Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

18

Sûredeki Ayet No: 

58

Ayet No: 

2198

Sayfa No: 

300

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَرَبُّكَ الْغَفُورُ ذُو الرَّحْمَةِ ۖ لَوْ يُؤَاخِذُهُم بِمَا كَسَبُوا لَعَجَّلَ لَهُمُ الْعَذَابَ ۚ بَل لَّهُم مَّوْعِدٌ لَّن يَجِدُوا مِن دُونِهِ مَوْئِلًا

Çeviriyazı: 

verabbüke-lgafûru ẕü-rraḥmeh. lev yüâḫiẕühüm bimâ kesebû le`accele lehümü-l`aẕâb. bel lehüm mev`idül ley yecidû min dûnihî mev'ilâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Bununla beraber rahmet sahibi olan Rabbin çok bağışlayıcıdır, tevbe eden kullarına rahmeti boldur. Eğer Allah, işledikleri günahlar yüzünden onları hemen cezalandıracak olsaydı, onlara hemen azab ederdi. Fakat onlara vaad edilen bir zaman vardır ki, o geldiğinde Allah'ın azabından bir kurtuluş yeri bulamazlar.

Diyanet İşleri: 

Bununla beraber, Rabbin mağfiret ve merhamet sahibidir. Eğer onları, yaptıklarından dolayı hemen hesaba çekmek isteseydi, azaba uğratmakta acele ederdi. Ama onların bir vadesi vardır. Ondan kaçıp sığınacak yer bulamazlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve Rabbin, suçları örter, rahmet sahibidir. Kazandıklarına karşılık onları helak ediverse çabucak azap ederdi; fakat onlara vaadedilmiş mukadder bir zaman var, o zaman geldi mi, ondan başka sığınacak hiçbir makam bulamazlar.

Şaban Piriş: 

Rabbin ise çok mağfiret edendir, rahmet sahibidir. Eğer onları yaptıkları dolayısıyla hemen (azap ile) yakalayıverseydi elbette onlara azabı çabucak verirdi. Fakat onlara bir süre tanınmıştır. Ondan başka bir sığınak asla bulamazlar.

Edip Yüksel: 

Rabbin Bağışlayandır, Merhamet Sahibidir. Yaptıklarıyla hemen onları hesaba çekse onlar için azabı çabuklaştırmış olurdu. Ancak, onlara belirli bir süre verir de onun ötesine kaçamazlar.

Ali Bulaç: 

Senin Rabbin rahmet sahibi (ve) bağışlayıcıdır. Eğer, kazandıklarından dolayı onları (azapla) yakalasaydı, şüphesiz onlara azabı (bir an önce) çabuklaştırırdı. Hayır, onlar için bir buluşma zamanı vardır, onun dışında asla başka bir sığınak bulamayacaklardır.

Suat Yıldırım: 

Senin mağfireti bol Rabbin, merhametlidir. Eğer işledikleri suçları sebebiyle onları cezalandıracak olsaydı, azabı onlara hemen gönderirdi. Fakat onlar için belirlenmiş bir süre vardır ki o vâde geldiğinde Allah'ın cezasından kaçıp sığınacak hiçbir yer bulamazlar. [35,45; 13,6]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve Rabbin, mağfireti pek ziyâdedir, rahmet sahibidir. Eğer onları kazandıkları sebebiyle muaheze edecek olsa elbette onlar için azabı tacil ederdi. Fakat onlar için vaadedilmiş bir zaman vardır. Onun ötesinde bir mahall-i necât bulamazlar.

Yaşar Nuri Öztürk: 

O affedici, o rahmet sahibi Rabbin, onları, kazandıkları yüzünden hesaba çekseydi, kendileri için azabı mutlaka çabuklaştırırdı. Böyle olmamıştır, ama onlar için, hiçbir kaçıp kurtulma imkânı bulamayacakları bir hesap sorma zamanı öngörülmüştür.

Bekir Sadak: 

O da: «Bak sen! Kayaliga vardigimizda baligi unutmustum. Bana onu hatirlamami unutturan ancak seytandir. Balik sasilacak sekilde denizde yolunu tutup gitmis» dedi.

İbni Kesir: 

Bununla beraber Rabbın Gafur´dur, merhamet sahibidir. Eğer onları, yaptıklarından dolayı hemen yakalasaydı

Adem Uğur: 

Senin, bağışı bol olan Rabbin merhamet sahibidir

İskender Ali Mihr: 

Senin Rabbin, mağfiret ve rahmet sahibidir. Eğer onları muaheze etseydi (sorgulasaydı) elbette onlara azap için acele ederdi. Hayır, onlara, vaadedilmiş bir zaman vardır. Onlar, O´ndan (Allah´tan) başka sığınacak bir yer asla bulamazlar.

Celal Yıldırım: 

Rabbin rahmet sahibi olup bağışlayandır. Eğer onları kazanıp elde ettiklerinden dolayı yakalayıp (hesaba çekseydi) elbette onlara azabı acele ederdi. Ama onlar için va´dedilen bir vakit vardır

Tefhim ul Kuran: 

Senin Rabbin rahmet sahibi (ve) bağışlayıcıdır. Eğer, kazanmakta olduklarından dolayı onları (azabla) yakalayıverseydi, şüphesiz onlara azabı (bir an önce) çabuklaştırırdı. Hayır, onlar için bir buluşma zamanı vardır, onun dışında asla başka bir sığınak bulamayacaklardır.

Fransızca: 

Et ton Seigneur est le Pardonneur, le Détenteur de la miséricorde. S'il s'en prenait à eux pour ce qu'ils ont acquis. Il leur hâterait certes le châtiment. Mais il y a pour eux un terme fixé (pour l'accomplissement des menaces) contre lequel ils ne trouveront aucun refuge.

İspanyolca: 

Tu Señor es el Indulgente, el Dueño de la Misericordia. Si les diera su merecido, les adelantaría el castigo. Tienen, sin embargo, una cita a la que no podrán faltar.

İtalyanca: 

Il tuo Signore è il Perdonatore, Colui che detiene la misericordia. Se considerasse quello che hanno fatto, certamente affretterebbe il castigo; ma ognuno di loro ha un termine e nessuno potrà sfuggirvi.

Almanca: 

Und dein HERR ist Der Allvergebende, mit der Allgnade. Würde ER sie belangen für das, was sie sich erworben haben, hätte ER ihnen die Peinigung beschleunigt. Nein, sondern für sie ist ein Termin bestimmt, vor dem sie keine Zuflucht finden werden.

Çince: 

你的主确是至赦的,确是至慈的。假若他为他们所犯的罪恶而惩治他们,那末,他必为他们而促进刑罚的来临,但他们有个定期,他们对那个定期,绝不能获得一个避难所。

Hollandaca: 

Uw Heer is barmhartig en vol van genade; indien hij hen had willen straffen voor hetgeen zij hebben bedreven, zou hij zeker hunne straf hebben verhaast, maar eene bedreiging is tegen hen aangekondigd, en zij zullen geene toevlucht buiten hem vinden.

Rusça: 

Твой Господь - Прощающий, Обладающий милосердием. Если бы Он стал наказывать их за то, что они приобрели, то ускорил бы их мучения, но для них назначен срок, и о

Somalice: 

Eebahaa waa dambi dhaafe naxariisleh hadduu u qaban dadka waxay kasbadeen (oo xumaan) wuxuu u dadajin cadaabka, waxayse leeyihiin ballan oyna helayn meelay uga iishaan.

Swahilice: 

Na Mola wako Mlezi ni Msamehevu Mwenye rehema. Lau angeli wachukulia kwa mujibu waliyo yachuma, bila ya shaka angeli wafanyia haraka kuwaadhibu. Lakini wanayo miadi ambayo hawatapata makimbilio yoyote ya kuepukana nayo.

Uygurca: 

پەرۋەردىگارىڭ ناھايىتى مەغپىرەت قىلغۇچىدۇر ۋە رەھىم قىلغۇچىدۇر. ئەگەر اﷲ ئۇلارنى قىلمىشىغا قاراپ جازالايدىغان بولسا، ئەلۋەتتە ئۇلارغا قىلىنىدىغان ئازابنى تېزلەتكەن بولاتتى، لېكىن ئۇلارغا بەلگىلەنگەن بىر ۋاقىت بار، (ئۇ ۋاقىت كەلگەندە) ئۇلار اﷲ تىن بۆلەك ھېچ پاناگاھ تاپالمايدۇ

Japonca: 

だがあなたの主は,寛容にして慈悲の主であられる。もしかれが,かれらの行ったことのために罰されるのなら,かれはきっと懲罰を急いで行われるであろう。しかしかれらには定められた時期があって,かれの外に,避難所を見い出せない。

Arapça (Ürdün): 

«وربك الغفور ذو الرحمة لو يؤاخذهم» في الدنيا «بما كسبوا لعجل لهم العذاب» فيها «بل لهم موعد» وهو يوم القيامة «لن يجدوا من دونه موئلاً» ملجأ.

Hintçe: 

और (ऐ रसूल) तुम्हारा परवरदिगार तो बड़ा बख्शने वाला मेहरबान है अगर उनकी करतूतों की सज़ा में धर पकड़ करता तो फौरन (दुनिया ही में) उन पर अज़ाब नाज़िल कर देता मगर उनके लिए तो एक मियाद (मुक़र्रर) है जिससे खुदा के सिवा कहीें पनाह की जगह न पाएंगें

Tayca: 

และพระผุ้เป็นเจ้าของเจ้าคือผู้ทรงอภัยผู้ทรงเมตตาเสมอ หากพระองค์จะทรงเอาโทษพวกเขา ตามที่พวกเขาได้สะสมเอาไว้แน่นอนพระองค์จะทรงเร่งการลงโทษแก่พวกเขา แต่สำหรับพวกเขามีกำหนดเวลา ซึ่งพวกเขาจะไม่พบที่พึ่งอื่นใดนอกจากพระองค์

İbranice: 

וריבונך הוא הסלחן ובעל הרחמים. לו רצה להעמידם לדין על מעשיהם, הוא כבר מזמן היה מזרז את עונשם, אך כבר נקבע להם מועד אשר לא יוכלו למצוא מפלט ממנו

Hırvatça: 

Gospodar tvoj je Oprostitelj grijeha i milostiv je; da ih On za ono što zaslužuju kažnjava, odmah bi ih na muke stavio. Ali, njih čeka čas određeni od koga utočište neće naći.

Rumence: 

Domnul tău cel Iertător este plin de milostivenie. Dacă le-ar lua în nume de rău ceea ce au agonisit, El le-ar grăbi osânda, însă o întâlnire a fost hotărâtă fiecăruia şi nimeni nu poate scăpa.

Transliteration: 

Warabbuka alghafooru thoo alrrahmati law yuakhithuhum bima kasaboo laAAajjala lahumu alAAathaba bal lahum mawAAidun lan yajidoo min doonihi mawilan

Türkçe: 

O affedici, o rahmet sahibi Rabbin, onları, kazandıkları yüzünden hesaba çekseydi, kendileri için azabı mutlaka çabuklaştırırdı. Böyle olmamıştır, ama onlar için, hiçbir kaçıp kurtulma imkânı bulamayacakları bir hesap sorma zamanı öngörülmüştür.

Sahih International: 

And your Lord is the Forgiving, full of mercy. If He were to impose blame upon them for what they earned, He would have hastened for them the punishment. Rather, for them is an appointment from which they will never find an escape.

İngilizce: 

But your Lord is Most forgiving, full of Mercy. If He were to call them (at once) to account for what they have earned, then surely He would have hastened their punishment: but they have their appointed time, beyond which they will find no refuge.

Azerbaycanca: 

Rəbbin bağışlayandır, mərhəmətlidir. Əgər (Rəbbin) onları günahlarına görə cəzalandırmaq istəsəydi, onların əzabını sür’ətləndirərdi. Lakin onların (öz əzab) vaxtı vardır (O zaman) onlar (Allahın əzabından qaçıb canlarını qurtarmağa) əsla bir yer tapa bilməzlər!

Süleyman Ateş: 

Ama çok bağışlayan, esirgeyen Rabbin eğer onları, yaptıklariyle hemen cezalandıracak olsaydı, onların azabını çabuklaştırırdı. Fakat onlar için va'dedilen bir zaman vardır ki, ondan (kaçıp) sığınacak bir yer bulamayacaklardır.

Diyanet Vakfı: 

Senin, bağışı bol olan Rabbin merhamet sahibidir; şayet yaptıkları yüzünden onları (hemen) muaheze edecek olsaydı, onlara azabı çarçabuk verirdi. Fakat kendilerine tanınmış belli bir süre vardır ki, artık bundan kaçıp kurtulacakları bir sığınak bulamayacaklardır.

Erhan Aktaş: 

Bununla beraber, rahmet sahibi Rabb’in çok bağışlayıcıdır. Eğer O, yaptıkları yüzünden onları hemen hesaba çekseydi, kesinlikle onlara azâbı hemen verirdi. Aksine onlar için belirlenmiş bir zaman vardır. Onlar, O’ndan başka sığınılacak bir yer asla bulamazlar.

Kral Fahd: 

Senin, bağışı bol olan Rabbin merhamet sahibidir; şayet yaptıkları yüzünden onları (hemen) muaheze edecek (cezalandıracak) olsaydı, onlara azabı çarçabuk verirdi. Fakat kendilerine tanınmış belli bir süre vardır ki, artık bundan kaçıp kurtulacakları bir sığınak bulamayacaklardır.

Hasan Basri Çantay: 

(Bununla beraber) Rabbin rahmet saahibi çok yarlığayıcıdır. Eğer onları kazandıkları (günâhlar) yüzünden yakalayacak olsaydı elbette onların azabını çarçabuk verirdi. Hayır, onlar için va´d edilen bir zaman vardır ki onun karşısında hiç bir melce´ bulamayacaklardır.

Muhammed Esed: 

(Bununla birlikte,) yine de senin Rabbin sınırsız rahmet sahibi, gerçek bağışlayıcıdır. Yoksa, işledikleri (kötülükler) için onları hemen paylayacak olsaydı, kuşkusuz, hak ettikleri azabı çarçabuk başlarına salardı. Ama işte, onlar için, aşıp ötesine geçemeyecekleri bir süre belirlenmiştir;

Gültekin Onan: 

Senin rabbin rahmet sahibi (ve) bağışlayıcıdır. Eğer, kazandıklarından dolayı onları (azabla) yakalasaydı, şüphesiz onlara azabı (bir an önce) çabuklaştırırdı. Hayır, onlar için bir buluşma zamanı vardır, onun dışında asla başka bir sığınak bulamayacaklardır.

Ali Fikri Yavuz: 

Bununla beraber rahmet sahibi olan Rabbin çok bağışlayıcıdır. Eğer Allah, onları, yaptıkları günahlar yüzünden yakalayıverecek olsaydı, haklarında azabı hemen verirdi. Fakat onlar için vaad edilen bir azap vakti vardır ki, o geldiği zaman, Allah’ın azabından bir kurtuluş yeri bulamazlar.

Portekizce: 

Porém, teu Senhor é Indulgente, Misericordiosíssimo. Se ele os punisse pelo que cometeram, acelerar-lhes-ia o castigo;porém, terão um prazo, depois do qual jamais terão escapatória.

İsveççe: 

Men din Herre är Den som alltid är beredd att förlåta, all nåds och barmhärtighets källa. Om Han ville ställa dem till svars för allt ont de gör, skulle Han [genast] ge dem deras straff. Men nej, en frist [sätts ut] för dem som de måste iaktta.

Farsça: 

و پروردگارت بسیار آمرزنده [و] صاحب رحمت است. اگر می خواست آنان را به کیفر گناهانی که مرتکب شده اند، مؤاخذه کند، قطعاً در عذابشان شتاب می نمود [اما چنین نمی کند] ، بلکه آنان را وعده گاهی است که هرگز در برابر آن کمترین پناهگاهی نخواهند یافت.

Kürtçe: 

پەروەردگارت لێبووردەی خاوەن بەزەییە ئەگەر تۆڵەیان لێ بسەنێ بەھۆی ئەو (تاوانانەوە) ی کە کردوویانە بێگومان بە پەلە سزای سەختی بۆ دەناردن بەڵام بۆ (سزادانی) ئەوان کاتێکی دیاری کراو ھەیە بێجگە لەو (خوایە) ھیچ پەنایەکیان دەست ناکەوێت (لەو سزایە)

Özbekçe: 

Ва Роббинг сермағфират ва раҳм-шафқат соҳиби зотдир. Агар уларни қилган касбларига биноан олганида, азобларини тезлаштирган бўлар эди. Лекин уларга ваъда қилинган вақт бор. У келганда ундан ўзга паноҳгоҳ топмаслар.

Malayca: 

Dan Tuhanmu Maha Pengampun, lagi melimpah-limpah rahmatnya. Jika Ia mahu menyeksa mereka (di dunia) disebabkan apa yang mereka telah usahakan, tentulah Ia akan menyegerakan azab itu menimpa mereka; (tetapi Ia tidak berbuat demikian) bahkan ditentukan bagi mereka satu masa yang mereka tidak sekali-kali akan dapat sebarang tempat perlindungan, yang ialah daripadanya.

Arnavutça: 

E, Zoti yt është falës dhe mëshirues. Sikur t’i dënonte për atë që kanë bërë, Ai do t’ua shpejtonte dënimin (në këtë jetë). Jo, për ta – është momenti i caktuar, nga i cili ata, kurrë nuk do të gjejnë strehim.

Bulgarca: 

Твоят Господ - Опрощаващия, Владетеля на милосърдието, - ако ги накажеше за онова, което са придобили, щеше да им ускори мъчението. Ала за тях има определено време и не ще намерят убежище от него.

Sırpça: 

Твој Господар прашта грехе и милостив је; да их Он кажњава за оно што заслужују, одмах би их на муке ставио. Али, њих чека одређени час од кога неће моћи да побегну.

Çekçe: 

Pán tvůj je odpouštějící i pln milosrdenství. Kdyby je chtěl uchvátit za to, co si vysloužili, byl by jim jistě uspíšil trest, avšak mají lhůtu slíbenou a jinde než u Boha útočiště žádné nenajdou.

Urduca: 

تیرا رب بڑا درگزر کرنے والا اور رحیم ہے وہ ان کے کرتوتوں پر انہیں پکڑنا چاہتا تو جلدی ہی عذاب بھیج دیتا مگر ان کے لیے وعدے کا ایک وقت مقرر ہے اور اس سے بچ کر بھاگ نکلنے کی یہ کوئی راہ نہ پائیں گے

Tacikçe: 

Парвардигорат бахшояндаву меҳрубон аст. Агар мехост, ба сабаби кирдорашон дар ин ҷаҳон бозхосташон кунад, бо шитоб ба азобашон месупурд. Аммо азобро замоне муъайян аст, ки чун фаро расад, паноҳгоҳе наёбанд.

Tatarca: 

Синең Раббың гөнаһларны ярлыкаучы вә рәхмәт ияседер, әгәр эшләгән гөнаһлары өчен аларны ґәзаб белән тотарга теләсә иде, әлбәттә, дөньяда ук ашыктырып ґәзаб бирер иде. Бәлки аларны ґәзаб итәр өчен вәгъдә ителгән кыямәт көне бардыр, вә алар Аллаһудан башка качачак урын һич тә тапмаслар.

Endonezyaca: 

Dan Tuhanmulah yang Maha Pengampun, lagi mempunyai rahmat. Jika Dia mengazab mereka karena perbuatan mereka, tentu Dia akan menyegerakan azab bagi mereka. Tetapi bagi mereka ada waktu yang tertentu (untuk mendapat azab) yang mereka sekali-kali tidak akan menemukan tempat berlindung dari padanya.

Amharca: 

ጌታህም በጣም መሃሪው የእዝነት ባለቤቱ ነው፡፡ በሠሩት ሥራ ቢይዛቸው ኖሮ ቅጣቱን ለእነሱ ባስቸኮለባቸው ነበር፡፡ ግን ለእነሱ ከእርሱ ሌላ መጠጊያን ፈጽሞ የማያገኙበት ቀጠሮ አላቸው፡፡

Tamilce: 

இன்னும், உம் இறைவன் மகா மன்னிப்பாளன், (நிறைவான) கருணையுடையவன் ஆவான். அவர்கள் செய்தவற்றுக்காக அவன் அவர்களை தண்டித்தால் தண்டனையை அவர்களுக்கு தீவிரப்படுத்தியிருப்பான். மாறாக, அவர்களுக்கு வாக்களிக்கப்பட்ட ஒரு நேரம் இருக்கிறது. அதிலிருந்து (தப்பிக்க) ஒதுங்குமிடத்தை (அவர்கள்) அறவே பெற மாட்டார்கள்.

Korece: 

그대의 주님은 관대하시고 자비로우시되 그들이 얻은 것에 벌을 내리려 하실 때 그분은 서둘러 그들을 벌하시니 그들은 그분 외에 피난처를 발견할 수 없는 때를 맞이할 것이라

Vietnamca: 

Và Thượng Đế của Ngươi (Muhammad) là Đấng Tha Thứ tràn đầy lòng thương xót. Nếu Ngài bắt tội họ với những gì mà họ đã phạm thì chắc chắn Ngài sẽ nhanh chóng giáng hình phạt xuống họ. Nhưng vì lời hứa (trừng phạt) dành cho họ (đã được ấn định ở Đời Sau), lúc đó chắc chắn họ sẽ không bao giờ tìm thấy nơi nào để thoát nạn.