Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

12

Sûredeki Ayet No: 

72

Ayet No: 

1668

Sayfa No: 

244

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قَالُوا نَفْقِدُ صُوَاعَ الْمَلِكِ وَلِمَن جَاءَ بِهِ حِمْلُ بَعِيرٍ وَأَنَا بِهِ زَعِيمٌ

Çeviriyazı: 

ḳâlû nefḳidü ṣuvâ`a-lmeliki velimen câe bihî ḥimlü be`îriv veenâ bihî za`îm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onlar da dediler ki: "Hükümdarın su kabını arıyoruz. Onu bulup getirene bir yük zahire var. Üstelik o tas bana zimmetlidir".

Diyanet İşleri: 

Hükümdarın su kabını kaybettik, onu getirene bir deve yükü mükafat verilecek, buna ben kefil oluyorum dediler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Padişahın şerbet bardağını kaybettik, bulup getirene bir deve yükü zahire verilecek, ben de kefilim buna dediler.

Şaban Piriş: 

Hükümdarın su kabını kaybettik. Onu getirene bir deve yükü (mükâfat) vardır. Buna ben kefil oluyorum, dediler.

Edip Yüksel: 

Kralın su tasını kaybettik. Kim onu getirirse ona bir deve yükü ödül verilecektir. Ben bunu garantiliyorum.

Ali Bulaç: 

Dediler ki: "Hükümdarın su tasını kaybettik, kim onu (bulup) getirirse, (ona armağan olarak) bir deve yükü vardır. Ben de buna kefilim."

Suat Yıldırım: 

Görevlilerden biri: “Hükümdarın su kabını kaybettik. Onu getirene bir deve yükü ödül var. Buna ben kefilim.” dedi.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Dediler ki: «Hükümdarın su kabını arıyoruz, ve onu getirecek kimse için bir deve yükü vardır. Ve ben de ona kefilim.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Dediler: "Kralın su tasını kaybettik. Onu getirene bir deve yükü ödül var. Kefili benim."

Bekir Sadak: 

«almissa, daha once kardesi de calmisti» dediler. Yusuf bunu icinde sakladi, onlara acmadi. Icinden, «Durumunuz pek kotudur

İbni Kesir: 

Dediler ki: Hükümdarın su kabını kaybettik, onu getirene de bir deve yükü var. Ben de buna kefilim.

Adem Uğur: 

Kralın su kabını arıyoruz

İskender Ali Mihr: 

“Melik´in su kabını kaybettik.” dediler. Kim onu getirirse (ona) bir deve yükü (erzak) var. Ve ben, ona kefilim.

Celal Yıldırım: 

Onlar da, «kralın su kabını kaybettik. Onu getirene bir deve yükü (ödül) vardır, ben buna kefilim,» dediler.

Tefhim ul Kuran: 

Dediler ki: «Hükümdarın su tasını kaybettik, kim onu (bulup) getirirse, (ona armağan olarak) bir deve yükü vardır. Ben de buna kefilim.»

Fransızca: 

Ils répondirent : "Nous cherchons la grande coupe du roi. La charge d'un chameau à qui l'apportera et j'en suis garant".

İspanyolca: 

Dijeron: «Echamos de menos la copa del rey. Una carga de camello para quien la traiga. Yo lo garantizo».

İtalyanca: 

Risposero: «La coppa del re. Un carico di cammello è destinato a chi la riporterà, io ne sono garante!».

Almanca: 

Sie sagten: "Wir vermissen den Meßbecher des Königs." Und wer ihn zurückbringt, erhält (als Belohnung) eine Kamelladung, und dafür verbürge ich mich.

Çince: 

他们说:我们丢失了国王的酒杯;谁拿酒杯来还,给谁-驮粮食,我是保证人。

Hollandaca: 

Men antwoordde hun: wij vermissen den beker van den vorst, en hij die dien terugbrengt, zal een kameellast koren ontvangen, en ik sta daarvoor borg.

Rusça: 

Они сказали: "Мы потеряли чашу царя. Кто принесет ее, получит верблюжий вьюк. Я отвечаю за это".

Somalice: 

Waxayna dhaheen Saacii Xaakimka ciddi keentana wuxuu yeelan rar riti anaana kafiil u ah.

Swahilice: 

Wakasema: Tumepoteza kopo la mfalme. Na ataye lileta atapewa shehena nzima ya ngamia. Nami ni dhaamini wa hayo.

Uygurca: 

ئۇلار: «پادىشاھنىڭ (تامغىسى بېسىلغان) قەدەھنى يوقىتىپ قويدۇق، ئۇنى تېپىپ كەلگەن كىشىگە (مۇكاپات ئۈچۈن) بىر تۆگە ئاشلىق بېرىلىدۇ، مەن بۇنىڭغا كېپىل» دېدى

Japonca: 

かれらは言った。「わたしたちは,王様の盃をなくしたのです。それを持って来た者にはラクダの一頭分の荷(を与える)でしょう。わたしがその保証人です。」

Arapça (Ürdün): 

«قالوا نفقد صواع» صاع «الملك ولمن جاء به حمل بعير» من الطعام «وأنا به» بالحمل «زعيم» كفيل.

Hintçe: 

उन लोगों ने जवाब दिया कि हमें बादशाह का प्याला नहीं मिलता है और मै उसका ज़ामिन हूँ कि जो शख़्श उसको ला हाज़िर करेगा उसको एक ऊँट के बोझ बराबर (ग़ल्ला इनाम) मिलेगा

Tayca: 

พวกเขากล่าวว่า “ขันน้ำของกษัตริย์หายไปจากเรา และผู้ใดนำมันมาคืนเขาจะได้รับสะเบียงเป็นรางวัลหนึ่งตัวลา และฉันเป็นผู้รับรอง”

İbranice: 

אמרו: 'אבד לנו הגביע של המלך, ומי שיחזיר אותו יקבל משא של גמל נוסף ,וזה באחריותי

Hırvatça: 

"Izgubili smo vladarevu posudu", odgovoriše. "Ko je donese, dobit će tovar hrane koji kamila može ponijeti. Ja za to garantujem."

Rumence: 

Ei spuseră: “Căutăm cupa regelui. Cel care o va duce înapoi va primi drept răsplată, încărcătura unei cămile. Eu mă pun chezaş pentru aceasta!”

Transliteration: 

Qaloo nafqidu suwaAAa almaliki waliman jaa bihi himlu baAAeerin waana bihi zaAAeemun

Türkçe: 

Dediler: "Kralın su tasını kaybettik. Onu getirene bir deve yükü ödül var. Kefili benim."

Sahih International: 

They said, "We are missing the measure of the king. And for he who produces it is [the reward of] a camel's load, and I am responsible for it."

İngilizce: 

They said: "We miss the great beaker of the king; for him who produces it, is (the reward of) a camel load; I will be bound by it."

Azerbaycanca: 

Onlar belə cavab verdilər: “Hökmdarın (qızıl) su qabını itirmişik. Onu tapıb gətirənə (müştuluq olaraq) bir dəvə yükü ərzaq veriləcək!” (Carçı: ) “Mən də buna zaminəm!” - (dedi).

Süleyman Ateş: 

Dediler ki: "Kralın su tasını kaybettik (onu arıyoruz). Onu getirene bir deve yükü (mükafat) var. Ben buna kefilim"

Diyanet Vakfı: 

Kralın su kabını arıyoruz; onu getirene bir deve yükü (bahşiş) var dediler. (İçlerinden biri:) Ben buna kefilim, dedi.

Erhan Aktaş: 

“Hükümdarın su kabını arıyoruz. Onu bulana bir deve yükü ödül var.” dediler. Çağırıcı: “Ben buna garanti veriyorum.” dedi.

Kral Fahd: 

Kralın su kabını arıyoruz; onu getirene bir deve yükü (bahşiş) var dediler. (İçlerinden biri:) Ben buna kefilim, dedi.

Hasan Basri Çantay: 

Dediler ki: «Pâdişâhın su kabını arıyoruz. Onu getirene bir deve yükü (bahşiş) var. Ben de buna kefilim».

Muhammed Esed: 

"Kral´ın su kupasını kaybettik" diye karşılık verdiler, "Onu kim bulursa, (ödül olarak) kendisine bir deve yükü (zahire) verilecek!" "Buna ben kefilim!" diye ekledi (çığırtkan).

Gültekin Onan: 

Dediler ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Onlar dediler ki, hükümdarın su tasını arıyoruz (altından yapılmıştı), onu getirene bir deve yükü ikramiye var ve ben de onu ödemeye kefilim.

Portekizce: 

Responderam-lhes: Perdemos a ânfora do rei e quem a restituir receberá a carga de um camelo. (E o arauto disse): E eugaranto isso.

İsveççe: 

De sade: "Vi saknar kungens dryckesbägare och den som återlämnar den skall få en kamellast [av spannmål i belöning]." Och [utroparen tillade]: "Det är jag som har ansvaret för detta."

Farsça: 

گفتند: آبخوری شاه را گم کرده ایم و هر کس آن را بیاورد، یک بار شتر مژدگانی اوست و من ضامن آن هستم.

Kürtçe: 

ووتیان ئاوخۆرەکەی (پێوانەکەی) پادشامان دیارنیە ھەر کەسێک بیھێنێتەوە باری ووشترێک (خۆراکی) دەدرێتێ وەمنیش دەستەبەری ئەو (بارە) دەبم

Özbekçe: 

Улар: «Подшоҳнинг идишини йўқотдик. Уни келтирган кишига бир туя юк. Мен унга кафилман», деди. (Яъни, хизматкорлардан бири ҳамманинг номидан юқоридаги гапларни айтди. Лекин карвондагилар ўзларининг айбсиз эканликларига ишончлари комил эди.)

Malayca: 

Orang-orang menteri menjawab: "Kami kehilangan cupak raja. Dan sesiapa yang memulangkannya akan diberi (benda-benda makanan) sebanyak muatan seekor unta, dan akulah yang menjamin pemberian itu".

Arnavutça: 

Thanë: “Po kërkojmë gotën e mbretit. Kush e sjell atë, ka shpërblim një barrë deveje ushqim. Unë për këtë garantoj”.

Bulgarca: 

Рекоха: “Изгубихме бокала на царя и който го донесе, ще има товар за една камила. Аз съм негов поръчител.”

Sırpça: 

„Изгубили смо владареву посуду“, одговорише. „Ко је донесе, добиће товар хране који камила може да понесе. Ја за то гарантујем.“

Çekçe: 

Odpověděli: 'Hledáme pohár králův; a ten, kdo jej přinese, dostane za odměnu velbloudí náklad. A já za to ručím.'

Urduca: 

سرکاری ملازموں نے کہا "بادشاہ کا پیمانہ ہم کو نہیں ملتا" (اور ان کے جمعدار نے کہا) "جو شخص لا کر دے گا اُس کے لیے ایک بارشتر انعام ہے، اس کا میں ذمہ لیتا ہوں"

Tacikçe: 

Гуфтанд: «Ҷоми подшоҳро. Ва ҳар ки биёварадаш, ӯро бори шутурест ва ман кафилӣ мекунам».

Tatarca: 

Әйттеләр: "Патшаның савытын югалттык, аны табып китергән кешегә бер дөя йөге ашлык бирелә вә ул ашлыкны тапшырырга мин өстемә аламын".

Endonezyaca: 

Penyeru-penyeru itu berkata: "Kami kehilangan piala raja, dan siapa yang dapat mengembalikannya akan memperoleh bahan makanan (seberat) beban unta, dan aku menjamin terhadapnya".

Amharca: 

«የንጉሡ መስፈሪያ ጠፍቶናል፡፡ እርሱንም ላመጣ ሰው የግመል ጭነት አለው፡፡ እኔም በእርሱ ተያዥ ነኝ» አለ፡፡

Tamilce: 

“அரசருடைய குவளையை இழக்கிறோம்” என்று அவர்கள் கூறினார்கள். இன்னும், “அதைக் கொண்டு வருபவருக்கு ஓர் ஒட்டகைச் சுமை (அளவு தானியம் வெகுமதியாக) உண்டு. நான் அதற்கு பொறுப்பாளன்” (என்று அவர்களில் ஒருவர் கூறினார்.)

Korece: 

그들이 말하기를 우리가 왕 의 금잔을 잃었으니 그것을 가져 온자는 낙타에 넘치는 곡식이 주 어질 것이며 내가 그에 대하여 책임을 지리라

Vietnamca: 

(Những người hô hoán) nói: “Chúng tôi mất một cái lường thóc của nhà vua.” (Và người đứng đầu của họ nói thêm): “Ai mang nó trả lại thì sẽ được thưởng số thóc bằng sức chở của một con lạc đà, ta đảm bảo điều đó.”

Rubu tag: 

Hizb tag: