Arapça:
قَالَ إِنَّمَا يَأْتِيكُم بِهِ اللَّهُ إِن شَاءَ وَمَا أَنتُم بِمُعْجِزِينَ
Çeviriyazı:
ḳâle innemâ ye'tîküm bihi-llâhü in şâe vemâ entüm bimü`cizîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Nuh dedi ki; "Onu ancak Allah dilerse getirir. Ve siz O'nu yıldıracak değilsiniz."
Diyanet İşleri:
Ancak Allah dilerse onu başınıza getirir, siz O'nu aciz bırakamazsınız. Allah sizi azdırmak isterse, ben size öğüt vermek istesem de faydası olmaz. O, sizin Rabbinizdir, O'na döndürüleceksiniz dedi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Nuh, dilerse dedi, Allah uğratır ancak o azaba sizi ve onu aciz bir hale getiremezsiniz siz.
Şaban Piriş:
Eğer dilerse onu size getirecek olan ancak Allah’tır. Siz ondan kaçamayacaksınız.
Edip Yüksel:
Dedi ki: "Onu, dilerse, sizin başınıza ancak ALLAH getirebilir. Siz engel olamazsınız."
Ali Bulaç:
Dedi ki: "Eğer dilerse, onu size Allah getirir ve siz (O'nu) aciz bırakacak değilsiniz."
Suat Yıldırım:
Nuh cevap verip dedi ki: “Onu, dilerse ancak Allah getirir ve O'nun elinden siz asla kaçıp kurtulamazsınız.”
Ömer Nasuhi Bilmen:
Dedi ki: «Onu size ancak Allah Teâlâ dilerse getirir ve siz aciz bırakıcılar değilsinizdir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Nûh dedi: "Onu size, dilediği takdirde ancak Allah getirir, siz de hiçbir engel çıkaramazsınız."
Bekir Sadak:
(38-39) Gemiyi yaparken, milletinin inkarci ileri gelenleri yanina ugradikca onunla alay ederlerdi. O da: «Bizimle alay ediyorsunuz ama, alay ettiginiz gibi biz de sizinle alay edecegiz
İbni Kesir:
Dedi ki: Onu size dilediği takdirde ancak Allah getirir. Ve siz, O´nu asla aciz bırakamazsınız.
Adem Uğur:
(Nuh) dedi ki: "
İskender Ali Mihr:
Şöyle dedi: “Onu size ancak eğer dilerse Allah getirir. Ve siz, (Allah´ı) aciz bırakacak değilsiniz.”
Celal Yıldırım:
Nûh : Onu size ancak, dilerse Allah getirir
Tefhim ul Kuran:
Dedi ki: «Eğer dilerse, onu size Allah getirir ve siz (O´nu) aciz bırakacak değilsiniz.»
Fransızca:
Il dit : "C'est Allah seul qui vous l'apportera - s'Il veut - et vous ne saurez y échapper.
İspanyolca:
Dijo: «Sólo Alá hará que se cumpla, si Él quiere, y no podréis escapar».
İtalyanca:
Disse: «Allah, se vuole, ve lo farà venire e voi non potrete sfuggirvi.
Almanca:
Er sagte: "Nur ALLAH läßt es euch zuteil werden, wenn ER will, und ihr könnt (Ihm) nicht zu schaffen machen.
Çince:
他说:只有真主能使惩罚降临你们,如果他意欲,你们绝不能逃避天谴。
Hollandaca:
Noach zeide: Waarlijk, God alleen zal die over u brengen, indien het hem behaagt, en gij zult die niet kunnen verhoeden, noch ontgaan.
Rusça:
Он сказал: "Воистину, это явит вам сам Аллах, если пожелает, и не в ваших силах предотвратить это.
Somalice:
wuxuuna yidhi waxaa uun idiin keeni (kara) Eebe hadduu doono, mana tihiin kuwo daalin Eebe.
Swahilice:
Akasema: Mwenyezi Mungu atakuleteeni akipenda. Wala nyinyi si wenye kumshinda.
Uygurca:
نۇھ ئېيتتى: «ئۇنى (يەنى ئازابنى) ئەگەر خالىسا اﷲ لا چۈشۈرەلەيدۇ، سىلەر ھەرگىز قېچىپ قۇتۇلالمايسىلەر
Japonca:
かれは言った。「アッラーの御心があれば,かれだけがあなたがたにそれを現出されるであろう。あなたがたは(それを)避けられないのである。
Arapça (Ürdün):
«قال إنما يأتيكم به الله إن شاء» تعجيله لكم فإن أمره إليه لا إليَّ «وما أنتم بمعجزين» بفائتين الله.
Hintçe:
नूह ने कहा अगर चाहेगा तो बस ख़ुदा ही तुम पर अज़ाब लाएगा और तुम लोग किसी तरह उसे हरा नहीं सकते और अगर मै चाहूँ तो तुम्हारी (कितनी ही) ख़ैर ख्वाही (भलाई) करुँ
Tayca:
เขา(นุห์) กล่าวว่า “แท้จริงอัลลอฮฺเท่านั้นที่จะทรงนำมันมายังพวกท่าน หากพระองค์ทรงประสงค์ และพวกท่านจะไม่เป็นผู้รอดไปได้"
İbranice:
אמר: 'אלוהים יביא אותו עליכם אם ירצה, ואין אתם יכולים לברוח מרצונו
Hırvatça:
"To će vam učiniti samo Allah, ako bude htio", reče on, "i vi nećete moći umaći."
Rumence:
El spuse: “Numai Dumnezeu vă poate aduce, de voieşte, iar voi nu-L veţi putea slăbi.
Transliteration:
Qala innama yateekum bihi Allahu in shaa wama antum bimuAAjizeena
Türkçe:
Nûh dedi: "Onu size, dilediği takdirde ancak Allah getirir, siz de hiçbir engel çıkaramazsınız."
Sahih International:
He said, "Allah will only bring it to you if He wills, and you will not cause [Him] failure.
İngilizce:
He said: "Truly, Allah will bring it on you if He wills,- and then, ye will not be able to frustrate it!
Azerbaycanca:
(Nuh) belə cavab verdi: “Onu istəsə, ancaq Allah sizə gətirər və siz əsla Allahı aciz buraxa (Allahın əzabından qaçıb canınızı qurtara) bilməzsiniz.
Süleyman Ateş:
Dedi: "Onu, ancak Allah dilerse size getirir; siz engel olamazsınız!"
Diyanet Vakfı:
(Nuh) dedi ki: "Onu size ancak dilerse Allah getirir. Ve siz (Allah'ı) aciz bırakacak değilsiniz.
Erhan Aktaş:
Dedi ki: “Onu size dilediği takdirde ancak Allah getirir. Ve siz, O’nu asla aciz bırakamazsınız.”
Kral Fahd:
(Nuh) dedi ki:«Onu size ancak dilerse Allah getirir. Ve siz (Allah'ı) âciz bırakacak değilsiniz.
Hasan Basri Çantay:
(Nuh da): «Dilerse onu size ancak Allah getirir. Siz (Onu) âciz bırakabilecekler değilsiniz» dedi.
Muhammed Esed:
"Eğer dilerse" dedi, "onu size ancak Allah getirebilir ve siz de yakanızı kurtaramazsınız:
Gültekin Onan:
Dedi ki: "
Ali Fikri Yavuz:
Nûh dedi ki: “- Dileyince, azabı, ancak Allah size getirir
Portekizce:
Respondeu-lhes: Deus só o infligirá se quiser, e jamais podereis impedi-Lo.
İsveççe:
[Noa] svarade: "Bara Gud kan låta [straffet] drabba er, om detta är Hans vilja; och ni kan inte företa er något för att kullkasta [Hans beslut].
Farsça:
گفت: جز این نیست که اگر خدا بخواهد آن را برای شما می آورد و شما عاجز کننده [خدا] نیستید [تا بتوانید از دسترس قدرت او بیرون روید.]
Kürtçe:
ووتی بێگومان خوا بۆتان دەھێنێت ئەگەر بیەوێت وە ئێوە ناتوانن (لەسزای خوا) خۆتان قوتار بکەن
Özbekçe:
У: «Уни сизларга, агар хоҳласа, фақат Аллоҳгина келтирур ва сизлар қочиб қутулувчи эмассиз.
Malayca:
Nabi Nuh menjawab: "Sesungguhnya Allah jualah yang akan mendatangkan azabNya itu kepada kamu jika Ia kehendaki, dan kamu tidak sekali-kali akan dapat melemahkan kuasa Allah!
Arnavutça:
Tha (Nuhu): “Vetëm Perëndia do t’ua sjellë atë, nëse dëshiron, e ju Atij nuk mund t’i ikni.
Bulgarca:
Каза: “Само Аллах може да ви го донесе, ако пожелае. А вие сте безсилни.
Sırpça:
„Само Аллах даје казну, ако то буде хтео“, рече Ноје, „и ви тада нећете моћи да умакнете казни.“
Çekçe:
Pravil: 'Bůh sám vám to přinese, bude-li si to přát, a zabránit tomu nebudete schopni.
Urduca:
نوحؑ نے جواب دیا "وہ تو اللہ ہی لائے گا، اگر چاہے گا، اور تم اتنا بل بوتا نہیں رکھتے کہ اسے روک دو
Tacikçe:
Гуфт: «Худост, ки агар бихоҳад, он ваъдаро ошкор мекунад ва шумо аз он натавонед гурехт.
Tatarca:
Нух әйтте: "Ул ґәзабны әгәр теләсә, фәкать Аллаһ үзе китерер, ґәзаб килгәндә сез Аллаһуны гаҗиз кыла алмассыз".
Endonezyaca:
Nuh menjawab: "Hanyalah Allah yang akan mendatangkan azab itu kepadamu jika Dia menghendaki, dan kamu sekali-kali tidak dapat melepaskan diri.
Amharca:
«እርሱን የሚያመጣባችሁ የሻ እንደ ሆነ አላህ ብቻ ነው፡፡ እናንተም የምታቅቱ አይደላችሁም» አላቸው፡፡
Tamilce:
(அதற்கு நூஹ்) கூறினார்: “அதைக் கொண்டு வருவதெல்லாம் அல்லாஹ்தான். அவன் நாடினால் (அதைக் கொண்டு வருவான்). நீங்கள் (அவனைப்) பலவீனப்படுத்துபவர்களாக (அவனை விட்டும் தப்பிப்பவர்களாக) இல்லை.”
Korece:
그가 이르길 하나님께서 그 것이 너희에게 이르게 하시리니 이는 그분의 뜻이라 그러므로 너 희는 결코 피할 수 없으리라
Vietnamca:
(Nuh) nói với chúng: “Quả thật, chỉ có Allah mới có thể mang (sự trừng phạt) đến nếu Ngài muốn, và (lúc đó, chắc chắn) các ngươi sẽ không thoát được.”
Ayet Linkleri: