Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

18

Sûredeki Ayet No: 

48

Ayet No: 

2188

Sayfa No: 

299

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَعُرِضُوا عَلَىٰ رَبِّكَ صَفًّا لَّقَدْ جِئْتُمُونَا كَمَا خَلَقْنَاكُمْ أَوَّلَ مَرَّةٍ ۚ بَلْ زَعَمْتُمْ أَلَّن نَّجْعَلَ لَكُم مَّوْعِدًا

Çeviriyazı: 

ve`uriḍû `alâ rabbike ṣaffâ. leḳad ci'tümûnâ kemâ ḫalaḳnâküm evvele merrah. bel za`amtüm ellen nec`ale leküm mev`idâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onlar, saf halinde Rabbine arz edilmişlerdir. Allah, onlara şöyle diyecektir: "Şüphesiz sizi ilk önce yarattığımız gibi bize geldiniz. Fakat, size kıyamet için yaptığımız vaadi yerine getirmeyeceğimizi sanmıştınız, değil mi?

Diyanet İşleri: 

Dizi dizi Rabbine sunulduklarında onlara: "And olsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi Bize geldiniz. Sizi bir yere toplamak için söz vermediğimizi iddia etmiştiniz değil mi?" denir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Hepsi de safsaf Rabbine arz edilir, andolsun ki der, önce nasıl yarattıysak sizi öylece geldiniz tapımıza; size muayyen bir zaman tayin etmedik mi sandınız?

Şaban Piriş: 

Saf saf Rablerinin huzuruna arz edilirler. Sizi ilk defa yarattığımız halde bize geldiniz. Sizi (tekrardan diriltip, hesap sormak için) bir vakit belirlemediğimizi sanmıştınız, denir.

Edip Yüksel: 

Ve sırayla Rabbine sunulurlar. Bize, ilk başta sizi nasıl yarattıysak öyle gelirsiniz. Oysa, böyle bir buluşmayı gerçekleştirmeyeceğimizi ileri sürüyordunuz.

Ali Bulaç: 

Onlar senin Rabbine sıra sıra sunulmuşlardır. Andolsun, siz ilk defa yarattığımız gibi Bize gelmiş oldunuz. Hayır, Bizim size bir kavuşma-zamanı tespit etmediğimizi sanmıştınız değil mi?

Suat Yıldırım: 

Hepsi sıra sıra Rabbinin huzuruna arz olundular. Ve şöyle nida edildi onlara: “İlkin sizi nasıl yarattıksa, aynen o şekilde Biz'e döndünüz. Siz ise, böyle bir buluşma belirlemediğimizi iddia ederdiniz değil mi?” [78,38; 89,22]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve Rabbine bir saf olarak arzedilmişlerdir. Muhakkak ki siz, kendinizi ilk defa yarattığımız gibi Bize gelmiş oldunuz. Hayır. Siz zû´m etmiş idiniz ki, sizin için hiçbir mev´id tayin etmeyeceğiz.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Hepsi, saflar halinde Rabbine arz edilmiştir. Yemin olsun, sizi ilk kez yarattığımız gibi yine bize geldiniz. Ama siz, sizin için hesabın görüleceği bir zaman belirlemeyeceğimizi sanmıştınız.

Bekir Sadak: 

Suclular atesi gorurler ve ona duseceklerini anlarlar, fakat ondan kacacak yer bulamazlar. *

İbni Kesir: 

Saflar halinde Rabbına sunulduklarında onlara: Andolsun ki

Adem Uğur: 

Ve hepsi sıra sıra Rabbinin huzuruna çıkarılmışlardır: Andolsun ki sizi ilk defasında yarattığımız şekilde bize geldiniz. Oysa size vâdedilenlerin tahakkuk edeceği bir zaman tayin etmediğimizi sanmıştınız, değil mi?

İskender Ali Mihr: 

Saf saf Rabbine arz olundular (sunulacaklar). Andolsun ki siz, Bize, ilk yarattığımız gibi geldiniz (geleceksiniz). Hayır, size vaadedileni yapmayacağımız zannında bulundunuz.

Celal Yıldırım: 

(Hepsi de) saf saf Rabbınıza arzedilmişlerdir. And olsun ki, sizi ilk yarattığımız gibi bize geldiniz. Ama (ne yazık ki) size va´dimizi gerçekleştirecek bir yer ve zaman belirlemediğimizi iddia edip durdunuz.

Tefhim ul Kuran: 

Onlar senin Rabbine sıra sıra sunulmuşlardır. Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi bize gelmiş oldunuz. Hayır, siz, bizim size bir kavuşma zamanı tesbit etmediğimizi sanmıştınız değil mi?

Fransızca: 

Et ils seront présentés en rangs devant ton Seigneur. "Vous voilà venus à Nous comme Nous vous avons créés la première fois. Pourtant vous prétendiez que Nous ne remplirions pas Nos promesses".

İspanyolca: 

y sean presentados en fila ante tu Señor. «Venís a Nosotros como os creamos por vez primera. Y ¿pretendíais que no íbamos a citaros?»

İtalyanca: 

Compariranno in file schierate davanti al tuo Signore: «Eccovi ritornati a Noi come vi creammo la prima volta. E invece pretendevate che mai vi avremmo fissato un termine?

Almanca: 

Und sie werden in Reihen deinem HERRN vorgestellt: "Gewiß, bereits seid ihr zu Uns gekommen, wie WIR euch das erste Mal erschufen. Nein, sondern ihr habt behauptet, daß WIR für euch niemals einen Termin bestimmen werden."

Çince: 

他们将分列成行地接受你的主的检阅。你们确已来见我,犹如我初次创造你们的时候一样。不然,你们曾说我绝不为你们确定一个约期。

Hollandaca: 

En zij zullen in duidelijke orde voor uwen Heer worden geplaatst en hij zal tot hen zeggen: Thans zijt gij naakt tot ons gekomen, zooals wij u de eerste maal schiepen; maar hij dacht, dat wij onze belofte niet aan u zouden vervullen.

Rusça: 

Они предстанут перед твоим Господом рядами: "Вы пришли к Нам такими, какими Мы создали вас в первый раз. Но вы предполагали, что Мы не назначили встречи с вами".

Somalice: 

waxaana loo banbhigi dadkii Eebahaa iyagoo saf ah, dhab ahaan yaad noogu timaadaan saan idiin abuuray markii horaba (yaa lagu dhihi) waxaadse sheegateen inaanaan idiin yeelayn ballan «kulama».

Swahilice: 

Na wakahudhurishwa mbele ya Mola wako Mlezi kwa safu (wakaambiwa): Mmetujia kama tulivyo kuumbeni mara ya kwanza! Bali mlidai kwamba hatutakuwekeeni miadi.

Uygurca: 

ئۇلار (يەنى جىمى خالايىق) سەپ - سەپ بولۇشۇپ پەرۋەردىگارىڭغا توغرىلىنىدۇ، (كاپىرلارغا) «سىلەر بىزنىڭ ئالدىمىزغا سىلەرنى دەسلەپتە قانداق ياراتقان بولساق، شۇ ھالەتتە (مالسىز، بالىسىز، يالىڭاچ) كەلدىڭلار، بەلكى سىلەر، سىلەرگە ۋەدە قىلىنغان چاغنى بېكىتمەيدۇ، دەپ ئويلىغانسىلەر (يەنى ئۆلگەندىن كېيىن تىرىلىش، ھېساپ بېرىش، جازاغا تارتىلىش يوق دەپ ئويلىغانسىلەر)» دەيمىز

Japonca: 

かれらは列をなして,主の御前の所定の位置に付かされる。(主は仰せられるであろう。)「あなたがたは,われが最初創ったように,今,正にわれの許に来た。いや,われがあなたがたに対し(会見の)約束を果たさないと,あなたがたは決めつけていた。」

Arapça (Ürdün): 

«وعرضوا على ربك صفا» حال أي مصطفين كل أمة صف ويقال لهم «لقد جئتمونا كما خلقناكم أول مرة» أي فرادى حفاة عراة غُرْلاً ويقال لمنكري البعث «بل زعمتم أ» ن مخففة من الثقيلة أي أنه «لن نجعل لكم موعدا» للبعث.

Hintçe: 

सबके सब तुम्हारे परवरदिगार के सामने कतार पे क़तार पेश किए जाएँगें और (उस वक्त हम याद दिलाएँगे कि जिस तरह हमने तुमको पहली बार पैदा किया था (उसी तरह) तुम लोगों को (आख़िर) हमारे पास आना पड़ा मगर तुम तो ये ख्याल करते थे कि हम तुम्हारे (दोबारा पैदा करने के) लिए कोई वक्त ही न ठहराएँगें

Tayca: 

และพวกเขาจะถูกนำมารวมเป็นแถวต่อหน้าพระผู้เป็นเจ้าของเจ้า โดยแน่นอน พวกเจ้าจะถูกนำมายังเราดั่งที่เราให้บังเกิดพวกเจ้าในครั้งแรก แต่พวกเจ้าอ้างว่าเราไม่ได้กำหนดเวลาสำหรับพวกเจ้า

İbranice: 

והם יוצגו בפני ריבונך בשורות , (ויאמר להם:) 'הנה באתם אלינו כדרך אשר אתכם לראשונה, ואולם אתם טענתם כי לא קבענו לכם מועד

Hırvatça: 

pred Gospodarom tvojim bit će oni u redove poredani: "Došli ste nam onako kako smo vas prvi put stvorili, a tvrdili ste da vam nećemo vrijeme za oživljavanje odrediti."

Rumence: 

Ei vor fi înfăţişaţi pe rând înaintea Domnului tău: “Aţi venit la Noi precum v-am creat întâia dată. V-aţi închipuit oare că n-o să vă hotărâm o întâlnire!?

Transliteration: 

WaAAuridoo AAala rabbika saffan laqad jitumoona kama khalaqnakum awwala marratin bal zaAAamtum allan najAAala lakum mawAAidan

Türkçe: 

Hepsi, saflar halinde Rabbine arz edilmiştir. Yemin olsun, sizi ilk kez yarattığımız gibi yine bize geldiniz. Ama siz, sizin için hesabın görüleceği bir zaman belirlemeyeceğimizi sanmıştınız.

Sahih International: 

And they will be presented before your Lord in rows, [and He will say], "You have certainly come to Us just as We created you the first time. But you claimed that We would never make for you an appointment."

İngilizce: 

And they will be marshalled before thy Lord in ranks, (with the announcement), "Now have ye come to Us (bare) as We created you first: aye, ye thought We shall not fulfil the appointment made to you to meet (Us)!":

Azerbaycanca: 

Onlar Rəbbinin hüzuruna çərgə-cərgə (səf-səf) gətiriləcəklər. (Onlara belə deyiləcək: ) “Siz Bizim yanımıza sizə ilk dəfə yaratdığımız kimi (lüt-üryan, mal-dövlətsiz) gəldiniz. Lakin siz elə güman edirdiniz ki, Biz sizə verdiyimiz və’di (öləndən sonra diriləcəyinizi) yerinə yetirməyəcəyik!”

Süleyman Ateş: 

Ve hepsi sıra sıra senin Rabbine sunulmuşlardır: "Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi (çırılçıplak, yalnız, malsız, mülksüz) bize geldiniz! Oysa siz, size (yaptıklarınızdan hesap sorulacak) bir zaman tayin etmeyeceğimizi sanmıştınız!"

Diyanet Vakfı: 

Ve hepsi sıra sıra Rabbinin huzuruna çıkarılmışlardır: Andolsun ki sizi ilk defasında yarattığımız şekilde bize geldiniz. Oysa size vadedilenlerin tahakkuk edeceği bir zaman tayin etmediğimizi sanmıştınız, değil mi?

Erhan Aktaş: 

Saf saf Rabb’ine arz olunacaklar. “Ant olsun ki siz, ilk yarattığımız gibi Bize geldiniz. Hayır, size yaptığımız uyarıları, gerçekleştirmeyeceğimizi sanıyordunuz.”

Kral Fahd: 

Ve hepsi sıra sıra Rabbinin huzuruna çıkarılmışlardır: Andolsun ki sizi ilk defasında yarattığımız şekilde bize geldiniz. Oysa size vâdedilenlerin gerçekleşeceği bir zaman tayin etmediğimizi sanmıştınız, değil mi?

Hasan Basri Çantay: 

Hepsi saf (lar) haaline Rabbine arz edilmişlerdir. Andolsun ki sizi ilk defa yaratdığımız gibi bize geldiniz. Hayır, size va´dimizi yerine getirecek bir zaman ta´yîn etmediğimizi sandınız değil mi?

Muhammed Esed: 

Ve dizi dizi Rablerinin huzuruna çıkarıldıklarında (Rableri onlara şöyle diyecek:) "İşte, sizi ilk kez yarattığımız günkü gibi (bütünüyle yapayalnız ve boyun eğmiş olarak) huzurumuza geldiniz; oysa, sizin için böyle bir buluşmayı gerçekleştirmeyeceğimizi sanıyordunuz hep!"

Gültekin Onan: 

Onlar senin rabbine sıra sıra sunulmuşlardır. Andolsun, siz ilk defa yarattığımız gibi bize gelmiş oldunuz. Hayır, bizim size bir kavuşma zamanı tesbit etmediğimizi sanmıştınız değil mi?

Ali Fikri Yavuz: 

Onlar, saf halinde Rabbine arzedilmişlerdir. (Sonra onlara şöyle denir): Yemin olsun ki, sizi ilk önce yarattığımız gibi (çıplak olarak) bize geldiniz. Fakat, size kıyamet için yaptığımız vaadi yerine getirmiyeceğiz, sanmıştınız

Portekizce: 

Então serão apresentados em filas, ante o seu Senhor, que lhes dirá: Agora compareceis ante Nós, tal como vos criamospela primeira vez, embora pretendêsseis que jamais vos fixaríamos este comparecimento.

İsveççe: 

Och de skall ställas upp i rader inför din Herre [och Han skall säga:] "Ni har [nu] kommit inför Oss så som Vi först skapade er, trots era påståenden att Vi inte skulle kalla er till [detta] möte."

Farsça: 

و صف کشیده بر پروردگارت عرضه می شوند [به آنان گویند:] همانا [تنها] نزد ما آمدید، همان گونه که نخستین بار شما را [تنها] آفریدیم [شما در توانمندی ما نسبت به زنده کردن مردگان تردید داشتید] ، بلکه می پنداشتید برای حسابرسی اعمال شما موعدی قرار نخواهیم داد.

Kürtçe: 

و ھەموو (ئادەمی) لە بەردەم پەروەردگارتدا ڕیز دەکرێن سوێند بە خوا دێنەوە بۆ لامان ھەر بەو شێوەیەی کە یەکەمجار دروستمان کردن (بە ڕووتی و بێ بەرگی) بەڵام ئێوە گومانتان وابوو کە ئێمە کاتێک دانانێین بۆ (لێپرسینەوە) تان

Özbekçe: 

Ва Роббингга сафга тортилган ҳолларида рўбарў қилиндилар. «Батаҳқиқ, сизларни аввал қандай яратган бўлсак, шундай Бизга келдингиз. Аммо сиз Бизни ҳеч жой ва вақт ваъда қилганимиз йўқ, деб ўйлар эдингиз», (дейилди). (Яъни, онадан янги туғилгандай ҳолда қайта тирилиб ҳузуримга келдингиз. Молу дунёнгиз, бола-чақангиз, хизматчи-мардикорингиз, мансаб-амалингиз ва дўст-ёрингиз у дунёда қолиб кетди. Ваъда қилинган қиёмат кунига, маҳшардаги тўпланиш жойига ишонмас эдингиз. Мана, ваъда қилинган ўша вақт–қиёмат куни қойим бўлди. Мана, ваъда қилинган ўша жойда–маҳшарда саф тортиб турибсиз. Энди сизга ваъда қилинган жазоларни берамиз.)

Malayca: 

Dan mereka tetap akan dibawa mengadap Tuhanmu dengan berbaris teratur, (sambil dikatakan kepada mereka): "Kamu sekarang telah datang kepada Kami - (berseorangan) sebagaimana Kami telah jadikan kamu pada mulanya; bahkan kamu dahulu menyangka, bahawa kami tidak akan menjadikan bagi kamu masa yang tertentu (untuk melaksanakan apa yang Kami telah janjikan)".

Arnavutça: 

Dhe ata do të sillen para Zotit tënd, të radhitur (e atyre u thuhet): “Ju, Na keni ardhur ashtu siç u kemi krijuar herën e parë. E, ju keni menduar, se nuk do t’jua plotësojmë premtimin.

Bulgarca: 

И ще бъдат представени на твоя Господ в редици: “Ето, дойдохте при Нас, както ви сътворихме първия път. А твърдяхте, че Ние никога не ще ви срещнем.”

Sırpça: 

Пред твојим Господаром биће они у редове поређани: „Дошли сте нам онако како смо вас први пут створили, а тврдили сте да нећемо да вам одредимо време за оживљавање.“

Çekçe: 

A předvedeni před Pána tvého v řadách budou. 'Teď přišli jste k Nám tak, jak jsme vás poprvé stvořili; a přece jste tvrdili, že neustanovíme pro vás lhůtu žádnou.'

Urduca: 

اور سب کے سب تمہارے رب کے حضور صف در صف پیش کیے جائیں گے لو دیکھ لو، آ گئے نا تم ہمارے پاس اُسی طرح جیسا ہم نے تم کو پہلی بار پیدا کیا تھا تم نے تو یہ سمجھا تھا کہ ہم نے تمہارے لیے کوئی وعدے کا وقت مقرر ہی نہیں کیا ہے

Tacikçe: 

Ҳама дар як саф ба Парвардигорат арза мешаванд. Акнун назди Мо омадед, ҳамчунон ки нахустин бор шуморо биёфаридем. Оё мепиндоштед, ки ҳаргиз бароятон ваъдагоҳе қарор нахоҳем дод?

Tatarca: 

Кубарылгач, саф-саф итеп Раббыңа тапшырылырлар. Тәхкыйк хозурымызга килдегез әүвәлдә халык кылганыбыз кеби, ялангач хәлегездә, бәлки сез уйладыгыз каберләрегездән кубарырбыз дигән вәгъдәбездә тормабыз, дип.

Endonezyaca: 

Dan mereka akan dibawa ke hadapan Tuhanmu dengan berbaris. Sesungguhnya kamu datang kepada Kami, sebagaimana Kami menciptakan kamu pada kali yang pertama; bahkan kamu mengatakan bahwa Kami sekali-kali tidak akan menetapkan bagi kamu waktu (memenuhi) perjanjian.

Amharca: 

የተሰለፉም ኾነው በጌታህ ላይ ይቀረባሉ፡፡ (ይባላሉም) «በመጀመሪያ ጊዜ እንደ ፈጠርናችሁ (ራቁታችሁን) በእርግጥ መጣችሁን በእውነቱ ለእናንተ (ለመቀስቀሻ) ጊዜን አናደርግም መስሏችሁ ነበር፡፡»

Tamilce: 

இன்னும், உம் இறைவன் முன், வரிசையாக (எல்லோரும்) சமர்ப்பிக்கப்படுவார்கள். (அப்போது அவன் கூறுவான்:) “நாம் உங்களை (தாயின் வயிற்றிலிருந்து) முதல் முறைப் படைத்தது போன்றே (இப்போது) எங்களிடம் வந்துவிட்டீர்கள். மாறாக, (உங்களை உயிர்ப்பிப்பதற்கு) வாக்களிக்கப்பட்ட ஒரு நேரத்தை உங்களுக்கு நாம் ஏற்படுத்தவே மாட்டோம் என்று நீங்கள் (உலகில் வாழும்போது) பிதற்றினீர்கள்.”

Korece: 

그리하여 그들은 주님 앞에 줄지어 서서 하나닝님 너희를 최 초에 창조했던 것처럼 너희는 노 출된대로 하나님에게 오니라 너희는 하나님이 너희에게 한 약속을 이행하지 않을 것이라 생각했느뇨

Vietnamca: 

Họ sẽ được dẫn ra đứng thành hàng trình diện trước Thượng Đế của Ngươi. TA (Allah) chắc chắn sẽ mang các ngươi đến giống như TA đã tạo hóa các ngươi lần đầu. Tuy nhiên, các ngươi đã cho rằng TA không bao giờ thực hiện được lời hứa này với các ngươi.