Arapça:
وَلَمَّا جَاءَتْ رُسُلُنَا لُوطًا سِيءَ بِهِمْ وَضَاقَ بِهِمْ ذَرْعًا وَقَالَ هَٰذَا يَوْمٌ عَصِيبٌ
Çeviriyazı:
velemmâ câet rusülünâ lûṭan sîe bihim veḍâḳa bihim ẕer`av veḳâle hâẕâ yevmün `aṣîb.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ne zaman ki, elçilerimiz Lut'a geldiler, bunların gelişleri yüzünden Lut fenalaştı, eli ayağı birbirine dolaştı ve "Bu gün çetin bir gündür." dedi.
Diyanet İşleri:
Elçilerimiz Lut'a gelince, onun fenasına gitti; çok sıkıldı, "Bu çetin bir gündür" dedi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Elçilerimiz, Lut'a gelince Lut, gelişlerinden endişeye düştü, içine bir korku girdi, gönlü daraldı ve bu dedi, pek çetin bir gün.
Şaban Piriş:
Elçilerimiz, Lût’a gelince üzüldü. Onlardan dolayı içi daraldı da bu, şiddetli bir gündür, dedi.
Edip Yüksel:
Elçilerimiz Lut'a gelince, onlara kötü davranıldı. Bu durum (Lut'un) canını sıktı ve (kendi kendine), "Bu, zor bir gün olacak," dedi.
Ali Bulaç:
Elçilerimiz Lut'a geldiği zaman, onlardan dolayı kaygılandı, göğsünü bir sıkıntı bastı ve: "Bu, zorlu bir gün" dedi.
Suat Yıldırım:
O elçilerimiz Lût'a gelince o fena halde sıkıldı, onlar yüzünden göğsü daraldı ve:“Gerçekten bu gün pek çetin bir gün!” dedi. {KM, Tekvin 19,1-25}
Ömer Nasuhi Bilmen:
Vaktâ ki, elçilerimiz Lût´a geldi, onların sebebiyle endişeye düştü ve onların yüzünden kalbi daraldı ve «Bu bir şiddetli gündür,» dedi.
Yaşar Nuri Öztürk:
Elçilerimiz Lût'a geldiğinde onlar için kaygılanmış, göğsü daralmış da şöyle demişti: "Bu, zorlu bir gün!"
Bekir Sadak:
(82-83) Buyrugumuz gelince oralarin altini ustune getirdik
İbni Kesir:
Elçilerimiz Lut´a gelince
Adem Uğur:
Elçilerimiz Lût´a gelince, (Lût) onların yüzünden üzüldü ve onlardan dolayı içi daraldı da "
İskender Ali Mihr:
Ve resûllerimiz Lut (A.S)´a geldiği zaman onlardan dolayı üzüldü ve içi daralıp, telâşlandı. Ve: “Bu, çok kötü (zorlu) bir gün.” dedi.
Celal Yıldırım:
Elçilerimiz Lût´a geldiler
Tefhim ul Kuran:
Elçilerimiz Lût´a geldiği zaman, onlardan dolayı kaygılandı, göğsünü bir sıkıntı bastı ve: «Bu, zorlu bir gün» dedi.
Fransızca:
Et quand Nos émissaires (Anges) vinrent à Lot, il fut chagriné pour eux, et en éprouva une grande gêne. Et il dit : "Voici un jour terrible".
İspanyolca:
Y cuando Nuestros enviados vinieron a Lot, éste se afligió por ellos y se sintió impotente para protegerles. Dijo: «¡Este es un día terrible!»
İtalyanca:
E quando i Nostri angeli si recarono da Lot, egli ne ebbe pena e si ramma- ricò della debolezza del suo braccio. Disse: «Questo è un giorno terribile!».
Almanca:
Und als Unsere Gesandten bei Lut ankamen, wurde er wegen ihnen mißgestimmt und fühlte sich damit überfordert und sagte: "Dies ist ein schwerer Tag!"
Çince:
当我的众使者来到鲁特家的时候,他为使者们陷入难境,他无力保护他们, 他说:这是一个艰难的日子。
Hollandaca:
En toen onze gezanten tot Lot kwamen, was hij bezorgd om hen en zijn arm was zwak voor hen en hij zeide: Dit is een treurige dag.
Rusça:
Когда Наши посланцы явились к Луту (Лоту), он огорчился из-за них, почувствовал себя стесненным и сказал: "Это - тяжкий день".
Somalice:
markay Malaa'igtaan soo diray u timid Nabi Luudh wuu ka walbahaaray wuuna la cidhiidhyamay wuxuuna yidhi tani waa Maalin daran.
Swahilice:
Na wajumbe wetu walipo kuja kwa Lut' aliwahuzunukia na akawaonea dhiki. Akasema: Hii leo ni siku ngumu!
Uygurca:
بىزنىڭ ئەلچىلىرىمىز (يەنى پەرىشتىلەر) لۇتنىڭ يېنىغا كەلگەن چاغدا (لۇت ئۆز قەۋمىنىڭ ئۇلارغا چېقىلىپ قويۇشىدىن قورقۇپ) قىيىن ئەھۋالدا قالدى، ئۇلار توغرىسىدا يۈرىكى سىقىلدى ۋە: «بۇ بىر دىشۋار كۈندۇر» دېدى
Japonca:
われの使徒たちがルートの許に来た時,かれは(ルー卜の客人としての)使徒のためにとても心を悩まし,かれ自身(人びとの男色の風習から)かれらを守れないことを悲しんで,「これは苦難の日である。」と言ったo
Arapça (Ürdün):
«ولما جاءت رسلنا لوطا سيء بهم» حزن بسبهم «وضاق بهم ذرعا» صدرا لأنهم حسان الوجوه في صورة أضياف فخاف عليهم قومه «وقال هذا يوم عصيب» شديد.
Hintçe:
जो किसी तरह टल नहीं सकता और जब हमारे भेजे हुए फरिश्ते (लड़को की सूरत में) लूत के पास आए तो उनके ख्याल से रजीदा हुए और उनके आने से तंग दिल हो गए और कहने लगे कि ये (आज का दिन) सख्त मुसीबत का दिन है
Tayca:
และเมื่อบรรดาทูตของเรา(มะลาอิกะฮ์) ได้มายังลูฏ เขาเป็นทุกข์ต่อพวกเขาและหนักใจในพวกเขา และกล่าวว่า “นี่เป็นอันชั่วร้ายที่สุด”
İbranice:
בבואם של שליחינו (המלאכים) אל (הנביא) לוט, בואם היה קשה הּוד בעיניו, והיה עליו למעמסה, ואמר: 'זה הוא יום קשה
Hırvatça:
I kada izaslanici Naši dođoše Lutu, on se zbog njih nađe u neprilici i to mu teško pade, pa reče: "Ovo je mučan dan!"
Rumence:
Când trimişii Noştri ajunseră la Lot, acesta se mâhni, căci braţul său era prea slab pentru a-i ocroti. El spuse: “Aceasta este o zi de temut!”
Transliteration:
Walamma jaat rusuluna lootan seea bihim wadaqa bihim tharAAan waqala hatha yawmun AAaseebun
Türkçe:
Elçilerimiz Lût'a geldiğinde onlar için kaygılanmış, göğsü daralmış da şöyle demişti: "Bu, zorlu bir gün!"
Sahih International:
And when Our messengers, [the angels], came to Lot, he was anguished for them and felt for them great discomfort and said, "This is a trying day."
İngilizce:
When Our messengers came to Lut, he was grieved on their account and felt himself powerless (to protect) them. He said: "This is a distressful day."
Azerbaycanca:
Elçilərimiz (mələklər) Lutun yanına gəldikləri zaman (tayfası bu gözəl qonaqlara bir pislik yetirər deyə) əndişəyə düşdü, ürəyi sıxıldı və: “Bu, çox çətin (başabəlalı) bir gündür!” – dedi.
Süleyman Ateş:
Elçilerimiz Lut'a gelince onlar yüzünden kaygılandı. onlar için arşını daraldı (ne yapacağını şaşırdı): "Bu, çetin bir gündür!" dedi.
Diyanet Vakfı:
Elçilerimiz Lut'a gelince, (Lut) onların yüzünden üzüldü ve onlardan dolayı içi daraldı da "Bu, çetin bir gündür" dedi.
Erhan Aktaş:
Elçilerimiz Lût’a vardıklarında, onlar yüzünden fenalaştı. Onlara karşı eli ayağı birbirine dolaştı. “Bu çok zorlu bir gün.” dedi.
Kral Fahd:
Elçilerimiz Lût'a gelince, (Lût) onların yüzünden üzüldü ve onlardan dolayı içi daraldı da «Bu, çetin bir gündür» dedi.
Hasan Basri Çantay:
Vaktaki elçilerimiz Lûta geldi. O, bunlar yüzünden kaygıya düşdü, bunlar yüzünden göğsü daraldı ve: «Bu çetin bir gündür» dedi.
Muhammed Esed:
Ve elçilerimiz, Lut´a geldiğinde, kendilerini koruyacak gücü olmadığını görerek onlar hesabına derin bir kaygı duydu ve "Zor bir gün, bu!" diye belirtti, (kaygısını).
Gültekin Onan:
Elçilerimiz Lut´a geldiği zaman, onlardan dolayı kaygılandı, göğsünü bir sıkıntı bastı ve: "
Ali Fikri Yavuz:
Elçi meleklerimiz, Lût’a varınca, (kavmi bu güzel kılıklı elçilere bir fenılık ederler diye) onlar yüzünden kederlendi ve göğsüne sıkıntı geldi. “Bu, çok zor bir gün” dedi.
Portekizce:
Mas, quando Nossos mensageiros se apresentaram a Lot, este ficou aflito por eles, sentindo-se impotente paradefendê-los, e disse: Este é um dia sinistro!
İsveççe:
OCH NÄR Våra budbärare kom till Lot blev han bekymrad då han såg att han inte kunde skydda dem, och han utbrast: "Detta är en svart dag!"
Farsça:
و هنگامی که فرستادگان ما نزد لوط آمدند، به سبب آمدنشان تنگدل و اندوهگین شد؛ [زیرا خود را برای دفع خطر از مهمانانش در برابر قوم تبهکارش توانمند نیافت،] وگفت: این روز سخت و دشواری است.
Kürtçe:
کاتێک کە ھاتن فریشتەکانمان بۆلای لوط ھاتنیانی پێ ناخۆش بوو وە دڵگران بوو پێیان وە ووتی ئەم ڕۆژە ڕۆژێکی سەختە
Özbekçe:
Элчиларимиз Лутга келган пайтларида, у уларни (кўриб) ёмон ҳолга тушди ва қўл-оёғи бўшашди ҳамда: «Бу қийин кундир», деди. (Чунки Лут (а. с.) қавмининг жинояткор эканини яхши билардилар. Улар дунёда ҳеч ким қилмаган гуноҳни қилаётган эдилар. Бу золим қавмга Аллоҳнинг азоби келиши муқаррар эди. Аммо қачон келишини ҳеч ким билмас эди. Жумладан, Лут (а. с.) ҳам. Аммо ҳузурларига Аллоҳнинг элчилари бўлмиш фаришталар келганида Лут (а. с.) қавмига азоб келганини англадилар.)
Malayca:
Dan apabila datang utusan-utusan Kami kepada Nabi Lut ia merasa dukacita dengan kedatangan mereka, dan merasa tidak terdaya untuk mengawal mereka (dari gangguan kaumnya), sambil berkata: "Ini adalah hari yang amat mencemaskan".
Arnavutça:
Kur i erdhën të dërguarit (engjëjt) Tanë Lutit, (ardhja e tyre) e hidhëroi dhe për shkak të tyre ndjeu një shtrëngim në shpirtin e tij dhe tha: “Kjo është ditë e rëndë!”
Bulgarca:
И когато Нашите пратеници отидоха при Лут, той се натъжи за тях и отмаля [от страх] за тях, и рече: “Това е тежък ден.”
Sırpça:
И када Наши анђели дођоше Лоту, он се због њих нађе у неприлици и то му тешко паде, па рече: „Ово је мучан дан!“
Çekçe:
A když přišli vyslanci Naši k Lotovi, udělalo se mu nevolno a pojala jej úzkost o ně, že nebude je moci chránit, a pravil: 'Tohle určitě bude den obtížný!'
Urduca:
اور جب ہمارے فرشتے لوطؑ کے پاس پہنچے تو اُن کی آمد سے وہ بہت گھبرایا اور دل تنگ ہوا اور کہنے لگا کہ آج بڑی مصیبت کا دن ہے
Tacikçe:
Чун расулони Мо назди Лут омаданд, Лут андӯҳгину дилтанг шуд ва гуфт: «Имрӯз рӯзи сахтест».
Tatarca:
Илче фәрештәләребез Лут хозурына килгәч, Лут фәрештәләр хакында кайгыга калды, чөнки фәрештәләр бик чибәр егетләр кыяфәтендә килделәр. Лут аларның фәрештә икәнлекләрен белмәде, хәтта алар хакында күкрәге кысылды, күңеле сынды вә әйтте: "Бу көн авыр көн, ни булыр инде". Лутның бер явыз хатыны: "Лутка бик чибәр кунак егетләре килде, барып файдаланыгыз", – дип залимнәр арасына хәбәр таратты.
Endonezyaca:
Dan tatkala datang utusan-utusan Kami (para malaikat) itu kepada Luth, dia merasa susah dan merasa sempit dadanya karena kedatangan mereka, dan dia berkata: "Ini adalah hari yang amat sulit".
Amharca:
መልክተኞቻችንም ሉጥን በመጡት ጊዜ በነሱ (ምክንያት) አዘነ፡፡ ልቡም በነሱ ተጨነቀ፡፡ «ይህ ብርቱ ቀን ነውም» አለ፡፡
Tamilce:
இன்னும், நம் தூதர்கள் லூத்திடம் வந்தபோது, அவர்களால் அவர் சங்கடத்திற்குள்ளானார். இன்னும், அவர்களால் அவர் மனம் சுருங்கினார். இன்னும், “இது மிகக் கடுமையான (சோதனை) நாள்” என்று கூறினார்.
Korece:
천사들이 롯에게 이르렀을 때 그는 그들을 보호할 힘이 없 어 슬퍼하며 오늘은 괴로운 날이 로다
Vietnamca:
Khi các Sứ Giả (Thiên Thần) của TA đến gặp Lut, Y đau buồn cho người dân của mình và cảm thấy bất lực (trong việc cứu giúp họ tránh khỏi sự trừng phạt), Y nói: “Hôm nay sẽ là một ngày kinh hoàng.”
Ayet Linkleri: