nankörlüklerini gösterircesine! (Bu geçici) dünya hayatıyla böylece avunun bakalım: nasıl olsa (gerçeği) er geç öğreneceksiniz!
Gültekin Onan:
Kendilerine verdiklerimize küfretmek için. Öyleyse yararlanın, ilerde bileceksiniz.
Ali Fikri Yavuz:
Bunu, kendilerine verdiğimiz nimete nankörlük etmek için yaparlar. Şimdi zevk edip keyfinize bakın
Portekizce:
Para desagradecerem aquilo com que os temos agraciado. Gozai, pois logo o sabereis!
İsveççe:
[liksom] för att visa att de inte känner tacksamhet för Våra gåvor. Gläds då åt livet [medan ni kan - en dag] skall ni få veta [sanningen].
Farsça:
تا به نعمت هایی که به آنان عطا کرده ایم، ناسپاسی و کفران ورزند. پس [چند روزی از کالای زودگذر دنیا] برخوردار شوید که سپس [فرجام زشت خود را] خواهید دانست.
Kürtçe:
(لێیان گەڕێ) با بێباوەڕ و سپڵە بن بەرامبەر ئەوەی پێمان بەخشین وە (لە دونیادا) ڕابوێرن جا لەمەو دوا دەزانن (چییان لێدەکەین)
Özbekçe:
Уларга берган нарсаларимизга куфр келтирурлар. Бас, ҳузурланиб туринглар, тезда билурсиз.
Malayca:
(Mereka melakukan yang demikian) kerana mereka kufur, tidak bersyukur akan nikmat-nikmat yang kami berikan kepada mereka. Oleh itu, bersenang-senanglah kamu (dengan nikmat-nikmat itu bagi sementara di dunia), kemudian kamu akan mengetahui (balasan buruk yang akan menimpa kamu).
Arnavutça:
për ta treguar mosmirënjohjen e tyre ndaj asaj që ua kemi dhënë Ne. pra, kënaquni (për një kohë), po ju, me të vërtetë, do ta dini!
Bulgarca:
за да отрекат онова, което сме им дали. Наслаждавайте се и ще узнаете!
Sırpça:
да би занегирали оно што смо им Ми дали. Па уживајте, али заиста, знаћете!
Çekçe:
z nevděčnosti za to, co jsme jim uštědřili. Užívejte si tedy, však záhy seznáte!
Urduca:
تاکہ اللہ کے احسان کی ناشکری کرے اچھا، مزے کر لو، عنقریب تمہیں معلوم ہو جائے گا
Tacikçe:
то неъматро, ки ба онҳо додаем, ношукрӣ кунанд, Акнун мутаматтеъ (баҳраманд) шавед, ба зудӣ хоҳед донист!
Tatarca:
Алар Аллаһуга мәхлукны тиң кылалар, Аллаһ биргән нигъмәтләргә көферлек кылыр өчен, сез көфран нигъмәт кылучылар дөньяда аз гына файдаланыгыз, тиздән ґәзабларын белерсез!
Endonezyaca:
Biarlah mereka mengingkari nikmat yang telah Kami berikan kepada mereka; maka bersenang-senanglah kamu. Kelak kamu akan mengetahui (akibatnya).
Amharca:
(የሚያጋሩትም) በሰጠናቸው ሊክዱ ነው፡፡ ተጠቀሙም ወደ ፊትም (የሚደርስባችሁን) በእርግጥ ታውቃላችሁ፡፡
Tamilce:
நாம் அவர்களுக்கு கொடுத்தவற்றுக்கு நன்றி மறுப்பதற்க்காகவே (இவ்வாறு இணைவைக்கிறார்கள்). ஆகவே, (இவ்வுலகில் கொஞ்சம்) சுகமனுபவியுங்கள். நீங்கள் (உங்கள் தீய முடிவை மறுமையில்) அறிவீர்கள்.
Korece:
이는 하나님이 그들에게 베 푼 은혜를 불신한 것이라 향락하 라 너희가 곧 알게 되리라
Vietnamca:
(Chúng làm như thế) là để phủ nhận mọi ân huệ mà TA đã ban cho chúng. Vì vậy, các ngươi hãy tận hưởng một lúc, rồi đây các ngươi sẽ biết.
Ayet Linkleri: