Arapça:
فَإِن يَصْبِرُوا فَالنَّارُ مَثْوًى لَّهُمْ ۖ وَإِن يَسْتَعْتِبُوا فَمَا هُم مِّنَ الْمُعْتَبِينَ
Çeviriyazı:
feiy yaṣbirû felnâru meŝvel lehüm. veiy yesta`tibû femâ hüm mine-lmü`tebîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şimdi eğer dayanabilirlerse onların yeri ateştir. Yok eğer hoşnutluğa dönmek isterlerse bile artık onlar hoşnut edileceklerden değildirler.
Diyanet İşleri:
İster sabretsinler ister etmesinler, onların durağı ateştir. Hoş tutulmalarını isteseler de artık hoş tutulmazlar.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Artık sabredebilirlerse ateştir yurtları onların ve onlar suçlarından geçilmesini isterlerse dilekleri kabul edilmez.
Şaban Piriş:
Şimdi eğer dayanabilirlerse, ateş onların kalacak yeridir. Eğer (mazeret sunup, tekrardan dünyaya gönderilip, azabın kaldırılmasına izin isterlerse) bu onlardan kabul olunmayacak/(Rablerini) râzı edenlerden olamayacaklar.
Edip Yüksel:
Dayanırlarsa yerleri ateştir. Yok, hoş görülmek isterlerse özürleri kabul edilmeyecektir.
Ali Bulaç:
Şimdi eğer sabredebilirlerse, artık onlar için konaklama yeri ateştir. Ve eğer onlar hoşnut olma (dünya)ya dönmek isterlerse, artık hoşnut olacaklardan değildirler.
Suat Yıldırım:
Eğer sabredip dayanabilirlerse, cehennem zaten kendi yerleşme yerleridir. Şayet özür dileyip Rab'lerini razı etmek için tekrar dünyaya dönmek isterlerse, onlara bu imkân verilmez.
Ömer Nasuhi Bilmen:
İmdi sabrederlerse hemen ateş onlar için bir ikametgâhtır ve eğer bir hoşnutluk dilerlerse artık onlar hoşnut olacak kimselerden değildirler.
Yaşar Nuri Öztürk:
Şimdi eğer dayanabilirlerse, barınakları ateştir. Yok eğer özür dileyip hoşnutluk sağlamak istiyorlarsa, özürleri kabul edilmeyecektir.
Bekir Sadak:
(30-32) «ORabbimiz Allah´tir» deyip sonra da dogrulukta devam edenler, onlari, melekler, olumleri aninda: «Korkmayiniz, uzulmeyiniz, size soz verilen cennetle sevinin, biz dunya hayatinda da, ahirette de size dostuz. Burada, canlarinizin cektigi, umdugunuz seyler, bagislayan ve aciyan Allah katindan bir ziyafet olarak size sunulur» diyerek inerler. *
İbni Kesir:
Şimdi eğer sabredebilirlerse
Adem Uğur:
Şimdi eğer dayanabilirlerse, onların yeri ateştir. Ve eğer (tekrar dünyaya dönüp Allah´ı) hoşnut etmek isterlerse, memnun edilecek değillerdir.
İskender Ali Mihr:
Artık sabredebilirlerse artık ateş onların kalacakları yerdir. Ve eğer onlar affedilmek isterlerse, onlar affedilecek olanlardan değillerdir.
Celal Yıldırım:
Dayanabilirlerse (dayansınlar), ateş onların kalacağı yerdir. Memnun olacakları şeye dönmek isterler, dilekleri yerine getirilecek değildir.
Tefhim ul Kuran:
Şimdi eğer sabredebilirlerse, artık onlar için konaklama yeri ateştir. Ve eğer onlar hoşnut olma (dünya)ya dönmek isterlerse, artık onlar hoşnut olacaklardan değildirler.
Fransızca:
S'ils endurent, le Feu sera leur lieu de séjour; et s'ils cherchent à s'excuser, ils ne seront pas excusés.
İspanyolca:
Aunque tengan paciencia, el Fuego será su morada. Y, aunque pidan gracia, no se les concederá.
İtalyanca:
Se insistono, il Fuoco sarà il loro asilo; quand'anche accampino scuse, non saranno scusati.
Almanca:
Und sollten sie sich in Geduld üben können, so ist das Feuer für sie eine Bleibe. Und sollten sie sich um die Zufriedenheit bemühen, so wird ihnen keine Zufriedenheit entgegengebracht.
Çince:
如果他们能忍受,那末,火狱就是他们的住处;如果他们邀恩、原谅,那末,他们绝不得邀恩。
Hollandaca:
Laten zij hunne marteling verdragen: het hellevuur zal hun verblijf zijn. Ofschoon zij om genade smeeken, zullen zij die niet erlangen.
Rusça:
Если даже они проявят терпение, их обителью будет Огонь. Если же они попросят о благосклонности, то к ним не будут благосклонны (или если к ним проявят благосклонность, то они не станут искать благосклонности).
Somalice:
haday samraanna naarbay ku hoyan hadday cudur daar dalbaana lagama aqbalo.
Swahilice:
Basi wakisubiri Moto ndio maskani yao. Na wakiomba radhi hawakubaliwi.
Uygurca:
ئەگەر ئۇلار (ئازابقا) چىدىسا، (چىداملىقنىڭ پايدىسى يوق) دوزاخ ئۇلارنىڭ جايىدۇر، ئەگەر ئۇلار (اﷲ تىن) رازىلىق تىلىسە، ھەرگىز رازىلىققا ئېرىشەلمەيدۇ
Japonca:
それでかれらが例え耐え忍んでも,業火はかれらの住まいであり,例え御情けを願っても,慈悲にあずかれない。
Arapça (Ürdün):
«فإن يصبروا» على العذاب «فالنار مثوى» مأوى «لهم وإن يستعتبوا» يطلبوا العتبى، أي الرضا «فما هم من المعتبين» المرضيين.
Hintçe:
फिर अगर ये लोग सब्र भी करें तो भी इनका ठिकाना दोज़ख़ ही है और अगर तौबा करें तो भी इनकी तौबा क़ुबूल न की जाएगी
Tayca:
ดังนั้น หากพวกเขาอดทน (ต่อการลงโทษ) ได้ ไฟนรกก็คือที่พำนักของพวกเขา และถ้าพวกเขาวิงวอนขอความโปรดปรานพวกเขาก็จะไม่ได้อยู่ในหมู่ผู้ได้รับความโปรดปราน
İbranice:
אף אם הם יתאזרו בסבלנות, האש עדיין תהיה משכנם. ואף אם יבקשו חנינה לא ייענו בחיוב
Hırvatça:
Pa i ako bi otrpjeli, njihovo boravište bit će Vatra; a ako budu tražili naklonost da se vrate, oni neće biti od onih koji će naklonost zadobiti.
Rumence:
Dacă ei stăruie, Focul va fi sălaşul lor. Dacă vor cere milă, nu vor fi miluiţi.
Transliteration:
Fain yasbiroo faalnnaru mathwan lahum wain yastaAAtiboo fama hum mina almuAAtabeena
Türkçe:
Şimdi eğer dayanabilirlerse, barınakları ateştir. Yok eğer özür dileyip hoşnutluk sağlamak istiyorlarsa, özürleri kabul edilmeyecektir.
Sahih International:
So [even] if they are patient, the Fire is a residence for them; and if they ask to appease [Allah], they will not be of those who are allowed to appease.
İngilizce:
If, then, they have patience, the Fire will be a home for them! and if they beg to be received into favour, into favour will they not (then) be received.
Azerbaycanca:
İndi (əzaba) dözsələr də (dözməsələr də), onların məskəni Cəhənnəmdir. Onlar (Allahdan) riza diləsələr də, onların diləyi qəbul olunmaz (yaxud dünyaya qayıtmaq istəsələr də, onların bu istəyi qəbul ediməz).
Süleyman Ateş:
Şimdi eğer dayanabilirlerse, ateştir onların yeri. Ve eğer özür dileyip Rablerini razı etmek isterlerse özürleri kabul edilmeyecektir (çünkü özür dileme vakti geçmiştir artık).
Diyanet Vakfı:
Şimdi eğer dayanabilirlerse, onların yeri ateştir. Ve eğer (tekrar dünyaya dönüp Allah'ı) hoşnut etmek isterlerse, memnun edilecek değillerdir.
Erhan Aktaş:
Artık dayanabilirlerse,(1) onlar için konaklama yeri ateştir. Eğer özür beyan edip(2) af isteseler de onlar affedilecek olanlardan değillerdir.
Kral Fahd:
Şimdi eğer dayanabilirlerse, onların yeri ateştir. Ve eğer (tekrar dünyaya dönüp Allah'ı) hoşnut etmek isterlerse, memnun edilecek değillerdir.
Hasan Basri Çantay:
Şimdi eğer (azaba) dayanabilirlerse işte onların yurdu: Ateş! (Yok), eğer (hoşnud oldukları dünyâye) tekrar dönmek isterlerse bu suretle de onlar hoşnud edilecek değildirler.
Muhammed Esed:
(Başlarına gelene) sabırla katlansalar (bile,) onların mekanı, yine ateş olacak ve kendilerini düzeltmelerine izin verilmesi için yalvarsalar da buna izin verilmeyecek;
Gültekin Onan:
Şimdi eğer sabredebilirlerse, artık onlar için konaklama yeri ateştir. Ve eğer onlar hoşnut olma (dünya)ya dönmek isterlerse, artık hoşnut olacaklardan değildirler.
Ali Fikri Yavuz:
Artık sabredebilirlerse, ateş kendilerine bir meskendir. Eğer dünyaya dönmeyi isterlerse, artık dünyaya dönecek olanlardan değillerdir.
Portekizce:
E mesmo se perseverarem, terão o fogo por morada; e mesmo se implorarem complacência, não serão dos que foremcompadecidos!
İsveççe:
Även om de härdar ut förblir Elden icke desto mindre deras boning! Och ber de att få göra bot och bättring skall detta vägras dem.
Farsça:
پس اگر [بر همین حال] ایستادگی کنند، جایگاهشان دوزخ است، و اگر [برای به دست آوردن خشنودی خدا] عذرخواهی کنند، عذرشان مورد پذیرش قرار نخواهد گرفت.
Kürtçe:
ئەمجا ئەگەر ئارام بگرن ئەوانە ئاگر شوێنی مانەوەیانە وە ئەگەر داوای لێبوردن و ڕازی بوونی خوا بکەن ئەوە خوا ھەرگیز ڕازی نابێت (خۆش نابێ لێیان)
Özbekçe:
Агар сабр қилсалар, жаҳаннам уларга макондир. Агар итобни талаб қилсалар, улар итобга қайтарилувчи ҳам бўлмаслар.
Malayca:
Oleh itu, sama ada mereka bersabar menderita azab atau sebaliknya (maka sama sahaja) kerana nerakalah tempat tinggal mereka; dan jika mereka memohon peluang untuk mendapat keredaan Allah, maka mereka bukanlah lagi dari orang-orang yang diterima permohonannya.
Arnavutça:
E, nëse ata bëhen (edhe) të durueshëm, zjarri është vendstrehim për ta; e nëse kërkojnë kthim, nuk do t’u lejohet kthimi.
Bulgarca:
Дори да търпят, обиталището им е Огънят. И дори да молят милост, не ще получат милост.
Sırpça:
Па ако буду трпели, њихово боравиште ће да буде Ватра; а ако буду тражили наклоност да се врате, њиховој молби се неће удовољити.
Çekçe:
Jestliže v tomto setrvají, stane se oheň útulkem jejich, a budou-li i prosit o slitováni, nebudou vyslyšeni.
Urduca:
اس حالت میں وہ صبر کریں (یا نہ کریں) آگ ہی ان کا ٹھکانا ہو گی، اور اگر رجوع کا موقع چاہیں گے تو کوئی موقع انہیں نہ دیا جائے گا
Tacikçe:
Пас агар сабр кунанд, ҷойгоҳашон дар оташ аст ва агар ҳам толиби афв шаванд, касе онҳоро афв накунад.
Tatarca:
Ул Коръән белән гамәл кылмаучылар, әгәр җәһәннәм ґәзабына чыдасалар, аларга утырачак урындыр, әгәр изге гамәлләр кылыр өчен дөньяга кайтарылуны сорасалар, алар дөньяга кайтарылачак түгелләр.
Endonezyaca:
Jika mereka bersabar (menderita azab) maka nerakalah tempat diam mereka dan jika mereka mengemukakan alasan-alasan, maka tidaklah mereka termasuk orang-orang yang diterima alasannya.
Amharca:
ቢታገሱም እሳት ለእነርሱ መኖሪያቸው ናት፡፡ ወደሚወዱት መመለስንም ቢጠይቁ እነርሱ ተቀባይ የሚያገኙ አይደሉም፡፡
Tamilce:
ஆக, அவர்கள் பொறுமையாக இருந்தாலும், (பொறுமையாக இல்லை என்றாலும்,) நரகம்தான் அவர்களுக்கு தங்குமிடமாகும். அவர்கள் (அல்லாஹ்வின்) பொருத்தத்தை தேடினாலும் அவர்கள் (அல்லாஹ்வின்) பொருத்தம் பெற்றவர்களில் ஆக மாட்டார்கள்.
Korece:
그들이 인내한다 하여도 불 지옥은 그들의 주거지로 결정되었 노라 그들이 은혜를 구하나 그때 는 은혜를 받을 수 없는 자중에 있게 되노라
Vietnamca:
Nhưng cho dù chúng có kiên nhẫn chịu đựng thì Hỏa Ngục vẫn là nơi cư trú của chúng; và nếu chúng có xin được giảm nhẹ (hình phạt) thì chúng cũng sẽ không thuộc những người được giảm nhẹ.
Ayet Linkleri: