Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

46

Sûredeki Ayet No: 

27

Ayet No: 

4537

Sayfa No: 

505

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَلَقَدْ أَهْلَكْنَا مَا حَوْلَكُم مِّنَ الْقُرَىٰ وَصَرَّفْنَا الْآيَاتِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ

Çeviriyazı: 

veleḳad ehleknâ mâ ḥavleküm mine-lḳurâ veṣarrafne-l'âyâti le`allehüm yerci`ûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Andolsun ki, biz sizin etrafınızda bulunan bir çok memleketleri helak ettik. Belki tevhide dönerler diye ayetlerimizi çeşitli şekillerde açıkladık.

Diyanet İşleri: 

And olsun ki, çevrenizde bulunan birçok kentleri yok etmişizdir. Belki doğru yola dönerler diye ayetleri türlü türlü anlatmışızdır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve andolsun ki çevrenizdeki şehirleri de helak ettik ve tuttukları yoldan dönsünler diye de delilleri tekrartekrar açıklamadayız, bildirmedeyiz.

Şaban Piriş: 

Nitekim, çevrenizdeki şehirleri de helak etmiştik. Belki dönerler diye ayetleri tafsilli olarak açıklamıştık da...

Edip Yüksel: 

Çevrenizdeki nice kentleri de yok ettik. Dönerler diye onlara ayetleri açıklamıştık.

Ali Bulaç: 

Andolsun, Biz çevrenizde bulunan şehirlerden (birçoğunu) yıkıma uğrattık ve belki dönerler diye ayetleri çeşitli şekillerde açıkladık.

Suat Yıldırım: 

(Mekkeliler!) Etrafınızda bulunan birçok şehirleri yerle bir ettik ve yanlış yoldan dönsünler diye âyetlerimizi farklı üsluplarla tekrar tekrar açıkladık!

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Celalim hakkı için etrafınızda beldelerden bulunanları helâk etmiştik ve âyetleri de beyan etmiştik, gerekti ki, geri dönüversinler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yemin olsun, sizi çevreleyen kentleri/medeniyetleri de helâk ettik. Belki dönerler diye ayetleri değişik biçimlerde sıralayıp durmuştuk.

Bekir Sadak: 

Gokleri, yeri yaratan ve onlari yaratmaktan yorulmayan Allah´in, oluleri diriltmeye de kadir oldugunu gormezler mi? Evet

İbni Kesir: 

Andolsun ki biz, çevrenizdeki kasabaları da yok ettik. Belki dönerler diye ayetleri takrar tekrar açıkladık.

Adem Uğur: 

Andolsun biz, çevrenizdeki memleketleri de yok ettik. Belki doğru yola dönerler diye âyetleri tekrar tekrar açıkladık.

İskender Ali Mihr: 

Ve andolsun, sizin etrafınızdaki beldelerden pekçoğunu helâk ettik. Ve âyetleri açıkladık ki, belki böylece onlar dönerler diye.

Celal Yıldırım: 

And olsun ki, çevrenizdeki kasabalardan birçoğunu yok ettik

Tefhim ul Kuran: 

Andolsun, biz çevrenizde bulunan şehirlerden (birçoğunu) yıkıma uğrattık ve belki dönerler diye ayetleri çeşitli şekillerde açıkladık.

Fransızca: 

Nous avons assurément fait périr les cités autour de vous; et Nous avons diversifié les signes afin qu'ils reviennent (de leur mécréance).

İspanyolca: 

Hemos destruido las ciudades que había alrededor de vosotros. Les habíamos expuesto los signos. Quizás, así, se convirtieran.

İtalyanca: 

Già annientammo le città attorno a voi, eppure avevamo mostrato loro i Nostri segni affinché ritornassero [a Noi pentiti].

Almanca: 

Und gewiß, bereits richteten WIR das, was um euch herum an Ortschaften ist, zugrunde, und verdeutlichten die Ayat, damit sie umkehren.

Çince: 

我确已毁灭你们四邻的城市。我反复昭示各种迹象,以便他们悔悟。

Hollandaca: 

Wij verwoestten vroeger de steden, die rondom u waren; en wij stelden haar onze teekenen op verschillende wijzen voor, opdat zij berouw zouden hebben.

Rusça: 

Мы уже погубили селения, которые были вокруг вас, и разъяснили знамения, чтобы они могли вернуться на прямой путь.

Somalice: 

Waxaan halaagnay wixii gaararkiinna ahaa oo Magaalooyin ah, xujuuyinkana waan caddaynay si dadku Eebe ugu noqdo.

Swahilice: 

Na hakika tuliiangamiza miji ilio jirani zenu, na tulizitumia Ishara ili wapate kurejea.

Uygurca: 

(ئى مەككە ئاھالىسى!) بىز ھەقىقەتەن سىلەرنىڭ ئەتراپىڭلاردىكى شەھەرلەرنى ھالاك قىلدۇق، ئۇلارنى (كۇفرىدىن) يانسۇن دەپ ئايەتلەرنى تەكرار بايان قىلدۇق

Japonca: 

本当にわれはあなたがたの周囲の数々の町村を滅ぼし,わが印を示した。(それで)かれらが(われに)帰る(ように)。

Arapça (Ürdün): 

«ولقد أهلكنا ما حولكم من القرى» أي من أهلها كثمود وعاد وقوم لوط «وصرفنا الآيات» كررنا الحجج البينات «لعلهم يرجعون».

Hintçe: 

और (ऐ अहले मक्का) हमने तुम्हारे इर्द गिर्द की बस्तियों को हलाक कर मारा और (अपनी क़ुदरत की) बहुत सी निशानियाँ तरह तरह से दिखा दी ताकि ये लोग बाज़ आएँ (मगर कौन सुनता है)

Tayca: 

และโดยแน่นอน เราได้ทำลายหมู่บ้านต่าง ๆ ที่อยู่รอบ ๆ พวกเจ้า และเราได้แจกแจงสัญญาณต่าง ๆ หลายต่อหลายครั้ง หวังว่าพวกเขาจะกลับมาสำนึกผิด

İbranice: 

וכבר השמדנו ערים אחרות אשר היו בקרבתכם, ונבאר (להם) האותות בתקווה שיחזרו (בחרטה)

Hırvatça: 

A naselja oko vas smo uništili, i raznovrsne znakove im pokazali, ne bi li se pokajali.

Rumence: 

Noi am nimicit cetăţile din jurul vostru. Şi lor le desluşisem semnele Noastre! Poate se vor fi întors!

Transliteration: 

Walaqad ahlakna ma hawlakum mina alqura wasarrafna alayati laAAallahum yarjiAAoona

Türkçe: 

Yemin olsun, sizi çevreleyen kentleri/medeniyetleri de helâk ettik. Belki dönerler diye ayetleri değişik biçimlerde sıralayıp durmuştuk.

Sahih International: 

And We have already destroyed what surrounds you of [those] cities, and We have diversified the signs [or verses] that perhaps they might return [from disbelief].

İngilizce: 

We destroyed aforetime populations round about you; and We have shown the Signs in various ways, that they may turn (to Us).

Azerbaycanca: 

And olsun ki, Biz sizin ətrafınızda olan məmləkətləri (Səmud, Lut tayfalarının yurdlarını) məhv etdik. Bəlkə, (haqqa, imana) qayıdalar deyə, ayələri onlara cürbəcür şəkildə bəyan etdik (təkrar-təkrar göstərdik).

Süleyman Ateş: 

Andolsun, biz çevrenizdeki kentleri de yok ettik ve belki (küfürlerinden) dönerler diye ayetleri tekrar tekrar açıkladık.

Diyanet Vakfı: 

Andolsun biz, çevrenizdeki memleketleri de yok ettik. Belki doğru yola dönerler diye ayetleri tekrar tekrar açıkladık.

Erhan Aktaş: 

Ant olsun ki çevrenizdeki beldeleri yok ettik. Oysaki dönerler diye âyetlerimizi açıkça bildirmiştik.

Kral Fahd: 

Andolsun biz, çevrenizdeki memleketleri de yok ettik. Belki doğru yola dönerler diye âyetleri tekrar tekrar açıkladık.

Hasan Basri Çantay: 

Andolsun ki, biz kendi çevrenizdeki memleketleri helak etdik. Âyetleri, belki onlar (küfürden îmaana) dönerler diye, tekrar tekrar açıkladık.

Muhammed Esed: 

Çevrenizde yaşayan birçok (günahkar) topluluğu bu şekilde yok ettik; ama (onları yok etmeden önce) belki (eğri yollarından) dönerler diye (uyarıcı) mesajlar(ımız)ı çok yönlü şekilde dile getirdik.

Gültekin Onan: 

Andolsun, biz çevrenizde bulunan şehirlerden (bir çoğunu) yıkıma uğrattık ve belki dönerler diye ayetleri çeşitli şekillerde açıkladık.

Ali Fikri Yavuz: 

Gerçekten biz, etrafınızdaki memleketleri helâk ettik. Âyetleri (türlü şekillerde) açıklayıb beyan da ettik

Portekizce: 

(Ó maquenses) Destruímos as cidades que vos rodeavam, e lhes diversificamos os sinais, para que se convertessem.

İsveççe: 

Vi har låtit många folk [som levde] i er närhet gå under, trots att Vi på många sätt hade förtydligat budskapen [och varningarna] för att förmå dem att [tänka sig för och] vända om.

Farsça: 

و به راستی ما [اهل] آبادی هایی را که پیرامون شما [اهل مکه] بودند [به کیفر طغیانشان] هلاک کردیم و آیات خود را به صورت های گوناگون [برای آنان] بیان داشتیم، باشد که برگردند.

Kürtçe: 

وە بێگومان لەناومان برد (دانیشتووانی) ئەو شار ودێھاتانەی کە بەدەور وبەرتان دابوون وە بەڵگەو نیشانەی جۆراو جۆرمان نیشان دان تا (لەبێ باوەڕی) بگەڕێنەوە

Özbekçe: 

Ҳақиқатда, атрофингиздаги шаҳар-қишлоқларни ҳалокатга учратдик ва шоядки, ўзларига қайтсалар, деб ҳужжат-далилларни баён қилдик. (Аллоҳ таоло Макка мушрикларига ўзлари хабардор бўлган, уларнинг атрофида куфри ва инкори туфайли ҳалокатга учраган Од, Самуд, Сабаъ ва Лут қавмларини эслатмоқда.)

Malayca: 

Dan demi sesungguhnya! Kami telah binasakan negeri-negeri yang ada di sekeliling (negeri) kamu (wahai kaum musyrik Makkah), dan Kami telah menerangkan tanda-tanda (kekuasaan Kami) dengan berbagai cara, supaya mereka kembali (bertaubat).

Arnavutça: 

Me të vërtetë, Ne i kemi shkatërruar vendbanimet për rreth jush, e madje edhe u kemi shpjeguar atyre, (në mënyra ta ndryshme) argumentet Tona, për t’u kthyer ata (prej mohimit).

Bulgarca: 

И погубихме селищата около вас, и разяснихме знаменията, за да се завърнат [към вярата]!

Sırpça: 

Неке градове око вас још давно смо уништили, а објаснили смо им били на разне начине доказе, не би ли се покајали.

Çekçe: 

A zahubili jsme okolo vás města mnohá a ukazovali jsme jim různá znamení Svá doufajíce, že snad se obrátí.

Urduca: 

تمہارے گرد و پیش کے علاقوں میں بہت سی بستیوں کو ہم ہلاک کر چکے ہیں ہم نے اپنی آیات بھیج کر بار بار طرح طرح سے اُن کو سمجھایا، شاید کہ وہ باز آ جائیں

Tacikçe: 

Мо ҳамаи қарияҳоеро (деҳаҳоеро), ки атрофи шумо будаанд, ҳалок кардаем ва оётро гуногун баён кардем, шояд, ки бозгарданд.

Tatarca: 

Ий Мәккә мөшрикләре, Без сезнең тирәдәге күп шәһәр кешеләрен һәлак иттек, шаять иман китерерләр, дип, Без аларга аятьләрне вә могҗизаларны берничә мәртәбә бирдек, алар исә ышанмадылар.

Endonezyaca: 

Dan sesungguhnya Kami telah membinasakan negeri-negeri di sekitarmu dan Kami telah mendatangkan tanda-tanda kebesaran Kami berulang-ulang supaya mereka kembali (bertaubat).

Amharca: 

ከከተሞችም እነዚያን በአካባቢያችሁ የነበሩትን በእርግጥ አጠፋን (ከክሕደታቸው) ይመለሱም ዘንድ አስረጂዎችን መላለስን፡፡

Tamilce: 

இன்னும், உங்களை சுற்றி உள்ள ஊர்களை நாம் திட்டவட்டமாக அழித்தோம். இன்னும், (அவர்களை அழிப்பதற்கு முன்னர்) அவர்கள் (நம் பக்கம்) திரும்புவதற்காக அத்தாட்சிகளை நாம் (அவர்களுக்கு) விவரித்தோம். (ஆனால், அவர்கள் புறக்கணித்து சென்றபோது நமது தண்டனை அவர்களுக்கு வந்தது.)

Korece: 

하나님께서 너희 주변의 고 을들을 멸망케 하고 여러가지로 예증을 보여 그들로 하여금 그분 에게 귀의토록 하였을 때

Vietnamca: 

Quả thật, TA đã hủy diệt những thị trấn xung quanh các ngươi (hỡi cư dân Makkah) và TA đã trình bày đủ loại lý lẽ và bằng chứng cho họ mong rằng họ quay đầu.