Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

7

Sûredeki Ayet No: 

189

Ayet No: 

1143

Sayfa No: 

175

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

۞ هُوَ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَجَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا لِيَسْكُنَ إِلَيْهَا ۖ فَلَمَّا تَغَشَّاهَا حَمَلَتْ حَمْلًا خَفِيفًا فَمَرَّتْ بِهِ ۖ فَلَمَّا أَثْقَلَت دَّعَوَا اللَّهَ رَبَّهُمَا لَئِنْ آتَيْتَنَا صَالِحًا لَّنَكُونَنَّ مِنَ الشَّاكِرِينَ

Çeviriyazı: 

hüve-lleẕî ḫaleḳaküm min nefsiv vâḥidetiv vece`ale minhâ zevcehâ liyesküne ileyhâ. felemmâ tegaşşâhâ ḥamelet ḥamlen ḫafîfen femerrat bih. felemmâ eŝḳalet de`ave-llâhe rabbehümâ lein âteytenâ ṣâliḥal lenekûnenne mine-şşâkirîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Sizi bir tek nefisten yaratan, onunla sükûnet bulsun diye eşini de ondan yaratan Allah'tır. O, eşini kucaklayıp sarılınca (ona yaklaşınca), eşi hafif bir yük yüklendi (hâmile kaldı). Bir müddet böyle geçti, derken yükü ağırlaştı. O vakit ikisi birden Rableri olan Allah'a şöyle dua ettiler: "Eğer bize salih bir evlat verirsen, biz muhakkak şükredenlerden olacağız."

Diyanet İşleri: 

Sizi bir nefisten yaratan ve gönlünün huzura kavuşacağı eşini de ondan var eden Allah'tır. Eşine yaklaşınca, eşi hafif bir yük yüklendi ve bu halde bir müddet taşıdı. Hamileliği ağırlaşınca, karı-koca, Rableri olan Allah'a: "Bize kusursuz bir çocuk verirsen, and olsun ki şükredenlerden oluruz" diye yalvardılar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Öyle bir mabuttur ki sizi tek bir kişiden yarattı, ülfet ve ünsiyet etmesi için ondan da eşini halketti. Derken erkek eşine yaklaşınca eşi, hafif bir yük taşımıya ve onunla gidip gelmeye başladı. O yük ağırlaşınca ikisi de, bize azası tam ve iyi birevlat verirsen şüphe yok ki biz de şükredenlerden oluruz diye Rablerine dua ettiler.

Şaban Piriş: 

Sizi tek bir nefisten yaratan ve ondan da sükûnet/huzur bulacağı eşini yaratan O’dur. O, eşiyle birleştiği zaman eşi hafif bir yük yüklendi. Onunla (bu halde) gidip, geldi. Yükü ağırlaşınca Rab’leri olan Allah’a dua ederek: Eğer bize sağlam/düzgün bir çocuk verirsen sana şükredenlerden oluruz, derler.

Edip Yüksel: 

O sizi bir tek nefisten (aynı genetik özellikten) yarattı. Ondan da eşini yarattı ki dinginlik bulsun. Eşine yaklaşınca, hafif bir yükle yüklendi ve onunla gezindi. Yükü ağırlaşınca her ikisi Rab'leri ALLAH'a: "Bize kusursuz bir çocuk verirsen şükredenlerden olacağız," diye yalvardılar.

Ali Bulaç: 

O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan eşini var etti. Onu (eşini) örtüp-bürüyünce, o da bir yük yüklendi de bununla (bir süre) gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi Rableri olan Allah'a dua ettiler: "Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız."

Suat Yıldırım: 

O'dur ki sizi bir tek candan yarattı ve bundan da, gönlü kendisine ısınsın diye eşini inşa etti.Erkek eşini sarıp bürüdü, o da hafif bir yük yüklendi, hamile kaldı. Onu bir müddet taşıdı.Hamileliği ağırlaşınca her ikisi de Rab’leri olan Allah’a yönelip “Eğer bize sağlıklı, kusursuz bir evlat verirsen mutlaka Sana şükreden kullarından oluruz” diye yalvardılar. [4,1; 49,13; 30,21] {KM, Tekvin 2,21-22}

Ömer Nasuhi Bilmen: 

O, o (Zât-ı Ecell-i Âlâ)dır ki, sizi bir nefisten yaratmıştır ve eşini ondan yapmıştır ki onunla ünsiyette buluna. Vaktâ ki ona mukarenette bulundu, hafif bir yük yüklendi. Bir müddet bununla gidip geldi. O zaman ki, ağırlaştı. Allah Teâlâ´ya, Rablerine dua ettiler ki eğer bize bir sâlih çocuk verir isen andolsunki, biz elbette şakirlerden oluruz.

Yaşar Nuri Öztürk: 

O, odur ki, sizi bir tek canlıdan yarattı, eşini de ondan vücuda getirdi ki, gönlü buna ısınsın. Eşini sarıp kucaklayınca o, hafif bir yük yüklendi de bir süre onu gezdirdi. Ağırlaştığında ikisi birden Rablerine şöyle dua ettiler: "Bize iyi huylu, yakışıklı bir çocuk verirsen yemin ederiz, şükredenlerden olacağız."

Bekir Sadak: 

Allah´tan baska taptiklariniz putlar da, sizin gibi yaratiklardir. Eger dogru sozlu iseniz, onlari cagirin da size cevap versinler bakalim.

İbni Kesir: 

O´dur, sizi tek bir nefisten yaratan ve ondan da gönlünün ısınacağı eşini vareden. Eşini örtüp bürüyünce

Adem Uğur: 

Sizi bir tek candan (Âdem´den) yaratan, ondan da yanında huzur bulsun diye eşini (Havva´yı) yaratan O´dur. Eşi ile (birleşince) eşi hafif bir yük yüklendi (hamile kaldı). Onu bir müddet taşıdı. Hamileliği ağırlaşınca, Rableri Allah´a: Andolsun bize kusursuz bir çocuk verirsen muhakkak şükredenlerden olacağız, diye dua ettiler.

İskender Ali Mihr: 

Sizi bir nefsten yaratan ve onunla sükûn bulmanız için, ondan onun eşini yaratan O´dur. Böylece, onu (sarılıp) örtünce, hafif bir yük yüklendi (hamile kaldı). Artık onunla dolaştı. Ağırlaştığı zaman ikisinin Rabbi Allah´a (ikisi) dua ettiler: “Eğer bize bir salih (evlât) verirsen mutlaka şükredenlerden oluruz.”

Celal Yıldırım: 

Sizi bir tek nefsten yaratan, ondan da gönlünün ısınıp yatışması için eşini vücuda getiren Allah´tır. Ne var ki, o eşine sarmaşdolaş olup yaklaştı, derken eşi hafif bir yük yüklendi ve bir süre böyle geçip gitti de ağırlaştı. Karı koca, Rableri olan Allah´a duâ ettiler: Eğer bize düzenli, elverişli, uygun bir çocuk verirsen elbette şükredenlerden oluruz, dediler.

Tefhim ul Kuran: 

O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup yatışması için ondan da eşini var etti. Onu (eşini) örtüp bürüyünce, o da bir yük yüklendi ve bununla (bir süre) gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi Rableri olan Allah´a dua ettiler: «Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız.»

Fransızca: 

C'est Lui qui vous a créés d'un seul être dont il a tiré son épouse, pour qu'il trouve de la tranquillité auprès d'elle; et lorsque celui-ci eut cohabité avec elle, elle conçut une légère grossesse, avec quoi elle se déplaçait (facilement). Puis lorsqu'elle se trouva alourdie, tous deux invoquèrent leur Seigneur : "Si Tu nous donnes un (enfant) sain, nous serons certainement du nombre des reconnaissants".

İspanyolca: 

Él es Quien os ha creado de una sola persona, de la que ha sacado a su cónyuge para que encuentre quietud en ella. Cuando yació con ella, ésta llevó una carga ligera, con la que iba de acá para allá; pero cuando se sintió pesada, invocaron ambos a Alá, su Señor. «Si nos das un hijo bueno, seremos, ciertamente, de los agradecidos.

İtalyanca: 

Egli è Colui che vi ha creati da un solo individuo, e che da esso ha tratto la sua sposa affinché riposasse presso di lei. Dopo che si unì a lei, ella fu gravida di un peso leggero, con il quale camminava

Almanca: 

ER ist Derjenige, Der euch aus einem einzigen Wesen erschuf und daraus sein Partnerwesen erschuf, damit es bei ihm Ruhe findet. Und nachdem er mit ihr intim gewesen war, hatte sie eine leichte Schwangerschaft, die sie bis zum Ende austrug. Und als die Entbindung sich näherte, richteten beide an ALLAH, ihren HERRN Bittgebete: "Wenn DU uns ein gesundes Kind schenkst, gewiß werden wir von den Dankbaren sein!"

Çince: 

他从一个人创造你们,他使那个人的配偶与他同类,以便他依恋她。他和她交接后,她怀了一个轻飘飘的孕,她能照常度日,当她感觉身子重的时候,他俩祈祷真主--他俩的主--说:如果你赏赐我们一个健全的儿子,我们一定感谢你。

Hollandaca: 

Hij is het, die u uit één man geschapen en zijne vrouw uit hem voortgebracht heeft, opdat hij met haar mocht wonen; en nadat hij met haar geleefd had, droeg zij een lichten last, waarmede zij gemakkelijk wandelde. Maar toen het zwaarder werd, riep zij God haren Heer aan, zeggende: Indien gij ons een welgemaakt kind schenkt, zullen wij dankbaar zijn.

Rusça: 

Он - Тот, Кто сотворил вас из одного человека. Он создал из него супругу, чтобы он нашел в ней покой. Когда же он вступил с ней в близость, она понесла легкое бремя и ходила с ним. Когда же она отяжелела от бремени, они вдвоем воззвали к Аллаху, своему Господу: "Если Ты даруешь нам праведного ребенка, то мы непременно будем в числе благодарных".

Somalice: 

Eebe waa kan idinka abuuray Naf kaliya, kana yeelay Xaggeeda Haweenaydiisii inuu Weheshado markay Kulmeenna waxay qaadday uur Fudud Saasayna ahayd Markay Cuslaatayna waxay Baryeen Eebahood haddaad Na siiso (Ilmo) Suubban waxaan noqonaynaa kuwa Shugriya.

Swahilice: 

Yeye ndiye aliye kuumbeni katika nafsi moja; na katika hiyo hiyo akamfanya mwenzi wake, ili akae naye kwa utulivu. Na anapo muingilia hubeba mzigo mwepesi, akitembea nao. Anapo kuwa mja mzito, wote wawili humwomba Mwenyezi Mungu, Mola Mlezi wao: Kama ukitupa mwana mwema tutakuwa katika wanao shukuru.

Uygurca: 

ئۇ سىلەرنى بىر جاندىن (يەنى ئادەم ئەلەيھىسسالامدىن) ياراتتى، (ئادەم ئەلەيھىسسالامنىڭ) ئۇنسى - ئۈلپەت ئېلىشى ئۈچۈن، خوتۇنىنى (يەنى ھەۋۋانى) ئۇنىڭ ئۆز جىنسىدىن ياراتتى، خوتۇنى بىلەن يېقىنچىلىق قىلغاندىن كېيىن، خوتۇنى يېنىككىنە قورساق كۆتۈرۈپ ئېغىر بوي يۈردى، ئۇ (بالىنىڭ قورساقتا ئۆسۈپ چوڭىيىشى بىلەن) ئېغىرلاشقاندىن كېيىن، (ئەر - خوتۇن) ئىككىيلەن پەرۋەردىگارى اﷲ قا: «ئەگەر بىزگە (ئەزالىرى) بېجىرىم پەرزەنت ئاتا قىلساڭ، نېمىتىڭگە ئەلۋەتتە شۈكۈر قىلغۇچىلاردىن بولىمىز» دەپ دۇئا قىلدى

Japonca: 

かれこそは,一個の魂(アーダム)からあなたがたを創り,互いに慰安を得るため,その妻を創られた御方であられる。かれがかの女と交わると,かの女は体内に軽い荷を負ったがそれでもかの女は(安易に)往来していた。そのうち重さが加わるようになると,かれらは両人の主,アッラーに祈って(言う)。「もしあなたが良い子をわたしたちに御授けになれば,わたしたちはきっと感謝を捧げます。」

Arapça (Ürdün): 

«هو» أي الله «الذي خلقكم من نفس واحدة» أي آدم «وجعل» خلق «منها زوجها» حواء «ليسكن إليها» ويألفها «فلما تغشَّاها» جامعها «حملت حملا خفيفا» هو النطفة «فمرت به» ذهبت وجاءت لخفته «فلما أثقلت» بكبر الولد في بطنها وأشفقا أن يكون بهيمة «دعوا الله ربَّهما لئن آتيتنا» ولدا «صالحا» سويا «لنكونن من الشاكرين» لك عليه.

Hintçe: 

वह ख़ुदा ही तो है जिसने तुमको एक शख़्श (आदम) से पैदा किया और उसकी बची हुई मिट्टी से उसका जोड़ा भी बना डाला ताकि उसके साथ रहे सहे फिर जब इन्सान अपनी बीबी से हम बिस्तरी करता है तो बीबी एक हलके से हमल से हमला हो जाती है फिर उसे लिए चलती फिरती है फिर जब वह (ज्यादा दिन होने से बोझल हो जाती है तो दोनो (मिया बीबी) अपने परवरदिगार ख़ुदा से दुआ करने लगे कि अगर तो हमें नेक फरज़न्द अता फरमा तो हम ज़रूर तेरे युक्रगुज़ार होगें

Tayca: 

“พระองค์นั้นคือผู้ที่ได้ทรงบังเกิดพวกเจ้าจากชีวิตเดียว และได้ทรงให้มีขึ้นจากชีวิตนั้น ซึ่งคู่ครอง ของชีวิตนั้นเพื่อชีวิตนั้นจะได้มีความสงบสุขกับนาง ครั้นเมื่อชีวิตนั้นได้สมสู่นาง นางก็อุ้มครรภ์อย่างเบา ๆ แล้วนางก็ผ่านมันไป ครั้นเมื่อนางอุ้มครรภ์หนัก เขาทั้งสอง ก็วิงวอนต่ออัลลอฮ์ผู้เป็นพระเจ้าของเขาทั้งสองว่า ถ้าหากพระองค์ทรงประทานบุตรที่สมบูรณ์ให้ข้าพระองค์แล้ว แน่นอนข้าพระองค์ก็อยู่ในหมู่ผู้ขอบคุณ”

İbranice: 

הוא (אלוהים) אשר ברא אתכם מנפש אחת וממנה עשה לו (לאדם) בת-זוג לשכון אליה, וכאשר התערבב איתה, היא נכנסה להריון. והמשיכה בו בקלות , אך כאשר הריונה נעשה כבד יותר, התפללו אל אלוהים ריבונם ואמרו, 'אם תיתן לנו בן שלם ובריא, אכן נהיה מהמודים

Hırvatça: 

On je Taj Koji vas je od jednog čovjeka stvorio - a od njega je drugu njegovu stvorio da se on uz nju smiri. I kada je on nju obljubio, ona je zanijela lahko breme i nosila ga; a kad joj je ono otežalo, njih dvoje su zamolili Allaha, Gospodara svoga: "Ako nam daruješ zdrava potomka, bit ćemo, doista, u redovima zahvalnih!"

Rumence: 

El este Cel care v-a creat dintr-un singur suflet, din care i-a scos perechea ca să se odihnească lângă el. După ce el a învăluit-o, ea începu să poarte o povară uşoară cu care mergea fără trudă. Când se îngreună, amândoi îl chemară pe Dumnezeu, Domnul l

Transliteration: 

Huwa allathee khalaqakum min nafsin wahidatin wajaAAala minha zawjaha liyaskuna ilayha falamma taghashshaha hamalat hamlan khafeefan famarrat bihi falamma athqalat daAAawa Allaha rabbahuma lain ataytana salihan lanakoonanna mina alshshakireena

Türkçe: 

O, odur ki, sizi bir tek canlıdan yarattı, eşini de ondan vücuda getirdi ki, gönlü buna ısınsın. Eşini sarıp kucaklayınca o, hafif bir yük yüklendi de bir süre onu gezdirdi. Ağırlaştığında ikisi birden Rablerine şöyle dua ettiler: "Bize iyi huylu, yakışıklı bir çocuk verirsen yemin ederiz, şükredenlerden olacağız."

Sahih International: 

It is He who created you from one soul and created from it its mate that he might dwell in security with her. And when he covers her, she carries a light burden and continues therein. And when it becomes heavy, they both invoke Allah, their Lord, "If You should give us a good [child], we will surely be among the grateful."

İngilizce: 

It is He Who created you from a single person, and made his mate of like nature, in order that he might dwell with her (in love). When they are united, she bears a light burden and carries it about (unnoticed). When she grows heavy, they both pray to Allah their Lord, (saying): "If Thou givest us a goodly child, we vow we shall (ever) be grateful."

Azerbaycanca: 

Sizi tək bir nəfərdən (Adəmdən) xəlq edən və onunla ünsiyyət etmək (sakit, rahat olmaq) üçün özündən (qabırğasından) zövcəsini (Həvvanı) yaradan Odur. (Adəm) zövcəsi ilə yaxınlıq etdikdə o, (Həvva) yüngül bir yüklə yükləndi (hamilə oldu) və (bir müddət həmin yükü) daşıdı (onunla oturub-durdu). (Həvva) ağırlaşdığı vaxt onların hər ikisi Allaha dua edib: “Əgər bizə saleh (sağlam, ağıllı, hər şeyi yerli-yerində) bir uşaq versən, (bu ne’mətə görə Sənə) şükür edənlərdən olarıq!” – dedi.

Süleyman Ateş: 

O'dur ki sizi bir tek nefisten yarattı, gönlü ısınsın diye ondan eşini var eti; eşini sarıp örtünce (eşiyle birleşince) eşi, hafif bir yük yüklendi, onu gezdirdi. (Yükü) ağırlaşınca ikisi beraber Rableri Allah'a du'a ettiler: "Eğer bize iyi, güzel bir çocuk verirsen elbette şükredenlerden oluruz!" (dediler).

Diyanet Vakfı: 

Sizi bir tek candan (Âdem'den) yaratan, ondan da yanında huzur bulsun diye eşini (Havva'yı) yaratan O'dur. Eşi ile (birleşince) eşi hafif bir yük yüklendi (hamile kaldı). Onu bir müddet taşıdı. Hamileliği ağırlaşınca, Rableri Allah'a: Andolsun bize kusursuz bir çocuk verirsen muhakkak şükredenlerden olacağız, diye dua ettiler.

Erhan Aktaş: 

O, sizi bir tek nefisten(1) yarattı ve kendisi ile sükûnet bulsun diye ondan(1) eşini var etti. Eşini sarıp örtünce, eşi hafif bir yük yüklendi. Bir müddet böyle geçti. Yükü ağırlaşınca her ikisi de Rabb’leri olan Allah’a: “Eğer bize Sâlih(2) bir evlat verirsen elbette Sana şükredenlerden olacağız.” diye dûa ettiler.

Kral Fahd: 

Sizi bir cinsten yaratan, kendisiyle sükûn bulması için yine aynı cinsten eşini vücûda getiren O (Allah) dur. İnsan eşine yaklaşıp onu bürüyünce eşi (önce) hafif bir yük yüklenmiş ve onunla (günlük işine) devam etmiştir. Fakat yük ağırlaşınca, ikisi birden Rableri Allah'a şöyle duâ etmişlerdir: "Eğer bize sâlih bir evlad verirsen, mutlaka sana şükredenlerden olacağız".

Hasan Basri Çantay: 

O, sizi bir candan (Âdemden) yaratan, bundan da, (gönlü) kendisine (yatıb) ısınsın diye, eşini yapan Odur (Allahdır). Vaktâ ki o, (eşini) örtüb bürüdü, o da hafif bir yük yüklendi de (bir müddet) bununla gidip geldi. Nihayet (gebeliği) ağırlaşıncâ ikisi de Rablerine şöyle düâ etdiler: «Eğer bize düzgün (hilkati tam) bir çocuk verirsen andolsun ki her halde şükredenlerden olacağız».

Muhammed Esed: 

Sizi (hepinizi) bir tek candan yaratan, Ve (sevgiyle) kadına meyletsin diye ona kendi özünden eş var edip çıkaran Odur. Öyle ki, o eşini kucaklayınca, eşi (ilkin) hafif bir yük yüklenir ve taşır o yükü. Sonra (kadın) gün gelip (çocuğun yüküyle) iyice ağırlaşınca, her ikisi birden Allaha, Rablerine yalvarırlar: "Bize gerçekten kusursuz bir (çocuk) bahşedersen, muhakkak ki sana şükreden kimselerden olacağız!"

Gültekin Onan: 

O sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup yatışması için ondan eşini var etti. Onu (eşini) örtüp bürüyünce, o bir yük yüklendi de bununla (bir süre) gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi rableri olan Tanrı´ya dua ettiler: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Sizi bir nefisten (Âdem’den) yaratan ve bu nefisten de, gönlü kendisine meyledip rahat etsin diye zevcesini (Havva’yı) yaratan O’dur. Âdem, eşiyle münasebette bulununca, zevcesi hafif bir yük yüklendi (hâmile oldu). Bir müddet bu hafiflikle geçti. Nihayet gebeliği ağırlaşınca, her ikisi Rableri Allah’a şöyle dua ettiler

Portekizce: 

Ele foi Quem vos criou de um só ser e, do mesmo, plasmou a sua companheira, para que ele convivesse com ela e,quando se uniu a ela (Eva), injetou-lhe uma leve carga que nela permaneceu; mas quando se sentiu pesada, ambos invocaramDeus, seu Senhor: Se nos agraciares com uma digna prole, contar-nos-emos entre os agradecidos.

İsveççe: 

DET ÄR Han som har skapat er ur en enda varelse och som av denna skapade dess make, så att [mannen] kan finna ro hos [sin hustru]. När han har slutit henne i sin famn, får hon en lätt börda att bära och hon fortsätter att bära den tills den börjar kännas tung och de anropar Gud, sin Herre: "Om Du skänker oss ett [barn], sunt till kropp och själ, skall vi sannerligen visa tacksamhet!"

Farsça: 

او کسی است که شما را از یک تن آفرید، و همسرش را از او پدید آورد تا در کنارش آرامش یابد؛ پس هنگامی که مرد با زن آمیزش نمود، زن به حملی سبک حامله شد، پس با آن حمل سبک، زندگی را ادامه داد؛ پس چون سنگین بار شد، زن و شوهر پروردگارشان را خواندند که اگر به ما فرزندی تندرست و سالم عطا کنی، مسلماً از سپاس گزاران خواهیم بود.

Kürtçe: 

(خوا) ئەو زاتەیە کە ئێوەی دروستکردوە لەیەک کەس (کە ئادەمە) ھەر لە خۆی ھاوسەری بەدیھێنا تا لەلای بحەسێتەوە (ئارام بگرێت) جا کاتێک (پیاوەکە) لەگەڵ ھاوسەرەکەی جووت بوو (دروست بوو) باری سووکی ھەڵگرت (سکی پڕبوو) ئەمجا لەسەر ئەم (سک پڕیە) ماوەیەک تێپەڕی جا کاتێک (سکەکەی) قورس بوو (ژن و مێردەکە) ھەردوو لە خوا پاڕانەوە سوێند بێت ئەگەر تۆ منداڵێکی چاک و تەواومان پێ بدەیت بێگومان لە سوپاس گوزاران دەبین

Özbekçe: 

У сизларни бир жондан яратган ва ором олсин учун ундан жуфтини яратган Зотдир. Вақтики у (жуфтини) ўраганида енгил ҳомиладор бўлди. Бас, у билан юрди. У оғирлашганда эса, икковлон Роббилари Аллоҳга: «Агар бизга солиҳ (фарзанд) берсанг, албатта, шукр келтирувчилардан бўламиз», деб дуо қилдилар.

Malayca: 

Dia lah (Allah) yang menciptakan kamu semua dari (hakikat) diri yang satu, dan Ia mengadakan daripada hakikat itu pasangannya (diri suami isteri), untuk bersenang hati dan hidup mesra yang satu kepada yang lain. Ketika suami mencampuri isterinya, mengandunglah ia dengan kandungan yang ringan, serta teruslah ia dengan keadaan itu (ke suatu waktu). Kemudian ketika ia merasa berat (dan menaruh bimbang) berdoalah suami isteri itu kepada Tuhan mereka (dengan berkata):" Sesungguhnya jika Engkau (wahai Tuhan kami) mengurniakan kami nikmat yang baik, tentulah kami menjadi orang-orang yang bersyukur".

Arnavutça: 

Ai (Perëndia) u krijoi ju prej një njeriu dhe nga ai krijoi bashkëshorten e tij, që të qetësohet me të. Dhe kur e mbuloi atë, ngarkuar me një barrë të lehtë, kali me të. E kur ajo u rëndua, ata të dy iu lutën Perëndisë, Zotit të tyre: “Nëse na dhuron pasardhës të shëndoshë, na, me të vërtetë, do të bëhemi falenderues!”

Bulgarca: 

Той е Онзи, Който ви сътвори от един човек и стори от него съпругата му, за да намери при нея спокойствие. И след като я облада, тя понесе лек товар и продължи с него. А когато натежа, двамата призоваха Аллах, своя Господ: “Ако ни дариш читаво дете, ще с

Sırpça: 

Он је Тај Који вас је од једног човека створио - а од њега је жену његову створио да се уз њу смири. И када је он њу обљубио, она је занела лако бреме и носила га; а кад јој је оно отежало, њих двоје су замолили Аллаха, свога Господара: „Ако нам подариш здравог потомка, бићемо, заиста, међу оним захвалним!“

Çekçe: 

A On je ten, jenž vás stvořil z bytosti jediné a z ní utvořil i manželku její, aby přebývala u ní. A když u ní pobyl, otěhotněla nejdříve lehkým těhotenstvím a snadno s ním chodila; když pak se cítila těžkou, oba volali k Bohu, Pánu jich obou: 'Dáš-li ná

Urduca: 

وہ اللہ ہی ہے جس نے تمہیں ایک جان سے پیدا کیا اور اسی کی جنس سے اس کا جوڑا بنایا تاکہ اس کے پاس سکون حاصل کرے پھر جب مرد نے عورت کو ڈھانک لیا تو اسے ایک خفیف سا حمل رہ گیا جسے لیے لیے وہ چلتی پھرتی رہی پھر جب وہ بوجھل ہو گئی تو دونوں نے مل کر اللہ، اپنے رب سے دعا کی کہ اگر تو نے ہم کو اچھا سا بچہ دیا تو ہم تیرے شکر گزار ہوں گے

Tacikçe: 

Ӯст, ки ҳамаи шуморо аз як тан биефарид. Ва аз он як тан занашро низ биёфарид то ба ӯ оромиш ёбад. Чун бо ӯ якҷоя шуд, ба боре еабук ҳомила шуд ва муддате бо он гузаронд. Ва чун бор сангин гардид, он ду Оллоҳ Парвардигори худро бихонданд, ки агар моро фарзанде солеҳ диҳӣ, аз свпосгузорон хоҳем буд!

Tatarca: 

Сезне бер Адәм г-мнән халык кылучы вә Адәмнең сул кабыргасыннан хатыны Һаваны бар итүче Аллаһ, ул Һава илә Адәмнең күңеле карар тапсын өчен. Кайчан Адәм Һавага якынлык кылды исә, Һава җиңел йөкле булды, Һава ул йөк белән ничә вакытлар үткәрде, йөге авырайгач Адәм вә Һава икәүләп тәрбиячеләре булган Аллаһуга дога кылдылар: "Ий Раббыбыз, әгәр безгә бер яхшы бала бирсәң, әлбәттә, шөкер итүчеләрдән булыр идек".

Endonezyaca: 

Dialah Yang menciptakan kamu dari diri yang satu dan dari padanya Dia menciptakan isterinya, agar dia merasa senang kepadanya. Maka setelah dicampurinya, isterinya itu mengandung kandungan yang ringan, dan teruslah dia merasa ringan (beberapa waktu). Kemudian tatkala dia merasa berat, keduanya (suami-isteri) bermohon kepada Allah, Tuhannya seraya berkata: "Sesungguhnya jika Engkau memberi kami anak yang saleh, tentulah kami termasuk orang-orang yang bersyukur".

Amharca: 

እርሱ ያ ከአንዲት ነፍስ (ከአደም) የፈጠራችሁ ከእርሷም መቀናጆዋን ወደርሷ ይረካ ዘንድ ያደረገ ነው፡፡ በተገናኛትም ጊዜ ቀላልን እርግዝና አረገዘች፡፡ እርሱንም (ፅንሱን) ይዛው ኼደች፡፡ በከበደችም ጊዜ «ደግን ልጅ ብትሰጠን በእርግጥ ከአመስጋኞቹ እንኾናለን፤» ሲሉ ጌታቸውን አላህን ለመኑ፡፡

Tamilce: 

அவன் ஒரே ஒரு மனிதரிலிருந்து உங்களைப் படைத்தான்; இன்னும், அவர் அவளுடன் நிம்மதியாக வசிப்பதற்காக அவருடைய மனைவியை அவரி(ன் உடம்பி)லிருந்தே உருவாக்கினான். ஆக, அவளை அவர் (தன் உடலால்) மூடிக் கொண்டபோது அவள் இலேசான கர்ப்பமாக கர்ப்பமானாள். அதை(ச் சுமந்து) கொண்டு நடந்தாள். அவள் (கர்ப்பம்) கனத்தபோது அவ்விருவரின் இறைவனான அல்லாஹ்விடம் அவ்விருவரும் பிரார்த்தித்தனர்: “நீ எங்களுக்கு நல்ல குழந்தையைக் கொடுத்தால் நிச்சயமாக நாங்கள் நன்றி செலுத்துவோரில் ஆகிவிடுவோம்.”

Korece: 

하나님이 한 몸에서 너희를창조하셨고 그로부터 배우자를두어 그로 하여금 그녀와 거주하 게 하니 둘이서 결합하여 그녀가 가볍게 임신하고 생활을 계속함이 라 그녀의 몸이 무거워지자 그들 은 하나님께 저희에게 착한 아이 를 주소서 실로 저희는 감사하는 자 중에 있겠나이다 라고 기도하 니

Vietnamca: 

“Ngài là Đấng đã tạo ra các ngươi (hỡi nhân loại) từ một cá thể duy nhất (Adam), rồi từ (xương sườn của) Y Ngài tạo ra cho Y người vợ (Hauwa) để Y sống yên bình cùng với vợ của mình. Thế là (theo quy luật) khi người chồng ôm phủ lấy người vợ của mình thì người vợ mang thai, nhưng (trong thời gian đầu người vợ chưa cảm nhận được vì) cái thai còn nhẹ). Đến khi cái thai trở nên nặng nề thì cả hai vợ chồng (thường) cầu nguyện Allah, Thượng Đế của hai người: “Lạy Thượng Đế của bầy tôi, nếu Ngài ban cho bầy tôi một đứa con tốt lành (về mọi mặt) thì bầy tôi chắc chắn vô cùng biết ơn (Ngài).”