Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

7

Sûredeki Ayet No: 

169

Ayet No: 

1123

Sayfa No: 

172

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَخَلَفَ مِن بَعْدِهِمْ خَلْفٌ وَرِثُوا الْكِتَابَ يَأْخُذُونَ عَرَضَ هَٰذَا الْأَدْنَىٰ وَيَقُولُونَ سَيُغْفَرُ لَنَا وَإِن يَأْتِهِمْ عَرَضٌ مِّثْلُهُ يَأْخُذُوهُ ۚ أَلَمْ يُؤْخَذْ عَلَيْهِم مِّيثَاقُ الْكِتَابِ أَن لَّا يَقُولُوا عَلَى اللَّهِ إِلَّا الْحَقَّ وَدَرَسُوا مَا فِيهِ ۗ وَالدَّارُ الْآخِرَةُ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ يَتَّقُونَ ۗ أَفَلَا تَعْقِلُونَ

Çeviriyazı: 

feḫalefe mim ba`dihim ḫalfüv veriŝü-lkitâbe ye'ḫuẕûne `araḍa hâẕe-l'ednâ veyeḳûlûne seyugferu lenâ. veiy ye'tihim `araḍum miŝlühû ye'ḫuẕûh. elem yü'ḫaẕ `aleyhim mîŝâḳu-lkitâbi el lâ yeḳûlû `ale-llâhi ille-lḥaḳḳa vederasû mâ fîh. veddâru-l'âḫiratü ḫayrul lilleẕîne yetteḳûn. efelâ ta`ḳilûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Derken kitabı (Tevrat'ı) miras alan bozuk bir nesil bunların yerini aldı. Bize nasıl olsa mağfiret edilecek diyerek, şu alçak dünya malını alıyorlar, yine onun gibi bir mal ve rüşvet gelse onu da alırlar. Allah'a karşı haktan başka bir şey söylemeyeceklerine dair kendilerinden o kitabın hükmü üzere misak alınmamış mıydı? Ve onun içindekileri okuyup öğrenmemişler miydi? Oysa ahiret yurdu Allah'tan korkanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?

Diyanet İşleri: 

Ardlarından yerlerine gelen bir takım kötüler, Kitap'a mirasçı oldular. "Biz nasıl olsa affedileceğiz" diyerek Kitap'ın hükümlerini değiştirme karşılığı bu değersiz dünyanın mallarını alırlar; yine ona benzer geçici bir şey kendilerine gelince onu da kabul ederlerdi. Onlardan, Allah'a karşı ancak gerçeği söyleyeceklerine dair Kitap üzerine söz alınmamış mıydı? Kitap'da olanları okumamışlar mıydı? Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için, ahiret yurdu vardır, düşünmüyor musunuz? Biz, iyiliğe çalışanların ecrini elbette zayi etmeyiz.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlardan sonra kitaba varis olan öyle bir nesil geldi ki hem şu dünyanın geçici matahını alırlar da elbette ilerde yarlıganırız, suçlarımız örtülür bizim derler, hem de gene ellerine ona benzer geçici bir matah geçse almakta devam ederler. Halbuki Allah'a karşı ancak gerçek olanı söyleyeceklerine dair onlardan o kitabın hükmünce söz alınmamış mıydı ve kitapta olanları okuyup dururlar da. Halbuki ahiret yurdu, sakınanlara daha hayırlıdır, hala mı aklınız ermiyor?

Şaban Piriş: 

Onların ardından, kitaba varis olan bir nesil geldi. Biz nasıl olsa bağışlanacağız, diyerek, bu dünyanın geçici menfaatini alıyorlar. Yine Onlara, ona benzer bir menfaat daha gelse onu da alırlar. Allah hakkında, gerçek dışında bir şey söylemeyeceklerine dair onlardan Kitap’ta söz alınmamış mıydı? Ve onlar Kitap'takini okuyup, öğrenmemişler miydi? Takva sahipleri için ahiret yurdu çok hayırlıdır. Akletmiyor musunuz?

Edip Yüksel: 

Onların yerine, kitaba mirasçı olan başka nesiller geçti. Ancak, "Nasıl olsa bağışlanacağız," diyerek aşağılık ve geçici menfaatleri seçtiler. Kendilerine, benzeri geçici menfaatler gelse yine seçerler. Onlardan, kitaba bağlı kalacaklarına ve ALLAH hakkında ancak gerçeği söyleyeceklerine dair söz alınmamış mıydı? Onu okuyup öğrenmediler mi? Erdemliler için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Anlamıyor musunuz?

Ali Bulaç: 

Onların ardından yerlerine kitaba mirasçı olan birtakım 'kötü kimseler' geçti. (Bunlar) Şu değersiz olan (dünya)ın geçici-yararını alıyor ve: "Yakında bağışlanacağız" diyorlar. Bunun benzeri bir yarar gelince onu da alıyorlar. Kendilerinden Allah'a karşı hakkı söylemekten başka bir şeyi söylemeyeceklerine ilişkin kitap sözü alınmamış mıydı? Oysa içinde olanı okudular. (Allah'tan) Korkanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hala akıl erdirmeyecek misiniz?

