Arapça:
آمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَأَنفِقُوا مِمَّا جَعَلَكُم مُّسْتَخْلَفِينَ فِيهِ ۖ فَالَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَأَنفَقُوا لَهُمْ أَجْرٌ كَبِيرٌ
Çeviriyazı:
âminû billâhi verasûlihî veenfiḳû mimmâ ce`aleküm müstaḫlefîne fîh. felleẕîne âmenû minküm veenfeḳû lehüm ecrun kebîr.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah'a ve Resulüne iman edin. Sizi hâkim kıldığı, sizin yönetiminize verdiği şeylerden harcayın. Sizden, inanan ve harcayanlar için büyük mükafat vardır.
Diyanet İşleri:
Ey insanlar! Allah'a ve Peygamberine inanın; sizi varis kıldığı şeylerden sarfedin; aranızdan, inanıp da sarfeden kimselere büyük ecir vardır
Abdulbakî Gölpınarlı:
İnanın Allah'a ve Peygamberine ve sizi sahib ettiği, sizin tasarrufunuza verdiği malların bir kısmını, onun yolunda harcayın; artık sizden inanan ve mallarını harcayanlara büyük bir mükafat var.
Şaban Piriş:
Allah'a ve Rasûlüne iman edin ve O'nun yönetimini size bıraktığı mallardan infak edin. Sizden iman edip, infak eden kimselere büyük bir mükâfat vardır.
Edip Yüksel:
ALLAH'a ve elçisine inanın ve yönetiminize verdiği şeylerden yardım için verin. Sizden inanıp yardım edenler için büyük bir ödül vardır.
Ali Bulaç:
Allah'a ve Resûlü’ne iman edin. "Sizi kendilerinde halifeler kılıp harcama yetkisi verdiği' şeylerden infak edin. Artık sizden kim iman edip infak ederse, onlara büyük bir ecir vardır.
Suat Yıldırım:
Allah'a ve Resulüne iman edin ve O’nun (sizi emanetçi yaptığı) yönetimini size bıraktığı mallardan harcayın.İçinizden iman edip harcayanlara büyük ecir vardır.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Allah´a ve Peygamberine imân edin. Kendisinde sizi istihlâf etmiş olduğu şeylerden infakta bulunun. İmdi sizden o kimseler ki, imân ettiler ve infakta bulundular, onlar için pek büyük bir mükâfaat vardır.
Yaşar Nuri Öztürk:
Allah'a ve resulüne iman edin; sizi üzerinde buyruk sahibi yaptığı şeylerden başkalarına bol bol verin! İçinizden iman eden ve infakta bulunanlar için çok büyük bir ödül vardır.
Bekir Sadak:
Ikiyuzlu erkek ve kadinlar muminlere"
İbni Kesir:
Allah´a ve peygamberine iman edin ve sizi halifeler kıldığı şeylerden de infak edin. Aranızdan iman edip de infak eden kimselere büyük mükafat vardır.
Adem Uğur:
Allah´a ve Resûlü´ne iman edin. Sizi, üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı şeylerden harcayın. Sizden iman edip de (Allah rızası için) harcayan kimselere büyük mükâfat vardır.
İskender Ali Mihr:
Allah´a ve O´nun resûlüne îmân edin. Ve sizi vekil kıldığı şeylerden infâk edin. Böylece sizden âmenû olup infâk edenler için büyük ecir vardır.
Celal Yıldırım:
Allah´a ve Peygamberine imân edin
Tefhim ul Kuran:
Allah´a ve Rasulü´ne iman edin. Size harcama yetkisi verdiği şeylerden infak edin ki sizi onların üzerinde halifeler kıldı. Artık sizden kim iman edip infak ederse, onlar için büyük bir ecir vardır.
Fransızca:
Croyez en Allah et en Son Messager, et dépensez de ce dont Il vous a donné la lieutenance. Ceux d'entre vous croient et dépensent [pour la cause d'Allah] auront une grande récompense.
İspanyolca:
¡Creed en Alá y en Su Enviado! Dad limosna de los bienes de los que Él os ha hecho últimos poseedores. Aquéllos de vosotros que hayan creído y dado limosna tendrán una gran recompensa.
İtalyanca:
Credete in Allah e nel Suo Messaggero e date [una parte] di ciò di cui Allah vi ha fatto vicari. Per coloro che credono e saranno generosi, ci sarà ricompensa grande.
Almanca:
Verinnerlicht den Iman an ALLAH und Seinen Gesandten und spendet von dem, worin ER euch zu Sachwaltern machte. Für diejenigen von euch, die den Iman verinnerlichten und spendeten, ist eine große Belohnung bestimmt.
Çince:
你们应当信仰真主和使者,你们应当分舍他所委你们代管的财产,你们中信道而且施舍者,将受重大的报酬。
Hollandaca:
Gelooft in God en zijn gezant, en geef in aalmoezen een gedeelte weg van de welvaart, waarvan God u de erfgenamen heeft gemaakt; want aan degenen van u, die gelooven en aalmoezen geven, zal eene groote belooning worden geschonken.
Rusça:
Веруйте в Аллаха и Его Посланника и расходуйте из того, что Он дал вам в распоряжение. Тем же из вас, которые уверовали и расходовали, уготована великая награда.
Somalice:
Rumeeya Eebe iyo Rasuulkiisa, bixiyana waxa ka mid ah wuxuu idiinka dhigay wakiillo (maamulkiisa) kuwa rumeeyay Eebe oo idinka mid ah waxna bixiyay waxay Mudan ajir wayn.
Swahilice:
Muaminini Mwenyezi Mungu na Mtume wake; na toeni katika alivyo kufanyeni nyinyi kuwa ni waangalizi wake. Basi walio amini miongoni mwenu, na wakatoa, wana malipo makubwa.
Uygurca:
اﷲ قا ۋە ئۇنىڭ پەيغەمبىرىگە ئىمان كەلتۈرۈڭلار، اﷲ سىلەرنى ئىگە قىلغان ماللاردىن سەدىقە قىلىڭلار، سىلەردىن ئىمان ئېيتقانلار ۋە سەدىقە قىلغانلار چوڭ ساۋابقا ئىگە بولىدۇ
Japonca:
アッラーとその使徒を信じ,かれがあなたがたに継がせられたものの中から,(主の道のために)施しなさい。あなたがたの中で信仰して(財産や技能や労力を)使用する者,かれらには偉大な報奨があろう。
Arapça (Ürdün):
«آمنوا» داوموا على الإيمان «بالله ورسوله وأنفقوا» في سبيل الله «مما جعلكم مستخلفين فيه» من مال من تقدمكم وسيخلفكم فيه من بعدكم، نزل في غزوة العسرة وهي غزوة تبوك «فالذين آمنوا منكم وأنفقوا» إشارة إلى عثمان رضي الله عنه «لهم أجر كبير».
Hintçe:
(लोगों) ख़ुदा और उसके रसूल पर ईमान लाओ और जिस (माल) में उसने तुमको अपना नायब बनाया है उसमें से से कुछ (ख़ुदा की राह में) ख़र्च करो तो तुम में से जो लोग ईमान लाए और (राहे ख़ुदा में) ख़र्च करते रहें उनके लिए बड़ा अज्र है
Tayca:
พวกเจ้าจงศรัทธาต่ออัลลอฮ. และร่อซูลของพระองค์ และจงบริจาคในทางของอัลลอฮจากสิ่งที่พระองค์ทรงทำให้พวกเจ้าเป็นตัวแทนของมัน ดังนั้นบรรดาผู้ศรัทธาและบรรดาผู้บริจาคในหมู่พวกเจ้านั้นสำหรับพวกเขาจะได้รับรางวัลอันใหญ่ยิ่ง
İbranice:
האמינו באלוהים ובשליחו, וחלקו מן הממון אשר אלוהים העניק לכם. ואלה מכם אשר יאמינו ויתרמו כסף לצדקה צפוי להם גמול אדיר
Hırvatça:
Vjerujte u Allaha i Poslanika Njegova i udjeljujte iz onoga što vam je dao da naslijedite, jer one od vas koji budu vjerovali i udjeljivali čeka nagrada velika.
Rumence:
Credeţi în Dumnezeu şi în trimisul Său! Dăruiţi din ceea ce v-a dat ca urmaşi. Cei dintre voi care au crezut şi au dăruit vor avea o mare răsplată.
Transliteration:
Aminoo biAllahi warasoolihi waanfiqoo mimma jaAAalakum mustakhlafeena feehi faallatheena amanoo minkum waanfaqoo lahum ajrun kabeerun
Türkçe:
Allah'a ve resulüne iman edin; sizi üzerinde buyruk sahibi yaptığı şeylerden başkalarına bol bol verin! İçinizden iman eden ve infakta bulunanlar için çok büyük bir ödül vardır.
Sahih International:
Believe in Allah and His Messenger and spend out of that in which He has made you successors. For those who have believed among you and spent, there will be a great reward.
İngilizce:
Believe in Allah and His messenger, and spend (in charity) out of the (substance) whereof He has made you heirs. For, those of you who believe and spend (in charity),- for them is a great Reward.
Azerbaycanca:
(Ey insanlar!) Allaha və Peyğəmbərinə iman gətirin. Sizi varis etdiyi maldan (Onun yolunda) xərcləyin. Sizdən iman gətirib (mal-dövlətini Allah yolunda) sərf edənləri böyük bir mükafat gözləyir!
Süleyman Ateş:
Allah'a ve Elçisine inanın ve (O'nun) sizi hakim kıldığı, sizin yönetiminize verdiği şeylerden (Allah için) harcayın. Sizden, inanan ve (hak rızasına) harcayanlar için büyük mükafat vardır.
Diyanet Vakfı:
Allah'a ve Resulü'ne iman edin. Sizi, üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı şeylerden harcayın. Sizden iman edip de (Allah rızası için) harcayan kimselere büyük mükafat vardır.
Erhan Aktaş:
Allah’a ve Resûl’üne îmân edin. Sizi sahip kıldığı şeylerden, ihtiyaç sahiplerine yardım edin. Bilin ki sizden îmân edip, ihtiyaç sahiplerine yardım edenler için büyük ödül vardır.
Kral Fahd:
Allah'a ve Rasûlü’ne iman edin. Sizi, üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı şeylerden harcayın. Sizden iman edip de (Allah rızası için) harcayan kimselere büyük mükâfat vardır.
Hasan Basri Çantay:
Allaha ve peygamberine îman (etmekde sebat) edin, (Sizden evvel geçenlerin ardından Allahın) size (tasarruf için) vekâlet verdiği (mal) dan (Onun uğrunda) harcayın, içinizden îman edib de (o suretle) harcayanlar (yok mu?) onlar için büyük mükâfat vardır.
Muhammed Esed:
Allah´a ve Elçisi´ne inanın ve O´nun size emanet olarak tevdi ettiği şeylerden başkaları için harcayın; çünkü sizden imana eren ve (Allah yolunda) sınırsızca harcayanlar büyük bir mükafat göreceklerdir.
Gültekin Onan:
Tanrı´ya ve Resulüne inanın. ´Sizi kendilerinde halifeler kılıp harcama yetkisi verdiği´ şeylerden infak edin. Artık sizden kim inanıp infak ederse, onlara büyük bir ecir vardır.
Ali Fikri Yavuz:
Allah’a ve Rasûlüne iman edin de, sizi mirasçıları kıldığı maldan, (Allah yolunda) harcayın. İçinizden iman edib de (Allah yolunda) harcayanlar için büyük bir mükâfat vardır.
Portekizce:
Crede em Deus e em Seu Mensageiro, e fazei caridade daquilo que Ele vos fez herdar. E aqueles que, dentre vós, crereme fizerem caridade, obterão uma grande recompensa.
İsveççe:
TRO PÅ Gud och på Hans Sändebud och ge åt andra av det som Han har gett er i uppdrag att förvalta; de som tror och som ger åt andra har en riklig lön att vänta.
Farsça:
به خدا و پیامبرش ایمان آورید، و از اموالی که خدا شما را در آن جانشین خود قرار داده، انفاق کنید؛ پس برای کسانی از شما که ایمان آورده و انفاق کرده اند، پاداش بزرگی خواهد بود.
Kürtçe:
باوەڕ بھێنن بەخوا وپێغەمبەرەکەی وببەخشن لەو ماڵ وسامانەی کە (خوای گەورە) خستویەتیە ژێر دەستان وجێنشین تیایدا، ئەمجا ئەوانەتان کە باوەڕی ھێناوە وداراییان بەخشیووە ،پاداشتی گەورەیان بۆ ھەیە
Özbekçe:
Аллоҳга ва Унинг Расулига иймон келтиринглар ҳамда сизларни халифа қилиб қўйган нарсалардан эҳсон қилинглар. Бас, сизлардан иймон келтирган ва эҳсон қилганларга улкан ажр бордир.
Malayca:
Berimanlah kamu kepada Allah dan RasulNya, dan belanjakanlah (pada jalan kebajikan) sebahagian dari harta benda (pemberian Allah) yang dijadikannya kamu menguasainya sebagai wakil. Maka orang-orang yang beriman di antara kamu serta mereka membelanjakan (sebahagian dari harta itu pada jalan Allah); mereka tetap beroleh pahala yang besar.
Arnavutça:
Besoni Perëndinë dhe të Dërguarin e Tij dhe shpenzoni nga ato çka Ai ju ka lënë në dispozicion juve, se ata që kanë besuar nga ju dhe kanë shpenzuar (për të mirë), për ta ka shpërblim të madh!
Bulgarca:
Вярвайте в Аллах и в Неговия Пратеник, и раздавайте от онова, на което ви стори Той наследници! За онези от вас, които вярват и раздават, за тях ще има голяма награда.
Sırpça:
Верујте у Аллаха и Његовог Посланика и удељујте из онога што вам је дао да наследите, јер оне од вас који буду веровали и удељивали чека велика награда.
Çekçe:
Věřte v Boha a posla Jeho a rozdávejte z toho, v čem učinil vás posledními vlastníky! Těm z vás, kdož uvěřili a almužnu rozdávali, je určena odměna veliká.
Urduca:
ایمان لاؤ اللہ اور اس کے رسول پر اور خرچ کرو اُن چیزوں میں سے جن پر اس نے تم کو خلیفہ بنایا ہے جو لوگ تم میں سے ایمان لائیں گے اور مال خرچ کریں گے ان کے لیے بڑا اجر ہے
Tacikçe:
Ба Худову паёмбараш имон биёваред ва аз он мол, ки ба варосат (мерос) ба шумо расоядааст, инфоқ (садақа) кунед. Аз миёни шумо ҳар киро имон оварда ва инфоқ карда, музде фаровонаш диҳанд.
Tatarca:
Ий кешеләр Аллаһуга вә Аның рәсүленә иман китерегез, вә малларыгыздан Аллаһ күрсәткән урыннарга садака бирегез, ул маллар сезгә ата-бабаларыгыздан калды! Сезләрдән имән китереп дин тоткан хәлдә садака бирүчеләр – аларгадыр олугъ әҗерләр.
Endonezyaca:
Berimanlah kamu kepada Allah dan Rasul-Nya dan nafkahkanlah sebagian dari hartamu yang Allah telah menjadikan kamu menguasainya. Maka orang-orang yang beriman di antara kamu dan menafkahkan (sebagian) dari hartanya memperoleh pahala yang besar.
Amharca:
በአላህና በመልክተኛው እመኑ፡፡ (አላህ) በእርሱ ተተኪዎች ባደረጋችሁም ገንዘብ ለግሱ፡፡ እነዚያም ከእናንተ ውስጥ ያመኑትና የለገሱት ለእነርሱ ታላቅ ምንዳ አልላቸው፡፡
Tamilce:
அல்லாஹ்வையும் அவனது தூதரையும் நம்பிக்கை கொள்ளுங்கள்! இன்னும், அவன் எதில் உங்களை (ஒருவருக்குப் பின்னர் ஒருவரை) பிரதிநிதிகளாக ஆக்கினானோ அ(-ந்த செல்வத்)திலிருந்து தர்மம் செய்யுங்கள்! ஆக, (மனிதர்களே!) உங்களில் எவர்கள் நம்பிக்கை கொண்டார்களோ; இன்னும், தர்மம் செய்தார்களோ அவர்களுக்கு மிகப் பெரிய வெகுமதி(யாகிய சொர்க்கம்) உண்டு.
Korece:
그러므로 하나님과 그분의 선 지자를 믿고 그분께서 너희로 하 여금 상속케 한 재물을 바치라 믿 음으로 재물을 바치는 자들 위에 큰 보상이 있을 것이라
Vietnamca:
Các ngươi hãy có đức tin nơi Allah và Sứ Giả của Ngài và các ngươi hãy chi dùng (cho con đường chính nghĩa của Allah) tài sản mà Ngài đã cho các ngươi thừa hưởng. Do đó, trong các ngươi, những ai đã có đức tin và đã chi dùng tài sản (cho con đường chính nghĩa của Ngài) thì sẽ có được một phần thưởng to lớn.
Ayet Linkleri: