Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

12

Sûredeki Ayet No: 

58

Ayet No: 

1654

Sayfa No: 

242

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَجَاءَ إِخْوَةُ يُوسُفَ فَدَخَلُوا عَلَيْهِ فَعَرَفَهُمْ وَهُمْ لَهُ مُنكِرُونَ

Çeviriyazı: 

vecâe iḫvetü yûsüfe fedeḫalû `aleyhi fe`arafehüm vehüm lehû münkirûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

(Bir gün) Yusuf'un kardeşleri çıkageldiler ve onun yanına girdiler. O, onları görür görmez tanıdı, oysa onlar onu tanıyamamışlardı.

Diyanet İşleri: 

Yusuf'un kardeşleri gelip yanına girdiler. Kendisini tanımadıkları halde o onları tanıdı.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Yusuf'un kardeşleri gelip huzuruna girdiler; Yusuf, onları tanıdı, fakat onlar, Yusuf'u tanıyamadılar.

Şaban Piriş: 

Yusuf’un kardeşleri gelip yanına girdiler. Onu tanımadılar; Yusuf, onları tanıdı.

Edip Yüksel: 

Yusuf'un kardeşleri gelip onun huzuruna girdiler. (Yusuf) onları tanıdı; ancak onlar onu tanımadı.

Ali Bulaç: 

(Kuraklık başlayınca) Yusuf'un kardeşleri gelip yanına girdiler, onu tanımadıkları halde kendisi onları hemen tanıdı.

Suat Yıldırım: 

Gün geldi, Yusuf'un kardeşleri Mısır’a gelip onun huzuruna çıktılar. O onları tanıdı, ama öbürleri onu tanıyamadılar.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve Yusuf´un kardeşleri geldi, hemen O´nun huzuruna girdiler. Derhal onları tanıdı. Onlar ise O´nu inkar ediciler idiler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Nihayet Yûsuf'un kardeşleri çıkageldiler; Yûsuf'un yanına girdiler, o onları tanıdı. Ama onlar onu tanıyamıyorlardı.

Bekir Sadak: 

Babalarina donduklerinde, «Ey babamiz! Bize yiyecek yasak edildi, kardesimizi bizimle beraber gonder de yiyecek alalim. Onu elbette koruruz» dediler.

İbni Kesir: 

Yusuf´un kardeşleri gelip yanına girdiler. Onları tanıdı, ama onlar kendisini tanımıyorlardı.

Adem Uğur: 

Yusufun kardeşleri gelip onun huzuruna girdiler, (Yusuf) onları tanıdı, onlar onu tanımıyorlardı.

İskender Ali Mihr: 

Ve Yusuf (A.S)´ın kardeşleri geldiler ve onun yanına girdiler. Onlar onu tanımadıkları halde o, onları hemen tanıdı.

Celal Yıldırım: 

Yûsuf´un kardeşleri gelip yanına girdiler

Tefhim ul Kuran: 

(Kuraklık başlayınca) Yusuf´un kardeşleri gelip yanına girdiler, onlar onu tanımadıkları halde kendisi onları hemen tanıdı.

Fransızca: 

Et le frères de Joseph vinrent et entrèrent auprès de lui. Il les reconnut, mais eux ne le reconnurent pas.

İspanyolca: 

Los hermanos de José vinieron y entraron a verle. Éste les reconoció, pero ellos a él no.

İtalyanca: 

Giunsero i fratelli di Giuseppe e si presentarono davanti a lui. Egli li riconobbe, mentre essi non lo riconobbero.

Almanca: 

Dann kamen die Brüder von Yusuf und traten zu ihm ein. Er erkannte sie, während sie jedoch ihn nicht erkannten.

Çince: 

优素福的哥哥们来了,他们进去见他。他认出了他们,而他们却没有认出他。

Hollandaca: 

Vervolgens kwamen Jozefs broederen en wendden zich tot hem, en hij herkende hen, doch zij herkenden hem niet.

Rusça: 

Братья Йусуфа (Иосифа) прибыли в Египет и явились к нему. Он узнал их, а они его не узнали.

Somalice: 

waxaana yimid Yuusuf Walaalihiis wayna u soo galeen wuuna aqoonsaday iyagoon garanayn.

Swahilice: 

Wakaja ndugu zake Yusuf, na wakaingia kwake. Yeye akawajua na wao hawakumjua.

Uygurca: 

يۇسۇفنىڭ قېرىنداشلىرى كېلىپ يۇسۇفنىڭ قېشىغا كىردى. يۇسۇف ئۇلارنى تونۇدى، ئۇلار بولسا يۇسۇفنى تونۇمىدى

Japonca: 

その中ユースフの兄たちが来て,かれの前に罷り出た。かれ(ユースフ)はかれらを認めたが,かれら(兄たち)の方はかれに気付かなかった。

Arapça (Ürdün): 

«وجاء إخوة يوسف» إلا بنيامين ليمتاروا لما بلغهم أن عزيز مصر يعطي الطعام بثمنه «فدخلوا عليه فعرفهم» أنهم إخوته «وهم له منكرون» لا يعرفونه لبعد عهدهم به وظنهم هلاكه فكلموه بالعبرانية فقال كالمنكر عليهم: ما أقدمكم بلادي؟ فقالوا للميرة فقال لعلكم عيون قالوا معاذ الله قال فمن أين أنتم؟ قالوا من بلاد كنعان وأبونا يعقوب نبي الله، قال وله أولاد غيركم؟ قالوا نعم كنا اثني عشر فذهب أصغرنا هلك في البرية وكان أحبَّنا إليه وبقي شقيقه فاحتبسه ليتسلى به عنه فأمر بإنزالهم وإكرامهم.

Hintçe: 

(और चूंकि कनआन में भी कहत (सूखा) था इस वजह से) यूसुफ के (सौतेले भाई ग़ल्ला ख़रीदने को मिस्र में) आए और यूसुफ के पास गए तो उनको फौरन ही पहचान लिया और वह लोग उनको न पहचान सके

Tayca: 

และพี่น้องของยูซุฟได้มา แล้วเขาไปหาเขา ยูซุฟจำพวกเขาได้ แต่พวกเขาจำยูซุฟไม่ได้

İbranice: 

והאחים של יוסף הגיעו והציגו את עצמם לפניו, הוא הכיר אותם, אך הם לא הכירו אותו

Hırvatça: 

I dođoše braća Jusufova i uđoše k njemu, pa ih on poznade, a oni njega ne poznadoše.

Rumence: 

Şi iată că veniră şi fraţii lui Iosif, intrară la el şi el îi recunoscu, însă ei nu-l recunoscură.

Transliteration: 

Wajaa ikhwatu yoosufa fadakhaloo AAalayhi faAAarafahum wahum lahu munkiroona

Türkçe: 

Nihayet Yûsuf'un kardeşleri çıkageldiler; Yûsuf'un yanına girdiler, o onları tanıdı. Ama onlar onu tanıyamıyorlardı.

Sahih International: 

And the brothers of Joseph came [seeking food], and they entered upon him; and he recognized them, but he was to them unknown.

İngilizce: 

Then came Joseph's brethren: they entered his presence, and he knew them, but they knew him not.

Azerbaycanca: 

(Misirə ərzaq üçün yollanan) Yusifin qardaşları gəlib onun hüzuruna daxil oldular. Onlar (Yusifi) tanımadıqları halda, (Yusif) onları dərhal tanıdı.

Süleyman Ateş: 

Yusuf'un kardeşleri geldiler, onun yanına girdiler, o onları tanıdı; fakat onlar onu tanımıyorlardı.

Diyanet Vakfı: 

Yusufun kardeşleri gelip onun huzuruna girdiler, (Yusuf) onları tanıdı, onlar onu tanımıyorlardı.

Erhan Aktaş: 

Nihâyet Yûsuf’un kardeşleri geldi ve onun huzuruna çıktılar. Yûsuf onları hemen tanıdı. Ama onlar onu tanıyamadılar.

Kral Fahd: 

Yusuf'un kardeşleri gelip onun huzuruna girdiler, (Yusuf) onları tanıdı, onlar onu tanımıyorlardı.

Hasan Basri Çantay: 

Yuusufun kardeşleri gelib onun huzuruna girdiler. (Yuusuf) onları tanıdı, onlar ise kendisini tanımıyorlardı.

Muhammed Esed: 

(Yıllar sonra) Yusuf´un kardeşleri (Mısır´a) geldiler ve o´nun huzuruna çıktılar; o hemen tanıdı onları; ama berikiler o´nu tanımadılar.

Gültekin Onan: 

(Kuraklık başlayınca) Yusuf´un kardeşleri gelip yanına girdiler, o onları hemen tanıdı

Ali Fikri Yavuz: 

Bir de Yûsuf’un kardeşleri gelip karşısına çıktılar. Yûsuf hemen onları tanıdı. Halbuki, onlar Yûsuf’u tanımıyorlardı. (Zahire almak için Mısır’a gelmişlerdi).

Portekizce: 

E chegaram os irmãos de José, ao qual se apresentaram. Ele os reconheceu, porém ele não o reconheceram.

İsveççe: 

[EN DAG efter många år] kom Josefs bröder [till Egypten] och de fick företräde hos honom. Han kände [genast] igen dem, men för dem var han en främling.

Farsça: 

و برادران یوسف [با روی آوردن خشکسالی به کنعان، جهت تهیه آذوقه به مصر] آمدند وبر او وارد شدند. پس او آنان را شناخت وآنان او را نشناختند.

Kürtçe: 

وە (لە کاتی گرانیدا) براکانی یوسف ھاتن (بۆ میسر) ئەوسا چوونە لای (یوسف) دەست بەجێ (یوسف) ئەوانی ناسیەوە بەڵام ئەوان ئەمیان نەناسیەوە

Özbekçe: 

Юсуфнинг оға-инилари келдилар ва унинг ҳузурига кирдилар. Бас, у уларни таниди. Улар эса, уни танимадилар. ( Юсуфнинг (а. с.) ҳусни тадбирлари ва Аллоҳ берган имконларни ишга солишлари Миср аҳли қаҳатчиликдан катта зарар кўрмади. Ҳатто бошқа ўлкалар улардан озиқ-овқат сўраб кела бошлади. Мисрда озиқ-овқат сероблигини эшитиб, Юсуфнинг (а. с.) оға-инилари ҳам шу ёққа келишди.)

Malayca: 

Dan (setelah tiba musim kemarau) datanglah saudara-saudara Yusuf (ke Mesir), lalu masuklah mereka mendapatkannya; Yusuf dengan serta merta kenal mereka, sedang mereka tidak mengenalnya.

Arnavutça: 

Dhe erdhën vëllezërit e Jusufit, e hyn tek ai. Ai i njohu ata, por ata nuk e njohën atë.

Bulgarca: 

И дойдоха братята на Юсуф, и влязоха при него. Той ги позна, а те не го познаха.

Sırpça: 

И дођоше браћа Јосифова и уђоше код њега, па их он познаде, а они њега не познадоше.

Çekçe: 

A přišli Josefovi bratři a vešli k němu; i poznal je, však oni jeho nepoznali.

Urduca: 

یوسفؑ کے بھائی مصر آئے اور اس کے ہاں حاضر ہوئے اس نے انہیں پہچان لیا مگر وہ اس سے نا آشنا تھے

Tacikçe: 

Бародарони Юсуф омаданд ва бар ӯ дохил шуданд, онҳоро шинохт ва онҳо нашинохтандаш.

Tatarca: 

Ачлык еллары башлангач, Йусуфның агалары Кәнган шәһәреннән Мысырга ашлык алырга килделәр, ашлык сорар өчен Йусуф янына керделәр, Йусуф аларны таныды, әмма агалары Йусуфны танымадылар. Йусуф алардан сорашты: сез ничә кардәш, сез кем балалары, иген сездә дә юкмы, атагыз ни хәлдә? Алар җавап бирделәр: без Ибраһим нәселеннән Ягькуб пәйгамбәр балаларыбыз, барчабыз унике идек, Йусуф исемле кардәшебезне бүре ашады, Бинямин исемле кече кардәшебез атабыз янында калды без моңда унау килдек.

Endonezyaca: 

Dan saudara-saudara Yusuf datang (ke Mesir} lalu mereka masuk ke (tempat)nya. Maka Yusuf mengenal mereka, sedang mereka tidak kenal (lagi) kepadanya.

Amharca: 

የዩሱፍ ወንድሞችም መጡ፡፡ በእርሱም ላይ ገቡ፡፡ እነሱም እርሱን የሳቱት ሲሆኑ ዐወቃቸው፡፡

Tamilce: 

இன்னும், யூஸுஃபுடைய சகோதரர்கள் (எகிப்துக்கு) வந்தார்கள். மேலும், அவரிடம் நுழைந்தார்கள். ஆக, அவர் அவர்களை அறிந்து கொண்டார். ஆனால், அவர்களோ அவரை அறியாதவர்களாக இருந்தனர்.

Korece: 

요셉의 형제들이 와 그에게 들어가매 그는 그들을 알았으나 그들은 그를 모르더라

Vietnamca: 

Các anh (cùng cha khác mẹ) của Yusuf đến (Ai Cập để tìm kiếm lương thực). Khi họ vào trình diện, Yusuf đã nhận ra họ nhưng họ không nhận ra Yusuf.

Rubu tag: 

Hizb tag: