Türkçe:
Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler diye. Hadi, zevklenin/nimetlenin, yakında bileceksiniz.
Sahih International:
So they will deny what We have given them. Then enjoy yourselves, for you are going to know.
İngilizce:
(As if) to show their ingratitude for the favours we have bestowed on them! then enjoy (your brief day): but soon will ye know (your folly)!
Azerbaycanca:
Onlar bunu özlərinə verdiyimiz ne’mətlərə nankorluq etmək üçün edirlər. Hələ ki (dünyada) kef çəkib ləzzət alın. (Başınıza gələcək müsibəti) sonra biləcəksiniz!
Süleyman Ateş:
Ki kendilerine verdiğimiz (ni'metlere ve yaptığımız iyiliğ)e karşı nankörlük etsinler. Öyleyse eğlenin, yakında bileceksiniz!
Diyanet Vakfı:
Kendilerine verdiklerimize karşılık nankörlük etmeleri için (öyle yaparlar). O halde bir süre daha faydalanın; fakat yakında hakikati bileceksiniz!
Kral Fahd:
Kendilerine verdiklerimize karşılık nankörlük etmeleri için (öyle yaparlar). O halde bir süre daha faydalanın fakat yakında hakikati bileceksiniz!
Hasan Basri Çantay:
(Bunu) kendilerine verdiğimiz (nimetler) e karşı nankörlük etmeleri için (yaparlar). Öyle ise eğlenedurun! Yakında (akıbetinizi) bileceksiniz.
Muhammed Esed:
(adeta) kendilerine bahşettiğimiz nimetler için nankörlüklerini gösterircesine! (Bu geçici) dünya hayatıyla böylece avunun bakalım: nasıl olsa (gerçeği) er geç öğreneceksiniz!
Gültekin Onan:
Kendilerine verdiklerimize küfretmek için. Öyleyse yararlanın, ilerde bileceksiniz.
Ali Fikri Yavuz:
Bunu, kendilerine verdiğimiz nimete nankörlük etmek için yaparlar. Şimdi zevk edip keyfinize bakın
Portekizce:
Para desagradecerem aquilo com que os temos agraciado. Gozai, pois logo o sabereis!
İsveççe:
[liksom] för att visa att de inte känner tacksamhet för Våra gåvor. Gläds då åt livet [medan ni kan - en dag] skall ni få veta [sanningen].
Farsça:
تا به نعمت هایی که به آنان عطا کرده ایم، ناسپاسی و کفران ورزند. پس [چند روزی از کالای زودگذر دنیا] برخوردار شوید که سپس [فرجام زشت خود را] خواهید دانست.
Kürtçe:
(لێیان گەڕێ) با بێباوەڕ و سپڵە بن بەرامبەر ئەوەی پێمان بەخشین وە (لە دونیادا) ڕابوێرن جا لەمەو دوا دەزانن (چییان لێدەکەین)
Özbekçe:
Уларга берган нарсаларимизга куфр келтирурлар. Бас, ҳузурланиб туринглар, тезда билурсиз.
Malayca:
(Mereka melakukan yang demikian) kerana mereka kufur, tidak bersyukur akan nikmat-nikmat yang kami berikan kepada mereka. Oleh itu, bersenang-senanglah kamu (dengan nikmat-nikmat itu bagi sementara di dunia), kemudian kamu akan mengetahui (balasan buruk yang akan menimpa kamu).
Arnavutça:
për ta treguar mosmirënjohjen e tyre ndaj asaj që ua kemi dhënë Ne. pra, kënaquni (për një kohë), po ju, me të vërtetë, do ta dini!
Bulgarca:
за да отрекат онова, което сме им дали. Наслаждавайте се и ще узнаете!
Sırpça:
да би занегирали оно што смо им Ми дали. Па уживајте, али заиста, знаћете!
Çekçe:
z nevděčnosti za to, co jsme jim uštědřili. Užívejte si tedy, však záhy seznáte!
Urduca:
تاکہ اللہ کے احسان کی ناشکری کرے اچھا، مزے کر لو، عنقریب تمہیں معلوم ہو جائے گا
Tacikçe:
то неъматро, ки ба онҳо додаем, ношукрӣ кунанд, Акнун мутаматтеъ (баҳраманд) шавед, ба зудӣ хоҳед донист!
Tatarca:
Алар Аллаһуга мәхлукны тиң кылалар, Аллаһ биргән нигъмәтләргә көферлек кылыр өчен, сез көфран нигъмәт кылучылар дөньяда аз гына файдаланыгыз, тиздән ґәзабларын белерсез!
Endonezyaca:
Biarlah mereka mengingkari nikmat yang telah Kami berikan kepada mereka; maka bersenang-senanglah kamu. Kelak kamu akan mengetahui (akibatnya).
Amharca:
(የሚያጋሩትም) በሰጠናቸው ሊክዱ ነው፡፡ ተጠቀሙም ወደ ፊትም (የሚደርስባችሁን) በእርግጥ ታውቃላችሁ፡፡
Tamilce:
நாம் அவர்களுக்கு கொடுத்தவற்றுக்கு நன்றி மறுப்பதற்க்காகவே (இவ்வாறு இணைவைக்கிறார்கள்). ஆகவே, (இவ்வுலகில் கொஞ்சம்) சுகமனுபவியுங்கள். நீங்கள் (உங்கள் தீய முடிவை மறுமையில்) அறிவீர்கள்.
Korece:
이는 하나님이 그들에게 베 푼 은혜를 불신한 것이라 향락하 라 너희가 곧 알게 되리라
Vietnamca:
(Chúng làm như thế) là để phủ nhận mọi ân huệ mà TA đã ban cho chúng. Vì vậy, các ngươi hãy tận hưởng một lúc, rồi đây các ngươi sẽ biết.