Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

28

Sûredeki Ayet No: 

48

Ayet No: 

3300

Sayfa No: 

391

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَلَمَّا جَاءَهُمُ الْحَقُّ مِنْ عِندِنَا قَالُوا لَوْلَا أُوتِيَ مِثْلَ مَا أُوتِيَ مُوسَىٰ ۚ أَوَلَمْ يَكْفُرُوا بِمَا أُوتِيَ مُوسَىٰ مِن قَبْلُ ۖ قَالُوا سِحْرَانِ تَظَاهَرَا وَقَالُوا إِنَّا بِكُلٍّ كَافِرُونَ

Çeviriyazı: 

felemmâ câehümü-lḥaḳḳu min `indinâ ḳâlû levlâ ûtiye miŝle mâ ûtiye mûsâ. evelem yekfürû bimâ ûtiye mûsâ min ḳabl. ḳâlû siḥrâni teżâherâ. veḳâlû innâ biküllin kâfirûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Fakat onlara tarafımızdan o hak (peygamber) gelince, "Musa'ya verilen (mucizeler) gibi ona da verilmeli değil miydi?" dediler. Peki daha önce Musa'ya verileni de inkâr etmemişler miydi? "Birbirini destekleyen iki sihir" demişler ve şunu söylemişlerdi: "Doğrusu biz hiçbirine inanmıyoruz."

Diyanet İşleri: 

Ama onlara katımızdan gerçek gelince: "Musa'ya verildiği gibi buna da mucize verilmesi gerekmez mi?" dediler. Daha önce Musa'ya verileni de inkar etmemişler miydi? "Yardımlaşan iki sihir (Tevrat ve Kuran); hepsini inkar edenleriz" dediler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Fakat katımızdan o gerçek gelince de Musa'ya verilen mucizeler gibi mucizeler verilseydi ona derler; önce Musa'ya verilen mucizeleri de inkar edip iki büyü, birbirini desteklemede bunlar demediler mi ve şüphesiz biz, hepsini de inkar ediyoruz demediler mi?

Şaban Piriş: 

Onlara, katımızdan hak/ Muhammed geldiği zaman: Musa’ya verilenin bir benzeri de ona verilmeli değil miydi? dediler. Daha önce Musa’ya verilene küfretmemişler miydi? Birbirini destekleyen iki sihir (Tevrat ve Kur'an), biz onların hiç birini tanımıyoruz, demediler mi?

Edip Yüksel: 

Tarafımızdan kendilerine gerçek ulaştığında, "Keşke Musa'ya verilen (mucizeler) in bir benzeri bize de getirilseydi!" dediler. (Aynı kafa yapısına sahip olanlar) daha önce de Musa'ya verilenleri inkar etmemişler miydi? "Birbirini destekleyen iki büyü (kitabı) dır. Biz ikisini de reddediyoruz," dediler.

Ali Bulaç: 

Fakat onlara Kendi Katımız'dan hak geldiği zaman: "Musa'ya verilenlerin bir benzeri buna verilmeli değil miydi?" dediler. Onlar, daha önce Musa'ya verilenleri inkar etmemişler miydi? "İki büyü birbirine arka çıktı" dediler. Ve: "Gerçekten biz hepsini inkar edenleriz" dediler.

Suat Yıldırım: 

Buna rağmen yine de kendilerine tarafımızdan hakikat, (yani Kur'ân ve Peygamber) gelince: “Mûsa’ya verilen mûcizelerin benzeri ona da verilse ya!” diyorlar.Oysa daha önce Mûsâ’ya verilen vahyi de inkâr etmemişler miydi?Ve hatta: “Bunlar, birbirini destekleyen iki sihir (aldatmaca) biz hepsini reddediyoruz!” demişlerdi. [10,78; 23,48; 74,24]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Vaktâ ki, onlara tarafımızdan hak geldi, dediler ki: «Mûsa´ya verilenin misli (buna da) verilmeli değil mi idi?» Evvelce Mûsa´ya verilmiş olanı da inkâr etmiş olmadılar mı? Dediler ki: «İki sihir, birbirine yardım ettiler» ve dediler ki: «Biz şüphe yok hepsini de münkirleriz.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Fakat hak, katımızdan kendilerine geldiğinde şöyle dediler: "Mûsa'ya verilenin aynısı buna da verilseydi ya!" Bunlar daha önce Mûsa'ya verileni inkâr etmemişler miydi? Şöyle demişlerdi: "Birbirini destekleyen iki büyü/sırt sırta iki büyücü." Ve dediler: "Biz bunların ikisine de inanmıyoruz."

Bekir Sadak: 

Iste onlara, sabirlarindan dolayi, ecirleri iki defa verilir

İbni Kesir: 

Ama onlara katımızdan gerçek gelince: Musa´ya verilenler gibi ona da verilmeli değil miydi? derler. Daha önce Musa´ya verileni de inkar etmemişler miydi? Birbirine destek olan iki büyücü, demişlerdi ve biz, hepsini inkar edenleriz, demişlerdi.

Adem Uğur: 

Fakat onlara tarafımızdan o hak (Peygamber) gelince: &quot

İskender Ali Mihr: 

Böylece onlara katımızdan hak geldiği zaman: &quot

Celal Yıldırım: 

Ne vakit ki onlara katımızdan HAKK geldi, dediler ki: «Musâ´ya verilenin bir benzeri (mu´cize) buna da verilmeli değil miydi ?» (Oysa) daha önce (bu nankörler) Musâ´ya verileni de inkâr etmemişler miydi ? Birbirlerine arka olan iki sihirbaz, demişlerdi ve «biz elbette hepsini inkâr edenleriz» diye eklemişlerdi.

Tefhim ul Kuran: 

Fakat onlara kendi katımızdan hak geldiği zaman

Fransızca: 

Mais quand la vérité leur est venue de Notre part, ils ont dit : "Si seulement il avait reçu la même chose que Moïse ! " Est-ce qu'ils n'ont pas nié ce qui auparavant fut apporté à Moïse ? Ils dirent : "Deux magies se sont mutuellement soutenues ! " Et ils dirent : "Nous n'avons foi en aucune" .

İspanyolca: 

Pero, ahora que la Verdad ha venido a ellos de parte Nuestra, dicen: «¿Por qué no se le ha dado lo mismo que se dio a Moisés?» Pero ¿no se mostraron también incrédulos ante lo que se había dado antes a Moisés? Dicen: «Son dos casos de magia que se respaldan mutuamente». Y dicen: «No creemos en ninguna».

İtalyanca: 

Ma quando giunse loro la verità da parte Nostra, hanno detto: «Perché non gli è stato dato quello che è stato dato a Mosè?». Ma già non furono increduli di quello che fu dato a Mosè? Dicono: «Due magie che si sostengono a vicenda». E dicono: «Sì, non crediamo in nessuna».

Almanca: 

Und als die Wahrheit von Uns zu ihnen kam, sagten sie: "Würde ihm doch Gleiches zuteil, wie es Musa zuteil wurde!" Betrieben sie etwa kein Kufr dem gegenüber, was Musa zuteil wurde?! Sie sagten: "Diese sind zwei Magier, die sich gegenseitig halfen." Und sie sagten: "Gewiß, wir betreiben Kufr gegenüber Beiden."

Çince: 

当我所启示的真理降临他们的时候,他们说:他为什么不能获得象穆萨所获得的迹象呢?难道他们没有否认以前穆萨所获得的迹象吗?他们曾说:是两种互相印证的魔术。他们曾说:我们必定一概都不信。

Hollandaca: 

Maar indien de waarheid van ons tot hen komt, zeggen zij: Indien hij niet dezelfde macht als Mozes ontvangt om wonderen te bewerken, zullen wij niet gelooven. Hebben zij niet evenzoo de openbaring verworpen, die vroeger aan Mozes werd gegeven? Zij zeggen: Twee listige bedriegerijen hebben elkander wederkeerig ondersteund: en zij zeggen: Waarlijk wij verwerpen die beide.

Rusça: 

Когда же к ним явилась истина от Нас, они сказали: "Почему ему не даровано то, что было даровано Мусе (Моисею)?" Разве они не отвергли то, что прежде было даровано Мусе (Моисею)? Они сказали: "Эти два колдовства (Коран и Тора) поддерживают друг друга". Они также сказали: "Мы не веруем ни в одно из них".

Somalice: 

Markuu uga yimid Xaqii Xagganaga yey Dheheen maa la Siiyo wixii la Siiyey (Nabi) Muuse oo kale, miyeyna ka Gaaloobin wixii la Siyyey Muuse Horay, oyna Dhihin waa Labo Sixir oo Iskaalmaystay waxayna dheheen Annagu Dhammaan waan ka Gaalownay.

Swahilice: 

Ilipo wajia Haki kutoka kwetu walisema: Mbona hakupewa kama aliyo pewa Musa? Je! Kwani wao hawakuyakataa aliyo pewa Musa zamani? Walisema: Ni wachawi wawili wanasaidiana. Na wakasema: Hakika sisi tunawakataa wote.

Uygurca: 

ئۇلارغا بىز ۋەھى قىلغان ھەقىقەت نازىل بولغان چاغدا، ئۇلار: «ئۇنىڭغا (يەنى مۇھەممەد ئەلەيھىسسالامغا) نېمىشقا مۇساغا بېرىلگەن مۆجىزە بېرىلمىدى» دېدى. ئۇلار ئىلگىرى مۇساغا بېرىلگەن مۆجىزىنى ئىنكار قىلمىدىمۇ؟ ئۇلار: «(تەۋرات بىلەن قۇرئان) بىر - بىرىنى تەستىق قىلىدىغان سېھىردۇر» دېدى. ئۇلار: «بىز ھەقىقەتەن (ئىككى كىتابنىڭ) ھەربىرىنى ئىنكار قىلغۇچىمىز» دېدى

Japonca: 

だが(今)わが手許から,真理がかれらに届けられると,言う。「ムーサーに与えられたものと同じようなものが,どうしてかれに与えられないのであろうか。」かれらは以前にも,ムーサーに与えられたものを信じなかったではないか。かれらは,「2つとも魔術である。互いに助けあうものである。」と言った。「わたしたちは(どちらも)信じない。」と言ったりした。

Arapça (Ürdün): 

«فلما جاءهم الحق» محمد «من عندنا قالوا لولا» هلا «أوتي مثل ما أوتي موسى» من الآيات كاليد البيضاء والعصا وغيرهما أو الكتاب جملة واحدة قال تعالى «أوَ لم يكفروا بما أوتيَ موسى من قبل» حيث «قالوا» فيه وفي محمد «ساحران» وفي قراءة سحران أي القرآن والتوراة «تظاهراً» تعاوناً «وقالوا إنا بكل» من النبيين والكتابين «كافرون».

Hintçe: 

मगर फिर जब हमारी बारगाह से (दीन) हक़ उनके पास पहुँचा तो कहने लगे जैसे (मौजिज़े) मूसा को अता हुए थे वैसे ही इस रसूल (मोहम्मद) को क्यों नही दिए गए क्या जो मौजिज़े इससे पहले मूसा को अता हुए थे उनसे इन लोगों ने इन्कार न किया था कुफ्फ़ार तो ये भी कह गुज़रे कि ये दोनों के दोनों (तौरैत व कुरान) जादू हैं कि बाहम एक दूसरे के मददगार हो गए हैं

Tayca: 

ครั้นเมื่อสัจธรรมจากเราได้มายังพวกเขา พวกเขากล่าวว่า “ทำไมเขา (มุฮัมมัด) จึงมิได้รับเยี่ยงกับที่มูซาได้รับเล่า ?” ก็พวกเขามิได้ปฏิเสธสิ่งที่ถูกประทานให้แก่มูซามาก่อนดอกหรือ ? พวกเขากล่าวว่า “ทั้งสองคือเวทมนตร์ที่สนับสนุนซึ่งกันและกัน” และว่า “เราเป็นผู้ปฏิเสธทั้งสิ้น”

İbranice: 

וכעת כאשר הגיע אליהם הצדק מאתנו, אמרו: 'למה לא נמסר לו כמו שנמסר למשה.' האם לא התכחשו לאשר נמסר למשה מלפנים? ואמרו: 'שני קוסמים מסייעים איש לאחיו.' ואמרו: 'אכן אנחנו כופרים בכול

Hırvatça: 

A kad im dolazi Istina od nas, oni govore: "Zašto mu nije dato isto kao što je dato Musau?" A zar oni nisu porekli ono što je dato Musau ranije?! Oni govore: "Dvije čarolije, jedna drugu podržava", i govore: "Mi ni u jednu ne vjerujemo!"

Rumence: 

Când însă Adevărul le vine de la Noi, ei spun: “De ce nu i s-a dat asemenea celor care i-au fost date lui Moise!” Oare nu au tăgăduit ceea ce odinioară i se dăduse lui Moise, când au spus: “Acestea sunt două vrăji vădite!” Apoi au spus: “Noi nu credem ni

Transliteration: 

Falamma jaahumu alhaqqu min AAindina qaloo lawla ootiya mithla ma ootiya moosa awalam yakfuroo bima ootiya moosa min qablu qaloo sihrani tathahara waqaloo inna bikullin kafiroona

Türkçe: 

Fakat hak, katımızdan kendilerine geldiğinde şöyle dediler: "Mûsa'ya verilenin aynısı buna da verilseydi ya!" Bunlar daha önce Mûsa'ya verileni inkâr etmemişler miydi? Şöyle demişlerdi: "Birbirini destekleyen iki büyü/sırt sırta iki büyücü." Ve dediler: "Biz bunların ikisine de inanmıyoruz."

Sahih International: 

But when the truth came to them from Us, they said, "Why was he not given like that which was given to Moses?" Did they not disbelieve in that which was given to Moses before? They said, "[They are but] two works of magic supporting each other, and indeed we are, in both, disbelievers."

İngilizce: 

But (now), when the Truth has come to them from Ourselves, they say, "Why are not (Signs) sent to him, like those which were sent to Moses?" Do they not then reject (the Signs) which were formerly sent to Moses? They say: "Two kinds of sorcery, each assisting the other!" And they say: "For us, we reject all (such things)!"

Azerbaycanca: 

Dərgahımızdan onlara (müşriklərə) haqq (Qur’an və Peyğəmbər) gəldikdə onlar: “Musaya verilən (mö’cüzələr) nə üçün eynilə ona da verilmədi?” – dedilər. Məgər onlar daha öncə Musaya verilənləri danıb: “İki sehr (Tövrat və Qur’an) bir-birilə köməkləşdi və biz (iki sehrbazın – Musanın və Muhəmmədin) hər birini inkar etdik!” – deməmişdilərmi?

Süleyman Ateş: 

Fakat onlara katımızdan hak gelince: "Musa'ya verilenin eşi, buna da verilmeli değil miydi?" dediler. Daha önce Musa'ya verileni de inkar etmemişler miydi? "Birbirine destek olan iki büyü", dediler. "Biz hepsini inkar ederiz", dediler.

Diyanet Vakfı: 

Fakat onlara tarafımızdan o hak (Peygamber) gelince: "Musa'ya verilen (mucizeler) gibi ona da verilmeli değil miydi?" dediler. Peki, daha önce Musa'ya verileni de inkar etmemişler miydi? "Birbirini destekleyen iki sihir!" demişler ve şunu söylemişlerdi: Doğrusu biz hiçbirine inanmıyoruz.

Erhan Aktaş: 

Ne var ki onlara Hakk gelince: “Mûsâ’ya verilen gibi(1) ona da verilseydi olmaz mıydı?” dediler. Oysaki Mûsâ’ya verilenleri de daha önce inkâr etmediler mi? “Bunlar, birbirine destek olan iki sihirbaz.” dediler. Biz hepsini inkâr edenleriz.” dediler.

Kral Fahd: 

Nitekim, yanımızdan kendilerine hak geldiği zaman, "Musa'ya verilen (mucizeler) gibi ona da verilseydi ya" demişlerdir. Halbuki önceden Musa'ya verilenleri inkar edip "Birbirine destek olan iki sihir dememişler mi idi; "Biz, hepsini de inkâr ediyoruz" dememişler mi idi?

Hasan Basri Çantay: 

(Fakat) şimdi onlara tarafımızdan o hak (peygamber) gelince: «Musâya verilenler gibi ona da verilmeli değil miydi?» dediler! Onlar (ın ataları) daha evvel Musâya verileni (inkâr ile) kâfir olmadılar mı (sanki)? «iki sihir birbirine destek oldu dediler, «Doğrusu biz hepsini (inkâr edici) kâfirleriz» dediler.

Muhammed Esed: 

Buna rağmen, yine de kendilerine katımızdan hakikat geldiği zaman "Niçin ona da Musa´ya verilenin bir benzeri verilmedi?" derler. Fakat böyleleri, bundan önce, Musa´ya verileni de inkar etmemişler miydi? (Nitekim) "Birbirini destekleyen iki aldatmaca örneği!" diyorlar ve ekliyorlar: "Biz topunu birden reddediyoruz!"

Gültekin Onan: 

Fakat onlara kendi katımızdan hak geldiği zaman: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Fakat, şimdi onlara tarafımızdan hak (Kur’an’la peygamber) gelince: “- Mûsa’ya verilenler (mucizeler), aynen ona verilse ya!” dediler. Ya bundan evvel Mûsa’ya verileni (Tevrat’ı ve mucizelerini) inkâr etmediler mi? (Mekke kâfirleri, Tevrat ve Kur’an için): “- İki sihir birbirine destek oldu.” dediler. Bir de: “- Biz hepsini inkâr ediciyiz.” söylediler.

Portekizce: 

Porém, quando lhes chegou de Nós a verdade, disseram: Por que não lhe foi concedido o mesmo que foi concedido aMoisés? - Não descreram eles no que foi concedido, antes, a Moisés? Disseram: São dois magos, que se ajudammutuamente! E disseram: Em verdade negamos tudo!

İsveççe: 

Men när sanningen från Oss nu har kommit till dem, säger de: "Om han ändå hade fått samma [budskap] som Moses fick!" Men förkastades inte det [budskap] som Moses en gång fick av [hans eget folk]? [Alla] säger de ju: "Två [prov på] bländande vältalighet som bekräftar varandra." Och tillfogar: "Vi avvisar dem båda!"

Farsça: 

پس هنگامی که حق [چون قرآن و پیامبر] از سوی ما برای آنان آمد [به جای آنکه بپذیرند] گفتند: چرا مانند آنچه به موسی دادند به او نداده اند؟ آیا پیش از این به آنچه به موسی داده شد، کفر نورزیدند؟! گفتند: [این تورات و قرآن] دو جادویند که پشتیبان یکدیگرند!! و گفتند: ما منکر هر دو هستیم!!

Kürtçe: 

ئەمجا کاتێ ڕاستیان بۆھات لەلایەن ئێمەوە ووتیان بۆچی بەو (موحەممەد ﷺ) نەدراوە وێنەی ئەوەی بەموسا دراوە ئایا ئەوان پێشتر بێ بڕوانەبوون بەوەی درابوو بەموسا دەیانووت (قورئان و تەورات) دوو سیحر و جادون پشتگیری یەکتر دەکەن وە دەیانووت بێگومان ئێمە بێ باوەڕین بەھەموویان (بە قورئان و بە تەورات)

Özbekçe: 

Қачонки уларга Бизнинг ҳузуримиздан ҳақ келганида, улар: «Унга ҳам Мусога берилган нарса берилса эди», дедилар. Улар илгари Мусога берилган нарсага куфр келтирмаган эдиларми?! Улар: «Икки сеҳр ўртага чиқди, бир-бирига ёрдам бермоқда, биз ҳар бирига куфр келтиргувчимиз», дедилар. (Ҳа, Муҳаммаддан (с. а. в.) илгари улар Мусога алайҳиссалом тушган нарсага ҳам куфр келтирган эдилар. Энди бўлса, Муҳаммадга (с. а. в.) иймон келтирмасликларига Мусога алайҳиссалом берилган нарсага ўхшаш нарса у кишига берилмаганини сабаб турибдилар. Улар «икки сеҳр» деб Таврот билан Қуръонн назарда тутишяпти. Таврот ҳам, Қуръон ҳам сеҳрдир, улар бирга ўртага чиқиб, бир-бирига ёрдам бермоқда, биз ҳар иккисига ҳам куфр келтирувчилармиз, дейишяпти.)

Malayca: 

Maka ketika datang kepada mereka kebenaran (Al-Quran) dari sisi Kami, mereka berkata pula: "Hendaknya (Muhammad) diberi (Kitab ugama yang diturunkan dengan sekaligus) sebagaimana Kitab Taurat yang diberikan kepada Musa". Bukankah mereka dahulu telah kufur ingkar akan apa yang diberikan kepada Nabi Musa? Mereka berkata lagi: "Kedua-duanya (Al-Quran dan Taurat) itu ialah sihir yang saling membantu (yang satu menyokong yang lain). "Dan mereka berkata pula: "Sesungguhnya kami kufur ingkar terhadap Kitab-kitab itu semuanya!"

Arnavutça: 

Pasi që u erdhi e Vërteta prej Nesh, thanë ata (arabët): “Sikur t’ju kishte dhënë (Muhammedit) diçka e ngjashme siç i është dhënë Musait!” Vallë, a nuk e mohuan ata – atë që iu kishte dhënë Musait më parë? Ata kanë thënë: “Këto janë dy magji (Teurati dhe Kur’ani), që ndihmohen reciprokisht”. Dhe, (Mekkasit) thanë: “Na, nuk besojmë në asnjërën”.

Bulgarca: 

И когато при тях дойде истината от Нас, рекоха: “Защо не бе дадено същото, което бе дадено и на Муса?” А нима не отрекоха онова, което по-рано бе дадено на Муса? Рекоха: “Две магии, които си помагат.” И рекоха: “Ние в нито една не вярваме.”

Sırpça: 

А кад им долази Истина од нас, они говоре: „Зашто му није дато исто као што је дато Мојсију?“ А зар они нису порекли оно што је дато Мојсију раније?! Они говоре: „Две чаролије, једна другу подржава“, и говоре: „Ми ни у једну не верујемо!“

Çekçe: 

Však když pravda od Nás k nim přišla, řekli: 'Kdyby mu tak bylo dáno něco podobného tomu, co bylo dáno Mojžíšovi!' Což však neodmítli to, čeho se předtím dostalo Mojžíšovi? A řekli dále: 'Tihle dva jsou jen kouzelníci vzájemně se podporující!' a dodali:

Urduca: 

مگر جب ہمارے ہاں سے حق ان کے پاس آ گیا تو وہ کہنے لگے "کیوں نہ دیا گیا اِس کو وہی کچھ جو موسیٰؑ کو دیا گیا تھا؟" کیا یہ لوگ اُس کا انکار نہیں کر چکے ہیں جو اس سے پہلے موسیٰؑ کو دیا گیا تھا؟ انہوں نے کہا "دونوں جادوگر ہیں جو ایک دُوسرے کی مدد کرتے ہیں" اور کہا "ہم کسی کو نہیں مانتے"

Tacikçe: 

Чун паёмбари ростгӯй аз ҷониби Мо бар онон фиристода шуд, гуфтанд: «Чаро он чӣ ба Мӯсо дода шуда, ба ӯ дода нашуда?» Оё инҳо пеш аз ин ба он чӣ ба Мӯсо дода шуда буд, кофир нашуда буданд? Ва гуфтанд, ки ин ҳар ду, ду ҷодуст монанди ҳам ва мо ба ҳеҷ як имон намеоварем.

Tatarca: 

Аларга Безнең хозурыбыздан хак пәйгамбәр килсә, әйттеләр: "Ни булыр иде Мусага бирелгән могҗизалар Мухәммәд г-мгә дә бирелгән булса", – дип. Аллаһ әйтте: "Әйә алар Мусага бирелгән могҗизаларны да инкяр иттеләр түгелме? Ул кәферләр әйттеләр: "Муса белән Һарун сихерчеләрдер, бер-берсенә ярдәмләштеләр, без аларның берсенә дә ышанмыйбыз", – диделәр.

Endonezyaca: 

Maka tatkala datang kepada mereka kebenaran dari sisi Kami, mereka berkata: "Mengapakah tidak diberikan kepadanya (Muhammad) seperti yang telah diberikan kepada Musa dahulu?". Dan bukankah mereka itu telah ingkar (juga) kepada apa yang telah diberikan kepada Musa dahulu?; mereka dahulu telah berkata: "Musa dan Harun adalah dua ahli sihir yang bantu membantu". Dan mereka (juga) berkata: "Sesungguhnya kami tidak mempercayai masing-masing mereka itu".

Amharca: 

እውነቱም ከእኛ ዘንድ በመጣላቸው ጊዜ «ለሙሳ የተሰጠው ብጤ አይስሰጠውም ኖሯልን» አሉ፡፡ «ከዚህ በፊት ሙሳ በተሰጠው አልካዱምን የተረዳዱ ሁለት ድግምቶች ናቸው» አሉ፡፡

Tamilce: 

ஆக, நம்மிடமிருந்து சத்திய தூதர் அவர்களுக்கு வந்தபோது, “மூஸாவிற்கு வழங்கப்பட்ட(வேதத்)தை போன்று (ஒரு வேதம் அவருக்கும்) வழங்கப்பட்டிருக்க வேண்டாமா!” என்று கூறினார்கள். இதற்கு முன்னர் மூஸாவிற்கு வழங்கப்பட்டதை இவர்கள் (-இந்த யூதர்கள்) மறுக்கவில்லையா? (மேலும், அந்த யூதர்கள்) கூறினார்கள்: (மூஸாவின் வேதமும் ஈஸாவின் வேதமும் இவை இரண்டும்) தங்களுக்குள் உதவி செய்த இரண்டு சூனியங்களாகும். இன்னும், (உமக்கு இந்த வேதம் வழங்கப்பட்ட பின்னர்) அவர்கள் கூறினார்கள்: “நிச்சயமாக நாங்கள் (இந்த பூமியில் இறக்கப்பட்ட வேதங்கள்) அனைத்தையும் மறுப்பவர்கள் ஆவோம்.”

Korece: 

하나님으로부터 그들에게 진리가 이르렀을 때 그들이 말하 길 모세에게 주어졌던 것들이 왜 그대에게는 주어지지 아니했느뇨 라고 말하나 보라 그들은 모세에 게 주어진 것을 믿었던가 또 그들이 말하길 두 마술사가 서로가 서로를 후원하고 있나니 우리는 모 두를 부정하노라 하더라

Vietnamca: 

Tuy nhiên, khi chân lý đến với họ thì họ lại bảo: “Tại sao Y không được ban cho điều giống như điều đã được ban cho Musa?” Phải chăng họ đã không có đức tin nơi những điều đã được ban cho Musa trước đây đó sao? Họ nói: “Hai loại phù phép này (Kinh Cựu Ước và Kinh Qurr’an) hỗ trợ lẫn nhau!” Và họ nói: “Chúng tôi không tin bất cứ cái nào.”