Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

26

Sûredeki Ayet No: 

8

Ayet No: 

2940

Sayfa No: 

367

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ

Çeviriyazı: 

inne fî ẕâlike leâyeh. vemâ kâne ekŝeruhüm mü'minîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Şüphesiz ki bunda mutlak bir âyet (nişane) vardır; ama onların çoğu iman etmezler.

Diyanet İşleri: 

Şüphesiz bunlarda Allah'ın kudretine işaret vardır, ama çoğu inanmazlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Bunda bir delil var elbette ve çoğu inanmaz gene de.

Şaban Piriş: 

İşte bunda da bir ayet vardır. Buna rağmen onların çoğu mümin değillerdir.

Edip Yüksel: 

Bunda bir işaret vardır. Ama çokları inanacak değildir.

Ali Bulaç: 

Şüphesiz, bunda bir ayet vardır; ancak onların çoğu mü'min değildirler.

Suat Yıldırım: 

Elbette bunda alınacak ibret vardır; fakat onların ekserisi ibret alıp da iman etmezler.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Şüphe yok ki, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki, onların ekserisi imân etmiş kimseler olmadı.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bunda elbette bir mucize var, fakat onların çoğu mümin değiller.

Bekir Sadak: 

26:12

İbni Kesir: 

Muhakkak ki bunda, bir ayet vardır. Ama onların çoğu mü´min olmadılar.

Adem Uğur: 

Şüphesiz bunlarda (Allah´ın kudretine) bir nişâne vardır

İskender Ali Mihr: 

Muhakkak ki bunda elbette âyet vardır. Ve (fakat) onların çoğu mü´min olmadılar.

Celal Yıldırım: 

Şüphesiz ki bunda açık bir belge vardır, ama onların çoğu inanmazlar.

Tefhim ul Kuran: 

Hiç şüphe yok, bunda bir ayet vardır

Fransızca: 

Voilà bien là une preuve ! Et la plupart d'entre eux ne croient pas.

İspanyolca: 

Ciertamente, hay en ello un signo, pero la mayoría no creen.

İtalyanca: 

Questo è davvero un segno, ma la maggior parte di loro non crede.

Almanca: 

Gewiß, darin gibt es doch eine Aya. Und die meisten von ihnen waren keine Mumin.

Çince: 

此中确有一种迹象,但他们大半是不信道的。

Hollandaca: 

Waarlijk, hierin is een teeken; maar het grootste deel hunner zijn ongeloovigen.

Rusça: 

Воистину, в этом - знамение, но большинство их не стали верующими.

Somalice: 

Taasna waxaa ku sugan Aayad Badankooduna ma aha Mid Rumeyn (Xaqa).

Swahilice: 

Hakika katika haya zipo Ishara. Lakini wengi wao hawakuwa wenye kuamini.

Uygurca: 

بۇنىڭدا ئەلۋەتتە (اﷲ نىڭ قۇدرىتىنى كۆرسىتىدىغان) ئالامەت بار، ئۇلارنىڭ تولىسى ئىمان ئېيتقۇچى بولمىدى

Japonca: 

本当にその中には,一つの印がある。だがかれらの多くは信じない。

Arapça (Ürdün): 

«إن في ذلك لآية» دلالة على كمال قدرته تعالى «وما كان أكثرهم مؤمنين» في علم الله، وكان قال سيبويه: زائدة.

Hintçe: 

यक़ीनन इसमें (भी क़ुदरत) ख़ुदा की एक बड़ी निशानी है मगर उनमें से अक्सर ईमान लाने वाले ही नहीं

Tayca: 

แท้จริงในการนี้ย่อมเป็นสัญญาณหนึ่งอย่างแน่นอน แต่ส่วนมากของพวกเขาไม่เป็นผู้ศรัทธา

İbranice: 

הן, בזה יש אות, אך רובם אינם מאמינים

Hırvatça: 

Zbilja, u tome je Znak, ali većina njih ne vjeruje,

Rumence: 

Întru aceasta este un semn, însă cei mai mulţi nu sunt credincioşi.

Transliteration: 

Inna fee thalika laayatan wama kana aktharuhum mumineena

Türkçe: 

Bunda elbette bir mucize var, fakat onların çoğu mümin değiller.

Sahih International: 

Indeed in that is a sign, but most of them were not to be believers.

İngilizce: 

Verily, in this is a Sign: but most of them do not believe.

Azerbaycanca: 

Şübhəsiz ki, bunda (Qur’anı və Peyğəmbəri təkzib edənlər üçün Allahın vəhdaniyyətinə, qüdrətinə dəlalət edən) bir əlamət vardır. Lakin onların əksəriyyəti iman gətirməzlər.

Süleyman Ateş: 

Şüphesiz bunda bir ibret vardır, ama yine çokları inanıcı değillerdir.

Diyanet Vakfı: 

Şüphesiz bunlarda (Allah'ın kudretine) bir nişane vardır; ama çoğu iman etmezler.

Erhan Aktaş: 

Bunda kesinlikle bir âyet(1) vardır. Ancak onların çoğu inanmadı.

Kral Fahd: 

Şüphesiz bunlarda (Allah'ın kudretine) bir nişâne vardır ama çoğu iman etmezler.

Hasan Basri Çantay: 

Şübhesiz ki bunlardan (Hakkın kemâl-i kudretine) elbet birer, nişane vardır. (Fakat) onların çoğu îman edici değildirler.

Muhammed Esed: 

Şüphesiz, bunda (insanlar için çıkarılacak) bir ders vardır; ama onlardan çoğu (buna) inanmazlar.

Gültekin Onan: 

Şüphesiz, bunda bir ayet vardır ancak onların çoğu inançlı olmamışlardır.

Ali Fikri Yavuz: 

Şüphesiz ki bu nebatları bitirmekte (Allah’ın kudretine, merhamet ve nimetinin genişliğine delâlet eden) bir alâmet vardır. Bununla beraber onların çoğu mümin olmadılar.

Portekizce: 

Sabei que nisto há um sinal; porém, a maioria deles não crê.

İsveççe: 

I detta ligger helt visst ett budskap [till människorna] men de vill inte tro, de flesta av dem.

Farsça: 

یقیناً در این [رویاندن انواع نباتات] نشانه ای است [بر قدرت، ربوبیّت خدا و اینکه مردگان را زنده می کند] ولی بیشترشان [به خاطر رسوخ کبر و لجاجت در باطنشان] ایمان آور نبوده و نیستند.

Kürtçe: 

بەڕاستی لەڕواندنی ئەو ھەموو ڕوواوەدا بەڵگەی گەورە ھەیە بەڵام زۆر بەیان بڕوادارنین و باوەڕ ناھێنن

Özbekçe: 

Албатта, бунда оят-белги бор. Лекин кўплари мўмин бўлмаслар.

Malayca: 

Sesungguhnya pada yang demikian itu terdapat satu tanda (yang membuktikan kekuasaan dan rahmat pengurniaan Allah); dan (dalam pada itu), kebanyakan mereka tidak juga beriman.

Arnavutça: 

Me të vërtetë, në këtë ka argument, por shumica e tyre (njerëzve) nuk kanë besuar,

Bulgarca: 

В това има знамение, но повечето от тях не са вярващи.

Sırpça: 

То је заиста доказ, али већина њих не верује.

Çekçe: 

Věru je v tomto znamení, však většina z nich nevěří.

Urduca: 

یقیناً اس میں ایک نشانی ہے، مگر ان میں سے اکثر ماننے والے نہیں

Tacikçe: 

Дар ин ибратест, вале бештарашон мӯъмин набудаанд.

Tatarca: 

Әлбәттә бу эштә Аллаһуның кодрәтенә иман китерү өчен ачык галәмәтләр бар, ләкин аларның күберәге ышанучы түгелләр.

Endonezyaca: 

Sesungguhnya pada yang demikian itu benar-benar terdapat suatu tanda kekuasaan Allah. Dan kebanyakan mereka tidak beriman.

Amharca: 

በዚህ አስደናቂ ምልክት አልለበት፡፡ አብዛኞቻቸውም አማኞች አልነበሩም፡፡

Tamilce: 

நிச்சயமாக இதில் ஓர் அத்தாட்சி இருக்கிறது. அவர்களில் அதிகமானவர்கள் நம்பிக்கையாளர்களாக இல்லை.

Korece: 

실로 그 안에는 예증이 있거 늘 그러나 그들 대다수는 믿지 아 니하더라

Vietnamca: 

Quả thật, trong đó là một bằng chứng (cho việc TA thừa khả năng làm người chết sống lại), tuy nhiên, đa số bọn họ không có đức tin.