Suat Yıldırım: 

Onlardan sonra hayırsız bir nesil geldi ki bunlar kitaba (Tevrat'a) vâris oldular, ama âyetleri tahrif etme karşılığında şu değersiz dünya metâını alıp “Nasılsa affa nail oluruz!” düşüncesiyle hareket ettiler. Af umarken bile, öbür yandan yine gayr-ı meşrû bir metâ, bir rüşvet zuhûr etse, onu da alırlar.Peki onlardan, Allah hakkında gerçek olandan başka bir şey söylemeyeceklerine dair kitapta mevcut hükümler uyarınca söz alınmamış mıydı? Ve kitabın içindekileri ders edinip okumamışlar mıydı? Halbuki ebedî âhiret yurdu, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için elbette daha hayırlıdır.Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Onlardan sonra birtakım kimseler halef oldu, kitaba varis oldular, bu den´î varlığın fani meta´ını alır dururlar ve derler ki: «Elbette biz ileride mağfiret olunacağız.» Ve onlara onun misli bir meta´ gelecek olsa onu da alıverirler. Onlardan Allah Teâlâ´ya karşı haktan başkasını söylemeyeceklerine dair o kitabın misakı (onun hükmü veçhile bir ahd) alınmamış mı idi? Halbuki, onlar o kitaptakini okumuşlardı. Ahiret evi ise muttakîler için hayırlıdır. Hâlâ (buna) akıl erdiremiyecek misiniz?

Yaşar Nuri Öztürk: 

Arkalarından, yerlerini alan halefler geldi. Bunlar, kitaba vâris olmuşlardı. Şu basit dünyanın geçici menfaatini esas alıyorlar ve şöyle diyorlardı: "Biz zaten bağışlanacağız!" Kendilerine, bir menfaat daha gelse onu da alıyorlardı. Bunlardan, Allah hakkında, gerçek dışında bir şey söymemelerine ilişkin kitap mîsakı alınmamış mıydı? O kitabın içindekileri okuyup incelemediler mi? Âhiret yurdu, takvaya sarılanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı işletmeyecek misiniz?

Bekir Sadak: 

Belki dogru yola donerler diye ayetleri boylece uzun uzadiya acikliyoruz.

İbni Kesir: 

Onlardan kötü kimseler gelip onların yerine geçmiş, kitaba varis olmuşlardı. Dünyanın geçici meta´ını alıyorlar ve: İleride affedileceğiz diyorlardı. Onlara buna benzer bir meta´ gelse onu da alıyorlar. Onlardan

Adem Uğur: 

Onların ardından da (âyetleri tahrif karşılığında) şu değersiz dünya malını alıp, nasıl olsa bağışlanacağız, diyerek Kitab´a vâris olan birtakım kötü kimseler geldi. Onlara, ona benzer bir menfaat daha gelse onu da alırlar. Peki, Kitap´ta Allah hakkında gerçekten başka bir şey söylemeyeceklerine dair onlardan söz alınmamış mıydı ve onlar Kitap´takini okumamışlar mıydı? Âhiret yurdu sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâla aklınız ermiyor mu?

İskender Ali Mihr: 

Artık onlardan sonra, sonraki nesil halef oldu (onların yerine geçti). Kitab´a varis oldular. Ve: “Yakında bize mağfiret edilecek (günahlarımız sevaba çevrilecek).” diyerek, bu değersiz dünya malını alırlar (aldılar). Ve onun gibi bir misli daha dünya malı onlara gelse, onu da alırlar. Allah´a karşı haktan başka bir şey söylememeleri için onlardan Kitab´ın misaki alınmadı mı? Ve O´nun içindekileri, onlar okudular (öğrendiler). Takva sahibi olanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hâlâ akıl etmez misiniz?

Celal Yıldırım: 

Arkalarından onların yerine birtakım bozuk kimseler geldiler de kitaba vâris (sahip) oldular

Tefhim ul Kuran: 

Onların ardından yerlerine kitaba mirasçı olan bir takım ´kötü kimseler´ geçti. (Bunlar) Şu değersiz olan (dünya) nın geçici yararını alıyor ve: «Yakında bağışlanacağız» diyorlar. Bunun benzeri bir yarar gelince onu da alıyorlar. Kendilerinden Allah´a karşı hakkı söylemekten başka bir şeyi söylemeyeceklerine ilişkin Kitap sözü alınmamış mıydı? Oysa içinde olanı da okudular. (Allah´tan) Korkanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Halâ akıl erdirmeyecek misiniz?

Fransızca: 

Puis les suivirent des successeurs qui héritèrent le Livre, mais qui préférèrent ce qu'offre la vie d'ici-bas en disant : "Nous aurons le pardon." Et si des choses semblables s'offrent à eux, ils les acceptent. N'avait-on pas pris d'eux l'engagement du Livre, qu'ils ne diraient sur Allah que la vérité ? Ils avaient pourtant étudié ce qui s'y trouve. Et l'ultime demeure est meilleure pour ceux qui pratiquent la piété, - Ne comprendrez-vous donc pas ? -

İspanyolca: 

Sus sucesores, habiendo heredado la Escritura, se apoderan de los bienes de este mundo, diciendo: «Ya se nos perdonará». Y si se les ofrecen otros bienes, semejantes a los primeros, se apoderan también de ellos. ¿No se concertó con ellos el pacto de la Escritura , según el cual no dirían nada contra Alá sino la verdad? Y eso que han estudiado cuanto en ella hay... Pero la Morada Postrera es mejor para quienes temen a Alá - ¿es que no razonáis?-,

İtalyanca: 

Dopo di loro vennero altre generazioni che ereditarono la Scrittura. Sfruttarono i beni del mondo terreno dicendo: «Presto saremo perdonati». Se fossero giunti altri beni terreni, ugualmente se ne sarebbero appropriati! Non avevano accettato il patto della Scrittura, secondo cui non avrebbero detto, su Allah, altro che la verità? Proprio loro che avevano studiato ciò che essa contiene? La dimora Ultima è la migliore per i timorati; ancora non lo capite?

Almanca: 

Dann folgten ihnen schlechte Nachfolger nach, welche die Schrift erbten. Sie eignen sich das Minderwertige dieses Vergänglichen an und sagen (dennoch): "Es wird uns vergeben!" Doch wenn zu ihnen Ähnliches an Vergänglichem kommt, eignen sie es sich (wieder) an. Wurde von ihnen etwa nicht das Gelöbnis der Schrift entgegengenommen, daß sie im Namen ALLAHs nichts außer der Wahrheit sagen?! Und sie haben in ihr (der Schrift) studiert. Und die jenseitige Wohnstätte ist besser für diejenigen, die Taqwa gemäß handeln. Wollt ihr etwa nicht verständig sein?!

Çince: 

在他们死亡之后,有不肖的后裔代替他们而继承了天经,那些后裔攫取今世浮利,还说:我们将蒙饶恕。如果有同样的浮利来到他们的身边,他们还将攫取。难道天经中没有明文教导他们只能以真理归于真主吗?难道他们没有诵习过那些明文吗?后世的安宅,对于敬要者是更优美的。难道你们不理解吗?

Hollandaca: 

En eene nakomelingschap volgde hen op, die het boek der wet erfde en de tijdelijke goederen dezer wereld ontving, en zeide: Het zal ons zekerlijk worden vergeven; en indien hun een tijdelijk voordeel gelijk het vorige wordt aangeboden, nemen zij het mede aan. Is niet het verbond van het boek der wet met hen aangegaan, dat zij niets dan waarheid van God zouden spreken? Zij lezen echter thans ijverig wat daarin staat. Doch de genieting van het volgende leven zal beter voor degenen zijn, die God vreezen. Begrijpt gij dat niet?

Rusça: 

Их преемниками стало поколение, которое унаследовало Писание. Они схватились за блага этой жалкой жизни и сказали: "Мы будем прощены". Если бы им снова встретились подобные блага, они снова схватились бы за них. Разве с них не был взят завет Писания о том, что они будут говорить об Аллахе только правду? Они изучили то, что было в нем (Писании). Обитель Последней жизни лучше для тех, кто богобоязнен. Неужели вы не понимаете?

Somalice: 

Waxaana Baddelay kuwo Xun oo Dhaxlay Kitaabkii qaadanina Muuqa Adduunyadan Dhaw, iyagoo Dhihi waa naloo dhaafi hadduu u Yimaaddo muuqaal la midana way qaataan, miyaan laga qaadin Ballankii Kitaabka inayan Eebe waxaan Xaq ahayn ku sheegin oyna Akhriyin waxa Dhaxdiisa ah, Daarta Aakhiro yaana u Khayr roon kuwa dhawrsada ee miyeeydan wax kasayn.

Swahilice: 

Na wakafuatia baada yao kizazi kibaya walio rithi Kitabu. Wakashika anasa za haya maisha duni, na wakasema: Tutasamehewa! Na ikiwajia tena anasa kama hiyo wataishika pia. Je, hawakufanyiwa agano la Kitabu kuwa wasiseme juu ya Mwenyezi Mungu ila Haki tu? Nao wamekwisha soma yaliomo humo. Na nyumba ya Akhera ni bora kwa wanao jikinga na maasi. Basi je, hamtii akilini?

Uygurca: 

ئۇلاردىن كېيىن، (يامان) ئەۋلادلار تەۋراتقا ۋارىسلىق قىلدى، ئۇلار بۇ دۇنيانىڭ ئەرزىمەس پۇل - مېلىنى (ھالال بىلەن ھارامنى ئايرىماي، قارىقويۇق) ئالىدۇ، ۋە بىزنى اﷲ ئەپۇ قىلىدۇ، دەيدۇ. شۇنداق پۇل - مال ئۇلارنىڭ قولىغا كەلسە، ئۇلار يەنە ئالىدۇ. كىتابتا (يەنى تەۋراتتا) اﷲ قا (يالغان چاپلىماي) پەقەت ھەقنىلا ئېيتىشلىرى توغرۇلۇق ئۇلاردىن چىڭ ۋەدە ئېلىنمىدىمۇ؟ ھالبۇكى، ئۇلار تەۋراتتىكى نەرسىلەرنى ئوقۇغان ئىدى. ھارامنى تەرك ئېتىپ، اﷲ تىن قورقىدىغانلارغا ئاخىرەت ياخشىدۇر، بۇنى چۈشەنمەمسىلەر؟

Japonca: 

それから(不良の)子孫が,かれらの後を継いで啓典を継承したが,かれらは現世の虚しい物を受けとって、「(どんなことでも)必ずわたしたちを御赦しになろう」と言っていた。そしてもし同じような賜り物がかれらに来れば,(また)それを受け入れる。アッラーに関し真理の外,語ってはならないことは,(あなたがたの)啓典での約束ではなかったのか。しかもかれらは,その中にあることを学んでいたではないか。主を畏れる者にとっては,来世の住まいこそ最も優れている。あなたがたは理解しないのか。

Arapça (Ürdün): 

«فخلف من بعدهم خَلْفٌ ورثوا الكتاب» التوراة عن آبائهم «يأخذون عرض هذا الأدنى» أي حطام هذا الشيء الدنيء أي الدنيا من حلال وحرام «ويقولون سيغفر لنا» ما عملناه لنا «و إن يأتهم عرض مثله يأخذوه» الجملة حال، أي يرجون المغفرة وهم عائدون إلى ما فعلوه مصرون عليه، وليس في التوراة وعد المغفرة مع الإصرار «ألم يؤخذ» استفهام تقرير «عليهم ميثاق الكتب» الإضافة بمعنى في «أن لا يقولوا على الله إلا الحقَّ ودرسوا» عطف على يؤخذ قرءوا «ما فيه» فلم كذبوا عليه بنسبة المغفرة إليه مع الإصرار «والدَّار الآخرة خير للَّذين يتقون» الحرام «أفلا يعقلون» بالياء والتاء أنها خير فيؤثرونها على الدنيا.

Hintçe: 

फिर उनके बाद कुछ जानशीन हुए जो किताब (ख़ुदा तौरैत) के तो वारिस बने (मगर लोगों के कहने से एहकामे ख़ुदा को बदलकर (उसके ऐवज़) नापाक कमीनी दुनिया के सामान ले लेते हैं (और लुत्फ तो ये है) कहते हैं कि हम तो अनक़रीब बख्श दिए जाएंगें (और जो लोग उन पर तान करते हैं) अगर उनके पास भी वैसा ही (दूसरा सामान आ जाए तो उसे ये भी न छोड़े और) ले ही लें क्या उनसे किताब (ख़ुदा तौरैत) का एहदो पैमान नहीं लिया गया था कि ख़ुदा पर सच के सिवा (झूठ कभी) नहीं कहेगें और जो कुछ उस किताब में है उन्होनें (अच्छी तरह) पढ़ लिया है और आख़िर का घर तो उन्हीं लोगों के वास्ते ख़ास है जो परहेज़गार हैं तो क्या तुम (इतना भी नहीं समझते)

Tayca: 

“แล้วได้มีกลุ่มชั่วกลุ่มหนึ่งสืบแทนหลังจากพวกเขา ซึ่งได้รับช่วงคัมภีร์ไว้ โดยที่พวกเขารับเอาสิ่งเล็ก ๆ น้อย ๆ แห่งโลกนี้ และกล่าวว่ามันจะถูกอภัยให้แก่เรา และหากมีสิ่งเล็ก ๆ น้อย ๆ เยี่ยงเดียวกันนั้นมายังพวกเขา พวกเขาก็รับเอามันอีก มิได้ถูกเอาแก่พวกเขาดอกหรือ ซึ่งข้อสัญญาแห่งคัมภีร์ว่า พวกเขาจะไม่กล่าวพาดพิงเกี่ยวกับอัลลอฮ์ นอกจากความจริงเท่านั้น และพวกเขาก็ได้ศึกษาสิ่งที่อยู่ในคัมภีร์นั้น แล้ว และที่พำนักแห่งปรโลกนั้นคือสิ่งที่ดียิ่งสำหรับบรรดาผู้ที่ยำเกรงพวกเจ้าไม่ใช้ปัญญาดอกหรือ?”

İbranice: 

ובאו אחריהם דורות אשר ירשו את הספר, היו לוקחים רווח ממה שהזדמן להם לחיי העולם הזה, ואומרים, 'ודאי ייסלח לנו.' ואולם אם ימצאו רווח דומה ייקחוהו . האם הם לא כרתו את הברית בספר (התורה) כי לא יאמרו על אלוהים אלא רק את הצדק? ולמדו (בספר ) את כל אשר בו. חיי הע

Hırvatça: 

I poslije njih ostala su pokoljenja koja su Knjigu naslijedila i koja su uzimala prolazna dobra ovoga nižeg svijeta, i govorila: "Bit će nam oprošteno!" A ako bi im opet dopalo šaka tako nešto, opet bi to prihvatili. Zar od njih nije uzet zavjet u Knjizi da će o Allahu samo istinu govoriti - a oni čitaju ono što je u njoj. Ahiret je bolji za one koji se nastoje uščuvati; pa zar ne razumijete?

Rumence: 

Urmaşii lor au venit după ei şi au moştenit Cartea. Ei spun însuşindu-şi bunurile acestei lumi: “Aceasta ne va fi iertată!” Dacă şi alte bunuri asemenea le vor fi date, ei le vor lua. N-au făcut legământul Cărţii ca să nu spună despre Dumnezeu decât Adev

Transliteration: 

Fakhalafa min baAAdihim khalfun warithoo alkitaba yakhuthoona AAarada hatha aladna wayaqooloona sayughfaru lana wain yatihim AAaradun mithluhu yakhuthoohu alam yukhath AAalayhim meethaqu alkitabi an la yaqooloo AAala Allahi illa alhaqqa wadarasoo ma feehi waalddaru alakhiratu khayrun lillatheena yattaqoona afala taAAqiloona

Türkçe: 

Arkalarından, yerlerini alan halefler geldi. Bunlar, kitaba vâris olmuşlardı. Şu basit dünyanın geçici menfaatini esas alıyorlar ve şöyle diyorlardı: "Biz zaten bağışlanacağız!" Kendilerine, bir menfaat daha gelse onu da alıyorlardı. Bunlardan, Allah hakkında, gerçek dışında bir şey söymemelerine ilişkin kitap mîsakı alınmamış mıydı? O kitabın içindekileri okuyup incelemediler mi? Âhiret yurdu, takvaya sarılanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı işletmeyecek misiniz?

Sahih International: 

And there followed them successors who inherited the Scripture [while] taking the commodities of this lower life and saying, "It will be forgiven for us." And if an offer like it comes to them, they will [again] take it. Was not the covenant of the Scripture taken from them that they would not say about Allah except the truth, and they studied what was in it? And the home of the Hereafter is better for those who fear Allah, so will you not use reason?

İngilizce: 

After them succeeded an (evil) generation: They inherited the Book, but they chose (for themselves) the vanities of this world, saying (for excuse): "(Everything) will be forgiven us." (Even so), if similar vanities came their way, they would (again) seize them. Was not the covenant of the Book taken from them, that they would not ascribe to Allah anything but the truth? and they study what is in the Book. But best for the righteous is the home in the Hereafter. Will ye not understand?

Azerbaycanca: 

Onlardan sonra yerlərinə kitaba (Tövrata) sahib olan xələflər keçdilər. Onlar fani dünya malını alıb deyirdilər: “Biz (Allah tərəfindən) bağışlanacağıq!” Onlara bunun misli qədər (kimi) daha bir haram gəlsəydi, onu da alardılar. Məgər Allaha dair yalnız haqqı demək barədə kitabda (Tövratda) onlardan əhd alınmamışdımı?! Halbuki orada (kitabda) olanları oxuyub öyrənmişdilər. Axirət evi Allahdan qorxanlar üçün daha xeyirlidir. Məgər dərk etmirsiniz?

Süleyman Ateş: 

Onların ardından, yerlerine geçip Kitaba varis olan birtakım insanlar geldi ki, onlar, şu alçak(dünyan)ın menfaatini alıyorlar: "Biz nasıl olsa bağışlanacağız!" diyorlar. Kendilerine, ona benzer bir menfaat daha gelse onu da alırlar. Peki "Allah hakkında, gerçekten başkasını, söylememeleri hususunda kendilerinden Kitap misakı alınmamış mıydı? Ve onun içindekini okuyup öğrenmediler mi? Âhiret yurdu, korunanlar için daha hayırlıdır. Düşünmüyor musunuz?

Diyanet Vakfı: 

Onların ardından da (ayetleri tahrif karşılığında) şu değersiz dünya malını alıp, nasıl olsa bağışlanacağız, diyerek Kitab'a varis olan birtakım kötü kimseler geldi. Onlara, ona benzer bir menfaat daha gelse onu da alırlar. Peki, Kitap'ta Allah hakkında gerçekten başka bir şey söylemeyeceklerine dair onlardan söz alınmamış mıydı ve onlar Kitap'takini okumamışlar mıydı? Âhiret yurdu sakınanlar için daha hayırlıdır. Hala aklınız ermiyor mu?

Erhan Aktaş: 

Onların yerine Kitâp’a mirasçı olanlar, nasıl olsa bağışlanacağız diyerek dünyanın geçici menfaatlerini tercih ettiler; kendilerine buna benzer şeyler gelse, onu da tercih ederler. Onlardan, Kitâp’a bağlı kalacaklarına ve Allah hakkında ancak hakkı söyleyeceklerine dair söz alınmamış mıydı? Oysaki onlar, o Kitâp’ta olanı okumuşlardı. Âhiret yurdu takvâ sahibi olanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akletmeyecek misiniz?

Kral Fahd: 

Onların ardından da (âyetleri tahrif karşılığında) şu değersiz dünya malını alıp, nasıl olsa bağışlanacağız, diyerek Kitab’a (Tevrât'a) vâris olan birtakım kötü kimseler geldi. Onlara, ona benzer bir menfaat daha gelse onu da alırlar. Peki, Kitap'ta Allah hakkında gerçekten başka bir şey söylemeyeceklerine dair onlardan söz alınmamış mıydı ve onlar Kitap'takini okumamışlar mıydı? Âhiret yurdu sakınanlar için daha hayırlıdır. Hiç akıl etmiyor musunuz?

Hasan Basri Çantay: 

Onlardan sonra — (bir tarafdan) bu dünyânın geçici metâını kapıb: «Biz (nasıl olsa) ileride yarlığanırız» demek, (bir tarafdan) kendilerine ona benzer bir meta´ gelirse onu da (kaçırmayıb) almak (da devam etmek) özere o kitaba vâris olan — kötü kimseler gelib onların yerine geçmişdir. Allaha İcardı hakdan başkasını söylemeyeceklerine dâir kendilerinden o kitabın (hükmü vech ile) te´minât alınmadı mıydı? Halbuki onda olanı durmayıp okumuşlardır da. Halbuki âhiret yurdu (öyle kötü hallerden) sakınanlar için (mahz-ı) hayırdır. Daha aklınızı başınıza almayacak mısınız?

Muhammed Esed: 

Ve ardından ilahi kitabın mirasçısı (oldukları halde) bu değersiz dünyanın geçici tatlarına sarılan (yeni) kuşaklar aldı onların yerini; ve "Nasıl olsa sonunda affedileceğiz" diyerek karşılarına çıkan bu kabil geçici şeylere sarılan (günahkar) kimseler olup çıktılar. (Oysa), onlardan Allaha yalnızca doğru ve gerçek olanı isnat edeceklerine dair ilahi kitap üzerine söz alınmamış mıydı? Onda (yazılı) olanı tekrar tekrar okumamışlar mıydı? Allaha karşı sorumluluk bilinci duyan herkes için (iki hayattan) en iyisi, en üstünü ahiret hayatı olduğuna göre artık aklınızı kullanmayacak mısınız?

Gültekin Onan: 

Onların ardından yerlerine (halife) kitaba mirasçı olan bir takım ´kötü kimseler´ geçti. (Bunlar) Şu değersiz olan (dünya)nın geçici yararını alıyor ve: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Nihayet arkalarından bozuk bir toplum bunların yerine geçti ki, kitaba (Tevrat’a) vâris oldular: şu alçak dünya malını rüşvet olarak irtikâp ederler de, bir de: “Bize mağfiret olunacak.” derler. Karşı taraftan da kendilerine öyle bir mal gelse, onu da alırlar. Acaba Allah’a karşı, hakdan başka bir şey söylemiyeceklerine dair kendilerinden, o kitabın hükmü üzere, kuvvetli söz alınmadı mıydı? Ve o kitabın (Tevrat’ın) içindekini ders edinip okumadılar mı? Halbuki âhiret yurdu, Allah’dan korkanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akıllanmıyacak mısınız?

Portekizce: 

Sucedeu-lhes uma geração que herdou o Livro, a qual escolheu as futilidades deste mundo, dizendo: Isto nos seráperdoado! E se lhes fosse oferecido outro igual, tê-lo-iam recebido (e transgredido novamente). Acaso, não lhes havia sidoimposta a obrigação, estipulada no Livro, de não dizer de Deus mais que a verdade? Não obstante, haviam estudado nele!Sabei que a morada da outra vida é preferível, para os tementes. Não raciocinais?

İsveççe: 

Efter dem har kommit människor av sämre slag som, trots att de har ärvt Skriften, [enbart] står efter jordisk vinning, och de påstår: "Vi kommer att bli förlåtna." Men så snart de får ett nytt tillfälle till en sådan vinst, griper de det. Har de inte genom det i Skriften [stadfästa] förbundet åtagit sig att inte säga om Gud annat än det som är sant? Och de studerar denna [Skrift och lär sig] dess innehåll! Det eviga livet är det högsta goda för dem som fruktar Gud. Använder ni inte ert förstånd

Farsça: 

پس بعد از آنان جانشینانی [ناشایسته وگناهکار] که کتاب [تورات] را به ارث بردند به جای ایشان قرار گرفتند، [آنان] متاع پست و از دست رفتنی این دنیا [یِ زودگذر] را [از هر راه نامشروعی] به چنگ می زنند و [به ناحق] می گویند: به زودی آمرزیده خواهیم شد. و [به سبب دنیاگرایی وغفلت از حقایق] اگر متاع نامشروعی دیگر همانند متاع اول به آنان برسد [باز هم] آن را به چنگ می زنند؛ آیا از آنان در کتاب [تورات] در حالی که آنچه را در آن است مکرر خوانده و فهمیده اند، پیمان [محکم و استوار] گرفته نشده است که نسبت به خدا جز حق نگویند؟! [پس چرا آمرزشی که بدون توبه از حرام خواری و زشت کاری به آنان تعلق نمی گیرد به خدا نسبت می دهند؟] و سرای آخرت برای کسانی که [همواره از مال نامشروع و نسبت ناروا] می پرهیزند، بهتر است؛ آیا نمی اندیشید؟

Kürtçe: 

دوای ئەوان جێ نشینانێکی خراپ ھاتنە جێگەیان کە میراتگری تەورات بوون کە ھەر بۆ ماڵ وسامانی (حەرامی) ئەم دونیایە ھەوڵیان ئەدا ئەوەشیان ھەڵبژارد وە دەیانووت بێگومان ئێمە عەفو دەکرێین لەکاتێکدا ئەگەر بۆیان بێت کاڵایەکی وەک ئەوی تر ئەگەر چی خراپیش بوایە وەریان دەگرت ئایا لێیان وەرنەگیراوە و پێویست نە کراوە لەسەریان پەیمان لە تەوراتدا کە بەدەم خواوە ھیچ نەڵێن بێجگە لە ڕاستی نەبێت ئەوەی لە تەوراتدا ھەبوو خوێندویانەتەوە, وە ڕۆژی دوایی و (دەست کەوتی ئەو ڕِۆژە) چاکتر و باشترە بۆ ئەوانەی کە خۆ پارێزو لە خواترسن ئایا ھێشتا ژیر نابن؟

Özbekçe: 

Бас, улардан сўнг, ортларидан китобни меросга олган бир ўринбосарлар келдики, улар мана бу тубаннинг ўткинчи (матоҳи)ни оларлар ва «бизни кечирилади», дерлар. Агар ўшанга ўхшаш ўткинчи нарса келса, яна олаверадилар. Улардан Аллоҳга нисбатан фақат ҳақдан бошқа нарса айтмасликка Китобнинг аҳду паймони олинган эмасмиди?! Улар у(китоб)даги нарсаларни ўрганганлар-ку?! Охират ҳовлиси тақво қилганлар учун яхшидир. Ақл ишлатмайсизларми?! (Аслида, Аллоҳ гуноҳни билмай қилиб қўйиб, тавба-надомат чеккан, қайта унга яқинлашмаганларнигина кечиради. Аммо билиб туриб гуноҳ қилгач, тавба қилмайдиган, ўзларича «бизни кечирилади», деб ҳукм чиқариб, яна гуноҳ қилаверадиганлар Аллоҳга нисбатан фақат ҳақдан бошқа нарса айтмасликка Китобнинг аҳд-паймонини олган эмасмидилар?! Аллоҳ Тавротда Бани Исроилга буни таъкидлаб айтган эди.)

Malayca: 

Maka mereka kemudiannya digantikan oleh keturunan-keturunan yang jahat yang mewarisi Kitab (Taurat). Mereka mengambil kebendaan yang hina di dunia ini sambil berkata: "Akan diampunkan kelak dosa kami" Padahal jika datang kepada mereka kebendaan yang hina seperti itu mereka akan mengambilnya lagi. Bukankah telah diambil perjanjian setia daripada mereka di dalam kitab Taurat bahawa mereka tidak memperkatakan terhadap Allah melainkan yang benar? Dan mereka pula telah mempelajari apa yang terkandung di dalamnya? Dan juga (mereka mengetahui bahawa) negeri akhirat itu lebih baik bagi orang-orang yang bertaqwa. Tidakkah kamu mahu mengerti?

Arnavutça: 

Pas tyre erdh gjenerata, e cila e trashëgoi Librin (Teuratin), duke i marrë gjërat e kalueshme (pavlefshme) të kësaj bote. Dhe thonin: “Do të na falet! E, nëse prapë u binte në dorë diçka e ngjashme, prapë e merrnin. Vallë, a nuk është marrë nga ana e tyre premtimi solemn në Libër (Teurat), që për Perëndinë të thonë vetëm të vërtetën. E, ata, kanë mësuar çka ka në të (Libër): Bota tjetër (e përhershme) është më e mirë për besimtarët, prandaj, vallë a nuk e kuptoni këtë?!

Bulgarca: 

И остана след тях потомство, което наследи Писанието. Взимат мимолетностите на този свят и казват: “Ще ни се опрости.” И ако пак им дойде подобна мимолетност, взимат я. Не бе ли взет от тях обет в Писанието, че ще казват за Аллах единствено истината? А и

Sırpça: 

И после њих остале су генерације које су Књигу наследиле и које су узимале пролазна добра овог материјалног света, и говориле: „Биће нам опроштено!“ А ако би им опет допало шака тако нешто, опет би то прихватили. Зар од њих није узет завет у Књизи да ће о Аллаху само истину да говоре - а они читају оно што је у њој. Будући свет је бољи за оне који настоје да се сачувају; па зар не разумете?

Çekçe: 

A přišli po nich nástupci, kteří zdědili Písmo, avšak chápou se toho, co nabízí jim tento svět, a říkají: 'Bude nám odpuštěno!' A když je jim nabízeno ještě více tomu podobného, berou si to. Což však jimi nebyla přijata úmluva Písma, že budou o Bohu jen

Urduca: 

پھر اگلی نسلوں کے بعد ایسے نا خلف لوگ ان کے جانشین ہوئے جو کتاب الٰہی کے وارث ہو کر اِسی دنیائے دنی کے فائدے سمیٹتے ہیں اور کہہ دیتے ہیں کہ توقع ہے ہمیں معاف کر دیا جائے گا، اور اگر وہی متاع دنیا پھر سامنے آتی ہے تو پھر لپک کر اسے لے لیتے ہیں کیا ان سے کتاب کا عہد نہیں لیا جا چکا ہے کہ اللہ کے نام پر وہی بات کہیں جو حق ہو؟ اور یہ خود پڑھ چکے ہیں جو کتاب میں لکھا ہے آخرت کی قیام گاہ تو خدا ترس لوگوں کے لیے ہی بہتر ہے، کیا تم اتنی سی بات نہیں سمجھتے؟

Tacikçe: 

Баъд аз инҳо гурӯҳе ба ҷояшон нишастанд ва вориси он китоб шуданд, ки ба матоъи дунявӣ дил бастанд ва гуфтанд, ки ба зудӣ омурзида мешавем. Ва агар монанди он боз ҳам матоъо биёбанд, баргиранд. Оё аз онҳо паймон нагирифтаанд, ки дар бораи Худо ҷуз ба ростӣ сухан нагӯянд, ҳол он ки он чӣ дар-он китоб омада буд, хонда буданд? Сарое охират барои касоне, ки мепарҳезанд, беҳтар аст. Оё ақл намекунед?

Tatarca: 

Әүвәлге яһүдләр урынына икенче төрле яһүдләр калды, алар Тәүратка ия булдылар вә Тәүрат хөкемнәрен дөнья малына алыштырдылар вә риба, ришвәт алдылар, әгәр аларга әүвәлдә алган маллары кеби мал килсә, әле дә аны алырлар, ягъни мал өчен Тәүрат хөкемнәрен үзгәртәләр һәм: "Безнең гөнаһларыбыз ярлыканыр, чөнки безнең иманыбыз бар", – диләр. Әйә алардан ґәһед алынмадымы: "Аллаһуга хак сүзне генә сөйләргә", – дип? Вә Тәүрат хөкемнәрендә өйрәнделәр бит, Аллаһуга мәхлукны тиңләштерүдән һәм гөнаһлардан сакланучы тәкъва кешеләр өчен хәерледер. Шуны яхшы аңламыйсызмы?

Endonezyaca: 

Maka datanglah sesudah mereka generasi (yang jahat) yang mewarisi Taurat, yang mengambil harta benda dunia yang rendah ini, dan berkata: "Kami akan diberi ampun". Dan kelak jika datang kepada mereka harta benda dunia sebanyak itu (pula), niscaya mereka akan mengambilnya (juga). Bukankah perjanjian Taurat sudah diambil dari mereka, yaitu bahwa mereka tidak akan mengatakan terhadap Allah kecuali yang benar, padahal mereka telah mempelajari apa yang tersebut di dalamnya?. Dan kampung akhirat itu lebih bagi mereka yang bertakwa. Maka apakah kamu sekalian tidak mengerti?

Amharca: 

ከኋላቸውም፡- መጽሐፉን የወረሱ መጥፎ ምትኮች ተተኩ፡፡ የዚህን የቅርቡን ጠፊ ጥቅም ይይዛሉ፡፡ ብጤውም ጥቅም ቢመጣላቸው የሚይዙት ሲኾኑ « (በሠራነው)፡- ለኛ ምሕረት ይደረግልናል» ይላሉ፡፡ በአላህ ላይ ከእውነት በቀር እንዳይናገሩ በእነርሱ ላይ የመጽሐፉ ቃል ኪዳን አልተያዘባቸውምን በእርሱ ውስጥ ያለውንም አላነበቡምን የመጨረሻይቱም አገር ለእነዚያ ጌታቸውን ለሚፈሩት በላጭ ናት፡፡ አታውቁምን

Tamilce: 

ஆக, அவர்களுக்குப் பின்னால் சில தீயோர் தோன்றினார்கள். (அவர்கள்) வேதத்திற்கு வாரிசுகளாக ஆகினர். (வேத சட்டங்களை மாற்றி அதற்குப் பகரமாக) இந்த அற்பமான (உலகத்)தின் செல்வத்தை வாங்குகிறார்கள். இன்னும், “எங்களை மன்னிக்கப்படும்” என்றும் கூறுகிறார்கள். இதுபோன்ற (அற்ப) செல்வம் அவர்களுக்கு வந்தால் அதையும் வாங்குவார்கள். அல்லாஹ் மீது உண்மையைத் தவிர (வேறு எதையும்) அவர்கள் கூறக்கூடாது என்று அவர்கள் மீது வேதத்தின் உறுதிமொழி எடுக்கப்படவில்லையா? அதிலுள்ளதை (அவர்கள்) படித்து (அறிந்து)ள்ளனர். அல்லாஹ்வை அஞ்சுபவர்களுக்கு மறுமை வீடுதான் மிகச் சிறந்ததாகும். நீங்கள் சிந்தித்து புரிய மாட்டீர்களா?

Korece: 

그들 이후 사악한 한 새대가 그 성서를 계승받아 현세의 헛된 것들을 선택하며 말하길 모 든 것이 우리에겐 용서되리요 라 고 변명하나 그와 같은 헛된 것들이 그들에게 이를 때 그들은 다시그것들을 취하리라 하나님에 대하여 진리 외에는 말하지 아니하리 라 성서에 약속이 있지 않더뇨 또한 그들은 그 안에 있는 교훈도배우지 아니했느뇨 내세는 하나님을 경외하는 이들을 위한 것임을 너희는 알지 못하느뇨

Vietnamca: 

Rồi sau họ, có một thế hệ thừa hưởng Kinh Sách (Tawrah). Tuy nhiên, thế hệ này nhận lấy món lợi (của trần gian cho việc bóp méo Kinh Sách) và chúng bảo: “Rồi chúng ta sẽ được tha thứ thôi.” (Cứ như thế), nếu có món lợi tương tự đến với chúng (một lần nữa) thì chúng cũng sẽ liền nhận nó (giống như thế). Lẽ nào giao ước trong Kinh Sách không ràng buộc họ rằng họ chỉ được phép nói sự thật về Allah và lẽ nào họ đã không đọc những điều răn trong đó?! Quả thật, ngôi nhà ở cõi Đời Sau tốt đẹp hơn cho những người ngoan đạo, lẽ nào các ngươi không hiểu được (điều đó)?!