
era'eyte in kâne `ale-lhüdâ.
Arapça:
أَرَأَيْتَ إِن كَانَ عَلَى الْهُدَىٰ
Türkçe:
Gördün mü! Ya o iyilik ve doğruluk üzere ise?!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gördün mü (ne dersin?), ya o (kul) doğru yolda olur,
Diyanet Vakfı:
Gördün mü, ya o (Peygamber) doğru yolda olur,
İngilizce:
Seest thou if he is on (the road of) Guidance?-
Fransızca:
Vois-tu s'il est sur la bonne voie,
Almanca:
Wie seht ihr es? Sollte er rechtgeleitet sein,
Rusça:
Как ты думаешь, а вдруг он был на правом пути
Açıklama:

ev emera bittaḳvâ.
Arapça:
أَوْ أَمَرَ بِالتَّقْوَىٰ
Türkçe:
Ya o, takvayı emrediyorsa!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Veya kötülüklerden sakınmayı emrederse?
Diyanet Vakfı:
Yahut takvayı emrediyorsa?
İngilizce:
Or enjoins Righteousness?
Fransızca:
ou s'il ordonne la piété ?
Almanca:
oder Taqwa gebieten?!
Rusça:
или призывал к богобоязненности?
Açıklama:

era'eyte in keẕẕebe vetevellâ.
Arapça:
أَرَأَيْتَ إِن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ
Türkçe:
Gördün mü! Ya şu yalanlamış, sırt dönmüşse!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gördün mü, ya bu (adam, hakkı) yalanlar, yüzçevirirse,
Diyanet Vakfı:
Ne dersin o (meneden, Peygamber'i) yalanlıyor ve doğru yoldan yüz çeviriyorsa!
İngilizce:
Seest thou if he denies (Truth) and turns away?
Fransızca:
Vois-tu s'il dément et tourne le dos ?
Almanca:
Wie seht ihr es? Sollte er ableugnen und den Rücken kehren?!
Rusça:
Как ты думаешь, а вдруг он счел ложью истину и отвернулся?
Açıklama:

elem ya`lem bienne-llâhe yerâ.
Arapça:
أَلَمْ يَعْلَم بِأَنَّ اللَّهَ يَرَىٰ
Türkçe:
Bilmedi mi ki Allah gerçekten görür!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O adam, Allah'ın kendini gördüğünü hiç bilmiyor mu?
Diyanet Vakfı:
(Bu adam) Allah'ın, (yaptıklarını) gördüğünü bilmez mi!
İngilizce:
Knoweth he not that Allah doth see?
Fransızca:
Ne sait-il pas que vraiment Allah voit ?
Almanca:
Wußte er 4 etwa nicht, daß ALLAH sieht?!
Rusça:
Неужели он не знал, что Аллах видит его?
Açıklama:

kellâ leil lem yentehi lenesfe`am binnâṣiyeh.
Arapça:
كَلَّا لَئِن لَّمْ يَنتَهِ لَنَسْفَعًا بِالنَّاصِيَةِ
Türkçe:
İş, sandığı gibi değil! Eğer vazgeçmezse yemin olsun, o alnı mutlaka tutup sürteceğiz!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hayır, hayır! Eğer o, bu davranışından vazgeçmezse, and olsun ki biz, onu perçeminden, o günahkâr ve yalancı perçeminden tutup cehenneme sürükleriz.
Diyanet Vakfı:
Hayır, hayır! Eğer vazgeçmezse, derhal onu alnından (perçeminden), yakalarız (cehenneme atarız).
İngilizce:
Let him beware! If he desist not, We will drag him by the forelock,-
Fransızca:
Mais non ! S'il ne cesse pas, Nous le saisirons certes, par le toupet,
Almanca:
Gewiß, nein! Wenn er nicht aufhört, werden WIR doch die Stirnhaare zerren,
Rusça:
Но нет, если он не перестанет, то Мы схватим его за хохол -
Açıklama:

nâṣiyetin kâẕibetin ḫâṭieh.
Arapça:
نَاصِيَةٍ كَاذِبَةٍ خَاطِئَةٍ
Türkçe:
O yalancı, o günahkâr alnı.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hayır, hayır! Eğer o, bu davranışından vazgeçmezse, and olsun ki biz, onu perçeminden, o günahkâr ve yalancı perçeminden tutup cehenneme sürükleriz.
Diyanet Vakfı:
O yalancı, günahkar alından (perçemden),
İngilizce:
A lying, sinful forelock!
Fransızca:
le toupet d'un menteur, d'un pécheur.
Almanca:
Stirnhaare, die lügnerisch und verfehlend sind.
Rusça:
хохол лживый, грешный.
Açıklama:

felyed`u nâdiyeh.
Arapça:
فَلْيَدْعُ نَادِيَهُ
Türkçe:
Hadi çağırsın derneğini/kurultayını!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O zaman o taraftarlarını yardıma çağırsın.
Diyanet Vakfı:
O, hemen gidip meclisini (kendi taraftarlarını) çağırsın.
İngilizce:
Then, let him call (for help) to his council (of comrades):
Fransızca:
Qu'il appelle donc son assemblée.
Almanca:
So soll er seine Vereinigung rufen!
Rusça:
Пусть он зовет свое сборище.
Açıklama:

sened`u-zzebâniyeh.
Arapça:
سَنَدْعُ الزَّبَانِيَةَ
Türkçe:
Biz de çağıracağız zebanileri!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz de Zebanileri çağıracağız.
Diyanet Vakfı:
Biz de zebanileri çağıracağız.
İngilizce:
We will call on the angels of punishment (to deal with him)!
Fransızca:
Nous appellerons les gardiens (de l'Enfer).
Almanca:
WIR werden die strengen Engel rufen.
Rusça:
Мы же позовем адских стражей!
Açıklama:

kellâ. lâ tüṭi`hü vescüd vaḳterib.
Arapça:
كَلَّا لَا تُطِعْهُ وَاسْجُدْ وَاقْتَرِب ۩
Türkçe:
Sakın, sakın! Ona boyun eğme; secde et ve yaklaş!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sakın onu dinleme de (Rabbine) secde et ve yaklaş.
Diyanet Vakfı:
Hayır! Ona uyma! Allah'a secde et ve (yalnızca O'na) yaklaş!
İngilizce:
Nay, heed him not: But bow down in adoration, and bring thyself the closer (to Allah)!
Fransızca:
Non ! Ne lui obéis pas; mais prosterne-toi et rapproche-toi
Almanca:
Gewiß, nein! Höre nicht auf ihn, vollziehe Sudschud und nähere dich!
Rusça:
Но нет! Не повинуйся ему, а пади ниц и приближайся к Аллаху.
Açıklama:
Sayfalar
