Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

11

Sûredeki Ayet No: 

112

Ayet No: 

1585

Sayfa No: 

234

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ وَمَن تَابَ مَعَكَ وَلَا تَطْغَوْا ۚ إِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ

Çeviriyazı: 

festeḳim kemâ ümirte vemen tâbe me`ake velâ taṭgav. innehû bimâ ta`melûne beṣîr.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

İşte bundan dolayı emrolunduğun gibi doğru ol! Beraberindeki tevbe edenler de (doğru olsunlar). Aşırı gitmeyin! Muhakkak ki O, bütün yaptıklarınızı görüp durmaktadır.

Diyanet İşleri: 

Sen, beraberindeki tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Aşırı gitmeyin, doğrusu Allah yaptıklarınızı görür.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Artık sen, sana nasıl emredildiyse öylece dosdoğru hareket et ve seninle beraber bulunan ve tövbe etmiş olanlar da dosdoğru hareket etsinler ve taşkınlıkta bulunmayın, çünkü şüphe yok ki o, ne yapıyorsanız hepsini de görür.

Şaban Piriş: 

O halde seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Kuşkusuz O, yapmakta olduğunuz her şeyi görendir.

Edip Yüksel: 

Emredildiğin gibi dosdoğru ol, seninle beraber yönelmiş olanlarla birlikte... Aşma ve azgınlaşma. O, sizin yaptıklarınızı Görendir.

Ali Bulaç: 

Seninle birlikte tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru davran. Ve azıtmayın. Çünkü O, yaptıklarınızı görendir.

Suat Yıldırım: 

Öyleyse ey Resulüm, sen beraberinde olup tövbe edenlerle birlikte, sana nasıl emredilmişse öyle dosdoğru hareket et.Aşırı gitmeyin. Çünkü O, yaptığınız her şeyi görmekte olup işlerinizin karşılığını da size verecektir.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Artık emrolunduğun gibi istikamette bulun ve tevbe etmiş, seninle beraber bulunmuş olanlar da. Ve haddi tecâvüz etmeyin, şüphe yok ki O, yapar olduğunuz şeyleri bihakkın görücüdür.

Yaşar Nuri Öztürk: 

O halde sen, emrolunduğun gibi dosdoğru yürü! Seninle birlikte tövbe edenler de... Sakın aşırılık edip azmayın! O, yapmakta olduklarınızı görüyor.

Bekir Sadak: 

Rabbin, kasabalarin halki islah olmusken, haksiz yere onlari yok etmez.

İbni Kesir: 

Öyleyse sen, emrolunduğun gibi dosdoğru hareket et. Beraberindeki tevbe edenler de. Aşırı gitmeyin. Çünkü O, yaptıklarınızı görür.

Adem Uğur: 

O halde seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı da gitmeyin. Çünkü O, sizin yaptıklarınızı çok iyi görendir.

İskender Ali Mihr: 

Artık sen, sana tövbe ederek, tâbî olanlarla birlikte emrolunduğun gibi istikamet üzere ol. Ve azgınlık yapmayın (aşırı gitmeyin). Muhakkak ki O, yaptıklarınızı görendir.

Celal Yıldırım: 

O halde sen —ve beraberinde tevbe edenlerle birlikte— em-rolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı gitmeyin. Allah ne yaptıklarınızı şüphesiz ki iyiden iyiye görendir.

Tefhim ul Kuran: 

Seninle birlikte tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru davran. Ve azıtmayın. Çünkü O, yapmakta olduklarınızı görendir.

Fransızca: 

Demeure sur le droit chemin comme il t'est commandé, ainsi que ceux qui sont revenus [à Allah] avec toi. Et ne commettez pas d'excès. Car vraiment Il observe ce que vous faites.

İspanyolca: 

Sé recto como se te ha ordenado y lo mismo los que, contigo, se arrepientan. ¡No seáis rebeldes! Él ve bien lo que hacéis.

İtalyanca: 

Sii dunque retto come ti è stato ordinato, tu e coloro che si sono convertiti insieme con a te. Non prevaricate, ché Egli osserva quello che fate.

Almanca: 

Also benimm dich geradlinig, wie es dir geboten wurde - auch jeder, der mit dir reumütig wurde, und übertretet nicht! ER ist dessen, was ihr tut, allsehend.

Çince: 

你应当按照天命而遵循正路,与你一起悔过的人,也当遵循正路。你们不要过分,他确是明察你们的行为的。

Hollandaca: 

Wees gij dus onwrikbaar, zooals u bevolen is, en laat degeen mede standvastig zijn, die met u wordt bekeerd, en zondig niet, want hij ziet wat hij doet.

Rusça: 

Будь же тверд на прямом пути, как тебе велено, вместе с теми, кто покаялся наряду с тобой. И не преступайте границ дозволенного, ибо Он видит то, что вы совершаете.

Somalice: 

ee u toosnow sida lagu faray adiga iyo inta kula toobadkeentay hana xadgudbina illeen Eebe waxaad camal falaysaan wuu arkaaye.

Swahilice: 

Basi, simama sawa sawa kama ulivyo amrishwa, wewe na wale wanao elekea kwa Mwenyezi Mungu pamoja nawe; wala msikiuke mipaka. Hakika Yeye anayaona yote myatendayo.

Uygurca: 

(ئى مۇھەممەد!) اﷲ سېنى بۇيرۇغاندەك توغرا يولدا بولغىن، ساڭا ئىمان ئېيتقانلارمۇ توغرا يولدا بولسۇن. (مەنئى قىلىنغان ئىشلارنى قىلىپ) اﷲ نىڭ چەكلىرىدىن چىقىپ كەتمەڭلار، شۈبھىسىزكى، اﷲ قىلمىشىڭلارنى بىلىپ تۇرغۇچىدۇر

Japonca: 

それであなたと,またあなたと共に梅悟した者が命じられたように,(正しい道を)堅く守れ。法を越えてはならない。かれはあなたがたの行いを御存知であられる。

Arapça (Ürdün): 

«فاستقم» على العمل بأمر ربك والدعاء إليه «كما أمرت و» ليستقم «من تاب» آمن «معك ولا تطغوْا» تجاوزوا حدود الله «إنه بما تعملون بصير» فيجازيكم به.

Hintçe: 

तो (ऐ रसूल) जैसा तुम्हें हुक्म दिया है तुम और वह लोग भी जिन्होंने तुम्हारे साथ (कुफ्र से) तौबा की है ठीक साबित क़दम रहो और सरकशी न करो (क्योंकि) तुम लोग जो कुछ भी करते हो वह यक़ीनन देख रहा है

Tayca: 

เจ้าจงอยู่ในความเที่ยงธรรมเช่นที่ถูกบัญชา และผู้ที่ขอลุโทษแก่เจ้า และพวกท่านอย่าได้ละเมิด แท้จริงพระองค์ทรงรู้เห็นสิ่งที่พวกท่านกระทำ

İbranice: 

על כן, היה ישר באשר צווית, עם אלה אשר ביקשו סליחה אתך, ואל תתנשאו , כי אלוהים רואה את כל אשר תעשו

Hırvatça: 

Budi ustrajan na Pravom putu, kao što ti je naređeno, i neka tako postupe i vjernici koji su uz tebe, i obijesni ne budite, On dobro vidi ono što radite.

Rumence: 

Fii drept, precum ţi s-a poruncit să fii, astfel, ca cei care sunt cu tine să se întoarcă căindu-se. Nu vă ticăloşiţi! Dumnezeu este Văzător a ceea ce făptuiţi.

Transliteration: 

Faistaqim kama omirta waman taba maAAaka wala tatghaw innahu bima taAAmaloona baseerun

Türkçe: 

O halde sen, emrolunduğun gibi dosdoğru yürü! Seninle birlikte tövbe edenler de... Sakın aşırılık edip azmayın! O, yapmakta olduklarınızı görüyor.

Sahih International: 

So remain on a right course as you have been commanded, [you] and those who have turned back with you [to Allah], and do not transgress. Indeed, He is Seeing of what you do.

İngilizce: 

Therefore stand firm (in the straight Path) as thou art commanded,- thou and those who with thee turn (unto Allah); and transgress not (from the Path): for He seeth well all that ye do.

Azerbaycanca: 

(Ya Rəsulum!) Sənə əmr edildiyi kimi, düz (yolda) ol. Səninlə birlikdə iman gətirənlər (tövbə edib ardınca gedənlər) də düz (yolda) olsunlar. (Allahın əmrlərini pozub) həddi aşmayın, çünki O sizin nə etdiklərinizi görəndir!

Süleyman Ateş: 

Öyleyse emrolunduğun gibi doğru ol; seninle beraber tevbe edenler de (doğru olsunlar), aşırı gitmeyiniz! Zira O, yaptıklarınızı görmektedir.

Diyanet Vakfı: 

O halde seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı da gitmeyin. Çünkü O, sizin yaptıklarınızı çok iyi görendir.

Erhan Aktaş: 

Sen ve tevbe edip seninle birlikte olanlar, emrolunduğunuz gibi dosdoğru olun. Aşırı gitmeyin.(1) O, yaptığınız her şeyi görmektedir.

Kral Fahd: 

O halde seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı da gitmeyin. Çünkü O, sizin yaptıklarınızı çok iyi görendir.

Hasan Basri Çantay: 

O halde sen [habîbim), maiyyetindeki tevbe edenlerle beraber, emr olunduğun vech ile, dosdoğru hareket et. Aşırı gitmeyin. Çünkü O, ne yaparsanız (hepsini) hakkıyle görücüdür.

Muhammed Esed: 

Öyleyse, artık emredildiğin yönde, yanında yer alanlarla birlikte, doğru yolu tutun ve sizden hiç biriniz gurura kapılıp da çizgiyi aşmasın: çünkü, unutmayın, yaptığınız her şeyi O görüyor.

Gültekin Onan: 

Seninle birlikte tevbe edenlerle birlikte buyrulduğun gibi dosdoğru davran. Ve azıtmayın. Çünkü O, yaptıklarınızı görendir.

Ali Fikri Yavuz: 

Onun için sen, emrolunduğun şekilde, beraberinde tevbe edenlerle dosdoğru hareket et. Aşırı gitmeyin

Portekizce: 

Sê firme, pois, tal qual te foi ordenado, juntamente com os arrependidos, e não vos extravieis, porque Ele bem vê tudoquanto fazeis.

İsveççe: 

Följ, som du har blivit befalld, den raka vägen - [du] och de som, ångerfulla, med dig har vänt åter till Honom - och överskrid inte [de av Gud fastställda gränserna]! Han ser vad ni gör.

Farsça: 

پس همان گونه که فرمان یافته ای ایستادگی کن؛ و نیز آنان که همراهت به سوی خدا روی آورده اند [ایستادگی کنند] و سرکشی مکنید که او به آنچه انجام می دهید، بیناست.

Kürtçe: 

کەواتە ڕاستبە بەو شێوەی فەرمانت پێدراوە, وە ئەوانەش تۆبەیان کردوە لەگەل تۆدا و (گەڕاونەتەوە) زیادە ڕەوی مەکەن بەڕاستی ئەو (خوایە) بینایە بەھەر کردەوەیەک کەدەیکەن

Özbekçe: 

Бас, сен ва сен билан тавба қилганлар мустақийм туринглар ва туғёнга кетманглар. Чунки У нима қилаётганингизни кўриб тургувчидир. (Яъни, Пайғамбар (с. а. в.) ва мўминлар тўғри йўлда–Аллоҳнинг динида собит турмоқликлари, бардавом бўлмоқлари лозим. Улар ҳаддан ошиб, туғёнга кетиши мумкин эмас. Агар мустақийм турмасангиз ва туғёнга кетсангиз, ўзингизга қийин бўлади. «Чунки У нима қилаётганингизни кўриб тургувчидир».)

Malayca: 

Oleh itu, hendaklah engkau (wahai Muhammad) sentiasa tetap teguh di atas jalan yang betul sebagaimana yang diperintahkan kepadamu, dan hendaklah orang-orang yang rujuk kembali kepada kebenaran mengikutmu berbuat demikian; dan janganlah kamu melampaui batas hukum-hukum Allah; sesungguhnya Allah Maha Melihat akan apa yang kamu kerjakan.

Arnavutça: 

Shko ti udhës së drejtë, ashtu siç je i urdhëruar; dhe ashtu le të veprojnë edhe besimtarët që janë me ty, e mos i kaloni kufijt, se, Ai, me të vërtetë, i sheh mirë ato që punoni ju.

Bulgarca: 

И бъди на правия път, както ти бе повелено, ти и всеки покаял се с теб, и не престъпвайте! Зрящ е Той за онова, което вършите.

Sırpça: 

Буди устрајан на Правом путу, као што ти је наређено, и нека тако поступе и верници који су уз тебе, и не будите охоли, Он добро види оно што радите.

Çekçe: 

Jdi přímo tak, jak přikázáno ti bylo, a taktéž nechť činí ti, kdož s tebou k Bohu se obrátili! A nebuďte vzpurní, vždyť On jasně zří vše, co konáte.

Urduca: 

پس اے محمدؐ، تم، اور تمہارے وہ ساتھی جو (کفر و بغاوت سے ایمان و طاعت کی طرف) پلٹ آئے ہیں، ٹھیک ٹھیک راہ راست پر ثابت قدم رہو جیسا کہ تمہیں حکم دیا گیا ہے اور بندگی کی حد سے تجاوز نہ کرو جو کچھ تم کر رہے ہو اس پر تمہارا رب نگاہ رکھتا ہے

Tacikçe: 

Ҳамроҳ бо онон, ки бо ту рӯ ба Худо кардаанд, ҳамчунон, ки амр шудаӣ, собитқадам бош. Ва аз ҳад нагузаред, ки Ӯ ба ҳар коре, ки мекунед, биност!

Tatarca: 

Ий Мухәммәд г-м, үзең һәм сиңа ияреп тәүбә иткән мөэминнәр! Эшләрегездә Аллаһ боерганча туры булыгыз! Һәм Аллаһуга гөнаһлы булмагыз, ягъни Аның бер хөкемен дә бозмагыз! Дөреслектә Аллаһ сезнең кылган эшләрегезне күрүче.

Endonezyaca: 

Maka tetaplah kamu pada jalan yang benar, sebagaimana diperintahkan kepadamu dan (juga) orang yang telah taubat beserta kamu dan janganlah kamu melampaui batas. Sesungguhnya Dia Maha Melihat apa yang kamu kerjakan.

Amharca: 

እንደ ታዘዝከውም ቀጥ በል፡፡ ከአንተ ጋር ያመኑትም (ቀጥ ይበሉ)፡፡ ወሰንንም አትለፉ፤ እርሱ የምትሠሩትን ሁሉ ተመልካች ነውና፡፡

Tamilce: 

ஆக, (நபியே!) நீர் ஏவப்பட்டது போன்றே (நேரான வழியில் நிரந்தரமாக) நிலையாக, ஒழுங்காக இருப்பீராக! இன்னும், (பாவங்களை விட்டும்) திருந்தி, (நன்மைகளை செய்து) உம்முடன் சேர்ந்து அல்லாஹ்வின் பக்கம் திரும்பியவர்களும் (மார்க்கத்தில் நிரந்தரமாக) நிலையாக, ஒழுங்காக இருக்கவும்! இன்னும், (மார்க்கத்திலும் மக்கள் விஷயங்களிலும்) எல்லை மீறாதீர்கள். நிச்சயமாக அவன் நீங்கள் (அனைவரும்) செய்பவற்றை உற்றுநோக்குபவன் ஆவான்.

Korece: 

그대가 명령받은 대로 준수하라 또 그대를 따라 회개하고 죄악을 범하지 않는 자도 그러하 나니 실로 그분은 너희가 행하는 것들을 보고 계심이라

Vietnamca: 

Vì vậy, Ngươi (hỡi Thiên Sứ Muhammad) hãy đi đúng hướng như Ngươi đã được lệnh. Ngươi và những ai quay đầu sám hối cùng Ngươi chớ đừng vi phạm giới luật. Quả thật, Ngài (Allah) luôn thấy rõ những gì các ngươi làm.

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: