Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

9

Sûredeki Ayet No: 

25

Ayet No: 

1260

Sayfa No: 

190

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

لَقَدْ نَصَرَكُمُ اللَّهُ فِي مَوَاطِنَ كَثِيرَةٍ ۙ وَيَوْمَ حُنَيْنٍ ۙ إِذْ أَعْجَبَتْكُمْ كَثْرَتُكُمْ فَلَمْ تُغْنِ عَنكُمْ شَيْئًا وَضَاقَتْ عَلَيْكُمُ الْأَرْضُ بِمَا رَحُبَتْ ثُمَّ وَلَّيْتُم مُّدْبِرِينَ

Çeviriyazı: 

leḳad neṣarakümü-llâhü fî mevâṭine keŝîrativ veyevme ḥuneynin iẕ a`cebetküm keŝratüküm felem tugni `anküm şey'ev veḍâḳat `aleykümü-l'arḍu bimâ raḥubet ŝümme velleytüm müdbirîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

İnkâr kabul etmez bir durumdur ki, Allah size birçok yerde yardım etti. Özellikle Huneyn Günü ki, o gün kendi çokluğunuz size güven vermişti de o gün size onun bir faydası olmamıştı. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen başınıza dar gelmişti. Sonra da bozguna uğrayarak gerisin geri dönüp kaçmaya başlamıştınız.

Diyanet İşleri: 

And olsun ki Allah size birçok yerlerde, ve çokluğunuzun sizi böbürlendirdiği fakat bir faydası da olmadığı, yeryüzünün geniş olmasına rağmen size dar gelip de bozularak arkanıza döndüğünüz Huneyn gününde yardım etmişti.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Andolsun ki Allah size birçok yerlerde ve Huneyn gününde yardım etmişti; hani o gün çokluğunuzla övünüp sevinmiştiniz de bu çokluk, düşmanı defedememişti, hiçbir işinize yaramamıştı, yeryüzü, o kadar genişken daralmıştı size, sonra da arka çevirip geri çekilmiştiniz.

Şaban Piriş: 

Gerçekten Allah birçok yerde ve Huneyn Savaşı gününde size yardım etmiştir. Hani, çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş, fakat (bu çokluk) size hiçbir yarar sağlamamış, yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti. Sonra gerisin geri dönüp gitmiştiniz.

Edip Yüksel: 

ALLAH bir çok durumda size yardım etti. Huneyn günü sayısal çokluğunuz sizi böbürlendirmişti. Fakat sayınızın size hiç bir yararı da olmamıştı. Nitekim, tüm genişliğine rağmen yeryüzü size dar gelmiş ve sonunda dönüp kaçmıştınız.

Ali Bulaç: 

Andolsun, Allah birçok yerlerde ve Huneyn gününde size yardım etti. Hani çok sayıda oluşunuz sizi böbürlendirip-gururlandırmıştı, fakat size bir şey de sağlayamamıştı. Yer ise, bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti, sonra arkanıza dönüp gerisin geri gitmiştiniz.

Suat Yıldırım: 

Şu kesindir ki Allah size birçok savaş yerlerinde yardım etti, Huneyn günü de... O gün ki sayıca çokluğunuz sizi böbürlendirmiş ama bu, size fayda etmemişti.Olanca genişliğine rağmen, dünya başınıza dar gelmişti.Sonra da bozguna uğrayarak düşmana arka çevirip kaçmaya başlamıştınız.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Muhakkak ki, Allah Teâlâ size birçok mevkilerde nusret bahş olmuştur. Huneyn gününde de. O gün ki, çokluğunuz sizi güvendirmişti. Fakat bu size faide vermemiştir. Yeryüzü, genişliğiyle beraber sizin üzerinize dar gelmişti. Sonra da arka çevirir olduğunuz halde dönüp gitmiştiniz.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yemin olsun ki, Allah size birçok yerde yardım etti. Huneyn gününde de. Hani, çokluğunuz sizi böbürlendirmişti de bu hiçbir işinize yaramamıştı. Tüm genişliğine rağmen, yeryüzü size dar gelmişti. Sonra da sırtınızı dönüp kaçmıştınız.

Bekir Sadak: 

Yahudiler, «Uzeyr Allah´in ogludur» dediler

İbni Kesir: 

Andolsun ki

Adem Uğur: 

Andolsun ki Allah, birçok yerde (savaş alanlarında) ve Huneyn savaşında size yardım etmişti. Hani çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş, fakat sizi hezimete uğramaktan kurtaramamıştı. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti, sonunda (bozularak) gerisin geri dönmüştünüz.

İskender Ali Mihr: 

Andolsun ki

Celal Yıldırım: 

And olsun ki, Allah size birçok yörelerde ve yerde

Tefhim ul Kuran: 

Andolsun, Allah birçok yerlerde ve Huneyn gününde size yardım etti. Hani çok sayıda oluşunuz sizi böbürlendirip gururlandırmıştı, fakat size bir şey de sağlıyamamıştı. Yer ise, bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti, sonra arkanıza dönüp gerisin geri gitmiştiniz.

Fransızca: 

Allah vous a déjà secourus en maints endroits. Et [rappelez-vous] le jour de Hunayn, quand vous étiez fiers de votre grand nombre et que cela ne vous a servi à rien. La terre, malgré son étendue vous devint bien étroite; puis vous avez tourné le dos en fuyards.

İspanyolca: 

Alá os ha ayudado a vencer en muchos sitios. Y el día de Hunayn, cuando, complacidos por vuestro gran número, éste no os sirvió de nada; cuando la tierra, a pesar de su vastedad, os resultó angosta y volvisteis la espalda para huir.

İtalyanca: 

Certamente Allah vi ha soccorsi in molti luoghi, come nel giorno di Hunayn, quando eravate tronfi del vostro numero - ma non servì a nulla e la terra, per quanto vasta, vi sembrava angusta: volgeste le spalle e fuggiste.

Almanca: 

Gewiß, bereits hat ALLAH euch den Sieg an vielen Kampfplätzen verliehen sowie am Kampftag von Hunain , als euch eure Überzahl stolz machte, aber euch nichts nützte und das Land trotz seiner Weite euch eng erschien und ihr dann flüchtend den Rücken kehrtet.

Çince: 

许多战场上和侯奈因之役,真主确已援助你们。当时,你们自夸人众,但人数虽众,对你们却无裨益;地面虽广,但你们觉得无地自容,终于败北。

Hollandaca: 

God heeft u in verschillende gevechten bijgestaan, en hoofdzakelijk in den slag van Honein, waar gij u in uw groot aantal hebt verheugd; maar het was u niet voordeelig, en de aarde was u te eng, niettegenstaande zij ruim was; daarop zijt gij heengetrokken en hebt u afgewend.

Rusça: 

Аллах одарил вас победой во многих местах и в день Хунейна, когда вы радовались своей многочисленности, которая ничем вам не помогла. Земля стала тесной для вас, несмотря на ее просторы, и вы повернули вспять.

Somalice: 

wuxuu idiinku gargaaray Eebe meelo badan iyo maalintii xunayn markay idin cajabisay badnidiinnii oona waxba iddin tarin dhulkuna idinku cidhiidyamay isagoo waasaca markaas aad jeedsateen idinkoo carari.

Swahilice: 

Hakika Mwenyezi Mungu amekunusuruni katika mapigano mengi, na siku ya Hunayni ambapo wingi wenu ulikupandisheni kichwa, lakini haukukufaeni kitu. Na ardhi ikawa dhiki kwenu juu ya upana wake. Kisha mkageuka mkarudi nyuma.

Uygurca: 

اﷲ سىلەرگە نۇرغۇن جەڭ مەيدانلىرىدا ۋە ھۈنەين كۈنىدە (يەنى جېڭىدە) ھەقىقەتەن ياردەم بەردى. ئەينى ۋاقىتتا سانىڭلارنىڭ كۆپلۈكىدىن خۇشاللىنىپ كەتتىڭلار (يەنى بۈگۈن بىزنىڭ سانىمىز كۆپ، مەغلۇپ بولمايمىز دېدىڭلار، بۇ چاغدا سىلەرنىڭ سانىڭلار 12 مىڭ، دۈشمىنىڭلارنىڭ سانى 4000 ئىدى)، سانىڭلارنىڭ كۆپلۈكى سىلەرگە قىلچە ئەسقاتمىدى. (قاتتىق قورققىنىڭلاردىن) كەڭ زېمىن سىلەرگە تار تۇيۇلدى. ئاندىن (مەغلۇپ بولۇپ، رەسۇلۇللاھنى ئازغىنا مۆمىنلەر بىلەن تاشلاپ) ئارقاڭلارغا قاراپ قاچتىڭلار

Japonca: 

アッラーは幾多の戦役,またフナインの(合戦の)日においても,確かにあなたがたを助けられた。その時あなたがたは多勢を頼みにしたが,それは何も役立たず,大地はあのように広いのにあなたがたのためには狭くなって,あなたがたは遂に背を向けて退却した。

Arapça (Ürdün): 

«لقد نصركم الله في مواطن» للحرب «كثيرة» كبدر وقريظة والنضير «و» اذكر «يوم حنين» واد بين مكة والطائف أي يوم قتالكم فيه هوازن وذلك في شوّال سنة ثمان «إذ» بدل من يوم «أعجبتكم كثرتكم» فقلتم لن نُغلب اليوم من قلة وكانوا اثني عشر ألفا والكفار أربعة آلاف «فلم تغن عنكم شيئا وضاقت عليكم الأرض بما رحبت» ما مصدرية أي مع رحبها أي سعتها فلم تجدوا مكانا تطمئنون إليه لشدة ما لحقكم من الخوف «ثم وليتم مدبرين» منهزمين وثبت النبي صلى الله عليه وسلم على بغلته البيضاء وليس معه غير العباس وأبو سفيان آخذ بركابه.

Hintçe: 

(मुसलमानों) ख़ुदा ने तुम्हारी बहुतेरे मक़ामात पर (ग़ैबी) इमदाद की और (ख़ासकर) जंग हुनैन के दिन जब तुम्हें अपनी क़सरत (तादाद) ने मग़रूर कर दिया था फिर वह क़सरत तुम्हें कुछ भी काम न आयी और (तुम ऐसे घबराए कि) ज़मीन बावजूद उस वसअत (फैलाव) के तुम पर तंग हो गई तुम पीठ कर भाग निकले

Tayca: 

“แท้จริงอัลลอฮ์ได้ทรงช่วยเหลือพวกเจ้าแล้วในสนามรบอันมากมาย และในวันแห่งสงครามฮุนัยน์ ด้วย ขณะที่การมีจำนวนมากของพวกเจ้าทำให้พวกเจ้าพึงใจ แล้วมันก็มิได้อำนวยประโยชน์แก่พวกเจ้าแต่อย่างใด และแผ่นดินก็แคบแพวกเจ้า ทั้ง ๆ ที่มันกว้างอยู่ แล้วพวกเจ้าก็หันหลังหนี”

İbranice: 

כבר עזר לכם אלוהים והעניק לכם ניצחון במקומות רבים. אומנם ביום חונין כאשר מצא חן בעיניכם מספרכם הגדול ולא הועיל לכם בכלום, ומרחבי הארץ נעשו צרים עבורכם, ואחר כך גם הפניתם עורף וברחתם

Hırvatça: 

Allah vas je na mnogim bojištima pomagao, a i onoga dana na Hunejnu kad vas je mnoštvo vaše zanijelo, ali vam ono nije ni od kakve koristi bilo, nego vam je zemlja, koliko god da je bila prostrana, tijesna postala, pa ste se u bijeg dali.

Rumence: 

Dumnezeu v-a ajutat în multe ţinuturi, precum şi în ziua acea în Hunain când eraţi mândri de mulţimea voastră ce nu v-a slujit la nimic încât pământul aşa larg cum este vi s-a părut prea strâmt, şi aţi întors spatele în grabă.

Transliteration: 

Laqad nasarakumu Allahu fee mawatina katheeratin wayawma hunaynin ith aAAjabatkum kathratukum falam tughni AAankum shayan wadaqat AAalaykumu alardu bima rahubat thumma wallaytum mudbireena

Türkçe: 

Yemin olsun ki, Allah size birçok yerde yardım etti. Huneyn gününde de. Hani, çokluğunuz sizi böbürlendirmişti de bu hiçbir işinize yaramamıştı. Tüm genişliğine rağmen, yeryüzü size dar gelmişti. Sonra da sırtınızı dönüp kaçmıştınız.

Sahih International: 

Allah has already given you victory in many regions and [even] on the day of Hunayn, when your great number pleased you, but it did not avail you at all, and the earth was confining for you with its vastness; then you turned back, fleeing.

İngilizce: 

Assuredly Allah did help you in many battle-fields and on the day of Hunain: Behold! your great numbers elated you, but they availed you naught: the land, for all that it is wide, did constrain you, and ye turned back in retreat.

Azerbaycanca: 

Allah sizə bir çox yerlərdə, həmçinin Hüneyn (vuruşu) günündə kömək etdi. O gün çox olmağınız xoşunuza gəlsə də, bir faydası olmadı, gen dünya sizə dar oldu (yer üzü genişliyinə baxmayaraq sizə dar gəldi), sonra dönüb qaçdınız.

Süleyman Ateş: 

Andolsun Allah size birçok yerlerde, Huneyn gününde de yardım etmişti. Hani (o gün) çokluğunuz sizi böbürlendirmişti. Fakat size hiçbir yarar da sağlamamıştı. Bütün genişliğine rağmen yeryüzü başınıza dar gelmişti, nihayet bozularak arkanızı dönmüş(kaçmağa başlamış)tınız.

Diyanet Vakfı: 

Andolsun ki Allah, birçok yerde (savaş alanlarında) ve Huneyn savaşında size yardım etmişti. Hani çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş, fakat sizi hezimete uğramaktan kurtaramamıştı. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti, sonunda (bozularak) gerisin geri dönmüştünüz.

Erhan Aktaş: 

Ant olsun ki Allah, size birçok yerde ve Huneyn(1) gününde yardım etmişti. Hani çokluğunuz sizi böbürlendirmişti de size bir faydası olmamıştı. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti. Sonra da gerisin geri dönüp gitmiştiniz.

Kral Fahd: 

Allah size bir çok yerlerde ve (özellikle) çokluğunuzun sizi böbürlendirdiği ve fakat size hiçbir fayda sağlamadığı, geniş olmasına rağmen yeryüzünün size dar geldiği, sonra da (Rasûlüllah ile beraber kalan az bir kısmınız hariç) arkanızı dönüp kaçtığınız Huneyn gününde yardım etmişti.

Hasan Basri Çantay: 

Andolsun ki Allah bir çok (savaş) yerler (in) de ve Huneyn gününde size yardım etmişdir. (O Huneyn gününde ki) çokluğunuz o zaman size ucub vermişdi de bu, size (gelecek kazaadan) bir şey´i gidermiye yaramamışdı. Yer yüzü, o genişliğine rağmen, başınıza dar gelmişdi. Nihayet (bozularak) gerisin geri dönüb gitmişdiniz.

Muhammed Esed: 

Gerçekten de Allah, (sayıca az olduğunuz zaman) pek çok savaş meydanında size yardım etmişti; ve Huneyn Gününde de, o sayıca çokluğunuzun sizi kurumlandırdığı ama (tek başına) pek bir işinize yaramadığı o gün de (öyle yapmıştı); çünkü yeryüzü, bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti de arkanızı dönüp geri çekilmiştiniz:

Gültekin Onan: 

Andolsun, Tanrı birçok yerlerde ve Huneyn gününde size yardım etti. Hani çok sayıda oluşunuz sizi böbürlendirip gururlandırmıştı, fakat size bir şey de sağlayamamıştı. Yer ise, bütün genişliğine ragmen size dar gelmişti, sonra arkanıza dönüp gerisin geri gitmiştiniz.

Ali Fikri Yavuz: 

Şüphe yok ki Allah, size bir çok savaş yerlerinde zafer verdi

Portekizce: 

Deus vos socorreu em muitos campos de batalha - como aconteceu no dia de Hunain, quando vos ufanáveis da vossamaioria que de nada vos serviu; e a terra, com toda a sua amplitude, pareceu-vos pequena para empreenderdes a fuga.

İsveççe: 

Gud har kommit till er hjälp i många drabbningar och [så gjorde Han] under slaget vid Hunayn när er styrka gjorde er övermodiga, fastän den inte räckte till för att ge er segern; då kändes den vida jorden trång för er, och till sist gjorde ni helt om och flydde.

Farsça: 

بی تردید خدا شما را در جبهه های زیاد و عرصه های بسیار یاری کرد و [به ویژه] روز [نبرد] حنین، آن زمان که فزونی افرادتان شما را مغرور و شگفت زده کرد، ولی [فزونی عدد] چیزی از خطر را از شما برطرف نکرد، و زمین با همه وسعت و فراخی اش بر شما تنگ شد، سپس پشت به دشمن از عرصه نبرد گریختید.

Kürtçe: 

سوێند بەخوا بەڕاستی خوا سەری خستن لە زۆر جێگا و شوێندا و لەڕۆژی حونەینیشدا (یارمەتی دان) کەبە زۆری خۆتاندا دەنازین بەڵام (ئەو زۆریە) ھیچ سوودێکی نەبوو بۆتان و زەویتان لەسەر تەنگ بوویەوە بەو فراوانیەی کەھەیەتی پاشان پشتان کردە دوژمن و ھەڵھاتن

Özbekçe: 

Батаҳқиқ, Аллоҳ сизларга кўп жойларда нусрат берди. Ҳунайн кунида ҳам. Ўшанда сизни кўплигингиз мағрур қилган эди. Бас, сизга ҳеч фойда бермади ва кенг ер сизга торлик қилиб қолди. Сўнгра ортга қараб қочдингиз.

Malayca: 

Sesungguhnya Allah telah menolong kamu mencapai kemenangan dalam banyak medan- medan perang dan di medan perang Hunain, iaitu semasa kamu merasa megah dengan sebab bilangan kamu yang ramai; maka bilangan yang ramai itu tidak mendatangkan faedah kepada kamu sedikitpun; dan (semasa kamu merasa) bumi yang luas itu menjadi sempit kepada kamu; kemudian kamu berpaling undur melarikan diri.

Arnavutça: 

Me të vërtetë, Perëndia ju ka ndihmuar në shumë vende, si dhe në ditën e (luftës) së Huneinit kur ju entuziazmoi numri i madh i juaj, por ai numër nuk ju solli dobi, asgjë, toka iu dukë e ngushtë, edhe pse është e gjërë, prandaj u zmbrapsët duke vrapuar.

Bulgarca: 

Аллах ви помогна на много места и в Деня на Хунайн, когато ви възхити вашата многобройност. Ала тя не ви спаси от нищо. И отесня за вас земята, въпреки че е просторна. После обърнахте гръб в бягство.

Sırpça: 

Аллах вас је помагао на многим бојиштима, а и онога дана на Хунејну кад вас је занело ваше мноштво, али вам оно није било ни од какве користи, него вам је земља, колико год да је била пространа, постала тесна, па сте се дали у бег.

Çekçe: 

Bůh vám dozajista pomohl již na bojištích mnohých i v den bitvy u Hunajnu, kdy jste se těšili ze svého velkého počtu. Ale nijak vám to neprospěje, když se vám země, přes svou rozlehlost, stala úzkou a když jste se potom obrátili zády.

Urduca: 

اللہ اس سے پہلے بہت سے مواقع پر تمہاری مدد کر چکا ہے ابھی غزوہ حنین کے روز (اُس کی دستگیری کی شان تم دیکھ چکے ہو) اس روز تمہیں اپنی کثرت تعداد کا غرہ تھا مگر وہ تمہارے کچھ کام نہ آئی اور زمین اپنی وسعت کے باوجود تم پر تنگ ہو گئی اور تم پیٹھ پھیر کر بھاگ نکلے

Tacikçe: 

Худо шуморо дар бисёре аз ҷойҳо ёрӣ кард. Ва низ дар рӯзи Ҳунайн он гоҳ, ки бисёрии лашкаратон шуморо ба тааҷҷуб оварда буд, вале барои шумо суде надошт ва замин бо ҳамаи васеъияш бар шумо танг шуд ва бозгаштед ва ба душман пушт кардед.

Tatarca: 

Аллаһ, сезгә күп урында вә хөнәен көнендә ярдәм бирде, ул хөнәен көнендә сезне үзегезнең күплегегез ґәҗәбләндерде, ягъни без мөшрикләргә караганда бик күпбез, җиңелмәбез дидегез, хәлбуки күплегегез сезгә һич файда бирмәде, киң җир сезгә тар булды, соңра артка таба качтыгыз.

Endonezyaca: 

Sesungguhnya Allah telah menolong kamu (hai para mukminin) di medan peperangan yang banyak, dan (ingatlah) peperangan Hunain, yaitu diwaktu kamu menjadi congkak karena banyaknya jumlah(mu), maka jumlah yang banyak itu tidak memberi manfaat kepadamu sedikitpun, dan bumi yang luas itu telah terasa sempit olehmu, kemudian kamu lari kebelakang dengan bercerai-berai.

Amharca: 

አላህም በብዙ ስፍራዎች በእርግጥ ረዳችሁ፤ የሑነይንም ቀን ብዛታችሁ በአስደነቀቻችሁና ከእናንተም ምንም ባልጠቀመቻችሁ ጊዜ ምድርም ከስፋቷ ጋር በጠበበቻችሁና ከዚያም ተሸናፊዎች ኾናችሁ በዞራችሁ ጊዜ (ረዳችሁ)፡፡

Tamilce: 

அதிகமான போர்க்களங்களிலும் ஹுனைன் போரிலும் அல்லாஹ் உங்களுக்கு திட்டவட்டமாக உதவினான். நீங்கள் (எண்ணிக்கையில்) அதிகமாக இருப்பது உங்களை பெருமைப்படுத்தியபோது (அந்த எண்ணிக்கை) உங்களுக்கு எதையும் பலன் தரவில்லை. இன்னும், பூமி - அது விசாலமாக இருந்தும் உங்களுக்கு நெருக்கடியாகி விட்டது. பிறகு, நீங்கள் புறமுதுகு காட்டியவர்களாக திரும்பி (ஓடி)னீர்கள்.

Korece: 

하나님께서 너희에게 여러 전쟁에서 그리고 후나인 날에 승 리를 주셨으니 보라 너희 숫자가 많음에 너희가 놀랐으나 그것은 무용한 것이었으며 대지는 넓으나너희를 궁핍게 하였으니 너희는 뒤로 물러 섰노라

Vietnamca: 

Quả thật, TA (Allah) đã giúp các ngươi giành thắng lợi từ rất nhiều trận chiến, (trong đó có trận Hunain). Và vào ngày (chạm trán với địch tại) Hunain, các ngươi đã tự mãn về lực lượng đông mạnh của mình nhưng (sự đông mạnh đó) không giúp ích được gì cho các ngươi. (Lúc đó), đất đai tuy rộng lớn nhưng đã trở nên chật hẹp đối với các ngươi, rồi các ngươi buộc phải tháo lui.