Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

11

Sûredeki Ayet No: 

42

Ayet No: 

1515

Sayfa No: 

226

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَهِيَ تَجْرِي بِهِمْ فِي مَوْجٍ كَالْجِبَالِ وَنَادَىٰ نُوحٌ ابْنَهُ وَكَانَ فِي مَعْزِلٍ يَا بُنَيَّ ارْكَب مَّعَنَا وَلَا تَكُن مَّعَ الْكَافِرِينَ

Çeviriyazı: 

vehiye tecrî bihim fî mevcin kelcibâli venâdâ nûḥun-bnehû vekâne fî ma`ziliy yâ büneyye-rkem me`anâ velâ teküm me`a-lkâfirîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Gemi içindekilerle birlikte, dağlar gibi dalgalar arasında akıp gidiyordu. Nuh ayrı bir yere çekilmiş olan oğluna bağırdı: "Yavrucuğum, gel, bizimle beraber bin! Kâfirlerle beraber olma!"

Diyanet İşleri: 

Gemi, dağlar gibi dalgalar içinde onları götürürken, Nuh, bir kenarda ayrı kalmış olan oğluna "Ey oğulcuğum! Bizimle beraber gel, kafirlerle birlik olma" diye seslendi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Gemi, içindekilerle dağlar gibi dalgalar üstünde akıp gidiyordu. Nuh, kendisinden çekilip ayrı bir yerde bulunan oğluna oğulcuğum dedi, bin sen de bizimle ve kafirlerle beraber olma.

Şaban Piriş: 

Gemi dağlar gibi dalgalar arasında akıp onları götürüyordu. Nuh, bir kenara çekilmiş oğluna: "Yavrucuğum, bizimle bin, kâfirlerle olma!" diye seslendi.

Edip Yüksel: 

Gemi, onları tepeler gibi dalgaların arasından geçirirken, Nuh bir kenarda ayrı duran oğluna seslendi: "Yavrum, gel bizimle birlikte bin. Kafirlerle birlik olma."

Ali Bulaç: 

(Gemi) Onlarla dağlar gibi dalga(lar) içinde yüzüyorken Nuh, bir kenara çekilmiş olan oğluna seslendi: "Ey oğlum, bizimle birlikte bin ve kafirlerle birlikte olma."

Suat Yıldırım: 

Gemi onları dağlar gibi dalgalar arasından geçirirken, Nuh biraz ötede olan oğluna: “Evladım, gel sen de bizimle gemiye bin de kâfirlerle beraber kalma!” diye seslendi. [69,11-12; 54,13-15]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve gemi onlar ile beraber dağlar gibi dalgalar içinde akıp gidiyordu. Ve Nûh, oğluna nidâ etti, o ayrı bir yere çekilmişti. «Ey oğlum! Bizimle beraber bin ve kâfirler ile beraber olma!» (dedi).

Yaşar Nuri Öztürk: 

Gemi onları, dağlar gibi dalgalar üstünden yürütüp götürüyordu. Nûh onlardan ayrı bir yerde duran oğluna seslendi: "Oğulcuğum, bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma."

Bekir Sadak: 

&quot

İbni Kesir: 

Dağlar gibi dalgaların içinde onları götürürken Nuh bir kenarda ayrı kalmış oğluna: Bizimle beraber gel, küfredenlerle birlikte olma, diye seslendi.

Adem Uğur: 

Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu. Nuh, gemiden uzakta bulunan oğluna: Yavrucuğum! (Sen de) bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma! diye seslendi.

İskender Ali Mihr: 

Ve o (gemi) onlarla, dağ gibi dalgalar içinde yüzüyordu. Ve Nuh, ayrı bir yerde duran oğluna seslendi: “Ey oğulcuğum, bizimle beraber bin ve kâfirlerle beraber olma!”

Celal Yıldırım: 

Gemi, içinde taşıdıklarıyla birlikte dağ gibi dalgalar arasında yüzüp yol alıyordu. Nûh, ayrı bir yere çekilen oğluna, «oğulcağızım ! Bizimle beraber (gel) gemiye bin, kâfirlerle beraber olma,» diye seslendi.

Tefhim ul Kuran: 

(Gemi) Onlarla dağlar gibi dalga(lar) içinde yüzmekteyken Nuh, bir kenara çekilmiş olan oğluna seslendi: «Ey oğlum, bizimle birlikte bin ve kâfirlerle birlikte olma.»

Fransızca: 

Et elle vogua en les emportant au milieu des vagues comme des montagnes. Et Noé appela son fils, qui restait en un lieu écarté (non loin de l'arche) : "ô mon enfant, monte avec nous et ne reste pas avec les mécréants".

İspanyolca: 

Y navegó con ellos entre olas como montañas. Noé llamó a su hijo, que se había quedado aparte: «¡Hijito! ¡Sube con nosotros, no te quedes con los infieles!»

İtalyanca: 

[E l'Arca] navigò portandoli tra onde [alte] come montagne. Noè chiamò suo figlio, che era rimasto in disparte: «Figlio mio, sali insieme con noi, non rimanere con i miscredenti».

Almanca: 

Und es fuhr mit ihnen durch Wogen wie Berge, dann rief Nuh seinen Sohn, der abgetrennt war: "Mein Söhnchen, steig mit uns hinein und sei nicht mit den Kafir!"

Çince: 

那只船载著他们航行于山岳般的波涛之间。努哈喊叫他儿子--那时他远在船外--说:我的孩子啊!你来和我们一道乘船吧!你不要同不信道的人们在一起。

Hollandaca: 

En de ark dreef met hen tusschen golven als bergen, en Noach riep zijn zoon die van hem gescheiden was, zeggende: Scheep u met ons in, mijn zoon, en blijf niet bij de ongeloovigen.

Rusça: 

Он поплыл с ними по волнам, подобным горам, и Нух (Ной) воззвал к своему сыну, который одиноко стоял в стороне: "Сын мой! Садись с нами и не оставайся с неверующими".

Somalice: 

wayna la socotay hir dhexdiis oo buuro la mida wuxuuna u dhawaaqay Nabi Nuux Wiilkiisii wuxuuna ahaa meel ka gaar ah (Isagoo leh) Wiilkaygow nala soo kor hana la jirin gaalada.

Swahilice: 

Ikawa inakwenda nao katika mawimbi kama milima. Na Nuhu akamwita mwanawe naye alikuwa mbali: Ewe mwanangu! Panda pamoja nasi, wala usiwe pamoja na makafiri.

Uygurca: 

كېمە ئۇلارنى ئېلىپ تاغدەك دولقۇنلار ئىچىدە ئۈزۈپ باراتتى، نۇھ كېمە مېڭىشتىن بۇرۇن ئۆزىدىن يىراقتا تۇرغان ئوغلىنى: «ئى ئوغلۇم، بىز بىلەن بىللە كېمىگە چىققىن، كاپىرلار بىلەن بىللە بولمىغىن» دەپ توۋلىدى

Japonca: 

方舟はかれらを乗せて山のような波の上に動き出した。その時ヌーフは(皆から)離れていたかれの息子に叫んで言った。「息子よ,わたしと一緒に乗れ。不信者たちと一緒にいてはならない。」

Arapça (Ürdün): 

«وهي تجري بهم في موج كالجبال» في الارتفاع والعظم «ونادى نوح ابنه» كنعان «وكان في معزل» عن السفينة «يا بني اركب معنا ولا تكن مع الكافرين».

Hintçe: 

और कश्ती है कि पहाड़ों की सी (ऊँची) लहरों में उन लोगों को लिए हुए चली जा रही है और नूह ने अपने बेटे को जो उनसे अलग थलग एक गोशे (कोने) में था आवाज़ दी ऐ मेरे फरज़न्द हमारी कश्ती में सवार हो लो और काफिरों के साथ न रह

Tayca: 

และมันแล่พาพวกเขาไปท่ามกลางคลื่นลูกเท่าภูเขา และนุห์ได้ร้องเรียกลูกชายของเขาซึ่งอยู่อย่างโดดเดี่ยว “โอ้ลูกของฉันเอ๋ย ! จงมาโดยสารเรือกับเราเถิด และเจ้าอย่าอยู่ร่วมกับผู้ปฏิเสธศรัทธาเลย”

İbranice: 

ובהיות האונייה מהלכת בין גלים גבוהים כהרים, קרא נוח אל אחד מבניו, שלא הצטרף אליהם: 'הוי בני! הצטרף אלינו ואל תהיה עם הכופרים

Hırvatça: 

I ona ih je ponijela na valovima velikim kao brda; i Nuh zovnu sina svoga koji je bio izdvojen: "O sinko moj, ukrcaj se s nama, ne budi s nevjernicima!"

Rumence: 

Arca pluti cu ei printre valuri asemenea munţilor. Noe îl strigă pe fiul său, rămas de o parte: “O, copilul meu! Urcă cu noi, nu sta alături de tăgăduitori!”

Transliteration: 

Wahiya tajree bihim fee mawjin kaaljibali wanada noohunu ibnahu wakana fee maAAzilin ya bunayya irkab maAAana wala takun maAAa alkafireena

Türkçe: 

Gemi onları, dağlar gibi dalgalar üstünden yürütüp götürüyordu. Nûh onlardan ayrı bir yerde duran oğluna seslendi: "Oğulcuğum, bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma."

Sahih International: 

And it sailed with them through waves like mountains, and Noah called to his son who was apart [from them], "O my son, come aboard with us and be not with the disbelievers."

İngilizce: 

So the Ark floated with them on the waves (towering) like mountains, and Noah called out to his son, who had separated himself (from the rest): "O my son! embark with us, and be not with the unbelievers!"

Azerbaycanca: 

Gəmi onları dağlar kimi (yüksək) dalğaların içi ilə apardığı zaman Nuh (gəmidən) aralı olan oğlunu (Kən’anı) haraylayıb dedi: “Oğlum! Bizimlə birlikdə gəmiyə min, kafirlərdən olma!”

Süleyman Ateş: 

Gemi, onları dağlar gibi dalga(lar) arasından geçirirken Nuh, bir kenarda duran oğluna. "Yavrum, bizimle beraber bin, kafirlerle beraber olma!" diye seslendi.

Diyanet Vakfı: 

Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu. Nuh, gemiden uzakta bulunan oğluna: Yavrucuğum! (Sen de) bizimle beraber bin, kafirlerle beraber olma! diye seslendi.

Erhan Aktaş: 

Gemi dağlar gibi dalgalar arasında akıp gidiyordu. Nûh, bir kenarda bekleyen oğluna:“ Yavrum bizimle beraber sen de bin; Kâfirlerle beraber kalma.” diye seslendi.

Kral Fahd: 

Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu. Nuh, gemiden uzakta bulunan oğluna: «Yavrucuğum! (Sen de) bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma!» diye seslendi.

Hasan Basri Çantay: 

O (gemi) bunları dağlar gibi dalga (lar) içinden akıtıb götürüyordu. Nuh ayrı bir yere çekilmiş olan oğluna bağırdı: «Oğulcağızım, (gel) bizim yanımıza sen de bin, kâfirlerden olma».

Muhammed Esed: 

Ve derken, onları götüren gemi dağ gibi dalgaların arasında seyre koyuldu. Ve o an kıyıda kalan oğluna (Nuh): "Oğulcuğum" diye bağırdı, "gel bin bizimle gemiye, o inkarcıların yanında kalma!"

Gültekin Onan: 

(Gemi) Onlarla dağlar gibi dalga(lar) içinde yüzüyorken Nuh, bir kenara çekilmiş olan oğluna seslendi: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Gemi, onları, dağlar gibi dalgalar içinde yüzüp götürüyordu. Nûh, gemiden ayrı bir yerde olan oğluna bağırdı: “- Ey oğulcağızım! Gel, bizimle beraber bin. Kâfirlerle birlikte olma.”

Portekizce: 

E nela navegava com eles por entre ondas que eram como montanhas; e Noé chamou seu filho, que permanecia afastado,e disse-lhe: Ó filho meu, embarca conosco e não fiques com os incrédulos!

İsveççe: 

När arken lyftes av vågorna, höga som berg, ropade Noa till sin son, som drog sig avsides: "Käre son! Kom ombord till oss och bli inte kvar tillsammans med förnekarna!"

Farsça: 

آن کشتی آنان را در میان موج هایی کوه آسا حرکت می داد، و نوح فرزندش را که در کناری بود، بانگ زد که ای پسرم! همراه ما سوار شو و با کافران مباش.

Kürtçe: 

کەشتییەکە دەیبردن بەناو شەپۆلی وەک کێو و شاخدا نوحیش (علیە السلام) کوڕەکەی بانگ کرد (کەناوی کەنعان بوو) کە لەشوێنێکی کەناردا بوو (ووتی) ئەی کوڕی خۆشەویستم لەگەڵمان دا سواربە و لەگەڵ بێ بڕوایان مەبە

Özbekçe: 

Ва у(кема) уларни тоғлардек тўлқинда олиб кетаётганида, Нуҳ бир четда турган ўғлига: «Эй ўғлим, биз билан бирга мингин, кофирлар билан бирга бўлмагин», деди. (Нуҳ (а. с.) ва шериклари нажот кемасига минганларидан сўнг, ўғиллардан бирининг бир четда ажралиб турганини кўрдилар. Даҳшатли тўфондан-да оталик меҳрлари устун келиб: «»бир четда турган ўғлига: «Эй ўғлим, биз билан бирга мингин, кофирлар билан бирга бўлмагин», деди»лар.)

Malayca: 

(Mereka semua naik) dan bahtera itupun bergerak laju membawa mereka dalam ombak yang seperti gunung-ganang, dan (sebelum itu) Nabi Nuh memanggil anaknya, yang sedang berada di tempat yang terpisah daripadanya: "Wahai anakku, naiklah bersama-sama kami, dan janganlah engkau tinggal dengan orang-orang yang kafir".

Arnavutça: 

Dhe, ajo lundronte me ta nëpër valët e mëdha e të larta sa malet, ndërsa Nuhu thërriste birin e vet, i cili ishte tërhequr (anash): “O biri im, hyp me ne e mos u bënë me mohuesit!”

Bulgarca: 

И заплава с тях по вълни като планини, и призова Нух своя син, който се бе отлъчил: “Сине мой, качи се с нас и не бъди с неверниците!”

Sırpça: 

И лађа их је понела на валовима великим као брда; и Ноје дозва свога сина који је био издвојен: „О синко мој, укрцај се са нама, не буди са неверницима!“

Çekçe: 

A plula s nimi po vlnách jako hory vysokých a Noe syna svého zavolal, jenž na místě vzdáleném stál: 'Synáčku, nastup spolu s námi a nezůstávej s nevěřícími!'

Urduca: 

کشتی ان لوگوں کو لیے چلی جا رہی تھی اور ایک ایک موج پہاڑ کی طرح اٹھ رہی تھی نوحؑ کا بیٹا دور فاصلے پر تھا نوحؑ نے پکار کر کہا "بیٹا، ہمارے ساتھ سوار ہو جا، کافروں کے ساتھ نہ رہ"

Tacikçe: 

Киштӣ ононро дар миёни мавчҳое чун кӯҳ мебурд. Нӯҳ писарашро, ки дар гушае истода буд, нидо дод: «Эй писар, бо мо савор шав ва бо кофирон мабош!»

Tatarca: 

Ул көймә аларны күтәреп таулар кеби зур дулкыннар эчендә йөрер. Көймәгә кермичә бер читтә торучы угълын чакырды: "Ий угълым, безнең белән көймәгә кер, кәферләрдән булмагыл".

Endonezyaca: 

Dan bahtera itu berlayar membawa mereka dalam gelombang laksana gunung. Dan Nuh memanggil anaknya, sedang anak itu berada di tempat yang jauh terpencil: "Hai anakku, naiklah (ke kapal) bersama kami dan janganlah kamu berada bersama orang-orang yang kafir".

Amharca: 

እርሷም እንደ ተራራዎች በሆነ ማዕበል ውስጥ በእነርሱ (ይዛቸው) የምትንሻለል ስትሆን (በአላህ ስም ተቀመጡባት)፡፡ ኑሕም ልጁን ከመርከቢቱ የራቀ ሆኖ ሳለ «ልጄ ሆይ! ከኛ ጋር ተሳፈር ከከሓዲዎቹም አትሁን» ሲል ጠራው፡፡

Tamilce: 

அது, மலைகளைப் போன்று அலை(களுக்கு மத்தி)யில் அவர்களை (சுமந்து)க் கொண்டு சென்றது. இன்னும், (அவரை விட்டு) விலகி ஓர் இடத்திலிருந்த அவரது மகனை கூவி அழைத்தார்: “என் மகனே! எங்களுடன் (இதில்) பயணித்துவிடு! நிராகரிப்பாளர்களுடன் ஆகிவிடாதே!”

Korece: 

방주는 그들과 함께 산처럼높온 파도를 따라 표류하니 멀리 떨어져 있는 그의 아들을 부르더 라 아들아 우리와 함께 오르라 불신자들과 함깨 하지말라 하였노라

Vietnamca: 

Con tàu đưa họ trôi đi giữa những con sóng to như những quả núi. Nhìn thấy con trai đứng ở đằng xa, Nuh hô gọi: “Này con trai của Ta, con hãy mau lên tàu cùng bọn ta. Con đừng ở cùng với những kẻ vô đức tin.”

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: