096. Alak - (Embriyo) Al-Alaq—العلق

 
00:00

era'eyte in kâne `ale-lhüdâ.

Arapça:

أَرَأَيْتَ إِن كَانَ عَلَى الْهُدَىٰ

Türkçe:

Gördün mü! Ya o iyilik ve doğruluk üzere ise?!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Gördün mü (ne dersin?), ya o (kul) doğru yolda olur,

Diyanet Vakfı:

Gördün mü, ya o (Peygamber) doğru yolda olur,

İngilizce:

Seest thou if he is on (the road of) Guidance?-

Fransızca:

Vois-tu s'il est sur la bonne voie,

Almanca:

Wie seht ihr es? Sollte er rechtgeleitet sein,

Rusça:

Как ты думаешь, а вдруг он был на правом пути

Açıklama:
 
00:00

ev emera bittaḳvâ.

Arapça:

أَوْ أَمَرَ بِالتَّقْوَىٰ

Türkçe:

Ya o, takvayı emrediyorsa!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Veya kötülüklerden sakınmayı emrederse?

Diyanet Vakfı:

Yahut takvayı emrediyorsa?

İngilizce:

Or enjoins Righteousness?

Fransızca:

ou s'il ordonne la piété ?

Almanca:

oder Taqwa gebieten?!

Rusça:

или призывал к богобоязненности?

Açıklama:
 
00:00

era'eyte in keẕẕebe vetevellâ.

Arapça:

أَرَأَيْتَ إِن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ

Türkçe:

Gördün mü! Ya şu yalanlamış, sırt dönmüşse!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Gördün mü, ya bu (adam, hakkı) yalanlar, yüzçevirirse,

Diyanet Vakfı:

Ne dersin o (meneden, Peygamber'i) yalanlıyor ve doğru yoldan yüz çeviriyorsa!

İngilizce:

Seest thou if he denies (Truth) and turns away?

Fransızca:

Vois-tu s'il dément et tourne le dos ?

Almanca:

Wie seht ihr es? Sollte er ableugnen und den Rücken kehren?!

Rusça:

Как ты думаешь, а вдруг он счел ложью истину и отвернулся?

Açıklama:
 
00:00

elem ya`lem bienne-llâhe yerâ.

Arapça:

أَلَمْ يَعْلَم بِأَنَّ اللَّهَ يَرَىٰ

Türkçe:

Bilmedi mi ki Allah gerçekten görür!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O adam, Allah'ın kendini gördüğünü hiç bilmiyor mu?

Diyanet Vakfı:

(Bu adam) Allah'ın, (yaptıklarını) gördüğünü bilmez mi!

İngilizce:

Knoweth he not that Allah doth see?

Fransızca:

Ne sait-il pas que vraiment Allah voit ?

Almanca:

Wußte er 4 etwa nicht, daß ALLAH sieht?!

Rusça:

Неужели он не знал, что Аллах видит его?

Açıklama:
 
00:00

kellâ leil lem yentehi lenesfe`am binnâṣiyeh.

Arapça:

كَلَّا لَئِن لَّمْ يَنتَهِ لَنَسْفَعًا بِالنَّاصِيَةِ

Türkçe:

İş, sandığı gibi değil! Eğer vazgeçmezse yemin olsun, o alnı mutlaka tutup sürteceğiz!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hayır, hayır! Eğer o, bu davranışından vazgeçmezse, and olsun ki biz, onu perçeminden, o günahkâr ve yalancı perçeminden tutup cehenneme sürükleriz.

Diyanet Vakfı:

Hayır, hayır! Eğer vazgeçmezse, derhal onu alnından (perçeminden), yakalarız (cehenneme atarız).

İngilizce:

Let him beware! If he desist not, We will drag him by the forelock,-

Fransızca:

Mais non ! S'il ne cesse pas, Nous le saisirons certes, par le toupet,

Almanca:

Gewiß, nein! Wenn er nicht aufhört, werden WIR doch die Stirnhaare zerren,

Rusça:

Но нет, если он не перестанет, то Мы схватим его за хохол -

Açıklama:
 
00:00

nâṣiyetin kâẕibetin ḫâṭieh.

Arapça:

نَاصِيَةٍ كَاذِبَةٍ خَاطِئَةٍ

Türkçe:

O yalancı, o günahkâr alnı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hayır, hayır! Eğer o, bu davranışından vazgeçmezse, and olsun ki biz, onu perçeminden, o günahkâr ve yalancı perçeminden tutup cehenneme sürükleriz.

Diyanet Vakfı:

O yalancı, günahkar alından (perçemden),

İngilizce:

A lying, sinful forelock!

Fransızca:

le toupet d'un menteur, d'un pécheur.

Almanca:

Stirnhaare, die lügnerisch und verfehlend sind.

Rusça:

хохол лживый, грешный.

Açıklama:
 
00:00

felyed`u nâdiyeh.

Arapça:

فَلْيَدْعُ نَادِيَهُ

Türkçe:

Hadi çağırsın derneğini/kurultayını!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O zaman o taraftarlarını yardıma çağırsın.

Diyanet Vakfı:

O, hemen gidip meclisini (kendi taraftarlarını) çağırsın.

İngilizce:

Then, let him call (for help) to his council (of comrades):

Fransızca:

Qu'il appelle donc son assemblée.

Almanca:

So soll er seine Vereinigung rufen!

Rusça:

Пусть он зовет свое сборище.

Açıklama:
 
00:00

sened`u-zzebâniyeh.

Arapça:

سَنَدْعُ الزَّبَانِيَةَ

Türkçe:

Biz de çağıracağız zebanileri!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Biz de Zebanileri çağıracağız.

Diyanet Vakfı:

Biz de zebanileri çağıracağız.

İngilizce:

We will call on the angels of punishment (to deal with him)!

Fransızca:

Nous appellerons les gardiens (de l'Enfer).

Almanca:

WIR werden die strengen Engel rufen.

Rusça:

Мы же позовем адских стражей!

Açıklama:
 
00:00

kellâ. lâ tüṭi`hü vescüd vaḳterib.

Arapça:

كَلَّا لَا تُطِعْهُ وَاسْجُدْ وَاقْتَرِب ۩

Türkçe:

Sakın, sakın! Ona boyun eğme; secde et ve yaklaş!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sakın onu dinleme de (Rabbine) secde et ve yaklaş.

Diyanet Vakfı:

Hayır! Ona uyma! Allah'a secde et ve (yalnızca O'na) yaklaş!

İngilizce:

Nay, heed him not: But bow down in adoration, and bring thyself the closer (to Allah)!

Fransızca:

Non ! Ne lui obéis pas; mais prosterne-toi et rapproche-toi

Almanca:

Gewiß, nein! Höre nicht auf ihn, vollziehe Sudschud und nähere dich!

Rusça:

Но нет! Не повинуйся ему, а пади ниц и приближайся к Аллаху.

Açıklama:

Sayfalar

096. Alak - (Embriyo) Al-Alaq—العلق beslemesine abone olun.