Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

12

Sûredeki Ayet No: 

55

Ayet No: 

1651

Sayfa No: 

242

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قَالَ اجْعَلْنِي عَلَىٰ خَزَائِنِ الْأَرْضِ ۖ إِنِّي حَفِيظٌ عَلِيمٌ

Çeviriyazı: 

ḳâle-c`alnî `alâ ḫazâini-l'arḍ. innî ḥafîżun `alîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

O da, ona dedi ki: "Beni bu ülkenin hazineleri üzerine getir. Çünkü iyi korurum, iyi bilirim."

Diyanet İşleri: 

Yusuf: "Beni memleketin hazinelerine memur et, çünkü ben korumasını ve yönetmesini bilirim" dedi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Yusuf, beni ülkenin hazinelerine memur et, şüphe yok ki ben onları iyi korurum ve ne yapacağımı bilirim dedi.

Şaban Piriş: 

(Yusuf): Beni memleketin hazinelerine memur et, çünkü ben iyi korur ve iyi bilirim, dedi.

Edip Yüksel: 

Dedi ki: "Beni ülkenin maliye işlerinin başına getir. Kuşkusuz ben iyi korur, iyi bilirim," dedi

Ali Bulaç: 

(Yusuf) Dedi ki: "Beni (bu) yerin (ülkenin) hazineleri üzerinde (bir yönetici) kıl. Çünkü ben, (bunları iyi) bir koruyucuyum, (yönetim işlerini de) bilenim."

Suat Yıldırım: 

Yusuf: “Beni ülkenin hazine işlerinden sorumlu bakan olarak görevlendir, dedi. Çünkü ben malları iyi korur, işletme ve yönetimi iyi bilirim.” dedi.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Hazret-i Yûsuf da dedi ki: «Beni yurdun hazineleri üzerine memur et, muhakkak ki ben iyice koruyucu, iyice biliciyim.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yûsuf dedi ki: "Beni ülke hazinelerine bakan yap. Ben iyi bir koruyucuyum; bilgiliyim."

Bekir Sadak: 

«Eger onu bana getirmezseniz bundan boyle benden bir olcek bile alamazsiniz ve bana artik yaklasmayin da.»

İbni Kesir: 

Dedi ki: Beni memleketin hazineleri üzerine tayin et. Çünkü ben, onları iyi korurum, bilirim.

Adem Uğur: 

Beni ülkenin hazinelerine tayin et! Çünkü ben (onları) çok iyi korurum ve bu işi bilirim dedi.

İskender Ali Mihr: 

(Yusuf A.S) şöyle dedi: “ Beni bu yerin hazineleri üzerine sorumlu kıl! Muhakkak ki

Celal Yıldırım: 

Yûsuf ona: «Beni Mısır hazineleri üzerine görevlendir

Tefhim ul Kuran: 

(Yusuf) Dedi ki: «Beni (bu) yerin (ülkenin) hazineleri üzerinde (bir yönetici) kıl. Çünkü ben, (bunları iyi) bir koruyucuyum, (yönetim işlerini de) bilenim.»

Fransızca: 

Et [Joseph] dit : "Assigne-moi les dépôts du territoire : je suis bon gardien et connaisseurs".

İspanyolca: 

Dijo: «¡Ponme al frente de los almacenes del país! ¡Yo sé bien cómo guardarlos!»

İtalyanca: 

Rispose: «Affidami i tesori della terra: sarò buon guardiano ed esperto».

Almanca: 

Er sagte: "Setze mich für die Schatzkammer des Landes ein. Gewiß, ich bin achtgebend, wissend."

Çince: 

他说:请你任命我管理全国的仓库,我确是一个内行的保管者。

Hollandaca: 

Jozef antwoordde: Geef mij het beheer over de voorraadplaatsen van het land; want ik zal daarvan een verstandige bewaarder zijn.

Rusça: 

Он сказал: "Назначь меня управлять хранилищами земли, ибо я - знающий хранитель".

Somalice: 

wuxuuna yidhi Yuusuf iga yeel Masuulka Khasnadaha dhulka waxaan ahay aamin cilmi lehe.

Swahilice: 

Yusuf akasema: Nifanye mshika khazina za nchi. Kwani hakika mimi ni mlinzi mjuzi.

Uygurca: 

يۇسۇف: «مېنى (مىسىر) زېمىنىنىڭ خەزىنىلىرىنى باشقۇرۇشقا قويغىن، مەن ھەقىقەتەن (ئۇنى باشقۇرۇش يوللىرىنى) بىلىدىغان، ئوبدان ساقلىيالايدىغان ئادەممەن» دېدى

Japonca: 

かれ(ユースフ)は言った。「わたしをこの国の財庫(の管理者)に任命して下さい。わたしは本当に知識ある管財者です。」

Arapça (Ürdün): 

«قال» يوسف «اجعلني على خزائن الأرض» أرض مصر «إني حفيظ عليم» ذو حفظ وعلم بأمرها، وقيل كاتب حاسب.

Hintçe: 

यूसुफ ने कहा (जब अपने मेरी क़दर की है तो) मुझे मुल्की ख़ज़ानों पर मुक़र्रर कीजिए क्योंकि मैं (उसका) अमानतदार ख़ज़ान्ची (और) उसके हिसाब व किताब से भी वाक़िफ हूँ

Tayca: 

เขากล่าวว่า “ได้โปรดแต่งตั้งฉันให้ควบคุมการคลังของประเทศ แท้จริงฉันเป็นผู้ชื่อสัตย์ผู้รู้”

İbranice: 

אז אמר: ' מנה אותי אחראי למאגרי הארץ, כי אני שומר מסור ובעל ידע רב

Hırvatça: 

"Postavi me", reče, "da vodim brigu o zalihama u zemlji, ja sam zaista čuvaran i znan."

Rumence: 

Iosif spuse: “Încredinţează-mi hambarele ţării şi le voi fi păzitor priceput.”

Transliteration: 

Qala ijAAalnee AAala khazaini alardi innee hafeethun AAaleemun

Türkçe: 

Yûsuf dedi ki: "Beni ülke hazinelerine bakan yap. Ben iyi bir koruyucuyum; bilgiliyim."

Sahih International: 

[Joseph] said, "Appoint me over the storehouses of the land. Indeed, I will be a knowing guardian."

İngilizce: 

(Joseph) said: "Set me over the store-houses of the land: I will indeed guard them, as one that knows (their importance)."

Azerbaycanca: 

(Yusif) dedi: “Məni bu yerin (Misirin) xəzinələrinə mə’mur tə’yin et (Misir xəzinələrini mənə tapşır), çünki mən (özümə e’tibar edilən mal-dövləti) qoruyanam, (işləri idarə etməyi) bilənəm!”

Süleyman Ateş: 

(Yusuf, krala): "Beni ülkenin hazineleri üstüne bakan yap. Çünkü ben (onları) iyi korur, (yönetmesini) iyi bilirim." dedi.

Diyanet Vakfı: 

"Beni ülkenin hazinelerine tayin et! Çünkü ben (onları) çok iyi korurum ve bu işi bilirim" dedi.

Erhan Aktaş: 

Yûsuf: “Beni ülkenin hazinelerinin başına tayin et. Zira ben onları korurum ve iyi bilirim.” dedi.

Kral Fahd: 

«Beni ülkenin hâzinelerine tayin et! Çünkü ben (onları) çok iyi korurum ve bu işi bilirim» dedi.

Hasan Basri Çantay: 

(Yuusuf): «Beni memleketin hazineleri üzerine (me´mur) et. Çünkü ben onları iyice korumıya muktedirim, (bütün tasarruf şekillerini de) bilenim» dedi.

Muhammed Esed: 

(Yusuf:) "Beni ülkenin hazineleri üzerinde görevlendir(in)" dedi, "güvenilir, bilgili bir gözcü, bir koruyucu olacağımdan emin olabilirsin(iz)".

Gültekin Onan: 

(Yusuf) Dedi ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Yûsuf şöyle dedi: “- Beni Mısır’ın hazineleri üzerine memur et

Portekizce: 

Pediu-lhes: Confia-me os armazéns do país que eu serei um bom guardião deles, pois conheço-lhes a importância.

İsveççe: 

[Josef] svarade: "Anförtro mig tillsynen över landets förrådshus; jag kommer att vara en god och kunnig förvaltare."

Farsça: 

یوسف گفت: مرا سرپرست خزانه های این سرزمین قرار ده؛ زیرا من نگهبان دانایی هستم.

Kürtçe: 

(یوسف) فەرمووی (بەپادشا) لەسەر خەزنە و دارایی زەوی (میسر) دابمنێ بەڕاستی من پارێزەرێکی شارەزام

Özbekçe: 

У: «Мени ернинг хазиналари устига қўй. Албатта, мен муҳофаза қилувчи ва билувчиман», деди. (Юсуф а. с. подшоҳга, мен хазинани қандай муҳофаза қилиш–сақлаш ва уни қандай тасарруф қилишни билувчиман, дедилар. Туш таъбирига кўра, Миср ўлкаси келажакда худди шундай сифатларни мужассам қилган одамга муҳтож эди.)

Malayca: 

Yusuf berkata: "Jadikanlah daku pengurus perbendaharaan hasil bumi (Mesir); sesungguhnya aku sedia menjaganya dengan sebaik-baiknya, lagi mengetahui cara mentadbirkannya".

Arnavutça: 

(Jusufi) tha: “Më cakto të udhëheq thesarin e vendit. Unë, me të vërtetë, jam ruajtës dhe i dijshëm”.

Bulgarca: 

Рече [Юсуф]: “Отреди ми съкровищниците на Земята [на Египет]! Аз съм знаещ пазител.”

Sırpça: 

„Постави ме“, рече, „да водим бригу о залихама у земљи, ја заиста знам да чувам и имам знање.“

Çekçe: 

I odpověděl Josef: 'Pověř mne správou nad sýpkami země, neb já strážce jsem pečlivý a moudrý.'

Urduca: 

یوسفؑ نے کہا، "ملک کے خزانے میرے سپرد کیجیے، میں حفاظت کرنے والا بھی ہوں اور علم بھی رکھتا ہوں"

Tacikçe: 

Гуфт: «Маро бар хазинаҳои ин сарзамин муқаррар кун, ки ман нигаҳбоне доноям».

Tatarca: 

Йусуф әйтте: "Мине игенчелек эшләренә хуҗа итеп куй, әлбәттә, мин игенләрне үстерә һәм саклый беләмен, яхшы саклармын".

Endonezyaca: 

Berkata Yusuf: "Jadikanlah aku bendaharawan negara (Mesir); sesungguhnya aku adalah orang yang pandai menjaga, lagi berpengetahuan".

Amharca: 

«በምድር ግምጃ ቤቶች ላይ (ሹም) አድርገኝ፡፡ እኔ ጠባቂ አዋቂ ነኝና» አለ፡፡

Tamilce: 

“நாட்டின் கஜானாக்கள் மீது (பொறுப்பாளராக, அவற்றை நிர்வகிப்பவராக) என்னை ஆக்குவீராக. நிச்சயமாக நான் (செல்வத்தை) நன்கு பாதுகாப்பவன், (நிர்வாகத்தை) நன்கறிந்தவன்” என்று (யூஸுஃப்) கூறினார்.

Korece: 

요셉이 말하기를 이땅의 창 고들을 저에게 맡겨주소서 제가 관리함을 알고 있나이다

Vietnamca: 

(Yusuf) nói: “Xin bệ hạ để hạ thần phụ trách cai quản kho lương thực của đất nước (Ai Cập), chắc chắn, thần sẽ là một người bảo quản hiểu biết (đáng tin).”

Rubu tag: 

Hizb tag: