Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

5

Sûredeki Ayet No: 

7

Ayet No: 

676

Sayfa No: 

108

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَاذْكُرُوا نِعْمَةَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَمِيثَاقَهُ الَّذِي وَاثَقَكُم بِهِ إِذْ قُلْتُمْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا ۖ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۚ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ

Çeviriyazı: 

veẕkürû ni`mete-llâhi `aleyküm vemîŝâḳahü-lleẕî vâŝeḳaküm bihî iẕ ḳultüm semi`nâ veeṭa`nâ. vetteḳu-llâh. inne-llâhe `alîmüm biẕâti-ṣṣudûr.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Allah'ın, üzerinizdeki nimetini ve "İşittik, itaat ettik" dediğinizde sizden aldığı ve kendisiyle sizi bağladığı ahdini hatırlayın. Allah'tan korkun, çünkü Allah göğüslerin özünü çok iyi bilir.

Diyanet İşleri: 

Allah'ın size olan nimetini ve "İşittik, itaat ettik" dediğinizde sizi andına bağladığı sözünü anın. Allah'tan sakının, Allah içinizde olanı elbette bilir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Anın size verilen Allah nimetini ve duyduk, itaat ettik dediğiniz zaman ona vermiş olduğunuz sözü ki bu sözle bağlamıştır sizi ve çekinin Allah'tan. Şüphe yok ki Allah, yüreklerde ne var bilir.

Şaban Piriş: 

Allah’ın size olan nimetini ve “İşittik, itaat ettik” dediğinizde sizden aldığı sağlam sözünüzü düşünün, Allah’tan sakının/takvalı olun. Allah, kalplerde olanı çok iyi bilir.

Edip Yüksel: 

ALLAH'ın üzerinizdeki nimetini ve O'nunla yaptığınız sözleşmeyi hatırlayın: "İşittik ve itaat ettik," demiştiniz. ALLAH'ı dinleyin; ALLAH içinizde olanları biliyor.

Ali Bulaç: 

Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve: "İşittik ve itaat ettik" dediğinizde sizi, kendisiyle bağladığı sözünü (misakını) anın. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, sinelerin özünde olanı bilendir.

Suat Yıldırım: 

Allah'ın size lütfettiği nimeti ve sizin “duyduk ve itaat ettik, baş üstüne!” dediğiniz vakit, sizden aldığı sözünüzü hatırlayın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah sinelerde saklı bütün sırları bilir.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve Allah Teâlâ´nın üzerinizde bulunan nîmetini ve «İşittik ve itaat ettik,» dediğiniz vakit Cenâb-ı Hakk´ın sizi onunla bağladığı ahdini yâd ediniz ve Allah Teâlâ´dan korkunuz. Şüphe yok ki Allah Teâlâ bütün sinelerde olanı bilir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Allah'ın, üzerinizdeki nimetini ve sizi bağladığı mîsakını unutmayın. Hani, "İşittik, boyun eğdik!" demiştiniz. Allah'tan sakının. Allah, göğüslerin içindekini çok iyi bilir.

Bekir Sadak: 

Ey Inananlar! Allah´in uzerinize olan nimetini anin: Hani bir topluluk size tecavuze kalkismisti da Allah onlara mani olmustu. Allah´tan sakinin, inananlar Allah´a guvensinler.*

İbni Kesir: 

Ve Allah´ın üzerinizdeki nimetini

Adem Uğur: 

Allah´ın size olan nimetini, &quot

İskender Ali Mihr: 

Allah´ın, sizin üzerinizdeki nimetini ve: “İşittik ve itaat ettik” dediğiniz zaman, onunla sizi bağladığı misakınıhatırlayın. Allah´a karşı takvâ sahibi olun, muhakkak ki O, göğüslerde (sinelerde) olanı en iyi bilir.

Celal Yıldırım: 

Allah´ın size olan nîmetini ve «İşittik, itaat ettik» dediğiniz zaman sizi bağladığı mîsakını hatırlayın. Allah´tan korkup (ahdi ve andı bozmaktan) sakının. Şüphesiz ki Allah göğüslerdekini gereği gibi bilir.

Tefhim ul Kuran: 

Allah´ın üzerinizdeki nimetini ve: «İşittik ve itaat ettik» dediğinizde sizi, kendisiyle bağladığı sözünü (misakını) anın. Allah´tan korkup sakının. Şüphesiz Allah, sinelerin özünde olanı bilendir.

Fransızca: 

Et rappelez-vous le bienfait d'Allah sur vous, ainsi que l'alliance qu'Il a conclue avec vous, quand vous avez dit : "Nous avons entendu et nous avons obéi" . Et craignez Allah. Car Allah connaît parfaitement le contenu des coeurs.

İspanyolca: 

Recordad la gracia que Alá os dispensó y el pacto que concluyó con vosotros cuando dijisteis: «Oímos y obedecemos». ¡Temed a Alá! Alá sabe bien lo que encierran los pechos.

İtalyanca: 

Ricordate i benefici che Allah vi ha concessi e il Patto che stringeste con Lui quando diceste: «Abbiamo sentito e obbediamo». Temete Allah. Egli conosce quello che è nei cuori.

Almanca: 

Und entsinnt euch ALLAHs Gabe euch gegenüber und Dessen Gelöbnis, das ER von euch entgegennahm, als ihr sagtet: "Wir haben zugehört und gehorcht." Und handelt Taqwa gemäß ALLAH gegenüber! Gewiß, ALLAH ist allwissend über das, was in den Brüsten ist.

Çince: 

你们当铭记真主所赐你们的恩典, 和他与你们所缔的盟约; 当时, 你们曾说: 我们听从了。你们当敬畏真主。真主确是全知心事的。

Hollandaca: 

Gedenkt dus Gods gunst omtrent u en het verbond, dat hij met u heeft aangegaan, toen gij zeidet: Wij hebben gehoord, en zullen gehoorzamen. Vreest God; want God kent het meest verborgene gedeelte van des menschen borst.

Rusça: 

Помните о милости Аллаха к вам и завете, который Он заключил с вами, когда вы сказали: "Слушаем и повинуемся". Бойтесь Аллаха, ведь Аллаху известно о том, что в груди.

Somalice: 

Xusuusta Nicmada Eebe iyo Ballankiisa uu idin kula Ballamay markaad Dhahdeen waan maqalay waana adeecnay kana Dhawrsada Eebe ILIeen ILaahay waa Ogyahay waxa Laabta ku Sugane.

Swahilice: 

Na kumbukeni neema ya Mwenyezi Mungu iliyo juu yenu, na ahadi yake aliyo fungamana nanyi mlipo sema: Tumesikia na tumet'ii. Na mcheni Mwenyezi Mungu. Hakika Mwenyezi Mungu ni Mjuzi sana wa yaliyomo vifuani.

Uygurca: 

(ئى مۆمىنلەر!) اﷲ نىڭ سىلەرگە بەرگەن (ئۇلۇغ) نېمىتىنى ۋە سىلەر بىلەن قىلغان مۇئاھىدىسىنى ئەسلەڭلار، ئەينى زاماندا سىلەر: «ئاڭلىدۇق ۋە ئىتائەت قىلدۇق» دېگەن ئىدىڭلار، اﷲ تىن قورقۇڭلار (يەنى اﷲ قا بەرگەن ئەھدىنى بۇزۇشتىن ساقلىنىڭلار). اﷲ ھەقىقەتەن (بەندىلىرىنىڭ) دىللىرىدىكى سىرلىرىنى بىلگۈچىدۇر

Japonca: 

あなたがたに対するアッラーの恩恵と,かれがあなたがたと結ばれた約束を心に銘じ,あなたがたが,「わたしたちは聴きました,従います。」と言った時を思い,アッラーを畏れなさい。アッラーは,あなたがたが胸の中に抱くことを熟知なされる。

Arapça (Ürdün): 

«واذكروا نعمة الله عليكم» بالإسلام «وميثاقه» عهده «الذي واثقكم به» عاهدكم عليه «إذ قلتم» للنبي صلي الله عليه وسلم حين بايعتموه «سمعنا وأطعنا» في كل ما تأمر به وتنهى مما نحب ونكره «واتقوا الله» في ميثاقه أن تنقضوه «إن الله عليم بذات الصدور» بما في القلوب فبغيره أولى.

Hintçe: 

और जो एहसानात ख़ुदा ने तुमपर किए हैं उनको और उस (एहद व पैमान) को याद करो जिसका तुमसे पक्का इक़रार ले चुका है जब तुमने कहा था कि हमने (एहकामे ख़ुदा को) सुना और दिल से मान लिया और ख़ुदा से डरते रहो क्योंकि इसमें ज़रा भी शक नहीं कि ख़ुदा दिलों के राज़ से भी बाख़बर है

Tayca: 

และจงรำลึกถึงความกรุณาเมตตาของอัลลอฮ์ที่มีต่อพวกเจ้า และสัญญาของพระองค์ที่ได้ทรงกระทำมันไว้แก่พวกเจ้า ขณะที่พวกเจ้ากล่าวว่า พวกเราได้ยินแล้ว และพวกเราเชื่อฟังแล้ว และพึงยำเกรงอัลลอฮ์เถิด แท้จริงอัลลอฮ์นั้นทรงรอบรู้ถึงสิ่งที่อยู่ในทรวงอก

İbranice: 

זכרו את החסד שהעניק לכם אלוהים, ואת בריתו אשר כרת עמכם, כאשר אמרתם, 'שמענו ועשינו,' ויראו את אלוהים, כי אלוהים יודע מה נסתר בתוך הלבבות

Hırvatça: 

I sjetite se Allahove blagodati kojom vas je obasuo i zavjeta kojim vas je obavezao, kad ste rekli: "Slušamo i pokoravamo se!" I bojte se Allaha! Zaista Allah dobro zna sve što je u grudima.

Rumence: 

Amintiţi-vă de harul lui Dumnezeu asupra voastră şi de legământul încheiat cu voi, când aţi spus: “Am auzit şi ne supunem!” Temeţi-vă de Dumnezeu! Dumnezeu este Ştiutor al lăuntrului inimilor.

Transliteration: 

Waothkuroo niAAmata Allahi AAalaykum wameethaqahu allathee wathaqakum bihi ith qultum samiAAna waataAAna waittaqoo Allaha inna Allaha AAaleemun bithati alssudoori

Türkçe: 

Allah'ın, üzerinizdeki nimetini ve sizi bağladığı mîsakını unutmayın. Hani, "İşittik, boyun eğdik!" demiştiniz. Allah'tan sakının. Allah, göğüslerin içindekini çok iyi bilir.

Sahih International: 

And remember the favor of Allah upon you and His covenant with which He bound you when you said, "We hear and we obey"; and fear Allah. Indeed, Allah is Knowing of that within the breasts.

İngilizce: 

And call in remembrance the favour of Allah unto you, and His covenant, which He ratified with you, when ye said: "We hear and we obey": And fear Allah, for Allah knoweth well the secrets of your hearts.

Azerbaycanca: 

Allahın sizə olan ne’mətini və: “Eşitdik və itaət etdik”, - dediyiniz zaman sizinlə bağladığı əhdi unutmayın. Allahdan qorxun. Şübhə yoxdur ki, Allah ürəklərdə olanları (qəlblərin sirrini) biləndir!

Süleyman Ateş: 

Allah'ın size olan ni'metini ve O'na verdiğiniz sözü hatırlayın: Hani "İşittik ve ita'at ettik!" demiştiniz. Allah'tan korkun; çünkü Allah, göğüslerin özünü bilir.

Diyanet Vakfı: 

Allah'ın size olan nimetini, "Duyduk ve kabul ettik" dediğiniz zaman sizi bununla bağladığı (O'na verdiğiniz) sözü hatırlayın ve Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, kalblerin içindekini bilmektedir.

Erhan Aktaş: 

Allah’ın, size olan nimetini ve “İşittik ve itaat ettik.” dediğinizde, onunla sizi bağladığı sözünüzü hatırlayın. Allah’a karşı takvâlı(1) olun. Kuşkusuz, Allah göğüslerde olanı gerçeğiyle bilendir.

Kral Fahd: 

Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve (bir zamanlar) "dinledik ve itaat ettik" dediğinizde, sizi kendisiyle bağladığı O'na olan sözünüzü hatırlayın. Allah'tan korkun. Şüphe yoktur ki Allah, göğüslerde olan (sırr)ı hakkıyla bilir.

Hasan Basri Çantay: 

Allahın, üzerinizdeki ni´metini ve: «Dinledik, itaat etdik» dediğiniz zaman ona andınızı — ki O, sizi onunla bağlamışdır — (unutmayıb) hatırlayın. Allahdan korkun. Şübhe yok ki Allah göğüslerde olan sırrı dahi bilicidir.

Muhammed Esed: 

(Daima) hatırlayın, Allahın size bahşettiği nimetleri ve "Duyduk ve itaat ettik!" dediğinizde Allaha karşı altına girdiğiniz kesin taahhüdü. O halde, Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun: şüphe yok ki Allah, (insanların) kalpler(in)de olanı kesinlikle bilir.

Gültekin Onan: 

Tanrı´nın üzerinizdeki nimetini ve: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve sizi “-Dinledik, itaat ettik” dediğiniz zaman, bağladığı mîsakını unutmayın, hatırlayın. Allah’dan korkun. Şüphesiz ki Allah, bütün göğüslerin (kalblerin) esrarını tamamiyle bilir.

Portekizce: 

E recordai-vos das mercês de Deus para convosco e da promessa que recebeu de vós, quando dissestes: Escutamos eobedecemos! Temei, pois, a Deus, porque Ele bem conhece as intimidades dos corações.

İsveççe: 

Minns Guds välgärningar mot er och att Han knöt er till Sig med Sitt förbund och att ni svarade: "Vi hör och vi lyder." Och frukta Gud - Gud vet vad som rör sig i människans innersta.

Farsça: 

و نعمت خدا را بر خود و پیمانش را که [در لزوم اطاعت از او و پیامبرش] با شما محکم و استوار کرد، یاد کنید، هنگامی که گفتید: شنیدیم و اطاعت کردیم. و از خدا پروا کنید؛ زیرا خدا به آنچه در سینه هاست، داناست.

Kürtçe: 

یادی چاکەو فەزڵی خوا بکەنەوە بەسەرتانەوە. وە ئەو پەیمانەی کەدایمەزراندن پێی کاتێک کەووتتان بیستمان وگوێڕایەڵ بووین لەخوا بترسن بەڕاستی خوا چاک ئاگادارە بەوەی لە سینگەکاندایە

Özbekçe: 

Аллоҳнинг сизга берган неъматини ва сиздан олган аҳдини эсланг. Ўзингиз: «Эшитдик ва итоат қилдик», дегансиз-а?! Ва Аллоҳга тақво қилинг. Албатта, Аллоҳ кўкраклардаги нарсани ҳам билгувчи зотдир. (Инсонга Аллоҳ берган неъматларнинг саноғига етиб бўлмаслигини, бу неъматларнинг шукрини ҳам адо эта олмаслигимизни яхши биламиз. Аммо Аллоҳнинг бизга берган неъматлари ичида энг улуғи иймон–Ислом неъмати эканини тушуниб етмоғимиз лозим. Бу улкан неъматнинг шукри унга амал қилиш билан бўлишини ҳам тушунмоғимиз керак. Оятда келаётган «мийсоқ»–аҳднома эса, Аллоҳнинг амрига итоат қилиш аҳдномаси эди. Бандалар ўзлари иймон келтириб, мўмин-мусулмон бўлганларида, «эшитдик ва итоат қиламиз», деб аҳд беришган эди. Энди аҳкомлар келди. Уни тинглаб, ўргансинлар ва итоат қилсинлар. Тақводор бўлсинлар. Чунки Аллоҳга иймонсиз, итоатсиз ва тақвосиз ҳаётнинг мазмуни бўлмайди.)

Malayca: 

Dan kenanglah nikmat Allah (yang telah dikurniakanNya) kepada kamu serta ingatlah perjanjianNya yang telah diikatNya dengan kamu, ketika kamu berkata: "Kami dengar dan kami taat (akan perintah-perintah Allah dan RasulNya)" Dan bertaqwalah kamu kepada Allah, kerana sesungguhnya Allah Maha Mengetahui akan segala (isi hati) yang ada di dalam dada.

Arnavutça: 

Kujtonie dhuntinë e Perëndisë dhe obligimin me të cilin u ka obliguar Ai juve, kur thatë: “Dëgjuam dhe u bindëm!” Druajuni Perëndisë! Se, Perëndia, di ç’keni në zemrat tuaja.

Bulgarca: 

И споменавайте благодатта на Аллах към вас, и договора с Него, за който се договори Той с вас, когато рекохте: “Чухме и се покорихме.” И се бойте от Аллах! Аллах знае съкровеното в сърцата.

Sırpça: 

И сетите се Аллахове благодати којом вас је обасуо и завета којим вас је обавезао, кад сте рекли: „Слушамо и покоравамо се! „И бојте се Аллаха! Заиста, Аллах добро зна све што је у грудима.

Çekçe: 

Pomněte tedy dobrodiní Božího vůči vám i úmluvy, kterou s vámi uzavřel, když jste pravili: 'Slyšeli jsme a poslechli jsme!' A buďte bohabojní, neboť Bůh dobře zná, co skryto je v hrudích.

Urduca: 

اللہ نے تم کو جو نعمت عطا کی ہے اس کا خیال رکھو اور اُس پختہ عہد و پیمان کو نہ بھولو جو اُس نے تم سے لیا ہے، یعنی تمہارا یہ قول کہ، "ہم نے سنا اور اطاعت قبول کی" اللہ سے ڈرو، اللہ دلوں کے راز تک جانتا ہے

Tacikçe: 

Неъматеро, ки Худо ба шумо додааст ва паймонеро, ки ба шумо бастааст, ба он ҳангом, ки гуфтед, шунидем ва фармонбардорӣ кардем, ёд оваред. Ва аз Худо битарсед, ки Худо ба он чӣ дар дилҳо мегузарад, огоҳ аст!

Tatarca: 

Аллаһуның сезгә биргән нигъмәтләрен хәтерләгез! Һәм дөньяга килмәс борын Аллаһуга биргән ґәһедегезне дә хәтерләгез! Аллаһ рухларны халык кылгач: "Әйә! Сезне юктан бар кылып тәрбияләүче мин түгелме?" – дигәч, "Әлбәттә, син! Сүзеңне ишеттек, үзеңә итагать иттек", – дидегез, шуны белегез! Аллаһудан куркыгыз, аңа гасый булудан сакланыгыз! Күкрәкләрдә булган нәрсәне Аллаһ, әлбәттә, белүче.

Endonezyaca: 

Dan ingatlah karunia Allah kepadamu dan perjanjian-Nya yang telah diikat-Nya dengan kamu, ketika kamu mengatakan: "Kami dengar dan kami taati". Dan bertakwalah kepada Allah, sesungguhnya Allah Mengetahui isi hati(mu).

Amharca: 

በእናንተም ላይ (የለገሰውን) የአላህን ጸጋ ያንንም ሰምተናል ታዘናልም ባላችሁ ጊዜ በርሱ ያጠበቀባችሁን ቃል ኪዳኑን አስታውሱ፡፡ አላህንም ፍሩ፡፡ አላህ በደረቶች ውስጥ ያለውን ሁሉ ዐዋቂ ነውና፡፡

Tamilce: 

இன்னும், உங்கள் மீதுள்ள அல்லாஹ்வின் அருட்கொடையையும், “செவிமடுத்தோம், கீழ்ப்படிந்தோம்” என்று நீங்கள் கூறியபோது அவன் உங்களிடம் உறுதிமொழி வாங்கிய அவனுடைய உறுதிமொழியையும் நினைவு கூருங்கள். இன்னும், அல்லாஹ்வை அஞ்சுங்கள். நிச்சயமாக அல்லாஹ் நெஞ்சங்களில் உள்ளவற்றை நன்கறிந்தவன் ஆவான்.

Korece: 

하나님의 은혜를 염원하고 너희에게 약속한 성약을 염원하라 만일 너희가 우리는 들었습니다 그리고 우리는 순종하였습니다 라고 말할 때 하나님을 두려워 하라하나님은 너희 심중의 모든 것을 알고 계시니라

Vietnamca: 

Các ngươi hãy nhớ ân huệ của Allah đã ban cho các ngươi và (các ngươi hãy nhớ) giao ước mà các ngươi đã cam kết với Ngài khi các ngươi nói “chúng tôi xin nghe và tuân lệnh”. Các ngươi hãy kính sợ Allah, quả thật Allah hằng biết mọi điều trong lòng (của các ngươi).