Sayfa 317

ḳâlû mâ aḫlefnâ mev`ideke bimelkinâ velâkinnâ ḥummilnâ evzâram min zîneti-lḳavmi feḳaẕefnâhâ fekeẕâlike elḳa-ssâmiriyy.

Türkçe:
Dediler ki: "Biz sana kendi irademizle/malımızla karşı çıkmadık. Olay şu: Bize o topluluğun süs eşyalarından bazıları yükletilmişti, onları kaldırıp attık; aynı şekilde Sâmirî de attı."
İngilizce:
They said: "We broke not the promise to thee, as far as lay in our power: but we were made to carry the weight of the ornaments of the (whole) people, and we threw them (into the fire), and that was what the Samiri suggested.
Fransızca:
Ils dirent : "Ce n'est pas de notre propre gré que nous avons manqué à notre engagement envers toi. Mais nous fûmes chargés de fardeaux d'ornements du peuple (de Pharaon); nous les avons donc jetés (sur le feu) tout comme le Samiri les a lancés.
Almanca:
Sie sagten: "Wir brachen das Versprechen dir gegenüber nicht aus eigener Kraft. Auf uns wurden aber Schwerlastende von dem Schmuck der Leute gelegt, dann warfen wir sie (ins Feuer)." Und solcherart warf ebenfalls As-samiri.
Rusça:
Они сказали: "Мы не нарушали данного тебе обещания по своей воле. Мы были нагружены тяжелыми украшениями того народа и бросили их в огонь, и самаритянин тоже бросил".
Arapça:
قَالُوا مَا أَخْلَفْنَا مَوْعِدَكَ بِمَلْكِنَا وَلَٰكِنَّا حُمِّلْنَا أَوْزَارًا مِّن زِينَةِ الْقَوْمِ فَقَذَفْنَاهَا فَكَذَٰلِكَ أَلْقَى السَّامِرِيُّ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar dediler ki: "Biz sana verdiğimiz sözden, kendiliğimizden caymadık. Fakat biz o (Kıbtî) kavminin süs eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiştik. Onları (ateşe) attık. Sâmirî de (kendi mücevheratını) böylece atmıştı."
Diyanet Vakfı:
Dediler ki: Biz sana olan vadimizden, kendi kudret ve irademizle dönmedik. Fakat biz, o kavmin (Mısır'lıların) zinet eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiş, sonra da onları atmıştık; aynı şekilde Samiri de atmıştı.

Sayfalar

Sayfa 317 beslemesine abone olun.