Arapça:
إِلَّا الْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاءِ وَالْوِلْدَانِ لَا يَسْتَطِيعُونَ حِيلَةً وَلَا يَهْتَدُونَ سَبِيلًا
Çeviriyazı:
ille-lmüstaḍ`afîne mine-rricâli vennisâi velvildâni lâ yesteṭî`ûne ḥîletev velâ yehtedûne sebîlâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ancak gerçekten aciz ve zayıf olan, çaresiz kalan ve hicret etmeye yol bulamayan erkekler, kadınlar ve çocuklar hariç...
Diyanet İşleri:
Çaresiz kalan, yol bulamayan zavallı erkek, kadın ve çocuklar müstesnadırlar.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ancak yurtlarından göçmek için bir düzen, bir yol bulamayan gerçekten de aciz erkeklerle kadınlar ve çocuklar bu hükümden dışarı.
Şaban Piriş:
Yalnızca, erkek kadın ve çocuklardan hicret için yol bulamayan ve savunmasız güçsüz bırakılanlar müstesnadır.
Edip Yüksel:
Ancak, hiç bir çıkış yoluna gücü yetmeyen ve göç etmeye yol bulamayan erkek, kadın ve çocuk ezilmişler hariç.
Ali Bulaç:
Ancak erkeklerden, kadınlardan ve çocuklardan müstaz'aflar olup hiçbir çareye güç yetiremeyenler ve bir yol (çıkış) bulamayanlar başka.
Suat Yıldırım:
Ancak, her türlü imkândan mahrum ve hicret için yol bulamayan erkekler, kadınlar ve çocuklar bu hükmün dışındadırlar. Çünkü bunları Allah'ın affedeceği umulur. Allah gerçekten afüv ve gafurdur (affı ve mağfireti boldur).
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ancak erkeklerden ve kadınlardan ve çocuklardan zayıf sayılıp da hiçbir çareye güçleri yetmeyenler ve hiçbir doğru yol bulamayanlar müstesna.
Yaşar Nuri Öztürk:
Kadınlardan, erkeklerden, yavrulardan hiçbiri beceri gösteremeyen, hiçbir yol bulamayanların durumu farklıdır.
Bekir Sadak:
Sen iclerinde olup da namazlarini kildirdigin zaman, bir kismi seninle beraber namaza dursun ve silahlarini da yanlarina alsinlar
İbni Kesir:
Ancak erkek, kadın ve çocuklardan çaresiz kalarak bir yol bulamayan zavallılar müstesnadır.
Adem Uğur:
Erkekler, kadınlar ve çocuklardan (gerçekten) âciz olup hiçbir çareye gücü yetmeyenler, hiç bir yol bulamayanlar müstesnadır.
İskender Ali Mihr:
Ancak erkeklerden, kadınlardan ve çocuklardan, hiçbir çareye gücü yetmeyen, (hicret için) bir yola ulaşamayan, zayıf (güçsüz) olanlar hariç.
Celal Yıldırım:
Ancak erkeklerden, kadınlardan ve çocuklardan cidden âciz olup bir çare bulmaya güç getiremiyenler ve bu yüzden (hicrete) yol bulamıyanlar müstesna..
Tefhim ul Kuran:
Ancak erkeklerden, kadınlardan ve çocuklardan müstaz´aflar olup hiç bir çareye güç yetiremeyenler ve bir yol (çıkış) da bulamayanlar başka.
Fransızca:
A l'exception des impuissants : hommes, femmes et enfants, incapables de se débrouiller, et qui ne trouvent aucune voie :
İspanyolca:
Quedan exceptuados los oprimidos -hombres, mujeres y niños-, que no disponen de posibilidades y no son dirigidos por el Camino.
İtalyanca:
Eccezion fatta per gli oppressi, uomini, donne e bambini sprovvisti di ogni mezzo, che non hanno trovato via alcuna;
Almanca:
Ausgenommen sind die Unterdrückten von den Männern, Frauen und Kindern, die keinen Ausweg haben und keine Möglichkeit (zur Hidschra) finden.
Çince:
惟老弱和妇孺,他们既无力迁移,又不认识道路。
Hollandaca:
Uitgenomen de zwakken onder de menschen, de vrouwen en kinderen; zij, die niet in staat zouden zijn eene list uit te denken, en niet op den weg werden geleid,
Rusça:
Это не относится только к тем слабым мужчинам, женщинам и детям, которые не могут ухитриться и не находят правильного пути.
Somalice:
Kuwa la Daeiifsado oo Rag, Haween iyo Caruur oon tabar lahayn kuna Toosi karin Jidka mooyee.
Swahilice:
Isipo kuwa wale walio kuwa wanyonge miongoni mwa wanaume na wanawake na watoto wasio na uweza wa hila ya kuongoza njia ya kuhama.
Uygurca:
پەقەت ئەرلەردىن، ئاياللاردىن، بالىلاردىن چارىسىز قالغان (يەنى ھىجرەت قىلىشقا چارە تاپالمىغان)، يول بىلمەيدىغان ئاجىزلار بۇنىڭدىن مۇستەسنا
Japonca:
只(本当に)弱かった男女と子供たちは別である。かれらは(自ら避難する)手段を見い出すことも出来ず,また道へも導かれなかった。
Arapça (Ürdün):
«إلا المستضعفين من الرجال والنساء والولدان» الذين «لا يستطيعون حيلة» لا قوة لهم على الهجرة ولا نفقة «ولا يهتدون سبيلا» طريقا إلى أرض الهجرة.
Hintçe:
मगर जो मर्द और औरतें और बच्चे इस क़दर बेबस हैं कि न तो (दारूल हरब से निकलने की) काई तदबीर कर सकते हैं और उनकी रिहाई की कोई राह दिखाई देती है
Tayca:
นอกจากบรรดาผู้ที่ถูกนับว่าอ่อนแอ ไม่ว่าจะเป็นชายและหญิง และเด็ก ก็ตามที่ไม่สามารถมีอุบายใด ๆ ได้ และทั้งไม่ได้รับการแนะนำทางหนึ่งทางใดด้วย
İbranice:
אך לא כך דין החלשים באמת בין הגברים, הנשים והילדים שלא יכלו לעזור לעצמם, ולא יכלו למצוא מוצא אחר מאשר להישאר בבתיהם
Hırvatça:
Izuzetak su nemoćni muškarci, i žene, i djeca, koji se snaći ne mogu i koji ne nađu puta.
Rumence:
Aceasta, în afară de cei neputincioşi dintre bărbaţi, femei şi copii, care neputând să întreprindă nimic, nu sunt călăuziţi pe calea cea dreaptă.
Transliteration:
Illa almustadAAafeena mina alrrijali waalnnisai waalwildani la yastateeAAoona heelatan wala yahtadoona sabeelan
Türkçe:
Kadınlardan, erkeklerden, yavrulardan hiçbiri beceri gösteremeyen, hiçbir yol bulamayanların durumu farklıdır.
Sahih International:
Except for the oppressed among men, women and children who cannot devise a plan nor are they directed to a way -
İngilizce:
Except those who are (really) weak and oppressed - men, women, and children - who have no means in their power, nor (a guide-post) to their way.
Azerbaycanca:
Yalnız hicrət etməyə yol və çarə tapmağa qadir olmayan aciz kişi, qadın və uşaqlar müstəsnadır.
Süleyman Ateş:
Yalnız hiçbir çareye gücü yetmeyen ve göç için yol bulamayan, gerçekten zayıf erkekler, kadınlar ve çocuklar hariç.
Diyanet Vakfı:
Erkekler, kadınlar ve çocuklardan (gerçekten) aciz olup hiçbir çareye gücü yetmeyenler, hiç bir yol bulamayanlar müstesnadır.
Erhan Aktaş:
Ancak, çaresiz kalan, gücü yetmeyen, bir çıkış yolu bulamayan mus’tezaf(1) erkek, kadın ve çocuklar hariç.
Kral Fahd:
Erkeklerden, kadınlardan ve çocuklardan (kâfirler yüzünden hicret etmekten gerçekten) âciz kalıp da bir çareye gücü yetmeyenler ve bir yol bulamayanlar böyle değildir.
Hasan Basri Çantay:
Erkeklerden, kadınlardan, çocuklardan za´f ve acz içinde bırakılıb da hiç bir çâreye gücü yetmeyen ve (hicrete) bir yol bulamayanlar müstesna.
Muhammed Esed:
Ama -erkek olsun, kadın olsun, çocuk olsun- hiçbir gücü olmayan ve kendilerine doğru yol gösterilmeyen çaresiz kimseler bunların dışındadır:
Gültekin Onan:
Ancak erkeklerden, kadınlardan ve çocuklardan müstaz´aflar olup hiç bir çareye güç yetiremeyenler ve bir yol (çıkış) bulamayanlar başka.
Ali Fikri Yavuz:
Erkek, kadın ve çocuklardan gücü yetmiyen biçarelerle hicret için yol bulamıyanlar müstesna (onlar cehennemlik değillerdir.)
Portekizce:
Excetuam-se os inválidos, quer sejam homens, mulheres ou crianças. Que carecem de recursos ou não podemencaminhar-se por senda alguma.
İsveççe:
Till dem skall inte räknas de svaga och förtryckta - män, kvinnor och barn - som inte kunde bryta upp och som var osäkra om vägen;
Farsça:
مگر مردان و زنان و کودکان مستضعفی که [برای نجات خود از محیط کفر و شرک] هیچ چاره ای ندارند، و راهی [برای هجرت] نمی یابند.
Kürtçe:
بێجگە لەو چەوساوانەی کە لە پیاوان و ئافرەتان و لە مناڵانن کە توانای ھیچ چارەیەکیان نیە (لەبەر بێ ھێزی و پیرییان) وە بەھیچ شێوازێک ڕێ دەرناکەن
Özbekçe:
Фақат эркаклар, аёллар ва болалардан иборат, ҳийлага қодир бўлмаган, йўлни топа олмаган бечораларгина бундан мустасно.
Malayca:
Kecuali orang-orang yang lemah (lagi uzur) dari kaum lelaki dan perempuan serta kanak-kanak, yang tidak berdaya upaya mencari helah (untuk melepaskan diri) dan tidak pula mengetahui sesuatu jalan (untuk berhijrah).
Arnavutça:
(Në këtë dënim nuk përfshihen) mashkujt e pafuqishëm, femrat dhe fëmijët, të cilët nuk kanë mund të gjenden (në situatë) e as të orientohen në rrugë (për të emigruar),
Bulgarca:
освен за слабите от мъжете, жените и децата, които са немощни и не намират път.
Sırpça:
Изузетак су немоћни мушкарци, и жене, и деца, који не могу да се снађу и који не могу да пронађу излаз.
Çekçe:
Jen utištěným mužům, ženám a dětem, kteří nemohli použít žádné lsti k vystěhování a nemohli nalézt správnou cestu,
Urduca:
ہاں جو مرد، عورتیں اور بچے واقعی بے بس ہیں اور نکلنے کا کوئی راستہ اور ذریعہ نہیں پاتے
Tacikçe:
Ғайри мардону занон ва кӯдакони кори нотавоне, ки ҳеҷ чорае наёбанд ва ба ҳеҷ ҷо роҳ набаранд.
Tatarca:
Мәгәр күчәргә көче җитмәгән зәгыйфь ирләргә, хатыннарга һәм балаларга күчмәгән өчен җәһәннәм ґәзабы булмас, алар торган җайларында кәфер кулыннан котылырга хәйлә тапмасалар, яки күчеп китәргә ничек тә көчләре җитмәсә.
Endonezyaca:
kecuali mereka yang tertindas baik laki-laki atau wanita ataupun anak-anak yang tidak mampu berdaya upaya dan tidak mengetahui jalan (untuk hijrah),
Amharca:
ግን ከወንዶችና ከሴቶች ከሕፃኖችም ሲኾኑ (ለመውጣት) መላን የማይችሉና መንገድንም የማይምመሩ ደካሞች (ቅጣት የለባቸውም)
Tamilce:
ஆண்கள், பெண்கள், சிறுவர்கள் ஆகியோரில் (ஹிஜ்ரத் செய்ய முடியாமல்) பலவீனர்களாக இருந்தவர்களைத் தவிர. (அவர்கள் மன்னிக்கப்பட்டவர்கள்.) இவர்கள் (ஹிஜ்ரத் செல்வதற்கு தேவையான) யுக்திகளை மேற்கொள்ள சக்தி பெறாமல் இருந்தார்கள். இன்னும், இவர்கள், (தப்பித்துச் செல்ல) ஒரு வழியையும் பெறாமல் இருந்தார்கள்.
Korece:
그러나 언약한 남성과 여성 그리고 어린이는 그들이 할 수 있 는 힘이 없어 그 길을 따를 수 없 었으매 제외되었노라
Vietnamca:
Ngoại trừ những người yếu đuối và cô thế trong số những người đàn ông, phụ nữ và trẻ con, họ không có phương tiện (để di cư) cũng như không được ai dẫn đường.
Ayet Linkleri: