
ḫâşi`aten ebṣâruhüm terheḳuhüm ẕilleh. veḳad kânû yüd`avne ile-ssücûdi vehüm sâlimûn.
Arapça:
خَاشِعَةً أَبْصَارُهُمْ تَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌ ۖ وَقَدْ كَانُوا يُدْعَوْنَ إِلَى السُّجُودِ وَهُمْ سَالِمُونَ
Türkçe:
Gözleri yere eğilmiş, benliklerini zillet kaplamıştır. Onlar, sapasağlam oldukları zaman da secde etmeye çağrılıyorlardı.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gözleri düşük bir halde kendilerini bir zillet kaplar. Oysa onlar sapasağlam iken de secdeye davet ediliyorlardı.
Diyanet Vakfı:
Gözleri horluktan aşağı düşmüş bir halde kendilerini zillet bürür. Halbuki onlar, sapasağlam iken de secdeye davet ediliyorlardı (fakat yine secde etmiyorlardı).
İngilizce:
Their eyes will be cast down,- ignominy will cover them; seeing that they had been summoned aforetime to bow in adoration, while they were whole, (and had refused).
Fransızca:
Leurs regards seront abaissés, et l'avilissement les couvrira. Or, ils étaient appelés à la Prosternation au temps où ils étaient sains et saufs ! ...
Almanca:
ihre Blicke sind (vor Ehrfurcht) gesenkt, und Demütigung überkommt sie. Und bereits wurden sie zum Sudschud aufgefordert, als sie heil waren.
Rusça:
Их взоры потупятся, и унижение покроет их. А ведь их призывали пасть ниц, когда они пребывали во здравии.
Açıklama:
