Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

34

Sûredeki Ayet No: 

4

Ayet No: 

3610

Sayfa No: 

428

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

لِّيَجْزِيَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ ۚ أُولَٰئِكَ لَهُم مَّغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ

Çeviriyazı: 

liyecziye-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti. ülâike lehüm magfiratüv verizḳun kerîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Çünkü Allah iman edip iyi ameller işleyenlere mükafat verecektir. İşte onlar için bir mağfiret ve cömertçe verilmiş bol rızık vardır.

Diyanet İşleri: 

Allah'ın, inanıp yararlı iş işleyenlere ki onlar için mağfiret ve cömertçe verilmiş rızık vardır ve ayetlerimizi hükümsüz bırakmak için yarışanlara ki onlara iğrenç ve can yakıcı azap vardır işlerinin karşılıklarını vermesi için kıyamet saati gelecektir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

İnananları ve iyi işlerde bulunanları mükafatlandırmak için; onlar, öyle kişilerdir ki onlarındır yarlıganma ve güzelim bir rızık.

Şaban Piriş: 

İman edenleri ve salih amellerde bulunanları ödüllendirmek için. İşte onlar! Onlar için bağışlama ve güzel bir rızık vardır.

Edip Yüksel: 

Böylece, inananları ve erdemli davrananları ödüllendirir. Onlar için bir bağışlanma ve bol rızık vardır.

Ali Bulaç: 

(Çünkü O) İman edip salih amellerde bulunanları ödüllendirecek. İşte mağfiret ve üstün rızık onlarındır.

Suat Yıldırım: 

Böylece Allah, iman edip güzel ve makbul işler yapanları ödüllendirir. İşte onlara bir mağfiret ve çok değerli bir nasib vardır. [59,20; 38,28]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Tâ ki, imân eden ve sâlih amellerde bulunanları mükâfaatlandırır. İşte onlar için bir mağfiret ve bir şerefli rızk vardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ki Allah, iman edip hayra ve barışa yönelik işler sergileyenleri ödüllendirsin. İşte bunlar için bir bağışlanma ve kutlu-bereketli bir rızık vardır."

Bekir Sadak: 

(10-11) «Ey daglar ve kuslar! Davud tesbih ettikce siz de onu tekrarlayin» diyerek and olsun ki, ona katimizdan lutufta bulunduk

İbni Kesir: 

İman etmiş olup da salih amel işleyenleri mükafatlandırması için. İşte onlara mağfiret ve cömertçe verilmiş bir rızık vardır.

Adem Uğur: 

Allah, inanıp iyi işler yapanları mükâfatlandırmak için (her şeyi açık bir kitapta tesbit etmiştir). Onlar için büyük bir mağfiret ve güzel bir rızık vardır.

İskender Ali Mihr: 

(Kıyâmetin kopması) âmenû olanları (ölmeden önce Allah´a ulaşmayı dileyenleri) ve amilüssalihat (nefs tezkiyesi) yapanları mükâfatlandırmak içindir. İşte onlar ki

Celal Yıldırım: 

Çünkü imân edip iyi-yararlı amellerde bulunanları mükâfatlandıracak. İşte bunlara mağfiret (bol bağışlanma), çok şerefli göz ve gönül doldurucu rızık vardır.

Tefhim ul Kuran: 

(Çünkü O) İman edip salih amellerde bulunanları ödüllendirecek. İşte mağfiret ve üstün rızık onlarındır.

Fransızca: 

afin qu'Il récompense ceux qui croient et accomplissent les bonnes oeuvres. Pour ceux-ci, il y aura un pardon et un don généreux.

İspanyolca: 

para retribuir a los que creyeron y obraron bien. Esos tales tendrán perdón y generoso sustento.

İtalyanca: 

affinché [Allah] ricompensi coloro che credono e compiono il bene. Saranno perdonati e avranno un dono generoso.

Almanca: 

damit ER denjenigen vergilt, die den Iman verinnerlicht und gottgefällig Gutes getan haben. Für diese ist Vergebung und edles Rizq bestimmt.

Çince: 

以便他在复活时报酬信道而行善的人们。这等人,将获赦宥和优厚的给养。

Hollandaca: 

Opdat hij hen moge beloonen, die geloofd en rechtvaardigheid uitgeoefend hebben; zij zullen vergiffenis en eene eervolle belooning ontvangen.

Rusça: 

дабы Он воздал тем, которые уверовали и совершали праведные деяния. Именно им уготованы прощение и щедрый удел".

Somalice: 

Si Eebe u abaal mariyo kuwa rumeeyey (xaqa) oo camal fiican Falay kuwaasna waxay mudan dambi dhaaf iyo risqi wanaagsan.

Swahilice: 

Ili awalipe walio amini na wakatenda mema. Hao watapata msamaha na riziki ya ukarimu.

Uygurca: 

(ئۇلارنىڭ لەۋھۇلمەھپۇزدا خاتىرىلىنىشى) ئىمان ئېيتقان ۋە ياخشى ئەمەللەرنى قىلغانلارنى مۇكاپاتلاش ئۈچۈندۇر، ئەنە شۇلار مەغپىرەتكە ۋە ئېسىل رىزىققا ئېرىشىدۇ

Japonca: 

それはかれが,信仰して善行をする者に,報われるためである。これらの者にこそ,寛容と寛大な御恵みがあろう。

Arapça (Ürdün): 

«ليجزي» فيها «الذين آمنوا وعملوا الصالحات أولئك لهم مغفرة ورزق كريم» حسن في الجنة.

Hintçe: 

ताकि जिन लोगों ने ईमान क़ुबूल किया और (अच्छे) काम किए उनको खुदा जज़ाए खैर दे यही वह लोग हैं जिनके लिए (गुनाहों की) मग़फेरत और (बहुत ही) इज्ज़त की रोज़ी है

Tayca: 

เพื่อที่พระองค์จะทรงตอบแทนแก่บรรดาผู้ศรัทธาและประกอบความดีทั้งหลายชนเหล่านั้น สำหรับพวกเขาจะได้รับการอภัยโทษและปัจจัยยังชีพอันมีเกียรติ (คือสวนสวรรค์)

İbranice: 

הוא יגמול לאלה אשר האמינו ועשו את המעשים הטובים. לאלה סליחת חטאים ופרנסה מכובדת

Hırvatça: 

da nagradi one koji vjeruju i dobra djela čine - to su oni kojima pripada oprost i opskrba plemenita -

Rumence: 

încât cei care cred şi săvârşesc fapte bune vor fi răsplătiţi. Aceştia vor afla iertare şi înzestrare îmbelşugată.

Transliteration: 

Liyajziya allatheena amanoo waAAamiloo alssalihati olaika lahum maghfiratun warizqun kareemun

Türkçe: 

Ki Allah, iman edip hayra ve barışa yönelik işler sergileyenleri ödüllendirsin. İşte bunlar için bir bağışlanma ve kutlu-bereketli bir rızık vardır."

Sahih International: 

That He may reward those who believe and do righteous deeds. Those will have forgiveness and noble provision.

İngilizce: 

That He may reward those who believe and work deeds of righteousness: for such is Forgiveness and a Sustenance Most Generous."

Azerbaycanca: 

(Bütün bunlar ona görədir ki, Allah) iman gətirib yaxşı işlər görənləri mükafatlandırsın. Məhz onları bağışlanma və tükənməz (gözəl, minnətsiz) ruzi gözləyir!

Süleyman Ateş: 

(Her şeyi apaçık bir Kitapta tesbit etmiştir) Ki, inanıp iyi işler yapanları mükafatlandırsın. Onlar için mağfiret ve güzel rızık vardır.

Diyanet Vakfı: 

Allah, inanıp iyi işler yapanları mükafatlandırmak için (her şeyi açık bir kitapta tesbit etmiştir). Onlar için büyük bir mağfiret ve güzel bir rızık vardır.

Erhan Aktaş: 

O Gün; îmân edip, sâlihâtı yapanları(1) ödüllendirecektir. Onlar için bağışlanma ve cömertçe rızık vardır.

Kral Fahd: 

Allah, inanıp salih ameller işleyenleri mükâfatlandırmak için (her şeyi açık bir kitapta tespit etmiştir). Onlar için büyük bir mağfiret ve güzel bir rızık vardır.

Hasan Basri Çantay: 

(Kıyametin gelib çatmasının hikmeti de şudur) «Çünkü (Allah) îman edib de güzel güzel amel (ve hareket) lerde bulunanları mükâfatlandıracakdır. Bunlar (yok mu?) mağfiret de, şerefli rızık da onlarındır.

Muhammed Esed: 

O, böylece, inanan ve iyi işler yapanları ödüllendirir, onlar için mağfiret ve muhteşem bir rızık vardır;

Gültekin Onan: 

(Çünkü O) İnanıp salih amellerde bulunanları ödüllendirecek. İşte mağfiret ve üstün rızık onlarındır.

Ali Fikri Yavuz: 

(Kıyametin gelmesi şundan), çünkü Allah, iman edib salih ameller işliyenleri mükâfatlandıracaktır. İşte bunlar için bir mağfiret ve bir güzel rızık (cennet) var.

Portekizce: 

Isso para certificar os fiéis, que praticam o bem, de que obterão indulgência e um magnífico sustento.

İsveççe: 

för att Han skall belöna dem som tror och lever som rättskaffens [människor]; dem väntar syndernas förlåtelse och en frikostig belöning.

Farsça: 

[آری، قیامت حتماً می آید] تا خدا کسانی را که ایمان آورده و کارهای شایسته انجام داده اند، پاداش دهد، اینانند که برای آنان آمرزشی و رزق نیکو و ارزشمندی خواهد بود.

Kürtçe: 

بۆ ئەوەی پاداشتی ئەوانەی باوەڕیان ھێناوەو کردەوەی چاکیان کردووە بداتەوە بۆ ئەوانە هەیە لێبوردنی (پەروەدگار) و پاداشت و ڕۆزییەکی چاك

Özbekçe: 

Иймон келтирган ва яхши амалларни қилганларни мукофотлаш учун. Ана ўшаларга, мағфират ва гўзал ризқ бордир. (Қиёмат қоим бўлиши заруратдир. Бу дунёда иймон келтириб, ўша эътиқод тақозоси ила жонининг роҳатидан кечиб, куч-қувват, зеҳн-заковат ва пул-мол сарфлаб яхши амалларни қилганлар бор. Улар бу дунёнинг ўзида яхши ишлари учун мукофотларини тўла олмасликлари мумкин. Шунинг учун ҳам: «Иймон келтирган ва яхши амалларни қилганларни мукофотлаш учун» қиёмат қоим бўлиши заруратдир.)

Malayca: 

(Kedatangan hari kiamat itu) supaya Tuhan membalas orang-orang yang beriman dan beramal soleh; mereka itu akan beroleh keampunan dan limpah kurnia yang mulia.

Arnavutça: 

për t’i shpërblyer ata që kanë besuar dhe punuar vepra të mira, - për ta ka falje dhe furnizim të mrekullueshëm, -

Bulgarca: 

за да възнагради онези, които вярват и вършат праведни дела. За тях има опрощение и щедро препитание.”

Sırpça: 

Зато да би дао награду онима који верују и добра дела чине – њих чека опрост и опскрба племенита,

Çekçe: 

Hodina přijde, aby mohl odměnit ty, kdož uvěřili a zbožné skutky konali, a těm dostane se odpuštění a přídělu štědrého.

Urduca: 

اور یہ قیامت اس لئے آئے گی کہ جزا دے اللہ اُن لوگوں کو جو ایمان لائے ہیں اور نیک عمل کرتے رہے ہیں اُن کے لیے مغفرت ہے اور رزق کریم

Tacikçe: 

то касонеро, ки имон овардаанд ва корҳои шоиста кардаанд, музд диҳад. Барои онҳост бахшоиш ва ризқи некӯ.

Tatarca: 

Кыямәтнең килүе иман китереп изге гамәлләр кылучы хак мөэминнәргә хәерле җәза бирмәк өчендер, аларга ярлыкау һәм җәннәтнең яхшы нигъмәтләре булыр.

Endonezyaca: 

supaya Allah memberi balasan kepada orang-orang yang beriman dan mengerjakan amal yang saleh. Mereka itu adalah orang-orang yang baginya ampunan dan rezeki yang mulia.

Amharca: 

እነዚያን ያመኑትንና መልካሞችን የሠሩትን ሊመነዳ (ሰዓቲቱ ትመጣባችኋለች)፤ እነዚያ ለእነርሱ ምህረትና የከበረ ሲሳይ አላቸው፡፡

Tamilce: 

நம்பிக்கை கொண்டு, நன்மைகளை செய்தவர்களுக்கு அவன் கூலி கொடுப்பதற்காக (அந்தப் பதிவேட்டில் செயல்கள் பதியப்படுகின்றன). அவர்களுக்கு மன்னிப்பும் கண்ணியமான வாழ்க்கையும் (சொர்க்கத்தில்) உண்டு.

Korece: 

이는 믿음을 갖고 선을 행하 는 자들에게 하나님께서 보상을 주기 위해서라 그들에게는 관용과 풍성한 양식이 있으리라

Vietnamca: 

(Mọi thứ được ghi trong quyển sổ) để Ngài ban thưởng cho những người có đức tin và hành thiện. Họ là những người sẽ được sự tha thứ và được ban cho bổng lộc thật vinh dự (Thiên Đàng).

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: