Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

2

Sûredeki Ayet No: 

109

Ayet No: 

116

Sayfa No: 

17

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَدَّ كَثِيرٌ مِّنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَوْ يَرُدُّونَكُم مِّن بَعْدِ إِيمَانِكُمْ كُفَّارًا حَسَدًا مِّنْ عِندِ أَنفُسِهِم مِّن بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْحَقُّ ۖ فَاعْفُوا وَاصْفَحُوا حَتَّىٰ يَأْتِيَ اللَّهُ بِأَمْرِهِ ۗ إِنَّ اللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

Çeviriyazı: 

vedde keŝîrum min ehli-lkitâbi lev yeruddûneküm mim ba`di îmâniküm küffârâ. ḥasedem min `indi enfüsihim mim ba`di mâ tebeyyene lehümü-lḥaḳḳ. fa`fû vaṣfeḥû ḥattâ ye'tiye-llâhü biemrih. inne-llâhe `alâ külli şey'in ḳadîr.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ehli kitaptan birçoğu arzu etmektedir ki, sizi imanınızdan sonra çevirip kâfir etsinler: Hak kendilerine iyice belirdikten sonra bile sırf nefsaniyetlerinden ve kıskançlıktan dolayı bunu yaparlar. Buna rağmen siz şimdi af ile, hoşgörüyle davranın tâ Allah emrini verinceye kadar. Şüphe yok ki Allah her şeye kâdirdir.

Diyanet İşleri: 

Kitap ehlinin çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra, içlerindeki çekememezlikten ötürü, sizi, inandıktan sonra küfre döndürmeyi isterler. Allah'ın emri gelene kadar onları affedin, geçin. Allah muhakkak her şeye Kadir'dir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Kitap ehli olanların çoğu, sizi imana geldikten sonra döndürmek ister, kafir olmanızı diler. Gerçek, kendilerince de besbellidir ama sonra bunu, özlerindeki hasetlerinden isterler. Allah emri gelinceye dek bırakın, aldırış bile etmeyin. Şüphe yok ki Allah'ın her şeye gücü yeter.

Şaban Piriş: 

Kitap ehlinden olanların bir çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra, içlerindeki kıskançlık yüzünden, sizi iman etmenizden sonra tekrar küfre döndürmeyi arzu ederler. Öyleyse onlara Allah’ın emri gelinceye kadar bırakıp, terk edin. Kendi hallerine bırakınız. Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye yeter.

Edip Yüksel: 

Kitap ehlinin birçoğu, gerçek kendilerine belli olduğu halde, özlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi imanınızdan sonra inkara döndürmeyi arzular. ALLAH emrini getirinceye kadar onları affet, görmemezlikten gel. ALLAH herşeye gücü yetendir.

Ali Bulaç: 

Kitap Ehlinden çoğu, kendilerine gerçek (hak) apaçık belli olduktan sonra, nefislerini (kuşatan) kıskançlıktan dolayı, imanınızdan sonra sizi inkara döndürmek arzusunu duydular. Fakat, Allah'ın emri gelinceye kadar onları bırakın ve (onlara ne sözle, ne de eylemle) ilişmeyin. Hiç şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir.

Suat Yıldırım: 

Sırf nefislerinden ileri gelen bir kıskançlık sebebiyle, Ehl-i kitaptan birçok kimse, gerçek kendilerine ayan beyan belli olduktan sonra, sizi imanınızdan uzaklaştırıp kâfir haline çevirmek isterler. Yine de Allah bu husustaki emrini bildirinceye kadar affedin ve hoşgörün. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir. [3,186]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ehl-i kitaptan birçokları kendilerine hak tebeyyün ettikten sonra nefislerindeki hasetten dolayı sizi imânınızdan sonra kâfirler haline döndürmeyi temenni etmiştir. İmdi siz Allah´ın emri gelinceye kadar affediniz, serzenişte bulunmayınız. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ her şeye kemaliyle kâdirdir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ehlikitap'tan birçoğu, benliklerindeki kıskançlık yüzünden sizi, imanınızdan sonra kâfirler haline bir döndürebilseler diye yürekten istedi. Hem de gerçek kendilerine ayan-beyan olduktan sonra... Allah, buyruğunu getirinceye değin affedin, hoşgörün. Allah, her şeye gücü yetendir.

Bekir Sadak: 

Kitab ehlinin cogu, hak kendilerine apacik belli olduktan sonra, iclerindeki cekememezlikten oturu, sizi, inandiktan sonra kufre dondurmeyi isterler. Allah´in emri gelene kadar onlari affedin, gecin. Allah muhakkak her seya Kadir´dir.

İbni Kesir: 

Kitab ehlinin çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra içlerindeki çekememezlikten ötürü, sizi imandan sonra küfre döndürmek isterler. Allah´ın açıklayıcı emri gelene kadar onları affedin, geçin. Şüphesiz ki Allah her şeye kadir´dir.

Adem Uğur: 

Ehl-i kitaptan çoğu, hakikat kendilerine apaçık belli olduktan sonra, sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü, sizi imanınızdan vazgeçirip küfre döndürmek istediler. Yine de siz, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar affedip bağışlayın. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.

İskender Ali Mihr: 

Ehli kitaptan çoğu, hak kendilerine apaçık beyan edildikten (belli olduktan) sonra nefslerinin içindeki hasetten dolayı, sizin îmânınızdan sonra kâfir olmanızı (fıska düşmenizi) arzu ederler. Ta ki

Celal Yıldırım: 

Kitap ehlinden çoğu hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra sırf içlerindeki hasedden dolayı sizi imânınızdan sonra küfre döndürmeyi çok arzu ederler. Allah´ın (bu husustaki) emri, hükmü gelinceye kadar (onları) bağışlayın ve (olgunluk gösterip) vazgeçin. Şüphesiz ki Allah´ in kudreti her şeye yeter.

Tefhim ul Kuran: 

Kitap Ehlinden çoğu, kendilerine gerçek (hak) apaçık belli olduktan sonra, nefislerini (kuşatan) kıskançlıktan dolayı, imanınızdan sonra sizi küfre döndürmek arzusunu duydular. Fakat, Allah´ın emri gelinceye kadar onları bırakın ve (onlara) ilişmeyin. Hiç şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.

Fransızca: 

Nombre de gens du Livre aimeraient par jalousie de leur part, pouvoir vous rendre mécréants après que vous ayez cru. Et après que la vérité s'est manifestée à eux ? Pardonnez et oubliez jusqu'à ce qu'Allah fasse venir Son commandement. Allah est très certainement Omnipotent !

İspanyolca: 

A muchos de la gente de la Escritura les gustaría hacer de vosotros infieles después de haber sido creyentes, por envidia, después de habérseles manifestado la Verdad. Vosotros, empero, perdonad y olvidad hasta que venga Alá con su orden. Alá es omnipotente.

İtalyanca: 

Tra la gente del Libro, ci sono molti che, per invidia, vorrebbero farvitornare miscredenti dopo che avete creduto e dopo che anche a loro la verità è apparsa chiaramente! Perdonateli e lasciateli da parte, finché Allah non invii il Suo ordine. In verità Allah è Onnipotente.

Almanca: 

Viele von den Schriftbesitzern wünschten sich, sie könnten euch nach eurem Iman-Bekenntnis wieder zu Kafir umwandeln aus Neid in ihren Seelen, nachdem ihnen die Wahrheit sichtbar wurde. So erlaßt und seht nach, bis ALLAH Seine Anweisung kommen läßt. Gewiß, ALLAH ist über alles allmächtig.

Çince: 

信奉天经的人当中,有许多人惟愿使你们在继信道之後变成不信道者,这是因为他们在真理既明之後嫉视你们的缘故。但你们应当恕饶他们,原谅他们,直到真主发布命令。真主对於万事确是全能的。

Hollandaca: 

Velen der bezitters van de schrift wenschen, dat gij, nadat gij geloovig zijt geworden, weder ongeloovig zoudt worden, uit nijd hunner zielen, daar zij de waarheid hebben gezien. Vergeeft hun, laat hen gaan, tot God gebiedt; want God is almachtig.

Rusça: 

После того, как прояснилась им истина, многие из людей Писания из зависти своей хотели бы отвратить вас от веры, когда вы уже приняли ее. Простите их и будьте великодушны, пока Аллах не явится со Своим повелением. Воистину, Аллах способен на всякую вещь.

Somalice: 

waxay jeelyihiin in badan oo ehelu Kitaab ah (Yuhuud iyo Nasaara) inay idiin eeliyaan iimaankiina ka dib Gaalo, Xasad naftooda ka yimid dartiis, intuu xaqu u eaddaaday ka dib, ee iska eafiya iskana saamaxa inta Eebe ka keeni amarkiisa (Ia dagallankooda ama islaamkooda) Eebana waxkastuu doono wuu karaa.

Swahilice: 

Wengi miongoni mwa watu wa Kitabu wanatamani lau wange kurudisheni nyinyi muwe makafiri baada ya kuamini kwenu, kwa ajili ya uhasidi uliomo ndani ya nafsi zao, baada ya kwisha wapambanukia Haki. Basi sameheni na wachilieni mbali mpaka Mwenyezi Mungu atapo leta amri yake. Hakika Mwenyezi Mungu ni Muweza wa kila kitu.

Uygurca: 

ئەھلى كىتاب ئىچىدىكى نۇرغۇن كىشىلەر ئۆزلىرىگە ھەقىقەت (يەنى دىنىڭلارنىڭ ھەقلىقى) ئاشكارا بولغاندىن كېيىن، ھەسەت قىلىش يۈزىسىدىن سىلەرنى ئىمانىڭلاردىن قايتۇرۇپ كاپىر قىلىشنى ئارزۇ قىلىدۇ. اﷲ نىڭ ئەمرى كەلگەنگە قەدەر (يەنى اﷲ سىلەرگە ئۇلار بىلەن ئۇرۇش قىلىشقا رۇخسەت قىلغۇچە) ئۇلارنى ئەپۇ قىلىڭلار ۋە كەچۈرۈڭلار. اﷲ ھەقىقەتەن ھەر نەرسىگە قادىردۇر

Japonca: 

啓典の民の多くは,あなたがたが信仰を受け入れた後でも,不信心に戻そうと望んでいる。真理がかれらに明らかにされているにも拘らず,自分自身の嫉妬心からこう望むのである。だからアッラーの命令が下るまで,かれらを許し,見逃がしておきなさい。本当にアッラーは凡てのことに全能であられる。

Arapça (Ürdün): 

«ودَّ كثير من أهل الكتاب لو» مصدرية «يردونكم من بعد إيمانكم كفارا حسدا» مفعول له كائنا «من عند أنفسهم» أي حملتهم عليه أنفسهم الخبيثة «من بعد ما تبين لهم» في التوراة «الحق» في شأن النبي «فاعفوا» عنهم أي اتركوهم «واصفحوا» أعرضوا فلا تجازوهم «حتى يأتي الله بأمره» فيهم من القتال «إن الله على كل شئ قدير».

Hintçe: 

(मुसलमानों) अहले किताब में से अक्सर लोग अपने दिली हसद की वजह से ये ख्वाहिश रखते हैं कि तुमको ईमान लाने के बाद फिर काफ़िर बना दें (और लुत्फ तो ये है कि) उन पर हक़ ज़ाहिर हो चुका है उसके बाद भी (ये तमन्ना बाक़ी है) पस तुम माफ करो और दरगुज़र करो यहाँ तक कि खुदा अपना (कोई और) हुक्म भेजे बेशक खुदा हर चीज़ पर क़ादिर है

Tayca: 

อะฮ์ลุลกิตาบมากมาย ชอบ หากพวกเขาจะสามารถทำให้พวกเจ้ากลับเป็นผู้ปฏิเสธการศรัทธาอีก ทั้งนี้เพราะความอิจฉาริษยาที่มาจากตัวของพวกเขาเอง หลังจากความจริงได้ประจักษ์แก่พวกเขา ดังนั้น พวกเจ้าจงให้อภัย และเบือนหน้าเสีย จนกว่าอัลลอฮ์จะประทานคำสั่งของพระองค์มา แท้จริงอัลลอฮ์นั้นทรงเดชานุภาพเหนือทุกสิ่ง

İbranice: 

רוצים הרבה מבין בעלי-הספר להחזירכם להיות כופרים לאחר שכבר האמנתם, מתוך קינאה, אחרי שהתברר להם הצדק. מחלו וסלחו עד אשר יקיים אלוהים את דברו, כי אלוהים הוא הכול-יכול

Hırvatça: 

Mnogi sljedbenici Knjige voljeli bi, iz lične zlobe svoje, da vas, nakon vašeg vjerovanja, vrate u nevjernike, nakon što im je Istina jasnom postala. Ali, vi oprostite i preko toga pređite, dok Allah Svoju odluku ne donese. Allah, doista, nad svime ima moć.

Rumence: 

Mulţi dintre oamenii Cărţii, pizmoşi la suflet, doresc să vă întoarcă de la credinţă la tăgadă, după ce Adevărul le-a fost şi lor dezvăluit. Uitaţi şi îngăduiţi, până ce Dumnezeu va veni cu Porunca Sa, căci El este Atotputernicul.

Transliteration: 

Wadda katheerun min ahli alkitabi law yaruddoonakum min baAAdi eemanikum kuffaran hasadan min AAindi anfusihim min baAAdi ma tabayyana lahumu alhaqqu faoAAfoo waisfahoo hatta yatiya Allahu biamrihi inna Allaha AAala kulli shayin qadeerun

Türkçe: 

Ehlikitap'tan birçoğu, benliklerindeki kıskançlık yüzünden sizi, imanınızdan sonra kâfirler haline bir döndürebilseler diye yürekten istedi. Hem de gerçek kendilerine ayan-beyan olduktan sonra... Allah, buyruğunu getirinceye değin affedin, hoşgörün. Allah, her şeye gücü yetendir.

Sahih International: 

Many of the People of the Scripture wish they could turn you back to disbelief after you have believed, out of envy from themselves [even] after the truth has become clear to them. So pardon and overlook until Allah delivers His command. Indeed, Allah is over all things competent.

İngilizce: 

Quite a number of the People of the Book wish they could Turn you (people) back to infidelity after ye have believed, from selfish envy, after the Truth hath become Manifest unto them: But forgive and overlook, Till Allah accomplish His purpose; for Allah Hath power over all things.

Azerbaycanca: 

(Ey mö’minlər!) Kitab əhlindən bir çoxu həqiqət onlara bəlli olduqdan sonra belə, təbiətlərindəki həsəd (paxıllıq) üzündən sizi, iman gətirmiş olduğunuz halda, yenidən küfrə sövq etmək istərlər. Allahın əmri gəlincəyə qədər (hələlik) həmin şəxsləri əfv edin və onları qınamayın (onlardan üz çevirməyin). Şübhəsiz ki, Allah hər şeyə qadirdir!

Süleyman Ateş: 

Kitap sahiplerinden çoğu, gerçek kendilerine besbelli olduktan sonra, sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi imanınızdan sonra küfre döndürmek isterler. Allah emrini getirinceye kadar affedin, hoş görün. Şüphesiz Allah, her şeye gücü yetendir.

Diyanet Vakfı: 

Ehl-i kitaptan çoğu, hakikat kendilerine apaçık belli olduktan sonra, sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü, sizi imanınızdan vazgeçirip küfre döndürmek istediler. Yine de siz, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar affedip bağışlayın. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.

Erhan Aktaş: 

Kitâp Ehli’nin çoğu, Hakk kendilerine bildirildiği halde, benliklerindeki kıskançlıktan dolayı, îmânınızdan sonra sizi küfre döndürmek isterler. Allah’ın emri gelinceye kadar onlara aldırış etmeyin. Onları affedin ve onlarla iyi geçinin. Kuşkusuz Allah, Her Şeye Güç Yetiren’dir.

Kral Fahd: 

Ehli kitaptan çoğu, hakikat kendilerine apaçık belli olduktan sonra, sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü, sizi imanınızdan vazgeçirip küfre döndürmek istediler. Yine de siz, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar affedip bağışlayın. Şüphesiz Allah her şeye kadîrdir.

Hasan Basri Çantay: 

Ehl-i Kitabdan bir çoğu, Hak kendilerince besbelli oldukdan sonra, ruhlarındaki hasedden ötürü sizi îmanınızdan sonra küfre döndürmek hevesine düşdü. Allanın emri gelinceye kada şimdilik onları bırakın, serzeniş de etmeyin. Şübhesiz ki Allah her şey´e hakkıyle kaadirdir.

Muhammed Esed: 

Kendilerini önceki vahye bağlı sayanların çoğu, kıskançlıklarından dolayı, sizi iman ettikten sonra yeniden hakikati inkara döndürmek isterler; (hatta) hakikat kendileri için apaçık ortaya çıktıktan sonra bile. Buna karşılık, siz (ey imana erişenler) Allah´ın iradesini ortaya koyacağı vakte kadar onları hoşgörün ve dayanın: Unutmayın, Allah her şeye kadirdir.

Gültekin Onan: 

Kitap ehlinden birçoğu / kitap ehlinin çoğu kendilerine gerçek (hak) apaçık belli olduktan sonra nefslerini (kuşatan) kıskançlıktan dolayı inanmanızdan sonra sizi küfre / kafirliğe döndürmek arzusu duydular. Fakat Tanrı´nın buyruğu gelinceye kadar onları bırakın ve ilişmeyin. Hiç kuşkusuz Tanrı herşeye gücü yetendir.

Ali Fikri Yavuz: 

Kitap ehlinden çok kimseler -ki onlar için İslâm ve Kur’an, zâhir ve açık olmuşken- nefislerindeki hasedlerinden ötürü sizi, imanınızdan sonra küfre çevirmek isterler. Şimdi, ey Müslümanlar, Allah, savaş etmek veya cizye almak husûsunda (size) emredinceye kadar, onları bağışlayın ve kınamayın. Şüphesiz Allah her şeye kâdirdir.

Portekizce: 

Muitos dos adeptos do Livro, por inveja, desejariam fazer-vos voltar à incredulidade, depois de terdes acreditado,apesar de lhes ter sido evidenciada a verdade. Tolerai e perdoai, até que Deus faça cumprir os Seus desígnios, porque Deusé Onipotente.

İsveççe: 

Många efterföljare av äldre tiders uppenbarelser önskar, [innerst drivna] av avund, att de kunde förmå er att förneka den tro som ni har antagit, och detta sedan sanningen klargjorts för dem. Men förlåt dem och ha tålamod med dem, till dess att Gud tillkännager Sin vilja! Gud har allt i Sin makt.

Farsça: 

بسیاری از اهل کتاب پس از آنکه حق برای آنان روشن شد به سبب حسدی که از وجودشان شعله کشیده، دوست دارند که شما را پس از ایمانتان به کفر بازگردانند. هم اکنون [از ستیز و جدال با آنان] درگذرید، و [از آنان] روی بگردانید، تا خدا فرمانش را [به جنگ یا جزیه] اعلام کند؛ یقیناً خدا بر هر کاری تواناست.

Kürtçe: 

زۆر لەخاوەن نامەکان ئاواتە خوازن کەبتانکەنەوە بە بێ بڕوا، دوای بڕوا ھێنانتان لەبەر حەسودییەک کە لەدەرونیانەوەیە (ئەمەش) دوای ئەوەی کەڕاستیەکەیان بۆ ڕون بوەتەوە بەڵام ئێوە لێیان خۆش بن و چاو پۆشیان لێ بکەن تا خوا فەرمانی خۆیتان بۆ دەنێرێت بێگومان خوا بە دەسەڵاتە بەسەر ھەموو شتێکدا

Özbekçe: 

Аҳли китоблардан кўплари уларга ҳақ равшан бўлганидан кейин, ўзларича ҳасад қилиб, сизларни иймонли бўлганингиздан кейин кофирликка қайтармоқчи бўладилар. Аллоҳнинг амри келгунча афв этинг, кечиримли бўлинг. Албатта, Аллоҳ ҳар бир нарсага қодирдир.

Malayca: 

Banyak di antara Ahli kitab (Yahudi dan Nasrani) suka kalaulah kiranya mereka dapat mengembalikan kamu menjadi kafir setelah kamu beriman, kerana dengki yang timbul dari diri mereka sendiri, sesudah nyata kepada mereka kebenaran (Nabi Muhammad s.a.w). Oleh itu, maafkanlah dan biarkanlah oleh kamu (akan mereka), sehingga Allah datangkan perintahNya. Sesungguhnya Allah Maha Kuasa atas tiap- tiap sesuatu.

Arnavutça: 

Shumica e ithtarëve, të Librit të Shenjtë, prej zilisë që kanë në vete, dëshirojnë që t’ju kthejnë nga besimi në mohim, pasi e vërteta atyre iu tregua haptazi; por, ju falni ata dhe hiqni dorë, për deri sa të arrijë urdhëri i Perëndisë. – Me të vërtetë Perëndia është i Plotëfuqishëm.

Bulgarca: 

Мнозина от хората на Писанието, поради завист в душите, желаят, след като сте повярвали, да ви превърнат пак в неверници, след като им се разкри истината. Извинявайте и прощавайте, докато Аллах даде Своята повеля! Аллах над всяко нещо има сила.

Sırpça: 

Многи следбеници Књиге би волели, из своје личне злобе, да вас, након вашег веровања, у невернике врате, након што им је Истина постала јасна. Али, ви опростите и преко тога пређите, док Аллах Своју одлуку не донесе. Аллах, заиста, над свиме има моћ.

Çekçe: 

Mnozí z vlastníků Písma by si přáli učinit z vás znovu nevěřící poté, co dostalo se vám víry, ze závisti, jež je v nich, i když se pravda stala již zjevnou. Vymažte a odpusťte jim, pokud nepřijde Bůh s rozkazem Svým - a Bůh věru je mocný nade věcmi všemi

Urduca: 

اہل کتاب میں سے اکثر لوگ یہ چاہتے ہیں کہ کسی طرح تمہیں ایمان سے پھیر کر پھر کفر کی طرف پلٹا لے جائیں اگرچہ حق ان پر ظاہر ہو چکا ہے، مگر اپنے نفس کے حسد کی بنا پر تمہارے لیے ان کی یہ خواہش ہے اس کے جواب میں تم عفو و در گزر سے کام لو یہاں تک کہ اللہ خود ہی اپنا فیصلہ نافذ کر دے مطمئن رہو کہ اللہ تعالیٰ ہر چیز پر قدرت رکھتا ہے

Tacikçe: 

Бисёре аз аҳли китоб, бо он ки ҳақиқат бар онҳо ошкор шуда, аз рӯӣ ҳасад дӯст доранд шуморо пас аз имон оварданатон ба куфр бозгардонанд. Афв кунед ва гузашт кунед то Худо фармонашро биёварад, ки ӯ бар ҳар коре тавоност!

Tatarca: 

Китабий кәферләрнең күберәге сезнең, иман китергәннән соң көферлеккә кайтувыгызны телиләр, сезгә хөседлекләре булганы өчен вә ул көферләргә Тәүратта Мухәммәд г-мнең дине хак икәнлеге ачыкланганнан соң. Гафу итегез һәм яхшылык белән киселегез шул көферләрдән, Аллаһ үзе хөкем иткәнче.

Endonezyaca: 

Sebahagian besar Ahli Kitab menginginkan agar mereka dapat mengembalikan kamu kepada kekafiran setelah kamu beriman, karena dengki yang (timbul) dari diri mereka sendiri, setelah nyata bagi mereka kebenaran. Maka maafkanlah dan biarkanlah mereka, sampai Allah mendatangkan perintah-Nya. Sesungguhnya Allah Maha Kuasa atas segala sesuatu.

Amharca: 

ከመጽሐፉ ባለቤቶች ብዙዎች እውነቱ ከተገለጸላቸው በኋላ ከነፍሶቻቸው በኾነው ምቀኝነት ከእምነታችሁ በኋላ ከሓዲዎች አድርገው ሊመልሱዋችሁ ተመኙ፡፡ አላህም ትዕዛዙን እስከሚያመጣ ድረስ ይቅርታ አድርጉ፤ እለፏቸውም፡፡ አላህ በነገሩ ሁሉ ላይ ከሃሊ ነውና፡፡

Tamilce: 

வேதக்காரர்களில் அதிகமானவர்கள் - அவர்களுக்கு உண்மை (இன்னதெனத்) தெளிவானதற்கு பின்னர், அவர்களுடைய உள்ளங்களில் (உங்கள் மீது) உள்ள பொறாமையினால், - “நீங்கள் நம்பிக்கை கொண்டதற்கு பின்னர் உங்களை நிராகரிப்பாளர்களாக மாற்ற வேண்டுமே” என்று விரும்புகிறார்கள். ஆக, அல்லாஹ் தனது கட்டளையைக் கொண்டுவருகின்ற வரை (அவர்களை) மன்னித்து விடுங்கள்! இன்னும், புறக்கணித்து விடுங்கள். நிச்சயமாக அல்லாஹ் எல்லாப் பொருட்களின் மீதும் பேராற்றலுடையவன் ஆவான்.

Korece: 

많은 성서의 백성들은 너 회가 믿음을 가지자 불신하기를 원하도다 이는 진실이 그대들에게 명시되매 그들 스스로가 시기하도 다 그러나 하나님의 명령이 있을 때까지 용서하고 간과 할지니 진 실로 하나님은 모든 일에 전지전 능하시니라

Vietnamca: 

Rất nhiều dân Kinh Sách chỉ vì lòng ganh tị mà họ muốn kéo các ngươi trở lại tình trạng vô đức tin như trước đây, mặc dù chân lý đã phơi bày rõ ràng trước mặt họ. Nhưng thôi, các ngươi hãy lượng thứ và bỏ qua cho họ đến khi Allah ban hành sắc lệnh của Ngài xuống. Quả thật, Allah toàn năng trên tất cả mọi việc.