Arapça:
قَالَ يَا قَوْمِ أَرَأَيْتُمْ إِن كُنتُ عَلَىٰ بَيِّنَةٍ مِّن رَّبِّي وَآتَانِي مِنْهُ رَحْمَةً فَمَن يَنصُرُنِي مِنَ اللَّهِ إِنْ عَصَيْتُهُ ۖ فَمَا تَزِيدُونَنِي غَيْرَ تَخْسِيرٍ
Çeviriyazı:
ḳâle yâ ḳavmi era'eytüm in küntü `alâ beyyinetim mir rabbî veâtânî minhü raḥmeten femey yenṣurunî mine-llâhi in `aṣaytühû femâ tezîdûnenî gayra taḫsîr.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Salih dedi: "Ey kavmim! Eğer ben Rabbimden açık bir mucize üzerinde isem ve o bana tarafından bir rahmet bahşetmiş ise, ben Allah'a isyan ettiğim takdirde beni O'ndan kim kurtarabilir? Demek ki, siz bana zarar vermekten başka bir şey yapmıyorsunuz."
Diyanet İşleri:
Ey milletim! Eğer Rabbimden bir belgem olur ve bana rahmet eder de ben O'na baş kaldırırsam, söyleyin, Allah'a karşı beni kim savunur? Bana zararımı artırmaktan başka birşey yapamazsınız dedi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
O, ey kavmim dedi, ya ben Rabbimden apaçık bir delille gelmişsem ve katından bana bir rahmet vermişse. Ona isyan edersem Allah'a karşı kim yardım edebilir bana? Ve beni boyuna ziyana sokmaktan başka bir şey de yapmıyorsunuz.
Şaban Piriş:
Salih: Ey halkım, Rabbimden bir delil üzerindeysem ve bana ondan bir rahmet verilmiş olduğu halde O’na isyan edersem, bana Allah’a karşı kim yardım edebilir? Bana zararımı artırmaktan başka bir şey yapamazsınız, dedi.
Edip Yüksel:
Dedi ki: "Ey halkım, ya ben Rabbimden kesin bir delile sahipsem ve kendisinden bana rahmet vermişse? O'na isyan edecek olursam beni ALLAH'tan kim kurtarabilir? Siz ancak benim kayıplarımı arttırabilirsiniz?"
Ali Bulaç:
Dedi ki: "Ey kavmim, görüşünüz nedir söyler misiniz? Eğer ben Rabbimden apaçık bir belge üzerindeysem ve bana Tarafından bir rahmet vermişse, bu durumda O'na isyan edecek olursam Allah'a karşı bana kim yardım edecektir? Şu halde kaybımı arttırmaktan başka bana (hiçbir yarar) sağlamayacaksınız."
Suat Yıldırım:
Salih: “Ey benim halkım!” dedi, “Şimdi söyleyin bakayım: Şayet ben Rabbimden gelen kesin delile dayanıyorsam ve O bana tarafından bir nübüvvet lütfetmişse? Peki bu durumda ben kalkıp Allah'a isyan edersem, O’nun cezasından kim beni kurtarabilir?Sizin bana hiçbir faydanız olamaz, olsa olsa ziyanımı artırırsınız.Hem Ey halkım! İşte size mûcize olarak Allah’ın devesi! Bırakın onu Allah’ın mülkünde yayılsın, yesin içsin. Sakın kötü bir maksatla ona el sürmeyin, yoksa çok geçmez sizi bir azap kıstırıverir.” [7,33]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Dedi ki: «Ey kavmim! Bana haber veriniz, eğer ben Rabbimden açık bir bürhan üzere isem ve O kendisinden bana bir rahmet ihsan etmiş ise o halde O´na isyan edersem, artık Allah´ıma karşı bana kim yardım edebilir? Demek ki, siz bana ziyandan başka bir şey arttırmış olmayacaksınız.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Dedi ki: "Ey kavmim! Hiç düşündünüz mü? Ya ben Rabbimden bir beyyine üzerindeysem, bana kendisinden bir rahmet sunmuşsa! Bu durumda ben O'na isyan edersem, bana Allah'a karşı kim yardım eder? Sizin bana, yıkım ve hüsranı artırmak dışında bir katkınız olamaz."
Bekir Sadak:
Sanki orada hic yasamamislardi. Bilin ki, Semud milleti Rabbi´ni inkar etmisti. Bilin ki, Semud milleti Allah´in rahmetinden uzaklasti. *
İbni Kesir:
Dedi ki: Ey kavmim
Adem Uğur:
(Sâlih) dedi ki: Ey kavmim! Eğer ben Rabbimden (verilen) apaçık bir delil üzerinde isem ve O bana kendinden bir rahmet (peygamberlik) vermişse, buna ne dersiniz? Bu durum karşısında O´na âsi olursam beni Allah´tan (O´nun azabından) kim korur? O zaman siz de bana ziyan vermekten fazla bir şey yapamazsınız.
İskender Ali Mihr:
Salih (A.S) şöyle dedi: “Ey kavmim! Eğer ben Rabbimden bir delil üzerinde isem ve bana Kendinden bir rahmet vermiş ise de görüşünüz (bu) mu? Şâyet ben, O´na asi olursam Allah´a karşı kim bana yardım eder? O taktirde benim hayırdan uzaklaşmamı artırmanızdan başka bir şey olmaz.”
Celal Yıldırım:
«Ey kavmim,» dedi, «söyleyin, eğer ben Rabbimden açık bir belge (mu´cize ve yeterli belge) üzere isem ve bana kendi katından bir rahmet vermişse, O´na isyan ettiğim takdirde (Allah´ın azabından kurtulabilmem için) kim bana yardım eder? O halde siz benim hakkımda zararı artırmaktan başka bir şey yapmıyorsunuz.
Tefhim ul Kuran:
Dedi ki: «Ey kavmim, görüşünüz nedir söyler misiniz? Eğer ben Rabbimden apaçık bir belge üzerindeysem ve bana tarafından bir rahmet vermişse, bu durumda da O´na isyan edecek olursam Allah´a karşı bana kim yardım edecektir? Şu halde kaybımı arttırmaktan başka bana (hiç bir yarar) sağlamayacaksınız.»
Fransızca:
Il dit : "ô mon peuple ! Que vous en semble, si je m'appuie sur une preuve évidente émanant de mon Seigneur et s'Il m'a accordé, de Sa part, une miséricorde, qui donc me protégera contre Allah si je Lui désobéis ? Vous ne ferez qu'accroître ma perte.
İspanyolca:
Dijo: «¡Pueblo! ¿Qué os parece? Si yo me baso en una prueba clara venida de mi Señor, Que me ha hecho objeto de una misericordia venida de Él, ¿quién me auxiliará contra Alá si Le desobedezco? No haríais sino aumentar mi perdición.
İtalyanca:
Disse: «O popol mio, cosa pensate? Se mi baso su una prova evidente giuntami dal mio Signore, Che mi ha concesso la Sua misericordia, chi mai mi aiuterebbe contro Allah se Gli disobbedisco? Voi potreste solo accrescere la mia rovina.
Almanca:
Er sagte: "Meine Leute! Wie seht ihr es? Wenn ich über ein eindeutiges Zeichen von meinem HERRN verfüge und ER mir Gnade von Ihm erwies, wer wird mir gegen ALLAH beistehen können, sollte ich mich Ihm widersetzen?! Doch ihr könnt mir dann nichts außer Schaden hinzufügen!
Çince:
他说:我的宗族啊!你们告诉我吧!如果我是依据从我的主降示的明证的,并且他曾将从自己发出的慈恩赏赐了我,那末,如果我违抗了真主,谁能保证我不受他的惩罚呢?你们只能使我遭受更大的损失。
Hollandaca:
Saleh zeide: O mijn volk! zeg mij; indien ik eene duidelijke verklaring van mijn Heer heb ontvangen, en hij mij zijne genade heeft doen genieten, wie zal mij dan ondersteunen tegen Gods wraak, indien ik hem ongehoorzaam ben? Gij zoudt slechts mijn val vergrooten.
Rusça:
Он сказал: "О мой народ! А что, если я опираюсь на доказательство от моего Господа, и Он даровал мне милость от Себя? Кто защитит меня от Аллаха, если я ослушаюсь Его? Вы не можете приумножить для меня ничего, кроме убытка.
Somalice:
wuxuu yidhi bal ka warrama haddaan xujo Eebahay ku sunahay oo uu i siiyey Naxariis xaggiisa ah yaa iiga gargaari Eebe haddaan Caasiyo iimana kordhinaysaan waxaan khasaarc ahayn.
Swahilice:
Akasema: Enyi watu wangu! Mwaonaje ikiwa ninazo dalili zilizo wazi kutokana na Mola wangu Mlezi, naye akawa kanipa rehema kutoka kwake - je, ni nani atakaye ninusuru kwa Mwenyezi Mungu nikimuasi? Basi nyinyi hamtanizidishia ila khasara tu.
Uygurca:
سالىھ ئېيتتى: «ئى قەۋمىم! ئېيتىڭلارچۇ، ئەگەر مەن پەرۋەردىگارىم تەرىپىدىن نازىل بولغان ئېنىق دەلىلگە ئاساسلانسام ۋە ئۇنىڭ رەھمىتى (يەنى پەيغەمبەرلىك) گە سازاۋەر بولسام، شۇنداق تۇرۇقلۇق اﷲ قا قارشىلىق قىلسام، اﷲ نىڭ ئازابىدىن مېنى كىم قۇتقۇزىدۇ؟ (مېنى ئۆزۈڭلارغا ئەگىشىشكە دەۋەت قىلىش بىلەن) ماڭا پەقەت زىياندىن باشقىسىنى زىيادە قىلالمايسىلەر
Japonca:
かれは言った。「わたしの人びとよ,考えてみたのか,わたしが主からの証の上にたち,かれはわたしに,親しく慈悲を与えられるのに,もしわたしがかれに従わないならば,誰がアッラー(の怒り)からわたしを救助することが出来ようか。あなたがたはわたしをもっと破滅してしまうだけである。」
Arapça (Ürdün):
«قال يا قوم أرأيتم إن كنت على بيِّنة» بيان «من ربي وآتاني منه رحمة» نبوة «فمن ينصرني» يمنعني «من الله» أي عذابه «إن عصيته فما تزيدونني» بأمركم لي بذلك «غير تخسير» تضليل.
Hintçe:
कि उसने हैरत में डाल दिया है सालेह ने जवाब दिया ऐ मेरी क़ौम भला देखो तो कि अगर मैं अपने परवरदिगार की तरफ से रौशन दलील पर हूँ और उसने मुझे अपनी (बारगाह) मे रहमत (नबूवत) अता की है इस पर भी अगर मै उसकी नाफ़रमानी करुँ तो ख़ुदा (के अज़ाब से बचाने में) मेरी मदद कौन करेगा-फिर तुम सिवा नुक़सान के मेरा कुछ बढ़ा दोगे नहीं
Tayca:
เขากล่าวว่า “โอ้กลุ่มชนของฉันเอ๋ย ! พวกท่านไม่เห็นดอกหรือ หากฉันมีหลักฐานอันชัดแจ้งจากพระเจ้าของฉัน และพระองค์ทรงประทานความเมตตา จากพระองค์แก่ฉัน ดังนั้นผู้ใดเล่าจะช่วยฉันให้พ้นจากอัลลอฮ์ หากฉันฝ่าฝืนพระองค์ ดังนั้น พวกท่านจะไม่เพิ่มสิ่งใดให้แก่ฉันเลยนอกจากการขาดทุนเท่านั้น
İbranice:
אמר': הוי, בני עמי! הגידו לי: אם יש בידי הוכחה ברורה מריבוני, והוא העניק לי רחמים ממנו, מי יעזור לי נגד אלוהים אם לא אעשה כמצוותו? אתם רק תוסיפו לאבדון שלי
Hırvatça:
"O narode moj", govorio je on, "šta mislite: ako je meni jasno ko je Gospodar moj i ako mi je On sam milost - vjerovjesništvo dao, pa ko će me od Allaha odbraniti ako Mu ne budem poslušan? Vi možete samo uvećati propast moju.
Rumence:
El spuse: “O, popor al meu! Ce părere aveţi? Dacă nu m-aş sprijini pe o dovadă de la Domnul meu care mi-a dăruit milostivenia Sa, cine m-ar ajuta înaintea lui Dumnezeu dacă nu i-aş da ascultare? Voi nu-mi sporiţi decât pierzania.
Transliteration:
Qala ya qawmi araaytum in kuntu AAala bayyinatin min rabbee waatanee minhu rahmatan faman yansurunee mina Allahi in AAasaytuhu fama tazeedoonanee ghayra takhseerin
Türkçe:
Dedi ki: "Ey kavmim! Hiç düşündünüz mü? Ya ben Rabbimden bir beyyine üzerindeysem, bana kendisinden bir rahmet sunmuşsa! Bu durumda ben O'na isyan edersem, bana Allah'a karşı kim yardım eder? Sizin bana, yıkım ve hüsranı artırmak dışında bir katkınız olamaz."
Sahih International:
He said, "O my people, have you considered: if I should be upon clear evidence from my Lord and He has given me mercy from Himself, who would protect me from Allah if I disobeyed Him? So you would not increase me except in loss.
İngilizce:
He said: "O my people! do ye see? if I have a Clear (Sign) from my Lord and He hath sent Mercy unto me from Himself,- who then can help me against Allah if I were to disobey Him? What then would ye add to my (portion) but perdition?
Azerbaycanca:
(Saleh onlara) belə cavab verdi: “Ey camaatım! Bir deyin görək. Əgər mənim Rəbbimdən aşkar bir mö’cüzə olsa, O mənə Özündən bir mərhəmət (peyğəmbərlik) lütf etsə, mən də Ona asi olsam, məni Allahın əzabından kim qurtara bilər? Siz mənə ziyandan başqa bir şey artırmayacaqsınız!
Süleyman Ateş:
Ey kavmim, dedi, bakın ya ben Rabbimden bir kanıt üzerinde isem ve O, bana kendinden bir rahmet vermişse? Peki bu durumda O'na karşı gelirsem beni Allah'tan kim kurtarır? Sizin bana, ziyanımı artırmaktan başka bir katkınız olamaz!
Diyanet Vakfı:
(Salih) dedi ki: Ey kavmim! Eğer ben Rabbimden (verilen) apaçık bir delil üzerinde isem ve O bana kendinden bir rahmet (peygamberlik) vermişse, buna ne dersiniz? Bu durum karşısında O'na asi olursam beni Allah'tan (O'nun azabından) kim korur? O zaman siz de bana ziyan vermekten fazla bir şey yapamazsınız.
Erhan Aktaş:
“Ey halkım, söyleyin bakalım, ya Rabb’imin Kendinden verdiği bir rahmetle, kanıt içeren açık bir bilgi üzerindeysem! Ona asi olduğum takdirde, Allah’ın vereceği cezaya karşı bana kim yardım edebilir? Bana zarar vermiş olmaktan başka bir şey yapmış olmazsınız.” dedi.
Kral Fahd:
(Sâlih) dedi ki: Ey kavmim! Eğer ben Rabbimden (verilen) apaçık bir delil üzerinde isem ve O bana kendinden bir rahmet (peygamberlik) vermişse, buna ne dersiniz? Bu durum karşısında O'na âsi olursam beni Allah'tan (O'nun azabından) kim korur? O zaman siz de bana ziyan vermekten fazla bir şey yapamazsınız.
Hasan Basri Çantay:
(Saalih) dedi ki: «Ey kavmim, ya ben Rabbimden (gelen) apaçık bir mu´cizenin üzerinde isem ve O, kendinden bana bir rahmet (bir peygamberlik) vermişse? (Buna) ne dersiniz? O halde Allah (ın intikaamın) dan, eğer Ona isyan edersem, (kurtarmak hususunda) bana kim yardım eder? Demek, siz beni ziyana uğratmakdan, (bunu) bana karşı artırmakdan başka, bir şey yapmayacaksınız».
Muhammed Esed:
"Ey kavmim!" diye karşılık verdi (Salih), "Ne dersiniz, ya ben, katından bana bir rahmet bahşeden Rabbimden apaçık bir kanıt üzerindeysem, (söyleyin), O´na tutup baş kaldırırsam o zaman kim Allah´a karşı kol kanat gerer bana? Bu durumda, sizin önerdiğiniz şey yıkımımı artırmaktan öteye gitmez!"
Gültekin Onan:
Dedi ki: "
Ali Fikri Yavuz:
Sâlih (onlara şöyle) dedi: “- ey kavmim, söyleyin bakayım, fikriniz nedir? Eğer ben, Rabbim tarafından açık bir mûcize üzerinde isem
Portekizce:
Disse: Ó povo meu, pensai: se eu possuo uma evidência de meu Senhor que me agraciou com a Sua misericórdia, quemme defenderá de Deus, se Lhe desobedecer? Não fareis mais do que agravar a minha desventura!
İsveççe:
Han svarade: "Vad anser ni, mitt folk? Om jag har ett klart vittnesbörd från min Herre som jag stöder mig på och Han stärker mig med Sin nåd, vem skulle då kunna skydda mig för Guds [vrede] om jag visade Honom olydnad? Ni [bidrar] enbart till [min egen] undergång."
Farsça:
گفت: ای قوم من! مرا خبر دهید اگر من بر دلیلی روشن از سوی پروردگارم متکی باشم و از سوی خود رحمتی به من عطا کرده باشد، چنانچه [در ابلاغ پیامش] از او نافرمانی کنم، چه کسی مرا [از عذابش] نجات می دهد؟ پس شما [در صورتی که خواسته های بی جایتان را بپذیرم] چیزی جز خسارت بر من نمی افزایید.
Kürtçe:
صاڵح ووتی ئەی گەلەکەم پێم بڵێن ئەگەر من بەڵگەیەکی ئاشکرام ھەبێ لەلایەن پەروەردگارمەوە, وە لەلایەن خۆیەوە پێغەمبەرێتی پێ بەخشیبم جا کێ یارمەتیم دەدات لەبەرامبەر خوادا ئەگەر سەرپێچی ئەو بکەم کەواتە ئێوە ھیچ بۆمن زیاد ناکەن زەرەرو زیان نەبێت
Özbekçe:
У: «Эй қавмим, хабар беринг-чи, агар мен Роббим томонидан очиқ-ойдин ҳужжатга эга бўлсам ва менга У томонидан раҳмат берилган бўлса-ю, мен Унга осий бўлсам, ким менга Аллоҳ (азоби)дан (қутулишга) ёрдам беради?! Бас, сиз менга зиёндан ўзгани зиёда қилмайсизлар.
Malayca:
Nabi Soleh berkata: "Wahai kaumku! Bagaimana fikiran kamu, jika aku berada dalam kebenaran yang berdasarkan bukti yang nyata (mukjzat) dari Tuhanku, dan Ia pula mengurniakan rahmat (pangkat Nabi) kepadaku sebagai pemberian daripadaNya, maka siapakah yang akan menolongku dari azab Allah kalau aku menderhaka kepadaNya? Oleh itu, kamu tidak menambah sesuatu kebaikan pun bagiku selain daripada perkara yang merugikan.
Arnavutça:
Tha (Salihu): “O populli im! Ç’mendoni ju, nëse unë jam mbështetur në dokumentin e qartë të Zotit tim, e Ai më ka dhënë nga Vetja mëshirë, (profetni); kush do të më mbrojë nga dënimi i Perëndisë, nëse e kundërshtoj Ate? Ju, (me këtë) mua vetëm do të më shtonit humbjen.
Bulgarca:
Рече: “О, народе мой, как мислите, ако имам ясен знак от моя Господ и ми е дал от Себе Си милост, кой ще ме защити от Аллах, ако Му се възпротивя? Ще ми надбавите само загуба.
Sırpça:
„О мој народе“, говорио је он, „шта мислите: ако је мени јасно ко је мој Господар и ако ми је сам Он милост дао, па ко ће од Аллаха да ме одбрани ако Му не будем послушан? Ви бисте ми само повећали моју пропаст.
Çekçe:
Odpověděl: 'Lide můj, co si myslíte? Mám-li jasný důkaz od Pána svého a dostalo-li se mi od Něho milosrdenství, kdo mi tedy proti Němu pomůže, jestliže Jej neuposlechnu? Tím rozmnožili byste jen mou ztrátu!
Urduca:
صالحؑ نے کہا "اے برادران قوم، تم نے کچھ اس بات پر بھی غور کیا کہ اگر میں اپنے رب کی طرف سے ایک صاف شہادت رکھتا تھا، اور پھر اس نے اپنی رحمت سے بھی مجھ کو نواز دیا تو اِس کے بعد اللہ کی پکڑ سے مجھے کون بچائے گا اگر میں اُس کی نافرمانی کروں؟ تم میرے کس کام آ سکتے ہو سوائے اس کے کہ مجھے اور زیادہ خسارے میں ڈال دو
Tacikçe:
Гуфт: «Эй қавми ман, чӣ гӯед агар аз Парвардигорам ҳуҷҷате ба ҳамроҳ дошта бошам ва Ӯ маро раҳмати худ арзонӣ карда бошад, чӣ касе маро ёрӣ мекунад, агар аз фармонаш сарпечӣ кунам? Агар аз шумо фармон барам, ҷуз ба зиёни ман нахоҳед афзуд.
Tatarca:
Салих әйтте: "Уйлап карагыз, мин сезгә Раббым тарафыннан пәйгамбәрлегемә ачык дәлилләр белән килгән булсам вә Ул миңа рәхмәтен биргән булса, шуннан соң шикләнергә урын каламы? Инде мин үземә күп нигъмәт бирүче Раббыма гөнаһлы булсам, ягъни Ул әйткәнчә эш кылмыйча, сез әйткәнчә эш кылсам, ул вакытта мине Аның ґәзабыннан кем коткарыр? Әгәр сез әйткәнчә эш кылсам, әлбәттә, үземә һәлакәттән башка һичнәрсәне арттыра алмам!"
Endonezyaca:
Shaleh berkata: "Hai kaumku, bagaimana pikiranmu jika aku mempunyai bukti yang nyata dari Tuhanku dan diberi-Nya aku rahmat (kenabian) dari-Nya, maka siapakah yang akan menolong aku dari (azab) Allah jika aku mendurhakai-Nya. Sebab itu kamu tidak menambah apapun kepadaku selain daripada kerugian.
Amharca:
«ሕዝቦቼ ሆይ! ንገሩኝ ከጌታዬ በሆነ ማስረጃ ላይ ብሆን ከእርሱም የሆነን ችሮታ (ነቢይነት) ቢሰጠኝና ባልታዘዘው ከአላህ (ቅጣት) የሚያድነኝ ማነው ከማሳሳትም በስተቀር ምንም አትጨምሩልኝም» አላቸው፡፡
Tamilce:
(அதற்கு ஸாலிஹ்) கூறினார்: “என் மக்களே! அறிவியுங்கள்: நான் என் இறைவனிடமிருந்து (நபித்துவத்தின்) தெளிவான அத்தாட்சியில் இருந்தால், இன்னும், அவன் தன்னிடமிருந்து (நபித்துவம் என்ற) அருளை எனக்கு தந்திருந்தால், (இந்த நிலையில் அவனது தூதுத்துவத்தை உங்களுக்கு எடுத்துரைக்காமல்) நான் அவனுக்கு மாறு செய்தால் அல்லாஹ்விடத்தில் எனக்கு யார் உதவுவார்? ஆக, (நான் உங்களுக்கு மாறு செய்வதால் என்னை) நஷ்டவாளி என்று (நீங்கள்) சொல்வதை தவிர (எதையும்) எனக்கு நீங்கள் அதிப்படுத்த மாட்டீர்கள்.”
Korece:
살레 이르되 백성들이여 내 가 나의 주님으로부터 예중을 받 고 주님으로 부터 내게 은혜가 있었으니 내가 그분을 거역한다면하나님 외에 누가 나를 구하겠느 뇨 너희는 나에게 파멸을 더하려 함이로다
Vietnamca:
(Saleh) nói với chúng: “Hỡi người dân của Ta! Các ngươi có xem xét: nếu Ta có bằng chứng rõ ràng từ nơi Thượng Đế của Ta và Ngài ban cho Ta lòng thương xót nơi Ngài (khi chọn Ta làm Sứ Giả) thì ai sẽ giúp Ta thoát khỏi (sự trừng phạt của) Allah nếu Ta bất tuân Ngài. Vì vậy, các ngươi chỉ làm cho Ta thêm thua thiệt.”
Ayet Linkleri: