Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

12

Sûredeki Ayet No: 

45

Ayet No: 

1641

Sayfa No: 

241

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَقَالَ الَّذِي نَجَا مِنْهُمَا وَادَّكَرَ بَعْدَ أُمَّةٍ أَنَا أُنَبِّئُكُم بِتَأْوِيلِهِ فَأَرْسِلُونِ

Çeviriyazı: 

veḳâle-lleẕî necâ minhümâ veddekera ba`de ümmetin ene ünebbiüküm bite'vîlihî feersilûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

O ikiden kurtulmuş olanı nice zamandan sonra hatırladı da dedi ki: "Ben size o rüyanın tabirini haber veririm, hemen beni gönderin."

Diyanet İşleri: 

Hapisteki iki kişiden kurtulmuş olanı, nice zaman sonra Yusuf'u hatırladı ve: "Ben size bunu yorumlayacağım, hele beni gönderin" dedi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

O iki adamdan biri olan ve zindandan kurtulan adam, nice zaman sonra hatırlayıp ben dedi bu rüyayı yorarım, beni hemen gönderin o zata.

Şaban Piriş: 

Zindandakilerden kurtulmuş olan, uzun süre sonra hatırlayıp: Beni gönderin ben size onun yorumunu haber vereyim.

Edip Yüksel: 

O iki kişiden kurtulmuş olanı, nice zaman sonra hatırladı ve, "Beni (Yusuf'a) gönderirseniz size onun yorumunu bildireceğim," dedi.

Ali Bulaç: 

O iki kişiden kurtulmuş olanı, nice zaman sonra hatırladı ve: "Ben bunun yorumunu size haber veririm, hemen beni (zindana) gönderin" dedi.

Suat Yıldırım: 

O iki arkadaştan kurtulanı, aradan geçen bunca zamandan sonra, işte ancak o sırada, Yusuf'u hatırlayıp dedi ki “Rüyanın tabirini size ben bildireceğim. Hele siz beni hapishaneye bir gönderiverin!”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve o ikisinden kurtulmuş olan, bir uzunca müddetten sonra hatırladı da dedi ki: «Ben size onun tâbirini haber veririm, beni hemen gönderiniz.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Zındandaki iki adamdan kurtulanı, uzun bir zamandan sonra eskiyi hatırladı da şöyle dedi: "Onun yorumunu size ben haber veririm. Siz beni zındana gönderin."

Bekir Sadak: 

Hukumdar: «Onu bana getirin» dedi. Yusuf´a elci gelince, «Efendine don, kadinlar nicin ellerini kesmislerdi bir sor

İbni Kesir: 

O ikiden kurtulmuş olanı nice zaman sonra hatırladı da dedi ki: Ben, size onun yorumunu bildireyim. Hemen gönderin beni.

Adem Uğur: 

(Zindandaki) iki kişiden kurtulmuş olan, uzun bir zaman sonra (Yusufu) hatırlayarak dedi ki: Ben size onun yorumunu haber veririm, beni hemen (zindana) gönderin.

İskender Ali Mihr: 

O ikisinden kurtulmuş olanı (unuttuğunu) hatırladı ve (şöyle) dedi: &quot

Celal Yıldırım: 

Zindandaki o ikisinden kurtulan adam, hayli zaman sonra Yûsuf´u hatırladı da, «ben size bunun yorumunu haber vereyim, beni hemen (zindana) gönderin !» dedi.

Tefhim ul Kuran: 

O iki kişiden kurtulmuş olanı, nice zaman sonra hatırladı ve: «Ben bunun yorumunu size haber veririm, hemen beni (zindana) gönderin» dedi.

Fransızca: 

Or, celui des deux qui avait été délivré et qui, après quelque temps se rappela, dit : "Je vous en donnerai l'interprétation. Envoyez-moi donc".

İspanyolca: 

Aquél de los dos que se había salvado recordó al cabo de un tiempo y dijo: «¡Yo os daré a conocer su interpretación! ¡Dejadme ir!»

İtalyanca: 

Quello dei due che era stato liberato, si ricordò infine di lui ed esclamò: «Io vi rivelerò il significato! Lasciate che vada».

Almanca: 

Und derjenige von den Beiden, der gerettet war und sich nach langer Zeit erinnerte, sagte: "Ich kann euch seine Deutung mitteilen, so schickt mich nur!"

Çince: 

曾被赦宥并且在一个时期之后想起优素福的那个青年说:我将告诉你们关于 这个梦的意思,请你们派我去吧。

Hollandaca: 

En Jozefs medegevangene, die bevrijd was, zeide (want hij herinnerde zich Jozef, na verloop van eenigen tijd): Ik zal u de uitlegging daarvan geven, laat mij dus tot den persoon gaan, die mij dien droom zal verklaren.

Rusça: 

Но тот из двух людей, который спасся, вдруг вспомнил его спустя много времени и сказал: "Я расскажу вам его толкование, только пошлите меня".

Somalice: 

wuxuu yidhi kii nabadgalay oo midkooda markuu xasuustay muddo ka dib Anaa idiinka Warrami fasirkiisa ee i dira.

Swahilice: 

Hapo akasema yule aliye okoka katika wale wawili akakumbuka baada ya muda: Mimi nitakwambieni tafsiri yake. Basi nitumeni.

Uygurca: 

ھېلىقى ئىككىسىدىن (تۈرمىدىن) قۇتۇلغان ۋە ئۇزاق مۇددەتتىن كېيىن (يۇسۇفنى) ئەسلىگەن بىرسى: «مەن سىلەرگە بۇ چۈشنىڭ تەبىرىنى ئېيتىپ بېرەلەيمەن، مېنى (يۇسۇفنىڭ يېنىغا) ئەۋەتىڭلار» دېدى

Japonca: 

ところが2人の中の(獄から)釈放された者が,時を経て思い出して言った。「わたしがその解釈をあなたかたに知らせましょう。それで(まず)わたしを行かせて下さい。」

Arapça (Ürdün): 

«وقال الذي نجا منهما» أي من الفَتَيِيْنِ وهو الساقي «وادَّكر» فيه إبدال التاء في الأصل دالا وإدغامها في الدال أي تذكر «بعد أُمَّةٍ» حينِ حال يوسف «أنا أنبئكم بتأويله فأرسلون» فأرسلوه فأتى يوسف فقال.

Hintçe: 

और जिसने उन दोनों में से रिहाई पाई थी (साकी) और उसको एक ज़माने के बाद (यूसुफ का क़िस्सा) याद आया बोल उठा कि मुझे (क़ैद ख़ाने तक) जाने दीजिए तो मैं उसकी ताबीर बताए देता हूँ

Tayca: 

เขาผู้รอดพ้นคนหนึ่งในสองคนรำลึกขึ้นมาได้หลังจากชั่วเวลาหนึ่ง กล่าวว่า “ฉันจะบอกพวกท่านซึ่งการทำนายฝัน พวกท่านจงส่งฉันไปซิ”

İbranice: 

והאחד מהשניים אשר ניצל, נזכר (ביוסף) אחרי זמן מה, ואמר: 'אני אודיע לכם את פשרו, תנו לי ללכת (אל יוסף)

Hırvatça: 

I tada jedan od one dvojice koji se spasio, koji se poslije toliko vremena sjetio, reče: "Ja ću vam protumačiti san, samo me pošaljite!"

Rumence: 

Cel ce fusese eliberat dintre cei doi întemniţaţi îşi aduse aminte după adunare şi spuse: “Eu vă spun tâlcul acestuia. Trimiteţi-mă...!”

Transliteration: 

Waqala allathee naja minhuma waiddakara baAAda ommatin ana onabbiokum bitaweelihi faarsilooni

Türkçe: 

Zındandaki iki adamdan kurtulanı, uzun bir zamandan sonra eskiyi hatırladı da şöyle dedi: "Onun yorumunu size ben haber veririm. Siz beni zındana gönderin."

Sahih International: 

But the one who was freed and remembered after a time said, "I will inform you of its interpretation, so send me forth."

İngilizce: 

But the man who had been released, one of the two (who had been in prison) and who now bethought him after (so long) a space of time, said: "I will tell you the truth of its interpretation: send ye me (therefore)."

Azerbaycanca: 

(Zindandakı) iki (cavan) oğlandan (e’damdan) xilas olan (şərabpaylayan) bir neçə müddətdən sonra (Yusifi) xatırlayıb dedi: “Mən sizə onun yozumunu xəbər verərəm. Bircə məni (zindana – Yusifin yanına) göndərin!”

Süleyman Ateş: 

(Zindandaki) İki kişiden kurtulan (adam), uzun bir süre sonra (bu olay üzerine Yusuf'u) hatırladı da dedi ki: "Ben size onun yorumunu haber veririm, hemen beni (zindana) gönderin."

Diyanet Vakfı: 

(Zindandaki) iki kişiden kurtulmuş olan, uzun bir zaman sonra (Yusufu) hatırlayarak dedi ki: Ben size onun yorumunu haber veririm, beni hemen (zindana) gönderin.

Erhan Aktaş: 

Ancak o zaman o iki kişiden kurtulmuş olanı, aradan geçen bunca zamandan sonra hatırladı. “Beni hemen gönderin, rüyanın yorumunu ben size söyleyeceğim.”

Kral Fahd: 

(Zindandaki) iki kişiden kurtulmuş olan, uzun bir zaman sonra (Yusuf'u) hatırlayarak dedi ki: Ben size onun yorumunu haber veririm, beni hemen (zindana) gönderin.

Hasan Basri Çantay: 

(Zindandaki) iki (arkadaş) dan kurtulanı, nice zaman sonra (Yuusufu) hatırladı da dedi ki: «Ben size onun ta´bîrini haber vereyim. Hemen beni gönderin».

Muhammed Esed: 

İşte ancak o zaman, aradan geçen bunca vakitten sonra, hapisten kurtulan o iki kişiden biri (Yusuf´u) hatırladı ve: "Bu (rüyanın) işaret ettiği gerçek anlamı ben öğrenip ulaştırabilirim size" dedi, "ama bunun için gitmeme izin verin".

Gültekin Onan: 

O iki kişiden kurtulmuş olanı nice ümmet (zaman) sonra hatırladı ve: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

O iki delikanlıdan idamdan kurtulanı, nice zaman sonra (Yûsuf’u ve kendisine söylediklerini) hatırladı da dedi ki: “- Ben, size onun tâbirini haber veririm, hemen beni (zindandaki Yûsuf’a) gönderin.”

Portekizce: 

E disse aquele dos dois prisioneiros, o que foi liberto, recordando-se (de José), depois de algum tempo: Eu vos darei averdadeira interpretação disso: Enviai-me, portanto, até José.

İsveççe: 

[Då] sade den av de två [som hade varit Josefs medfångar] och hade släppts fri och nu efter lång tid kom ihåg [honom]: "Jag skall ge er besked om vad [drömmen] betyder; låt mig därför gå [för att hämta detta besked]."

Farsça: 

از آن دو زندانی آنکه آزاد شده بود و پس از مدتی [یوسف را] به یاد آورد گفت: من یقیناً شما را از تعبیر آن آگاه می کنم، پس [مرا به زندان] بفرستید.

Kürtçe: 

ئەوسا ئەوەیان کە ڕزگاری بوو لەدوو (بەندکراوە) کە لەپاش چەند ساڵێک بیری کەوتەوە ووتی من بۆتان لێکدەدەمەوە مانای ئەو خەوە جا (فەرموو) بمنێرن (بەدوای یوسفدا کە لەبەندینخانەدایە)

Özbekçe: 

Ва иккисидан нажот топгани анча муддат ўтгандан сўнг хотирлаб: «Бунинг таъбирининг хабарини сизга мен бераман. Мени юборинг», деди. (Яъни, Юсуф (а. с.) билан қамоқда бўлган йигит бир неча йиллар ўтгандан сўнг Юсуфни ва унинг туш таъбири билимдони эканини хотирлаб, мени Юсуфнинг ҳузурига юборинг, деди.)

Malayca: 

Dan (pada saat itu) berkatalah orang yang terselamat di antara mereka yang berdua itu, dan yang baharu mengingati (akan pesanan Yusuf) sesudah berlalu suatu masa yang lanjut: "Aku akan memberi tahu kepada kamu tafsirannya. Oleh itu hantarkanlah daku pergi (kepada orang yang mengetahui tafsirannya) ".

Arnavutça: 

Njeri nga ata dy që shpëtoi (nga burgu), iu kujtua pas një kohe e tha: “Unë do t’ju njoftoj për shpjegimin e kësja, vetëm më dërgoni mua!”

Bulgarca: 

А онзи от двамата, който бе спасен, си спомни след време и рече: “Аз ще ви съобщя неговото тълкуване. Пратете ме [до затвора]!”

Sırpça: 

И тада један од оне двојице који се спасио, који се после толико времена сетио, рече: „Ја ћу да вам протумачим сан, само ме пошаљите!“

Çekçe: 

Tu pravil ten, jenž zachránil se z těch dvou vězňů, vzpomenul si po čase: 'Já sdělím vám výklad toho snu, pošlete-li mne.'

Urduca: 

اُن دو قیدیوں میں سے جو شخص بچ گیا تھا اور اُسے ایک مدت دراز کے بعد اب بات یاد آئی، اُس نے کہا "میں آپ حضرات کو اس کی تاویل بتاتا ہوں، مجھے ذرا (قید خانے میں یوسفؑ کے پاس) بھیج دیجیے"

Tacikçe: 

Яке аз он ду, ки раҳо шуда буд ва пас аз муддате ба ёдаш омада буд, гуфт: «Ман шуморо аз таъбири он огоҳ мекунам. Маро назди ӯ бифиристед».

Tatarca: 

Зинданнан чыккан хәмерче, аңардан патшага әйтергә үтенеп калган күп еллардан соң Йусуфның сүзен исенә төшереп, патшага әйтте: "Мине зинданга җибәрегез, аннан кайтып бу төшнең тәгъбирен сезгә сөйләрмен", җибәрделәр, Йусуф янына барды.

Endonezyaca: 

Dan berkatalah orang yang selamat diantara mereka berdua dan teringat (kepada Yusuf) sesudah beberapa waktu lamanya: "Aku akan memberitakan kepadamu tentang (orang yang pandai) mena'birkan mimpi itu, maka utuslah aku (kepadanya)".

Amharca: 

ያም ከሁለቱ የዳነውና ከብዙ ጊዜ በኋላ (ዩሱፍን) ያስታወሰው ሰው «እኔ ፍቹን እነግራችኋለሁና ላኩኝ» አለ፤ (ወደ ዩሱፍ ሌደም)፡፡

Tamilce: 

ஆனால், அவ்விருவரில் தப்பித்தவன் கூறினான்: - அவனோ சில ஆண்டுகளுக்குப் பின்னர் (யூஸுஃபை) அவன் நினைவு படுத்திக் கொண்டான். - “நான் அவருடைய (கனவின்) விளக்கத்தை உங்களுக்கு அறிவிப்பேன். ஆகவே, என்னை (சிறையிலுள்ள யூஸுஃபிடம்) அனுப்பி வையுங்கள்.”

Korece: 

석방된 둘 중의 한 사람이 한참동안 기억을 더듬어 말하기를 제가 여러분에게 해몽하리니 저를 보내어 주소서 하였더라

Vietnamca: 

Một trong hai người bạn tù đã thoát được (án tử) sực nhớ đến (Yusuf) sau một thời gian dài quên lãng, y tâu (với nhà vua): “Thần sẽ cho bệ hạ biết ý nghĩa của giấc mơ, xin bệ hạ cho phép thần đi gặp (Yusuf).”

Rubu tag: 

Hizb tag: