Arapça:
وَالَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَفْرَحُونَ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْكَ ۖ وَمِنَ الْأَحْزَابِ مَن يُنكِرُ بَعْضَهُ ۚ قُلْ إِنَّمَا أُمِرْتُ أَنْ أَعْبُدَ اللَّهَ وَلَا أُشْرِكَ بِهِ ۚ إِلَيْهِ أَدْعُو وَإِلَيْهِ مَآبِ
Çeviriyazı:
velleẕîne âteynâhümü-lkitâbe yefraḥûne bimâ ünzile ileyke vemine-l'aḥzâbi mey yünkiru ba`ḍah. ḳul innemâ ümirtü en a`büde-llâhe velâ üşrike bih. ileyhi ed`û veileyhi meâb.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bir de kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilen (vahiy) le sevinç duyuyorlar. Bununla beraber hizipleşenlerden, âyetlerin bir kısmını inkâr edenler de vardır. De ki: "Ben ancak Allah'a kulluk etmekle ve O'na şirk koşmamakla emrolundum. Ben O'na davet ediyorum, dönüşüm de O'nadır."
Diyanet İşleri:
Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilenden memnun olurlar. Karşı guruplar içinde ise, onun bir kısmını inkar edenler vardır. De ki: "Ben ancak Allah'a kulluk etmekle ve O'na asla ortak koşmamakla emrolundum. Hepinizi ancak O'na çağırıyorum vedönüşüm O'nadır."
Abdulbakî Gölpınarlı:
Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, sana indirilen şeyden dolayı sevinirler ve bölükler içinde onun bir kısmını inkar edenler de var. De ki: Bana, Allah'a kulluk etmem ve ona şirk koşmamam emredildi. Ona davet etmedeyim, sonucu dönüp varacağım yerde onun tapısıdır.
Şaban Piriş:
Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilenle sevinirler. Bazı gruplar içinde, onun bir kısmını inkar edenler vardır. De ki: Ben ancak Allah’a ibadet etmekle ve O’na asla şirk koşmamakla emrolundum. Sadece ona davet ederim. Dönüşüm de O’nadır!
Edip Yüksel:
Kendilerine kitap vermiş olduklarımız sana indirilene sevinirler. Bazı gruplar onun bir kısmını inkar ederler. De ki: "ALLAH'a kul olmakla ve O'na ortak koşmamakla emredildim. O'na çağırırım ve dönüşüm de O'nadır."
Ali Bulaç:
Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilen dolayısıyla sevinirler; fakat (Müslümanların aleyhinde birleşen) gruplardan, onun bazısını inkar edenler vardır. De ki: "Ben, yalnızca Allah'a kulluk etmek ve O'na ortak koşmamakla emrolundum. Ben ancak O'na davet ederim ve son dönüşüm O'nadır."
Suat Yıldırım:
Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler sana indirilen Kur'ân’dan memnun olurlar. Ama onlardan aleyhteki bazı gruplar, onun bir kısmını inkâr ederler. De ki: “Bana yalnız Allah’a ibadet edip O’na hiçbir şerik koşmamam emredildi. Sadece O’na dâvet eder ve ancak O’na yönelirim.” [2,121; 17,107-109; 3,199]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve kendilerine kitap vermiş olduklarımız, sana indirilmiş olan ile sevinirler ve muhtelif tâifelerden öylesi de vardır ki, (o indirilmiş olanın) bazısını inkar ederler. De ki: «Ben ancak emrolundum ki, Allah´a ibadet edeyim ve O´na şerik koşmayayım. O´na dâvet ederim ve dönüşüm O´nadır.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilenle ferahlarlar. Ama hiziplerden bazıları onun bir kısmını inkâr ederler. De ki: "Bana, yalnız Allah'a kulluk etmem, O'na ortak koşmamam emredildi. Ben O'na yakarır, O'na davet ederim. Dönüşüm de O'nadır."
Bekir Sadak:
Gormuyorlar mi ki, Biz yeryuzunu etrafindan gitgide eksiltmekteyiz. Hukum Allah´indir, O´nun hukmunu takip edip bozacak yoktur. O, hesabi cabuk gorur.
İbni Kesir:
Kendilerine kitab verdiklerimiz, sana indirilenden memnun olurlar. Karşı gruplar içinde de onun bir kısmını inkar edenler vardır. De ki: Ben, ancak Allah´a ibadet etmek ve O´na şirk koşmamakla emrolundum. Ben, hepinizi O´na çağırıyorum ve dönüşüm de O´nadır.
Adem Uğur:
Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, sana indirilene (Kur´an´a) sevinirler. Fakat (senin aleyhinde birleşen) guruplardan onun bir kısmını inkâr eden de vardır. De ki: "
İskender Ali Mihr:
Kendilerine kitap verilenler sana indirilene sevinirler. Gruplardan, onun bir kısmını inkâr edenlere şöyle de: “Ben, sadece Allah´a kul olmakla ve O´na şirk koşmamakla emrolundum. Ben, O´na davet ederim ve dönüşüm O´nadır (meabım, sığınağım, dönüş yerim O´dur).
Celal Yıldırım:
Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilen şey (Kur´ân) ile sevinirler. (İslâm aleyhine birleşen) gruplardan kimi onun bir kısmını inkâr eder
Tefhim ul Kuran:
Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilen dolayısıyla sevinirler
Fransızca:
Et ceux à qui Nous avons déjà donné le Livre se réjouissent de ce qu'on a fait descendre vers toi. Tandis que certaines factions en rejettent une partie. Dis : "Il m'a seulement été commandé d'adorer Allah et de ne rien Lui associer. C'est à Lui que j'appelle [les gens], Et c'est vers Lui que sera mon retour".
İspanyolca:
Aquéllos a quienes dimos la Escritura, se alegran de lo que se te ha revelado. En los grupos, en cambio, hay quienes rechazan una parte. Di: «He recibido sólo la orden de servir a Alá y de no asociarle. Llamo a Él y a Él vuelvo».
İtalyanca:
Coloro ai quali abbiamo dato la Scritture si rallegrano di ciò che abbiamo fatto scendere su di te, mentre fra le fazioni vi è chi ne rinnega una parte. Di': «Non ho ricevuto altro ordine che quello di adorare Allah senza associarGli alcunché. Vi chiamo a Lui e verso di Lui tornerò».
Almanca:
Und diejenigen, denen WIR die Schrift zuteil werden ließen, freuen sich über das, was dir hinabgesandt wurde. Und unter Al-ahzab sind manche, die einen Teil von ihm abstreiten. Sag: "Mir wurde geboten, daß ich nur ALLAH diene und Ihm gegenüber keinen Schirk betreibe. Zu Ihm richte ich meine Bittgebete und zu Ihm ist meine Rückkehr."
Çince:
蒙我赏赐经典的人喜欢降示给你的经典,同盟者当中,有人否认这经典的一部分。你说:我只奉命崇拜真主,而不以物配他,我只号召人崇拜他,我只归依他。
Hollandaca:
Zij, aan wie wij de schriften hebben gegeven, verheugen zich in hetgeen hun werd geopenbaard. Maar er zijn sommigen der verbonden Arabieren, die een gedeelte daarvan loochenen. Zeg hun: Waarlijk mij werd bevolen, God alleen te aanbidden en niemand naast hem te plaatsen; hem roep ik aan, en tot hem zal ik terugkeeren.
Rusça:
Те, кому Мы даровали Писание, радуются тому, что ниспослано тебе. Но среди союзников (иудеев и язычников) есть такие, которые отвергают часть этого. Скажи: "Мне велено лишь поклоняться Аллаху и не приобщать к Нему сотоварищей. К Нему я призываю, и к Нему предстоит возвращение".
Somalice:
kuwaan siinnay Kitaabka waxay ku farxaan waxa lagugu soo dejiyey, xisbiyada waxaa ka mida kuwo diidi Qaarkiis, waxaad dhahdaa waxaa uun lay faray inaan caabudo Eebe una shariig yeelin, xaggiisaan u yeedhi xaggiisaana u noqon.
Swahilice:
Na tulio wapa Kitabu wanafurahia uliyo teremshiwa. Na katika makundi mengine wapo wanao yakataa baadhi ya haya. Sema: Nimeamrishwa nimuabudu Mwenyezi Mungu, na wala nisimshirikishe. Kuendea kwake Yeye ndiyo ninaita, na kwake Yeye ndio marejeo yangu.
Uygurca:
(ئى مۇھەممەد!) بىز كىتاب (يەنى تەۋرات ۋە ئىنجىل) نازىل قىلغانلار (يەنى ئابدۇللا ئىبن سالام ۋە نەجاشىغا ئوخشاشلار) ساڭا نازىل قىلىنغان (قۇرئان) دىن شادلىنىدۇ. (ساڭا قارشى) ئىتتىپاق تۈزگەنلەرنىڭ ئارىسىدا (ھەقلىقىنى بىلىپ تۇرۇپ گەدەنكەشلىكتىن) قۇرئاننىڭ بەزى (جايلىرىنى) ئىنكار قىلىدىغانلارمۇ بار. (ئى مۇھەممەد!) «مەن پەقەت (يالغۇز) اﷲ غىلا قىلىشقا، اﷲ قا (ھېچ نەرسىنى) شېرىك كەلتۈرمەسلىككە بۇيرۇلدۇم، (ئىنسانلارنى) اﷲ قا ئىبادەت قىلىشقا دەۋەت قىلىمەن، اﷲ نىڭلا دەرگاھىغا قايتىمەن» دېگىن
Japonca:
わが啓典を与えられた者たちは,あなたに啓示されたものを喜ぶ。だが氏族の中には,その一部分を拒否する者がある。言ってやるがいい。「わたしはアッラーに仕え,何ものもかれに比肩してはならないと命じられた。わたしはかれにだけ祈りを捧げ,またかれの御許に帰るのである。」
Arapça (Ürdün):
«والذين آتيناهم الكتاب» كعبد الله بن سلام وغيره من مؤمني اليهود «يفرحون بما أنزل إليك» لموافقته ما عندهم «ومن الأحزاب» الذين تحزَّبوا عليك بالمعادة من المشركين واليهود «من ينكر بعضه» كذكر الرحمن وما عدا القصص «قل إنما أمرت» فيما أنزل إليَّ «أن» أي بأن «أعبد الله ولا أشرك به إليه أدعو وإليه مآب» مرجعي.
Hintçe:
और (ए रसूल) जिन लोगों को हमने किताब दी है वह तो जो (एहकाम) तुम्हारे पास नाज़िल किए गए हैं सब ही से खुश होते हैं और बाज़ फिरके उसकी बातों से इन्कार करते हैं तुम (उनसे) कह दो कि (तुम मानो या न मानो) मुझे तो ये हुक्म दिया गया है कि मै ख़ुदा ही की इबादत करु और किसी को उसका शरीक न बनाऊ मै (सब को) उसी की तरफ बुलाता हूँ और हर शख़्श को हिर फिर कर उसकी तरफ जाना है
Tayca:
และบรรดาผู้ที่เราได้ให้คัมภีร์แก่พวกเขาต่างก็ดีใจ ต่อสิ่งที่ได้ถูกประทานให้แก่เจ้า (อัลกุรอาน) และส่วนหนึ่งจากกลุ่มชนต่าง ๆ มีผู้ปฏิเสะบางส่วนของมัน (อัลกุรอาน) จงกล่าวเถิดมุฮัมมัด “แท้จริงฉันถูกบัญชาให้เคารพภักดีต่ออัลลอฮ และฉันจะไม่ตั้งภาคีเท่าเทียมพระองค์ และยังพระองค์ฉันจะเชิญชวน และยังพระองค์เท่านั้นคือการกลับไปของฉัน”
İbranice:
ואלה אשר נתנו להם את הספר (מבין הנוצרים והיהודים, אלה שהאמינו בך) שמחים באשר הורד אליך (הקוראן,) אך הכופרים (מבין אנשי הספר) מתנכרים לחלק ממנו. אמור: 'צוויתי לעבוד רק את אלוהים ולא לצרף לו שותפים. אליו אני מתפלל, ואליו אני אחזור
Hırvatça:
Oni kojima smo dali Knjigu raduju se svemu što objavljujemo tebi, ali u urotničkim grupama ima onih koji poriču nešto od toga. Reci: "Meni je naređeno da samo Allahu ibadet činim i da Njemu nikoga u obožavanju ne pridružujem; Njemu ja pozivam i Njemu se vraćam."
Rumence:
Cei cărora Noi le-am dăruit Cartea se bucură de ceea ce am pogorât asupra ta, însă unele alianţe se leapădă de o parte din ea. Spune: “Mie mi s-a poruncit doar să mă închin lui Dumnezeu şi să nu-I alătur pe nimeni. Pe El îl chem şi la El este întoarcerea
Transliteration:
Waallatheena ataynahumu alkitaba yafrahoona bima onzila ilayka wamina alahzabi man yunkiru baAAdahu qul innama omirtu an aAAbuda Allaha wala oshrika bihi ilayhi adAAoo wailayhi maabi
Türkçe:
Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilenle ferahlarlar. Ama hiziplerden bazıları onun bir kısmını inkâr ederler. De ki: "Bana, yalnız Allah'a kulluk etmem, O'na ortak koşmamam emredildi. Ben O'na yakarır, O'na davet ederim. Dönüşüm de O'nadır."
Sahih International:
And [the believers among] those to whom We have given the [previous] Scripture rejoice at what has been revealed to you, [O Muhammad], but among the [opposing] factions are those who deny part of it. Say, "I have only been commanded to worship Allah and not associate [anything] with Him. To Him I invite, and to Him is my return."
İngilizce:
Those to whom We have given the Book rejoice at what hath been revealed unto thee: but there are among the clans those who reject a part thereof. Say: "I am commanded to worship Allah, and not to join partners with Him. Unto Him do I call, and unto Him is my return."
Azerbaycanca:
Kitab verdiklərimiz (kitab əhlinin sənə iman gətirənləri) sənə nazil etdiyimizə (Qur’ana) sevinirlər. (Yəhudilərdən və xaçpərəstlərdən sənə qarşı ədavət bəsləyən) elə firqələr də vardır ki, onun (Qur’anın) bir qismini inkar edirlər. (Ya Rəsulum!) De: “Mənə Allaha ibadət etmək, Ona şərik qoşmamaq əmr olunmuşdur. Mən (insanları yalnız) Ona (ibadət etməyə) də’vət edirəm və mənim axır dönüşüm də yalnız Onadır!” (Məhz Onun hüzuruna qayıdacağam!)
Süleyman Ateş:
Kendilerine Kitap verdiğimiz kimseler, sana indirilene sevinirler. Fakat kabilelerden onun bir kısmını inkar edenler vardır. De ki: "Bana, yalnız Allah'a kulluk etmem ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmamam emredildi. Ben (insanları) O'na da'vet ederim, dönüşüm de O'nadır."
Diyanet Vakfı:
Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, sana indirilene (Kur'an'a) sevinirler. Fakat (senin aleyhinde birleşen) guruplardan onun bir kısmını inkar eden de vardır. De ki: "Bana, sadece Allah'a kulluk etmem ve O'na ortak koşmamam emrolundu. Ben yalnız O'na çağırıyorum ve dönüş de yalnız O'nadır.
Erhan Aktaş:
Kendilerine Kitâp verdiğimiz kimseler, sana indirilen ile sevinirler. Kabilelerden onun bir kısmını küfreden(1) gruplar vardır. De ki: “Ben yalnızca Allah’a kulluk(2) etmekle ve O’na şirk koşmamakla emrolundum. Ben yalnızca O’na çağırıyorum ve dönüşüm yalnızca O’nadır.”
Kral Fahd:
Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, sana indirilene (Kur'an a) sevinirler. Fakat (senin aleyhinde birleşen) gruplardan onun bir kısmını inkâr eden de vardır. De ki: «Bana, sadece Allah'a kulluk etmem ve O'na ortak koşmamam emrolundu. Ben yalnız O'na çağırıyorum ve dönüş de yalnız O'nadır.»
Hasan Basri Çantay:
Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler sana indirilen (bu Kur´an) ile sevinirler. Fakat (peygamberlerin aleyhinde birleşen) güruh içinde onun bir kısmını inkâr eden kimseler de vardır. De ki: «Ben ancak Allaha kulluk edib Ona ortak koşmamamla emrolundum. Ben ancak Ona düâ ederim. Dönüşüm de yalınız Onadır.»
Muhammed Esed:
Bunun içindir ki, kendilerine bu vahyi bahşettiğimiz kimseler (ey Peygamber,) sana indirdiklerimizden ötürü sevinir, hoşnut olurlar; fakat başka inançların bağlıları arasında onun bir kısmının geçerliliğini inkar edenler var. (Ey Peygamber, onlara) de ki: "Ben yalnızca Allah´a kulluk etmekle ve O´ndan başkasına tanrısal güçler, tanrısal nitelikler yakıştırmamakla emrolundum: (bütün insanlığı) O´na çağırıyorum ve dönüşüm de O´nadır!"
Gültekin Onan:
Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilen dolayısıyla sevinirler fakat [müslümanların aleyhinde birleşen] gruplardan, onun bir kısmını inkar edenler vardır. De ki: "
Ali Fikri Yavuz:
Kendilerine kitap verdiklerimizden iman edenler, sana indirilen bu Kur’ân ile ferah duyuyorlar. Düşmanlıklarından ötürü Peygamberin aleyhinde hizibleşenlerden Kur’ân’ın bir kısmını inkâr eden de var. (Ey Rasûlüm), de ki: “- Ben yalnız Allah’a ibadet etmekle ve ona ortak koşmamakla emrolundum
Portekizce:
Aqueles aos quais concedemos o Livro enchem-se de júbilio pelo que te foi revelado. Entre os grupos (de pessoas) háalguns que negam uma parte dele. Dize: Tem-me sido ordenado adorar a Deus e não Lhe atribuir parceiros; só a Ele imploro,e para Ele será meu retorno!
İsveççe:
[Muhammad!] De som Vi [förut] har skänkt uppenbarelsen gläds över det som har uppenbarats för dig. Men bland dem som splittrats i sekter avvisar några en del av detta. Säg [till dem]: "Jag har bara blivit befalld att tillbe Gud och att inte sätta någon vid Hans sida. Jag uppmanar [människorna att dyrka] Honom och till Honom skall jag [till sist] återvända."
Farsça:
و کسانی که کتاب آسمانی به آنان عطا کردیم از آنچه بر تو نازل شده است، خوشحالند. و برخی از گروه ها [یِ اهل کتاب] بخشی از آن را منکرند، بگو: من فرمان یافته ام که خدای یکتا را بپرستم و شریکی برای او قرار ندهم، تنها به سوی او دعوت می کنم و بازگشتم فقط به سوی اوست.
Kürtçe:
ئەوانەش کتێبمان پێدابوون شاد دەبن بەوەی نێرراوەتە خوارەوە بۆت و ھەندێک لە گرۆ و تاقمەکان ھەن ھەندێک لەوە ئینکار دەکەن بڵێ من تەنھا فەرمانم بەوە پێدراوە کە خوا بپەرستم و ھیچ ھاوبەشێکی بۆ دانەنێم ھەر بۆلای خوا (خەڵکی) بانگ ئەکەم وگەڕانەوەشم تەنھا بۆلای ئەو (خوایەیە)
Özbekçe:
Биз китоб берганлар, сенга нозил қилинган нарсадан хурсанд бўлурлар. Гуруҳлар ичида унинг баъзисини инкор қиладиган кимсалар ҳам бор. Сен: «Албатта, мен Аллоҳга ибодат қилишга, Унга ширк келтирмасликка амр қилиндим. Унгагина даъват қиламан ҳамда қайтишим ҳам Унгадир«, деб айт.
Malayca:
Dan orang-orang yang Kami berikan Kitab, mereka bersukacita dengan apa yang Kami turunkan kepadamu (wahai Muhammad) dan di antara beberapa kumpulan dari orang-orang itu ada yang mengingkari sebahagiannya. Katakanlah: "Sesungguhnya aku hanya diperintahkan supaya menyembah Allah, dan supaya aku tidak mempersekutukanNya dengan sesuatu yang lain: kepadaNyalah aku menyeru (manusia semuanya untuk menyembahNya), dan kepadaNyalah tempat kembaliku (dan kamu semuanya untuk menerima balasan)".
Arnavutça:
E, atyre që ua kemi zbritur Librin, ata gëzohen për atë që të kemi shpallë ty. Dhe (ka) disa prej grupeve që mohojnë diçka prej tij (Kur’anit). Thuaj: “Mua më është urdhëruar që ta adhuroj vetëm Perëndinë dhe që mos t’i bëj shok Atij. Vetëm Atij i lutëm dhe vetëm tek Ai kthehem.
Bulgarca:
Онези, на които дарихме Писанието, ликуват с низпосланото на теб. А някои от съюзените племена отричат част от него. Кажи: “Повелено ми бе да служа единствено на Аллах и да не съдружавам с Него. Към Него зова и моето завръщане е при Него.”
Sırpça:
Они којима смо дали Књигу радују се свему што ти објављујемо, али неке групе међу њима поричу нешто од тога. Реци: „Мени је наређено да само Аллаха обожавам и да Њему никога у обожавању не придружујем; Њему ја позивам и Њему се враћам.“
Çekçe:
Ti, jimž dali jsme Písmo, se radují z toho, co ti bylo sesláno, zatímco mezi spojenci jsou někteří, kdož část toho zavrhují. Rci: 'Bylo mi pouze poručeno, abych Boha uctíval a nikoho k Němu nepřidružoval; vzývám Jej tedy a k Němu se i navrátím.'
Urduca:
اے نبیؐ، جن لوگوں کو ہم نے پہلے کتاب دی تھی وہ اِس کتاب سے جو ہم نے تم پر نازل کی ہے، خوش ہیں اور مختلف گروہوں میں کچھ لوگ ایسے بھی ہیں جو اس کی بعض باتوں کو نہیں مانتے تم صاف کہہ دو کہ "مجھے تو صرف اللہ کی بندگی کا حکم دیا گیا ہے اور اس سے منع کیا گیا ہے کہ کسی کو اس کے ساتھ شریک ٹھیراؤں لہٰذا میں اسی کی طرف دعوت دیتا ہوں اور اسی کی طرف میرا رجوع ہے"
Tacikçe:
Аҳли китоб аз он чӣ бар ту нозил шуда, шодмонанд. Ва аз он ҷамоъат касоне ҳастанд, ки баъзе аз онро инкор мекунанд. Бигӯ: «Ман амр шудаам, ки Худои якторо бипарастам ва ба Ӯ ширк наёварам. Ба сӯи Ӯ даъват мекунам ва бозгашти ман ба сӯи Ӯст!
Tatarca:
Без китап биргән яһүд вә насарадан сиңа иңгән Коръәнгә шатланучы яманлылар бар, әмма кайбер кәферләр Коръәннең бәгъзе аятьләрен инкяр итәләр. Әйт: "Мин фәкать Аллаһуга гына гыйбадәт кылырга боерылдым һәм Аңа һичкемне тиңдәш итмәскә, вә Аллаһуга гына гыйбадәткә чакырамын вә кайтачак җиребез дә Аңадыр."
Endonezyaca:
Orang-orang yang telah Kami berikan kitab kepada mereka bergembira dengan kitab yang diturunkan kepadamu, dan di antara golongan-golongan (Yahudi dan Nasrani) yang bersekutu, ada yang mengingkari sebahagiannya. Katakanlah "Sesungguhnya aku hanya diperintah untuk menyembah Allah dan tidak mempersekutukan sesuatupun dengan Dia. Hanya kepada-Nya aku seru (manusia) dan hanya kepada-Nya aku kembali".
Amharca:
እነዚያም መጽሐፉን የሰጠናቸው ወዳንተ በተወረደው ይደሰታሉ፡፡ ከአሕዛብም ከፊሉን የሚክዱ ሰዎች አልሉ፡፡ «እኔ የታዘዝኩት አላህን ብቻ እንድገዛ በእርሱም እንደዳላጋራ ነው፡፡ ወደእርሱ እጠራለሁ፤ መመለሻዬም ወደእርሱ ነው» በላቸው፡፡
Tamilce:
(நபியே!) நாம் எவர்களுக்கு வேதத்தை கொடுத்தோமோ அவர்க(ளில் உம்மை நம்பிக்கை கொண்டவர்க)ள் உமக்கு இறக்கப்பட்டதைக் கொண்டு மகிழ்வார்கள். மேலும், இ(வ்வேதத்)தில் சிலவற்றை மறுப்பவர்களும் (உமக்கு எதிரான) பிரிவுகளில் உண்டு. (நபியே!) கூறுவீராக: “எனக்கு கட்டளையிடப்பட்டதெல்லாம் அல்லாஹ்வை நான் வணங்குவதற்கும் அவனுக்கு நான் இணைவைக்காமல் இருப்பதற்கும்தான்; அவன் பக்கமே நான் (உங்களை) அழைக்கிறேன்; இன்னும், அவன் பக்கமே என் திரும்புமிடம் இருக்கிறது.”
Korece:
하나님에게서 계시받은 이들 온 그대에게 계시된 것으로 기뻐 함이라 그러나 그것을 불신하는 무리가 있나니 일러 가로되 내가 하나님을 경배하되 어떤 것도 그 분께 비유하지 말라 명령을 받았 으니 내가 백성을 그분께로 인도 하며 나는 그분께로 귀의하노라
Vietnamca:
Những người (có đức tin trong số những người) mà TA (Allah) đã ban cho họ Kinh Sách (Tawrah và Injil) vui mừng về những điều đã được ban xuống cho Ngươi (Thiên Sứ Muhammad), nhưng trong số các phe (đối lập) có những kẻ phủ nhận một phần của Nó. Vì vậy, Ngươi hãy nói: “Quả thật, ta chỉ được lệnh thờ phượng một mình Allah, không tổ hợp với Ngài (bất cứ điều gì), với Ngài ta cầu nguyện, và với Ngài ta trở về trình diện.”
Ayet Linkleri: