Arapça:
فَلَمَّا جَاءَ أَمْرُنَا نَجَّيْنَا صَالِحًا وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ بِرَحْمَةٍ مِّنَّا وَمِنْ خِزْيِ يَوْمِئِذٍ ۗ إِنَّ رَبَّكَ هُوَ الْقَوِيُّ الْعَزِيزُ
Çeviriyazı:
felemmâ câe emrunâ necceynâ ṣâliḥav velleẕîne âmenû me`ahû biraḥmetim minnâ vemin ḫizyi yevmiiẕ. inne rabbeke hüve-lḳaviyyü-l`azîz.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ne zaman ki, azap emrimiz geldi, Salih'i ve beraberindeki iman edenleri, tarafımızdan bir rahmet sayesinde kurtardık, üstelik o günün perişanlığından da kurtardık. Hiç şüphesiz Rabbin güçlüdür, mutlak üstündür.
Diyanet İşleri:
Buyruğumuz gelince, Salih'i ve beraberindeki inananları katımızdan bir rahmet olarak o günün rezilliğinden kurtardık. Doğrusu Rabbin pek kuvvetli ve güçlüdür.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Emrimiz gelince Salih'i ve onunla beraber bulunan inananları, bir rahmet olarak kurtardık ve o günün horluğundan necat verdik onlara. Şüphe yok ki Rabbin, çok kuvvetlidir, o, pek üstündür.
Şaban Piriş:
Emrimiz gelince Salih’i ve beraberindeki müminleri, katımızdan bir rahmet ile o günün aşağılatıcı azabından kurtardık. Kuşkusuz Rabbin, Aziz'dir, çok güçlüdür.
Edip Yüksel:
Emrimiz gelince, Salih'i ve beraberinde inanmış olanları bizden bir rahmet ile o günün rezilliğinden kurtardık. Rabbin, kuşkusuz Güçlü ve Üstündür.
Ali Bulaç:
Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmetle Salih'i ve O’nunla birlikte iman edenleri o günün aşağılatıcı azabından kurtardık. Doğrusu senin Rabbin, güçlü olandır, Aziz olandır.
Suat Yıldırım:
Azap emrimiz gelince, tarafımızdan bir lütuf olarak Salih'i ve beraberindeki müminleri azaptan ve o günün zilletinden kurtardık. Şüphesiz ki senin Rabbin kavî ve azîzdir (çok kuvvetlidir, mutlak galiptir).
Ömer Nasuhi Bilmen:
Vaktâ ki emrimiz geldi, Sâlih´i ve O´nunla beraber imân etmiş olanları Bizden bir rahmet sebebiyle necâta erdirdik, hem de o günün mezelletinden (kurtardık). Şüphe yok ki çok kuvvetli, çok izzet sahibi olan, ancak senin o Rabbindir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Emrimiz gelince Sâlih'i ve onunla birlikte iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardık. O günün rezilliğinden kurtardık. Senin Rabbin, evet O, Kavî'dir, Azîz'dir.
Bekir Sadak:
Bu arada, Ibrahim´in ayakta duran karisi gulunce, «Ona Ishak´i ardindan Yakub´u mujdeleriz» dediler.
İbni Kesir:
Emrimiz gelince
Adem Uğur:
Emrimiz gelince, Sâlih´i ve onunla beraber iman edenleri, bizden bir rahmet olarak (azaptan) ve o günün zilletinden kurtardık. Şüphesiz Rabbin kuvvetlidir, (her şeye) galip gelendir.
İskender Ali Mihr:
Bundan sonra emrimiz geldiği zaman Salih (A.S)´ı ve onun yanındaki âmenû olan kimseleri Bizden bir rahmetle kurtardık. Ve izin gününün zilletinden (de) kurtardık. Muhakkak ki senin Rabbin, O
Celal Yıldırım:
Buyruğumuz gelince, Salih´i ve beraberindeki imân edenleri, katımızdan bir rahmetle kurtardık, hem de o günün rezilliğinden.. Şüphesiz ki, Rabbin yegâne güçlü ve yegâne üstündür.
Tefhim ul Kuran:
Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmetle Salih´i ve onunla birlikte iman edenleri o günün aşağılatıcı azabından kurtardık. Doğrusu senin Rabbin, güçlü olandır, aziz olandır.
Fransızca:
Puis, lorsque Notre ordre vint, Nous sauvâmes Salih et ceux qui avaient cru avec lui, - par une miséricorde venant de Nous - de l'ignominie de ce jour-là. En vérité, c'est ton Seigneur qui est le Fort, le Puissant.
İspanyolca:
Y, cuando vino Nuestra orden, preservamos por una misericordia venida de Nosotros a Salih y a los que con él creyeron del oprobio de aquel día. Tu Señor es el Fuerte, el Poderoso.
İtalyanca:
Quando giunse il Nostro decreto, per Nostra misericordia salvammo Sâlih e coloro che avevano creduto dall'ignominia di quel giorno. In verità il Tuo Signore è il Forte, l'Eccelso.
Almanca:
Und als Unsere Bestimmung eintraf, erretteten WIR Salih und diejenigen, die mit ihm den Iman verinnerlichten - durch Gnade von Uns. Und vor der Erniedrigung des (Jüngsten) Tages (erretteten WIR sie). Gewiß, dein HERR ist Der Allkraftvolle, Der Allwürdige.
Çince:
当我的命令降临的时候,我因为从我发出的慈恩而使撒立哈和同他一起信道的人脱离当日的耻辱,你的主确是至强的,确是有权的。
Hollandaca:
En toen ons besluit tot uitvoering komen zou, bevrijdden wij Saleh en hen die met hem geloofden, door onze barmhartigheid, van de ongenade van dien dag; want uw Heer is de sterke, de machtige God.
Rusça:
Когда же явилось Наше веление, Мы по милости Своей спасли Салиха и тех, кто уверовал вместе с ним. Мы избавили их от позора в тот день. Воистину, твой Господь - Всесильный, Могущественный!
Somalice:
markuu u yimdi amarkii Eebe waxaan ku korinay Nabi Saalax iyo intii rumaysay Naxariistanada iyo inaan (ka korinay) dulliga Maalintaas Eebana waa xoog badane Adkaada.
Swahilice:
Basi ilipo kuja amri yetu tulimwokoa Saleh na wale walio amini pamoja naye kwa rehema yetu kutokana na hizaya ya siku ile. Hakika Mola wako Mlezi ndiye Mwenye nguvu Mwenye kushinda.
Uygurca:
بىزنىڭ (ئازاب قىلىش) ئەمرىمىز كەلگەندە، سالىھنى ۋە ئۇنىڭ بىلەن بىللە ئىمان ئېيتقانلارنى رەھمىتىمىز بىلەن شۇ كۈننىڭ شەرمەندىچىلىكىدىن قۇتقۇزدۇق، پەرۋەردىگارىڭ ھەقىقەتەن كۈچلۈكتۇر، غالىبتۇر
Japonca:
わが命令が下った時,慈悲によってわれはサーリフならびにかれと共に信仰した者たちを救い,またその日の恥辱からも救った。本当にあなたの主は,強大にして偉力ならびなき御方である。
Arapça (Ürdün):
«فلما جاء أمرنا» بإهلاكهم «نجَّينا صالحا والذين آمنوا معه» وهم أربعة آلاف «برحمة منا و» نجيناهم «من خزي يومِئذ» بكسر الميم إعرابا وفتحها بناء لإضافته إلى مبني وهو الأكثر «إن ربك هو القوي العزيز» الغالب.
Hintçe:
यही ख़ुदा का वायदा है जो कभी झूठा नहीं होता फिर जब हमारा (अज़ाब का) हुक्म आ पहुँचा तो हमने सालेह और उन लोगों को जो उसके साथ ईमान लाए थे अपनी मेहरबानी से नजात दी और उस दिन की रुसवाई से बचा लिया इसमें शक़ नहीं कि तेरा परवरदिगार ज़बरदस्त ग़ालिब है
Tayca:
ดังนั้น เมื่อพระบัญชาของเราได้มาถึง เราได้ช่วยศอและฮ์และบรรดาผู้ศรัทธาร่วมกับเขาให้รอดพ้น ด้วยความเมตตาจากเรา และจากความอดสูของวันนั้น แท้จริงพระเจ้าของเจ้านั้นเป็นผู้ทรงพลัง ผู้ทรงอำนาจ
İbranice:
וכאשר באה פסיקתנו (להעניש אותם,) חילצנו את צאלח ואת כל אלה שהאמינו עמו מהשפלת אותו היום. וריבונך הוא החזק והעזוז
Hırvatça:
I kad je došla odredba Naša, Mi smo, milošću Našom, Saliha i vjernike s njim spasili od sramote toga dana - Gospodar tvoj je, uistinu, Moćni i Silni,
Rumence:
Când va veni porunca Noastră, Noi îi vom mântui prin milostivenia Noastră pe Salih şi pe cei care au crezut împreună cu el. Domnul tău este Tare, Puternic.
Transliteration:
Falamma jaa amruna najjayna salihan waallatheena amanoo maAAahu birahmatin minna wamin khizyi yawmiithin inna rabbaka huwa alqawiyyu alAAazeezu
Türkçe:
Emrimiz gelince Sâlih'i ve onunla birlikte iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardık. O günün rezilliğinden kurtardık. Senin Rabbin, evet O, Kavî'dir, Azîz'dir.
Sahih International:
So when Our command came, We saved Salih and those who believed with him, by mercy from Us, and [saved them] from the disgrace of that day. Indeed, it is your Lord who is the Powerful, the Exalted in Might.
İngilizce:
When Our Decree issued, We saved Salih and those who believed with him, by (special) Grace from Ourselves - and from the Ignominy of that day. For thy Lord - He is the Strong One, and able to enforce His Will.
Azerbaycanca:
(Saleh tayfasının məhvi barəsində) əmrimiz gəldikdə Bizdən bir mərhəmət olaraq Salehi və onunla birlikdə iman gətirənləri xilas etdik və o günün rüsvayçılığından qurtardıq. Həqiqətən, Rəbin yenilməz qüdrət sahibi, qüvvət sahibidir!
Süleyman Ateş:
Nihayet emrimiz gelince Salih'i ve onunla beraber inanmış olanları, bizden bir rahmetle kurtardık, (onları) o günün zilletinden (kurtardık). İşte Rabbin öyle güçlü, öyle galiptir.
Diyanet Vakfı:
Emrimiz gelince, Salih'i ve onunla beraber iman edenleri, bizden bir rahmet olarak (azaptan) ve o günün zilletinden kurtardık. Şüphesiz Rabbin kuvvetlidir, (her şeye) galip gelendir.
Erhan Aktaş:
Nihâyet haklarındaki yargımız gerçekleşerek, Sâlih’i ve beraberinde îmân etmiş olanları tarafımızdan bir rahmetle o günün zilletinden kurtardık. Rabb’in, Çok Güçlü’dür, Mutlak Üstün Olan’dır.
Kral Fahd:
Emrimiz gelince, Sâlih'i ve onunla beraber iman edenleri, bizden bir rahmet olarak (azaptan) ve o günün zilletinden kurtardık. Şüphesiz Rabbin kuvvetlidir, (her şeye) galip gelendir.
Hasan Basri Çantay:
Vaktaki (azâb) emrimiz geldi, Saalihi de, onun maiyyetinde îman etmiş olanları da tarafımızdan bir esirgeme olarak (azâbdan ve) o günün rüsvaylığından kurtardık. Şübhesiz ki senin Rabbin, O, çok kuvvetlidir, mutlak gaalibdir.
Muhammed Esed:
Ve derken, hükmümüz vaki olunca, katımızdan bir esirgemeyle Salih´i ve o´nunla aynı inancı paylaşanları kurtardık; ve (onları) o (kıyamet) Gün(ü Bizim lanetimize uğramanın vereceği) alçalmadan (da kurtardık). Doğrusu, senin Rabbin, gerçekten sınırsız kuvvet ve kudret sahibi O yüceler yücesidir.
Gültekin Onan:
Buyruğumuz geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmetle Salih´i ve O´nunla birlikte inananları o günün aşağılatıcı azabından kurtardık. Doğrusu senin rabbin güçlü olandır, aziz olandır.
Ali Fikri Yavuz:
Azab emrimizin vakti gelince, Sâlih’i ve beraberinde iman etmiş olanları, tarafımızdan bir merhamet ile kurtardık
Portekizce:
Mas quando se cumpriu o Nosso desígnio, salvamos Sáleh e os fiéis que com ele estavam, por Nossa misericórdia, doaviltamento daquele dia, porque teu Senhor é o Poderoso, Fortíssimo.
İsveççe:
Och när Vår dom föll räddade Vi i Vår nåd Salih och dem som följde honom i tron, och [Vi förskonade dem] från skam och förödmjukelse på [Uppståndelsens] dag. Din Herre har all styrka, all makt.
Farsça:
پس هنگامی که فرمان ما [بر عذاب آنان] فرا رسید، صالح و آنان را که همراه او ایمان آورده بودند با رحمتی از سوی خود نجات دادیم، و از خواری و رسوایی آن روز [رهایی بخشیدیم]. مسلماً فقط پروردگارت نیرومند و توانای شکست ناپذیر است.
Kürtçe:
جا کاتێک فەرمانمان ھات (بۆ لەناو بردنیان) صاڵحمان ڕزگار کرد ئەوانەش بڕوایان ھێنابوو لەگەڵیدا بە بەزەییەک لەلایەن خۆمانەوە لە سەرشۆڕی و ڕیسوایی ئەو ڕۆژە (پەناماندان) بەڕاستی پەروەردگارت ھەر خۆی بەتواناو بەدەسەڵاتە
Özbekçe:
Амримиз келган пайтда раҳматимиз ила Солиҳга ва у билан бирга иймон келтирганларга нажот бердик ва ўша куннинг шармандалигидан қутқардик. Албатта, Роббинг, Унинг Ўзи кучли ва азиздир.
Malayca:
Maka ketika datang azab kami, kami selamatkan Soleh beserta umatnya yang beriman, dengan rahmat dari Kami, dan Kami selamatkan mereka dari azab serta kehinaan hari itu. Sesungguhnya Tuhanmu, Dia lah Yang Maha Kuat, lagi Maha Kuasa.
Arnavutça:
E, kur erdhi urdhëri Ynë (dënimi), Na e shpëtuam Salihun bashkë me besimtarët e tij – me mëshirën Tonë, dhe (i shpëtuam ata) nga poshtërimi i asaj dite. Me të vërtetë, Zoti yt është i fortë dhe i Plotëfuqishëm;
Bulgarca:
И когато Нашата повеля дойде с милост от Нас, спасихме Салих и онези, които вярваха с него, от позора на този ден. Твоят Господ е Всесилния, Всемогъщия.
Sırpça:
И кад је дошла Наша одредба, Ми смо, Нашом милошћу, спасили Салаха и вернике са њим од казне тога дана - твој Господар је, уистину, Моћни и Силни,
Çekçe:
A když přišel rozkaz Náš, zachránili jsme Sáliha a ty, kdož spolu s nim uvěřili, z milosrdenství od Nás přicházejícího před hanbou dne onoho. A Pán tvůj věru silný je i mocný.
Urduca:
آخر کار جب ہمارے فیصلے کا وقت آ گیا تو ہم نے اپنی رحمت سے صالحؑ کو اور اُن لوگوں کو جو اس کے ساتھ ایمان لائے تھے بچا لیا اور اُس دن کی رسوائی سے ان کو محفوظ رکھا بے شک تیرا رب ہی دراصل طاقتور اور بالا دست ہے
Tacikçe:
Чун амри Мо фаро расид Солеҳро бо касоне, ки ба ӯ имон оварда буданд, ба раҳмати худ аз хории он рӯз наҷот бахшидем. Зеро Парвардигори ту тавонову пирӯзманд аст!
Tatarca:
Газабыбыз килгән көнне үз рәхмәтебез белән Салихны вә иман китереп, аңа ияргән мөэминнәрне коткардык. Тәхкыйк синең Раббың Аңа карышканнарны ґәзаб кылуда куәтле вә җиңүче.
Endonezyaca:
Maka tatkala datang azab Kami, Kami selamatkan Shaleh beserta orang-orang yang beriman bersama dia dengan rahmat dari Kami dan dari kehinaan di hari itu. Sesungguhnya Tuhanmu Dia-Lah yang Maha Kuat lagi Maha Perkasa.
Amharca:
ትዕዛዛችንም በመጣ ጊዜ ሷሊህንና እነዚያን ከሱ ጋር ያመኑትን ከእኛ በሆነው እዝነት አዳን፡፡ ከዚያም ቀን ውርደት (አዳንናቸው)፡፡ ጌታህ እርሱ ብርቱው አሸናፊው ነውና፡፡
Tamilce:
ஆக, நம் கட்டளை வந்தபோது ஸாலிஹையும், அவருடன் நம்பிக்கை கொண்டவர்களையும் நமது அருளினால் பாதுகாத்தோம். இன்னும், (தண்டனை இறங்கிய) அந்நாளின் இழிவில் இருந்தும் (அவர்களைப் பாதுகாத்தோம்). நிச்சயமாக உம் இறைவன்தான் மிக்க பலமானவன், மிகைத்தவன்.
Korece:
하나님의 명령이 있었을 때 하나님은 살레를 구하고 그와 함 께 하였던 믿는 자들을 은혜로써 수치스러운 날로부터 구하였으니 실로 주님은 힘과 권능으로 충만 하심이라
Vietnamca:
Vì vậy, khi lệnh (trừng phạt) của TA đến, TA đã giải cứu Saleh và những ai đã tin tưởng cùng Y bởi lòng thương xót nơi TA, và TA đã giải thoát họ khỏi sự nhục nhã của ngày hôm đó. Thật vậy, Thượng Đế của Ngươi (hỡi Thiên Sứ Muhammad) là Đấng Toàn Lực, Đấng Quyền Năng.
Ayet Linkleri: