Al-Haaqqa—الحاقة

 
00:00

innî żanentü ennî mülâḳin ḥisâbiyeh.

Arapça:

إِنِّي ظَنَنتُ أَنِّي مُلَاقٍ حِسَابِيَهْ

Türkçe:

"Kendi hesabıma kavuşacağımı sezmiştim zaten."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Çünkü ben hesabıma kavuşacağımı sezmiştim der.

Diyanet Vakfı:

" Doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum."

İngilizce:

I did really understand that my Account would (One Day) reach me!

Fransızca:

J'étais sûr d'y trouver mon compte".

Almanca:

Gewiß, ich wußte, daß ich sicherlich auf meine Abrechnung treffen werde."

Rusça:

Я верил в то, что мне предъявят счет".

Açıklama:
 
00:00

fehüve fî `îşetir râḍiyeh.

Arapça:

فَهُوَ فِي عِيشَةٍ رَّاضِيَةٍ

Türkçe:

Artık o, hoşnutluk veren bir yaşayış içindedir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Artık o hoşnut bir hayattadır.

Diyanet Vakfı:

Artık o, hoşnut kalacağı bir hayat içindedir,

İngilizce:

And he will be in a life of Bliss,

Fransızca:

Il jouira d'une vie agréable :

Almanca:

So ist er in einem wohlgefälligen Leben,

Rusça:

Для него будет отрадная жизнь

Açıklama:
 
00:00

fî cennetin `âliyeh.

Arapça:

فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ

Türkçe:

Yüksek bir bahçe içindedir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yüksek bir cennettedir.

Diyanet Vakfı:

Yüce bir cennette,

İngilizce:

In a Garden on high,

Fransızca:

dans un Jardin haut placé

Almanca:

in einer hohen Dschanna,

Rusça:

в вышнем саду,

Açıklama:
 
00:00

ḳuṭûfühâ dâniyeh.

Arapça:

قُطُوفُهَا دَانِيَةٌ

Türkçe:

Devşirilmesi kolaydır onun.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ki o cennetin meyveleri sarkmıştır.

Diyanet Vakfı:

Meyveleri sarkmış halde.

İngilizce:

The Fruits whereof (will hang in bunches) low and near.

Fransızca:

dont les fruits sont à portées de la main.

Almanca:

deren Früchte nahe sind.

Rusça:

где плоды склоняются низко.

Açıklama:
 
00:00

külû veşrabû henîem bimâ esleftüm fi-l'eyyâmi-lḫâliyeh.

Arapça:

كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا أَسْلَفْتُمْ فِي الْأَيَّامِ الْخَالِيَةِ

Türkçe:

Geçmiş günlerde sunduklarınızın karşılığı olarak afiyetle yiyin, için.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Geçmiş günlerde yaptığınız işlerden ötürü afiyetle yeyin, için. (denir).

Diyanet Vakfı:

(Onlara denir ki:) Geçmiş günlerde işlediklerinize (iyi amellerinize) karşılık, afiyetle yeyin, için.

İngilizce:

Eat ye and drink ye, with full satisfaction; because of the (good) that ye sent before you, in the days that are gone!

Fransızca:

"Mangez et buvez agréablement pour ce que vous avez avancé dans les jours passés".

Almanca:

Esst und trinkt wohlbekömmlich für das, was ihr in den vergangenen Tagen vorgelegt habt.

Rusça:

Ешьте и пейте во здравие за то, что вы совершили в минувшие дни!

Açıklama:
 
00:00

veemmâ men ûtiye kitâbehû bişimâlihî feyeḳûlü yâ leytenî lem ûte kitâbiyeh.

Arapça:

وَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِشِمَالِهِ فَيَقُولُ يَا لَيْتَنِي لَمْ أُوتَ كِتَابِيَهْ

Türkçe:

Öz kitabı sol taraftan verilene gelince o şöyle der: "Ah, ne olurdu, bana kitabım verilmeseydi!"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Kitabı sol tarafından verilen ise der ki: "Keşke kitabım verilmeseydi de,

Diyanet Vakfı:

Kitabı sol tarafından verilene gelince, der ki:" Keşke, bana kitabım verilmeseydi!"

İngilizce:

And he that will be given his Record in his left hand, will say: "Ah! Would that my Record had not been given to me!

Fransızca:

Quant à celui à qui on aura remis le Livre en sa main gauche, il dira : "Hélas pour moi ! J'aurai souhaité qu'on ne m'ait pas remis mon livre,

Almanca:

Und hinsichtlich desjenigen, dem sein Register mit der Linken gegeben wird, so sagte er: "Hätte ich doch mein Register nicht bekommen,

Rusça:

Тот же, кому его книга будет дана в левую руку, скажет: "Лучше бы мне не вручали моей книги!

Açıklama:
 
00:00

velem edri mâ ḥisâbiyeh.

Arapça:

وَلَمْ أَدْرِ مَا حِسَابِيَهْ

Türkçe:

"Hesabımın ne olduğunu hiç bilmemiş olsaydım."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hesabımın ne olduğunu bilmeseydim,

Diyanet Vakfı:

"Şu hesabımın ne olduğunu bilmeseydim!"

İngilizce:

And that I had never realised how my account (stood)!

Fransızca:

et ne pas avoir connu mon compte...

Almanca:

und nicht gewußt, was meine Abrechnung ist!

Rusça:

Не знать бы мне, каков мой счет!

Açıklama:
 
00:00

yâ leytehâ kâneti-lḳâḍiyeh.

Arapça:

يَا لَيْتَهَا كَانَتِ الْقَاضِيَةَ

Türkçe:

"Ah, ne olurdu, iş bitmiş olsaydı!"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ne olurdu o ölüm, iş bitirici olsaydı.

Diyanet Vakfı:

Keşke onunla (ölümümle) her iş olup bitseydi!

İngilizce:

Ah! Would that (Death) had made an end of me!

Fransızca:

Hélas, comme j'aurais souhaité que [ma première mort] fût la définitive.

Almanca:

Wäre er (der Tod) doch das Endgültige gewesen!

Rusça:

Лучше бы она была концом всего!

Açıklama:
 
00:00

mâ agnâ `annî mâliyeh.

Arapça:

مَا أَغْنَىٰ عَنِّي مَالِيَهْ ۜ

Türkçe:

"Hiçbir işime yaramadı malım."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Malım bana hiç fayda vermedi.

Diyanet Vakfı:

Malım bana hiç fayda sağlamadı;

İngilizce:

Of no profit to me has been my wealth!

Fransızca:

Ma fortune ne ma servi à rien.

Almanca:

Mir nützte mein Vermögen nicht.

Rusça:

Не помогло мне мое богатство!

Açıklama:
 
00:00

heleke `annî sülṭâniyeh.

Arapça:

هَلَكَ عَنِّي سُلْطَانِيَهْ

Türkçe:

"Sökülüp gitti benden saltanatım."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Gücüm de benden yok olup gitti."

Diyanet Vakfı:

Saltanatım da benden (koptu), yok olup gitti.

İngilizce:

My power has perished from me!...

Fransızca:

Mon autorité est anéantie et m'a quitté ! ".

Almanca:

Meine Macht hat mich verlassen."

Rusça:

Лишился я своей власти!"

Açıklama:

Pages

Subscribe to Al-Haaqqa—الحاقة