Arapça:
يَسْأَلُونَكَ مَاذَا أُحِلَّ لَهُمْ ۖ قُلْ أُحِلَّ لَكُمُ الطَّيِّبَاتُ ۙ وَمَا عَلَّمْتُم مِّنَ الْجَوَارِحِ مُكَلِّبِينَ تُعَلِّمُونَهُنَّ مِمَّا عَلَّمَكُمُ اللَّهُ ۖ فَكُلُوا مِمَّا أَمْسَكْنَ عَلَيْكُمْ وَاذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَيْهِ ۖ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۚ إِنَّ اللَّهَ سَرِيعُ الْحِسَابِ
Çeviriyazı:
yes'elûneke mâẕâ üḥille lehüm. ḳul üḥille lekümu-ṭṭayyibâtü vemâ `allemtüm mine-lcevâriḥi mükellibîne tü`allimûnehünne mimmâ `allemekümü-llâh. fekülû mimmâ emsekne `aleyküm veẕkürü-sme-llâhi `aleyh. vetteḳu-llâh. inne-llâhe serî`u-lḥisâb.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sana, kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar. De ki: "Size iyi ve temiz şeyler helal kılındı." Allah'ın size öğrettiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanların sizin için tuttuklarını yiyin ve üzerine Allah'ın adını anın (besmele çekin), Allah'tan korkun. Muhakkak Allah, hesabı çabuk görendir.
Diyanet İşleri:
Sana, kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar, de ki: Size temiz olanlar helal kılındı; Allah'ın size öğrettiği üzere alıştırıp yetiştirerek öğrettiğiniz avcı hayvanların sizin için tuttuklarını yiyin ve üzerine Allah'ın adını anın. Allah'tan sakının, doğrusu Allah hesabı çabuk görür.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Kendilerine neler helal edilmiştir diye sana sorarlar. De ki: Size temiz şeyler ve Allah'ın, size öğrettiği bilgiyle öğretip yetiştirdiğiniz avcı hayvanların tuttukları avlar helal edilmiştir. Sizin için tuttuklarını yiyin ve avlanır, avı tutup keserken Allah adını anın ve Allah'tan sakının, şüphe yok ki Allah, pek tez hesap görür.
Şaban Piriş:
Sana, kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar. De ki: Temiz olanlar size helal kılınmıştır. Allah'ın size öğrettiğinden öğrenip, eğittiğiniz avcı hayvanların sizin için tuttuklarını yiyin. (Onu av için salarken) üzerine Allah’ın adını anın (besmele çekin). Allah’tan sakının/takvalı olun. Doğrusu Allah hesabı çabucak görüverir.
Edip Yüksel:
Kendilerine neyin helal olduğunu sana soruyorlar. De ki, "Size temiz yiyecekler helal edilmiştir. ALLAH'ın size öğrettiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz köpek ve şahin gibi avcı hayvanların sizin için yakaladıklarını da yiyin ve üzerlerinde ALLAH'ın ismini anın." ALLAH'ı dinleyin. ALLAH hesabı çabuk görür.
Ali Bulaç:
Sana, kendilerine neyin helal kılındığını sorarlar. De ki: "Bütün temiz şeyler size helal kılındı." Allah'ın size öğrettiği gibi öğretip yetiştirdiğiniz avcı hayvanların yakalayıverdiklerinden de -üzerine Allah'ın adını anarak- yiyin. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.
Suat Yıldırım:
Kendilerine nelerin helâl kılındığını sana soruyorlar. De ki: “Bütün temiz ve iyi rızıklar size helâl kılınmıştır.Allah'ın size öğrettiğinden öğrenip eğittiğiniz avcı hayvanların sizin için tutup getirdiklerini yiyiniz ve üzerlerine Allah’ın adını anınız. Allah’a karşı gelmekten sakının, çünkü Allah hesabı çabuk görür.” [6,119; 7,157]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Senden sorarlar ki, kendileri için helâl kılınmış olan şey nedir? De ki: «Sizin için temiz nîmetler helâl kılınmıştır. Ve yırtıcı hayvanlardan olup Cenâbı Hakk´ın size bildirdiğinden kendilerine öğretmiş olduğunuz muallem av hayvanlarının (avladıkları da helâldir). İmdi sizin için onların tuttuklarından yeyiniz, ve onun üzerine ism-i ilâhiyi zikrediniz ve Allah Teâlâ´dan korkunuz. Şüphe yok ki Allah Teâlâ Seriu´l hisabtır.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Sana soruyorlar, onlar için helal kılınan ne? Şöyle söyle: "Sizin için bütün temiz nimetler helal kılınmıştır. Eğittiğiniz avcı kuşların tuttukları ile eğittiğiniz av köpeklerinin tuttukları da size helal kılındı. Siz bu hayvanlara, Allah'ın size öğrettiklerinden öğretiyorsunuz. O halde onların sizin için tuttuklarından da yiyin ve üzerine Allah'ın adını anın. Allah'tan sakının! Allah gerçekten hesabı çok çabuk görür."
Bekir Sadak:
Ey Inananlar! Allah icin adaleti ayakta tutup gozeten sahidler olun. Bir topluluga olan ofkeniz sizi adaletsizlige suruklemesin
İbni Kesir:
Sana, kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar. De ki: Size bütün iyi ve temizler helal kılındı. Allah´ın size öğrettiği ile alıştırıp öğrettiğiniz avcı hayvanların sizin için tuttuklarını yeyin ve üzerine Allah´ın adını anın. Ve Allah´tan sakının, muhakkak ki Allah
Adem Uğur:
Kendileri için nelerin helâl kılındığını sana soruyorlar
İskender Ali Mihr:
Sana kendileri için nelerin helâl kılındığını soruyorlar. De ki
Celal Yıldırım:
Senden kendilerine nelerin helâl kılındığını soruyorlar
Tefhim ul Kuran:
Sana, kendilerine neyin helal kılındığını sorarlar. De ki: «Bütün temiz şeyler size helal kılındı.» Allah´ın size öğrettiği gibi öğretip yetiştirdiğiniz avcı hayvanlarının yakalayıverdiklerinden de -üzerlerine Allah´ın adını anarak- yiyin. Allah´tan korkup sakının. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.
Fransızca:
Ils t'interrogent sur ce qui leur permis. Dis : "Vous sont permises les bonnes nourritures, ainsi que ce que capturent les carnassiers que vous avez dressés, en leur apprenant ce qu'Allah vous a appris. Mangez donc de ce qu'elles capturent pour vous et prononcez dessus le nom d'Allah. Et craignez Allah. Car Allah est, certes, prompt dans les comptes.
İspanyolca:
Te preguntan qué les está permitido. Di: «Os están permitidas las cosas buenas. Podéis comer de lo que os cojan los animales de presa que habéis adiestrado para la caza, tal como Alá os ha enseñado. ¡Y mencionad el nombre de Alá sobre ello! ¡Y temed a Alá». Alá es rápido en ajustar cuentas.
İtalyanca:
Ti chiederanno quello che è loro permesso. Di': «Vi sono permesse tutte le cose buone e quello che cacceranno gli animali che avete addestrato per la caccia nel modo che Allah vi ha insegnato. Mangiate dunque quello che cacciano per voi e menzionatevi il nome di Allah». Temete Allah. In verità Allah è rapido al conto.
Almanca:
Sie fragen dich, was für sie (an Speisen) halal sei. Sag: "Für halal wurden euch erklärt die Tay-yibat und (das Halten) von dem, was ihr an trainierten Jagdtieren abgerichtet habt. Ihr lehrt sie von dem, was ALLAH euch gelehrt hat. So eßt von dem, was sie für euch fangen, und sprecht ALLAHs Namen über ihnen aus. Und handelt Taqwa gemäß ALLAH gegenüber! Gewiß, ALLAH ist schnell im Zur- Rechenschaft-Ziehen.
Çince:
他们问你准许他们吃什么,你说:准许你们吃-切佳美的食物,你们曾遵真主的教诲,而加以训练的鹰犬等所为你们捕获的动物,也是可以吃的;你们放纵鹰犬的时候,当诵真主之名,并当敬畏真主。真主确是清算神速的。
Hollandaca:
Zij zullen u vragen, wat hun veroorloofd is. Antwoord: de dingen, die goed zijn, zijn u geoorloofd. De prooi der jachtdieren, die gij als honden zult hebben afgericht, naar de wetenschap, die gij van God hebt ontvangen, is u geoorloofd te eten. Eet daarom van hetgeen zij u zullen hebben verschaft, en herdenkt daarbij den naam Gods, en vreest God; want God is snel in het rekenen.
Rusça:
Они спрашивают тебя о том, что им дозволено. Скажи: "Вам дозволены блага. А то, что поймали для вас обученные хищники, которых вы обучаете, как собак, части того, чему обучил вас Аллах, ешьте и поминайте над этим имя Аллаха. Бойтесь Аллаха, ведь Аллах скор в расчете.
Somalice:
waxay ku warsan maxaa loo Xalaaleeyey waxaad dhahdaa waxaa laydiin xallilay Wanaagga (Xalaasha) iyo waxaad wax barteen oo wax Dhaawaca idinkoo ku ugaadhsan, ood baraysaan wuxuu idin baray Eebe ee ka cuna waxay idiin qabtaan ku Xusana Magaca Eebe kana Dhawrsada Eebe, ILaahay waa deg degtaa Xisaabtiisuye.
Swahilice:
Wanakuuliza wamehalalishiwa nini? Sema: Mmehalalishiwa kila vilivyo vizuri na mlicho wafundisha wanyama kukiwinda. Mnawafundisha alivyo kufunzeni Mwenyezi Mungu. Basi kuleni walicho kukamatieni, na mkisomee jina la Mwenyezi Mungu. Na mcheni Mwenyezi Mungu; hakika Mwenyezi Mungu ni Mwepesi wa kuhisabu.
Uygurca:
(ئى مۇھەممەد!) ئۇلار سەندىن ئۆزلىرىگە (يېمەك - ئىچمەكتىن) نېمىلەرنىڭ ھالال قىلىنغانلىقىنى سورايدۇ، ئېيتقىنكى، «سىلەرگە پاك نەرسىلەر ۋە (ئىت، قارچىغا، قۇشقا ئوخشاش) شىكارغا ئۆگىتىلگەن، سىلەر اﷲ نىڭ ئۆزۈڭلارغا ئۆگەتكىنى بويىچە ئۆگەتكەن ئوۋچى جانىۋارلارنىڭ شىكار قىلغان نەرسىلىرى ھالال قىلىندى، ئۇلارنىڭ سىلەر ئۈچۈن ئوۋلىغان نەرسىلىرىدىن يەڭلار (ئوۋچى جانىۋارلارنى شىكارغا قويۇپ بەرگەن چېغىڭلاردا) اﷲ نىڭ نامىنى ياد قىلىڭلار (يەنى بىسمىللا دەڭلار)، اﷲ (نىڭ ئەمرىگە مۇخالىپەتچىلىك قىلىش) تىن ساقلىنىڭلار، اﷲ ھەقىقەتەن تېز ھېساب ئالغۇچىدۇر»
Japonca:
かれらは何が許されるかに就いて,あなたに問う。言ってやるがいい。「(凡て)善いものはあなたがたに許される。あなたがたがアッラーの教えられた仕方によって訓練した鳥獣があなたがたのために捕えたものを食べなさい。だが獲物に対して,アッラーの御名を唱えなさい。アッラーを畏れなさい。本当にアッラーは清算を極めて速くなされる。」
Arapça (Ürdün):
«يسئلونك» يا محمد «ماذا أُحل لهم» من الطعام «قل أحل لكم الطيَّبات» المستلذات «و» صيد «ما علَّمتم من الجوارح» الكواسب من الكلاب والسباع والطير «مكلِّبين» حال من كلَّبت الكلب بالتشديد أي أرسلته على الصيد «تعلمونهن» حال من ضمير مكلبين أي تؤدبونهن «مما علَّمَكُمُ الله» من آداب الصيد «فكلوا مما أمسكن عليكم» وإن قتلته بأن لم يأكلن منه بخلاف غير المعلمة فلا يحل صيدها وعلامتها أن تترسل إذا أرسلت وتنزجر إذا زجرت وتمسك الصيد ولا تأكل منه وأقل ما يعرف به ثلاث مرات فإن أكلت منه فليس مما أمسكن على صاحبها فلا يحل أكله كما في حديث الصحيحين وفيه أن صيد السهم إذا أرسل وذكر اسم الله عليه كصيد المعلم من الجوارح «واذكروا اسم الله عليه» عند إرساله «واتقوا الله إن الله سريع الحساب».
Hintçe:
(ऐ रसूल) तुमसे लोग पूंछते हैं कि कौन (कौन) चीज़ उनके लिए हलाल की गयी है तुम (उनसे) कह दो कि तुम्हारे लिए पाकीज़ा चीजें हलाल की गयीं और शिकारी जानवर जो तुमने शिकार के लिए सधा रखें है और जो (तरीके) ख़ुदा ने तुम्हें बताये हैं उनमें के कुछ तुमने उन जानवरों को भी सिखाया हो तो ये शिकारी जानवर जिस शिकार को तुम्हारे लिए पकड़ रखें उसको (बेताम्मुल) खाओ और (जानवर को छोंड़ते वक्त) ख़ुदा का नाम ले लिया करो और ख़ुदा से डरते रहो (क्योंकि) इसमें तो शक ही नहीं कि ख़ुदा बहुत जल्द हिसाब लेने वाला है
Tayca:
เขาเหล่านั้นจะถามเจ้าว่า มีอะไรบ้างที่ถูกอนุมัติแก่พวกเขา จงกล่าวเถิด ที่ถูกอนุมัติแพวกเจ้านั้นคือสิ่งดี ๆ ทั้งหลาย และบรรดาสัตว์สำหรับล่าเนื้อที่พวกเจ้าฝึกสอนมัน พวกเจ้าจงบริโภคจากสิ่งที่มันจับมาให้แก่พวกเจ้า และจงกล่าวพระนามของอัลลอฮ์บนมันเสียก่อน และจงกลัวเกรงอัลลอฮ์เถิด แท้จริงอัลลอฮ์นั้นเป็นผู้ทรงรวดเร็วในการชำระสอบสวน
İbranice:
ישאלו אותך, מה עוד מורשה להם (לאכול?) אמור, 'הורשו לכם כל הדברים הטובים, וכן כל החיות ומה שלימדתם את חיות ועופות צידכם לצוד עבורכם. אכלו ממה שצדו למענכם, והזכירו את שם אלוהים עליו, ויראו את אלוהים. כי אלוהים מהיר חשבון
Hırvatça:
Pitaju te šta im je dozvoljeno. Reci: "Dozvoljena su vam lijepa jela i ono što ulove životinje koje ste lovu podučili, od onoga čime je Allah vas naučio. Jedite ono što vam one uhvate i spomenite Allahovo ime pri tome, i bojte se Allaha; Allah, zaista, brzo sviđa račune.
Rumence:
Ei te vor întreba ce le este îngăduit: Spune: “Toate cele bune vă sunt îngăduite.” Asupra celor prinse vouă de păsările de pradă îmblânzite pe care le-aţi învăţat aşa cum v-a învăţat Dumnezeu, amintiţi numele lui Dumnezeu! Temeţi-vă de Dumnezeu! Dumnezeu
Transliteration:
Yasaloonaka matha ohilla lahum qul ohilla lakumu alttayyibatu wama AAallamtum mina aljawarihi mukallibeena tuAAallimoonahunna mimma AAallamakumu Allahu fakuloo mimma amsakna AAalaykum waothkuroo isma Allahi AAalayhi waittaqoo Allaha inna Allaha sareeAAu alhisabi
Türkçe:
Sana soruyorlar, onlar için helal kılınan ne? Şöyle söyle: "Sizin için bütün temiz nimetler helal kılınmıştır. Eğittiğiniz avcı kuşların tuttukları ile eğittiğiniz av köpeklerinin tuttukları da size helal kılındı. Siz bu hayvanlara, Allah'ın size öğrettiklerinden öğretiyorsunuz. O halde onların sizin için tuttuklarından da yiyin ve üzerine Allah'ın adını anın. Allah'tan sakının! Allah gerçekten hesabı çok çabuk görür."
Sahih International:
They ask you, [O Muhammad], what has been made lawful for them. Say, "Lawful for you are [all] good foods and [game caught by] what you have trained of hunting animals which you train as Allah has taught you. So eat of what they catch for you, and mention the name of Allah upon it, and fear Allah." Indeed, Allah is swift in account.
İngilizce:
They ask thee what is lawful to them (as food). Say: lawful unto you are (all) things good and pure: and what ye have taught your trained hunting animals (to catch) in the manner directed to you by Allah: eat what they catch for you, but pronounce the name of Allah over it: and fear Allah; for Allah is swift in taking account.
Azerbaycanca:
(Ya Rəsulum!) Səndən hansı şeylərin halal edildiyini soruşurlar. De: “Bütün pak ne’mətlər sizə halal buyurulmuşdur. Allahın sizə öyrətdiyi (ov üsulları) ilə tə’lim edib əhliləşdirdiyiniz yırtıcı heyvanların (ov iti, şahin və s. ) ovladıqları da sizə halaldır. Onların sizin üçün tutub gətirdiklərindən yeyin və ona görə (tə’lim etdiyiniz heyvan və quşları ov üzərinə qısqırtdığınız, silah işlətdiyiniz və ovu kəsdiyiniz zaman) Allahın adını çəkin (bismillah, Allahu-əkbər deyin). Allahdan qorxun. Şübhəsiz ki, Allah tezliklə haqq-hesab çəkəndir!
Süleyman Ateş:
Sana, kendilerine neyin helal kılındığını soruyarlar. De ki: "Size iyi ve temiz şeyler helal kılındı. Allah'ın size öğrettiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanların, sizin için tuttuklarını yeyin ve üzerine Allah'ın adını anın, Allah'tan korkun. Çünkü Allah, hesabı çabuk görendir.
Diyanet Vakfı:
Kendileri için nelerin helal kılındığını sana soruyorlar; de ki: Bütün iyi ve temiz şeyler size helal kılınmıştır. Allah'ın size öğrettiğinden öğretip avcı hale getirdiğiniz hayvanların sizin için yakaladıklarından da yeyin ve üzerine Allah'ın adınıanın (besmele çekin). Allah'tan korkun. Allah'ın hesabı pek çabuktur.
Erhan Aktaş:
Sana, kendilerine neyin helâl olduğunu soruyorlar. De ki: “Temiz ve iyi olanlar, size helâl kılındı. Ve Allah’ın size verdiği bilgi ile eğittiğiniz eğitimli av hayvanlarının yakaladıklarını yiyin. Ve Allah’ın adını onun(1) üzerine anın. Allah’a karşı takvâlı olun. Kuşkusuz, Allah, Hesabı Çok Çabuk Gören’dir.”
Kral Fahd:
Kendileri için nelerin helâl kılındığını sana soruyorlar de ki: Bütün iyi ve temiz şeyler size helâl kılınmıştır. Allah'ın size öğrettiğinden öğretip avcı hale getirdiğiniz hayvanların sizin için yakaladıklarından da yiyin ve üzerine Allah'ın adını anın (besmele çekin). Allah’tan korkun. Allah'ın hesabı pek çabuktur.
Hasan Basri Çantay:
Kendilerine hangi şey´in halâl edildiğini sana sorarlar. De ki: «Bütün iyi ve temiz (nimetler) size halâl edilmişdir». Allahın size öğretdiğinden öğretib (terbiye ederek) yetiştirdiğiniz avcı hayvanların size tutuverdiklerinden de yeyin ve üzerine besmele çekin. Allahdan korkun. Çünkü Allah, hesabı pek çabuk görendir.
Muhammed Esed:
Kendilerine neyin helal kılındığını sana soracaklar. De ki: "Hayatın bütün güzel şeyleri size helaldir." Allahın size öğrettiği bilgiden bir kısmını öğreterek eğittiğiniz av hayvanlarına gelince, onların sizin için yakaladığı şeyi yiyin, ama üstünde Allahın adını anın ve Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun: şüphe yok ki Allah hesap görmede hızlıdır.
Gültekin Onan:
Sana kendilerine neyin helal kılındığını sorarlar. De ki: "
Ali Fikri Yavuz:
(Ey Rasûlüm), kendilerine hangi şeylerin helâl kılındığını sana soruyorlar. De ki: “- Bütün pâk nimetler size helâl kılınmıştır. Alıştırarak ve Allah’ın size öğrettiği av edeblerinden öğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanların size tutuverdiklerinden de yeyin ve üzerine Allah’ın adını anın (BİSMİLLÂH deyin). Allah’dan korkun, çünkü Allah’ın hesaba çekişi çok çabuktur.”
Portekizce:
Consultar-te-ão sobre o que lhes foi permitido; dize-lhes: Foram-vos permitidas todas as coisas sadias, bem como tudo oque as aves de rapina, os cães por vós adestrados, conforme Deus ensinou, caçarem para vós. Comei do que eles tivessemapanhado para vós e sobre isso invocai Deus, e temei-O, porque Deus é destro em ajustar contas.
İsveççe:
De frågar dig vad som är tillåtet för dem. Säg: "All god, hälsosam föda är tillåten för er." [Tillåtet är] också vad sådana djur fångar åt er som ni dresserar för jakt och lär något av det som Gud har lärt er; men uttala Guds namn över det och frukta Gud - Gud är snar att kalla till räkenskap.
Farsça:
از تو می پرسند: چه چیزی بر آنان حلال شده؟ بگو: همه پاکیزه ها و شکاری که حیوانات شکاری که به آنها شکار کردن را تعلیم داده اید، در حالی که از احکام تذکیه ای که خدا به شما آموخته به آنها می آموزید، بر شما حلال شده است؛ بنابراین از آنچه آنان برای شما [گرفته اند و] نگاه داشته اند بخورید، و نام خدا را [هنگام فرستادن حیوان شکاری] بر آن بخوانید، و از خدا پروا کنید؛ زیرا خدا حسابرسی سریع است.
Kürtçe:
(ئەی موحەممەد ﷺ) پرسیارت لێدەکەن چی حەڵاڵ کراوە بۆیان؟ بڵێ حەڵاڵ کراوە بۆتان ھەموو خۆراکە پاکەکان وە (نێچیری) ئەو باڵندە و تانجی و سەگە ڕاو کەرانەی کەفێری ڕاوتان کردوون فێری ڕاویان ئەکەن لەوەی خوافێری کردوون دەبخۆن لەوانەی بۆتان دەگرن و ناوی خوای لەسەر بھێنن (کاتێک تانجیەکەی تێبەرئەدەن وکاتێ دەیخۆن) و لەخوا بترسن بێگومان خوا لێپرسینەوەی خێرایە
Özbekçe:
Сендан уларга нима ҳалол қилинганини сўрарлар. Сен: «Сизларга пок нарсалар ҳалол қилинди. Овчи итларга ўхшатиб, Аллоҳ сизга ўргатган нарсалардан уларга ҳам ўргатган овчи ҳайвонларингиз сизга тутиб берган нарсадан енглар. Уларга Аллоҳнинг исмини зикр қилинглар. Аллоҳга тақво қилинглар. Албатта, Аллоҳ ҳисоби тезкор зотдир», деб айт!
Malayca:
Mereka bertanya kepadamu (wahai Muhammad): "Apakah (makanan) yang dihalalkan bagi mereka?" Bagi menjawabnya katakanlah: "Dihalalkan bagi kamu (memakan) yang lazat-lazat serta baik, dan (buruan yang ditangkap oleh) binatang-binatang pemburu yang telah kamu ajar (untuk berburu) mengikut cara pelatih-pelatih binatang pemburu. Kamu mengajar serta melatihnya (adab peraturan berburu) sebagaimana yang telah diajarkan Allah kepada kamu. Oleh itu makanlah dari apa yang mereka tangkap untuk kamu dan sebutlah nama Allah atasnya (ketika kamu melepaskannya berburu); dan bertaqwalah kepada Allah (dengan memelihara diri dari memakan yang diharamkan Allah); Sesungguhnya Allah Maha Cepat hitungan hisabNya"
Arnavutça:
Të pyesin ty (muslimanët) ç’është e lejueshme që të hanë ata. Thuaju (o Muhammed!): “U lejohet juve çdo gjë që është e bukur dhe at që ua gjuajnë shtazët që i keni stërvitur ju e i përdorni në gjueti, duke qenë ato të mësuara me dijeninë që ua ka dhënë Perëndia juve. Pra, hani ate që ua sjellin juve (kafshët që janë gjuajtur), e përmendni emrin e Perëndisë! Druajuni Perëndisë! Se, Perëndia është llogaritar i shpejtë.
Bulgarca:
Питат те какво им е разрешено. Кажи: “Разрешени са ви благата и онова, за което обучихте хищниците чрез дресировка, обучавайки ги на това, на което Аллах ви научи. Яжте от това, което хващат за вас и споменавайте над него името на Аллах! И бойте се от Ал
Sırpça:
Питају те шта им је дозвољено. Реци: „Дозвољена су вам лепа јела и оно што улове животиње које сте лову подучили, од онога чиме вас је Аллах научио. Једите оно што вам оне ухвате и спомените Аллахово име при томе, и бојте се Аллаха; Аллах, заиста, брзо своди рачуне.
Çekçe:
A ptají se tě, co je jim tedy dovoleno. Rci: 'Jsou vám dovoleny výtečné pokrmy a to, co pro vás ukořistila dravá zvířata, jež jste vycvičili jako psy tak, jak vás tomu naučil Bůh. A pojídejte z toho, co pro vás ukořistila, a vyslovte nad tím jméno Boží a
Urduca:
لوگ پوچھتے ہیں کہ ان کے لیے کیا حلال کیا گیا ہے، کہو تمہارے لیے ساری پاک چیزیں حلال کر دی گئی ہیں اور جن شکاری جانوروں کو تم نے سدھایا ہو جن کو خدا کے دیے ہوئے علم کی بنا پر تم شکار کی تعلیم دیا کرتے ہو وہ جس جانور کو تمہارے لیے پکڑ رکھیں اس کو بھی تم کھاسکتے ہو، البتہ اس پر اللہ کا نام لے لو اور اللہ کا قانون توڑنے سے ڈرو، اللہ کو حساب لیتے کچھ دیر نہیں لگتی
Tacikçe:
Аз ту мепурсанд, ки чӣ чизҳое бар онҳо ҳалол шудааст. Бигӯ: «Чизҳои покиза бар шумо ҳалол шуда ва низ хӯрдани сайди он ҳайвон, ки ба он сайд кардан омӯхтаед, чун паррандагони шикорӣ ва сагони шикорӣ, ҳар гоҳ онҳоро ба он сон, ки Худоятон омӯхтааст, таълим дода бошед. Аз он сайд, ки бароятон мегиранд ва нигоҳ медоранд, бихӯред ва номи Худоро бар он бихонед ва аз Худо битарсед, ки Ӯ зудҳисобкунанда аст!
Tatarca:
Ий Мухәммәд г-м, синнән сорыйлар, безгә нәрсәне аулау хәләл, дип. Син аларга әйт: "Аллаһ исеме илә бугазланган пакизә хайваннар хәләл булды, дип, янә киекләр аулар өчен үзегез өйрәткән ау этләрегез яки ау кошларыгыз тоткын хайваннар, кошлар ите сезгә хәләл булды. Аллаһ сезгә өйрәткән әдәпне ау этләрегезгә яки ау кошларыгызга өйрәтерсез: алар тоткан киекләрен өзгәләмәсеннәр һәм ашамасыннар, үзегезгә алып килсеннәр!" Вә башка әдәпләрне өйрәтегез. Сезнең өчен тоткан нәрсәләрен ашагыз, аучы хайваннарыгызны җибәргәндә: "Бисмилләһи Аллаһу әкбәр" – дип җибәрегез! Аллаһудан куркыгыз, үләксәне яки Аллаһ исеме әйтелмичә бугазланган хайван итен ашаудан сакланыгыз! Бит, шиксез, Аллаһ ашыгып хисап итүче.
Endonezyaca:
Mereka menanyakan kepadamu: "Apakah yang dihalalkan bagi mereka?". Katakanlah: "Dihalalkan bagimu yang baik-baik dan (buruan yang ditangkap) oleh binatang buas yang telah kamu ajar dengan melatih nya untuk berburu; kamu mengajarnya menurut apa yang telah diajarkan Allah kepadamu. Maka makanlah dari apa yang ditangkapnya untukmu, dan sebutlah nama Allah atas binatang buas itu (waktu melepaskannya). Dan bertakwalah kepada Allah, sesungguhnya Allah amat cepat hisab-Nya.
Amharca:
ለእነርሱ ምን እንደተፈቀደላቸው ይጠይቁሃል፡፡ በላቸው፡- «ለእናንተ መልካሞች ሁሉና እነዚያም ከአዳኞች አሰልጣኞች ኾናችሁ ያስተማራችኋቸው (ያደኑት) ተፈቀደላችሁ፡፡ አላህ ከአስተማራችሁ ዕውቀት ታስተምሯቸዋላችሁ፡፡ ለእናንተም ከያዙላችሁ ነገር ብሉ፡፡ በርሱም ላይ የአላህን ስም አውሱ፡፡ አላህንም ፍሩ አላህ ምርመራው ፈጣን ነውና፡፡»
Tamilce:
அவர்கள் தங்களுக்கு ஆகுமாக்கப்பட்டது எது என்று உம்மிடம் கேட்கிறார்கள். (நபியே!) கூறுவீராக: “நல்ல உணவுப் பொருட்கள்; இன்னும், (வேட்டையாடுகின்ற) மிருகங்களில் நீங்கள் கற்றுக் கொடுத்தவை வேட்டையாடியதும் உங்களுக்கு ஆகுமாக்கப்பட்டன. அல்லாஹ் உங்களுக்குக் கற்பித்தவற்றிலிருந்து அவற்றுக்கு நீங்கள் கற்றுக்கொடுங்கள். வேட்டையாட பயிற்சி அளியுங்கள். ஆக, அவை உங்களுக்காக (-உங்களுக்காக வேட்டையாடி) தடுத்துவைத்தவற்றிலிருந்து நீங்கள் புசியுங்கள். (அவற்றை வேட்டையின் மீது ஏவிவிடும் போது) அவற்றின் மீது அல்லாஹ்வின் பெயரைக் கூறுங்கள். இன்னும் அல்லாஹ்வை அஞ்சுங்கள். நிச்சயமாக அல்லாஹ் (அடியார்களின் செயல்களை) கணக்கிடுவதில் மிகத் தீவிரமானவன் ஆவான்.
Korece:
허락된 것이 무엇이냐 그대에 게 묻거든 좋은 것들이라 말하라 또한 하나님의 가르침에 따라 육 식동물이 너희를 위해 사냥하여 온 것도 허락된 것이거늘 이는 하 나님이 너희에게 가르친 것이라 하나님의 이름을 염원하고 하나님 을 두려워하라 하나님은 계산에 빠르시니라
Vietnamca:
Họ (Các vị Sahabah(3)) hỏi Ngươi (hỡi Thiên Sứ) thực phẩm nào họ được phép dùng, Ngươi hãy bảo họ: “Các ngươi được phép dùng những loại thực phẩm tốt sạch. Những thú săn mà các ngươi đã huấn luyện chúng đúng theo những gì Allah đã dạy các ngươi, các ngươi hãy ăn thịt những con vật mà chúng bắt được cho các ngươi, tuy nhiên, các ngươi hãy nhân danh Allah khi thả chúng.(4)” Các ngươi hãy kính sợ Allah, bởi quả thật, Allah rất nhanh chóng trong việc thanh toán (phán xét và thưởng phạt). (3) Sahabah là những ai dù nam hay nữ, già hay trẻ đã gặp được Thiên Sứ một lần, tin tưởng vào Người và chết là người Muslim. Có thể tạm dịch là bạn đạo của Thiên Sứ.
(4) Tất cả động vật có nanh và móng vuốt như chim ưng, đại bàng, chó, sói, linh cẩu, beo... đều được phép huấn luyện thành thú săn. Một con thú được sử dụng đi săn là con thú có thể nghe theo mệnh lệnh người chủ, nghĩa là khi người chủ ra lệnh bảo nó đi thì nó đi và khi gọi nó về thì nó sẽ trở về. Và khi thả thú săn đi săn, chỉ cần đọc “Bismillah” thì được phép ăn thịt con vật mà nó săn được (miễn sao con vật săn được thuộc những loại được phép ăn thịt); nếu con vật còn sống thì cắt tiết nó và nhân danh Allah, còn nếu con vật đã chết thì không cần cắt tiết.
Ayet Linkleri: