Al-Haaqqa—الحاقة

Arapça:
İngilizce:
Fransızca:
Almanca:
Rusça:
Açıklama:
 
00:00

elḥâḳḳah.

Arapça:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ الْحَاقَّةُ

Türkçe:

el-Hâkka/geleceği kuşkusuz olan şey!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

(Gerçekleşecek) Kıyamet!

Diyanet Vakfı:

Gerçekleşecek olan;

İngilizce:

The Sure Reality!

Fransızca:

L'inévitable [l'Heure qui montre la vérité].

Almanca:

Al-haqqa,

Rusça:

Неминуемое (День воскресения)!

Açıklama:
 
00:00

me-lḥâḳḳah.

Arapça:

مَا الْحَاقَّةُ

Türkçe:

Nedir o hâkka?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Nedir, o Kıyamet?

Diyanet Vakfı:

(Evet) nedir o gerçekleşecek olan?

İngilizce:

What is the Sure Reality?

Fransızca:

Qu'est-ce que l'inévitable ?

Almanca:

was ist Al-haqqa?!

Rusça:

Что такое Неминуемое (День воскресения)?

Açıklama:
 
00:00

vemâ edrâke me-lḥâḳḳah.

Arapça:

وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْحَاقَّةُ

Türkçe:

O hâkkanın niteliğini sana bildiren nedir?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Gerçekleşenin (Kıaymetin) ne olduğunu sen nerden bileceksin?

Diyanet Vakfı:

Gerçekleşecek olanın (kıyametin) ne olduğunu sen nereden bileceksin?

İngilizce:

And what will make thee realise what the Sure Reality is?

Fransızca:

Et qui te dira ce que c'est que l'inévitable ?

Almanca:

Und was weißt du, was Al-haqqa ist?!

Rusça:

Откуда ты мог знать, что такое Неминуемое (День воскресения)?

Açıklama:
 
00:00

keẕẕebet ŝemûdü ve`âdüm bilḳâri`ah.

Arapça:

كَذَّبَتْ ثَمُودُ وَعَادٌ بِالْقَارِعَةِ

Türkçe:

Semûd ve Âd kâriayı/başa çarpan olayı yalanlamıştı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Semûd ve Âd, kapılarını çalacak olan o felaketi yalan saymışlardı.

Diyanet Vakfı:

Semud ve Ad kavimleri, kapılarını çalacak felaketi (kıyameti) yalan saymışlardı.

İngilizce:

The Thamud and the 'Ad People (branded) as false the Stunning Calamity!

Fransızca:

Les Tamud et les Aad avaient traité de mensonge le cataclysme.

Almanca:

Thamud und 'Aad leugneten die Anschlagende ab.

Rusça:

Самудяне и адиты отрицали Великое бедствие (День воскресения).

Açıklama:
 
00:00

feemmâ ŝemûdü feühlikû biṭṭâgiyeh.

Arapça:

فَأَمَّا ثَمُودُ فَأُهْلِكُوا بِالطَّاغِيَةِ

Türkçe:

Bunun üzerine Semûd, bir doğal felaket ile helâk edildi.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Semûd kavmi korkunç bir sesle yok edildi.

Diyanet Vakfı:

Semud'a gelince: Onlar pek zorlu (bir sarsıntı) ile helak edildiler.

İngilizce:

But the Thamud,- they were destroyed by a terrible Storm of thunder and lightning!

Fransızca:

Quant aux Tamud, ils furent détruits par le [bruit] excessivement fort.

Almanca:

Also hinsichtlich Thamud, so wurden sie durch die Überschreitende zugrunde gerichtet.

Rusça:

Самудяне были истреблены неистовым воплем.

Açıklama:
 
00:00

veemmâ `âdün feühlikû birîḥin ṣarṣarin `âtiyeh.

Arapça:

وَأَمَّا عَادٌ فَأُهْلِكُوا بِرِيحٍ صَرْصَرٍ عَاتِيَةٍ

Türkçe:

Âd ise gürleyen sesle gelen rüzgârlı bir fırtınayla mahvedildi.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Âd kavmi ise gürültülü ve azgın bir fırtına ile yok edildiler.

Diyanet Vakfı:

Ad kavmi ise, uğultulu, kasıp kavuran bir fırtına ile mahvedildiler.

İngilizce:

And the 'Ad, they were destroyed by a furious Wind, exceedingly violent;

Fransızca:

Et quant aux Aad, ils furent détruits par un vent mugissant et furieux

Almanca:

Und hinsichtlich 'Aad, so wurden sie durch einen sehr heftigen Wirbelsturm zugrunde gerichtet.

Rusça:

Адиты же были истреблены ветром морозным (или завывающим), лютым.

Açıklama:
 
00:00

seḫḫarahâ `aleyhim seb`a leyâliv veŝemâniyete eyyâmin ḥusûmen fetere-lḳavme fîhâ ṣar`â keennehüm a`câzü naḫlin ḫâviyeh.

Arapça:

سَخَّرَهَا عَلَيْهِمْ سَبْعَ لَيَالٍ وَثَمَانِيَةَ أَيَّامٍ حُسُومًا فَتَرَى الْقَوْمَ فِيهَا صَرْعَىٰ كَأَنَّهُمْ أَعْجَازُ نَخْلٍ خَاوِيَةٍ

Türkçe:

Onu, onların üzerine yedi gece-sekiz gün hiç ara vermeden saldı. Topluluğu orada yerlere serilmiş görürsün. İçleri boşaltılmış hurma kütükleri gibidirler.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Allah o fırtınayı üzerlerine yedi gece sekiz gündüz musallat etmişti. Öyle ki, o kavmi içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş halde görürdün.

Diyanet Vakfı:

Allah onu, ardarda yedi gece, sekiz gün onların üzerine musallat etti. Öyle ki (eğer orada olsaydın), o kavmi, içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş halde görürdün.

İngilizce:

He made it rage against them seven nights and eight days in succession: so that thou couldst see the (whole) people lying prostrate in its (path), as they had been roots of hollow palm-trees tumbled down!

Fransızca:

qu' [Allah] déchaîna contre eux pendant sept nuits et huit jours consécutifs; tu voyais alors les gens renversés par terre comme des souches de palmiers évidées.

Almanca:

Ihn fügte ER ihnen sieben Nächte und acht Tage in Folge zu, so siehst du die Leute zu Boden niedergestreckt, als wären sie umgefallene Dattelpalmenstümpfe.

Rusça:

Он заставил его бушевать над ними в течение семи ночей и восьми дней без перерыва, и ты мог бы увидеть людей, которые были повержены, словно рухнувшие сгнившие пальмовые стволы.

Açıklama:
 
00:00

fehel terâ lehüm mim bâḳiyeh.

Arapça:

فَهَلْ تَرَىٰ لَهُم مِّن بَاقِيَةٍ

Türkçe:

Onlardan geri kalan bir şey görüyor musun?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bak şimdi görebilir misin onlardan bir kalıntı?

Diyanet Vakfı:

Şimdi onlardan arda kalan bir şey görüyor musun?

İngilizce:

Then seest thou any of them left surviving?

Fransızca:

En vois-tu le moindre vestige ?

Almanca:

Also siehst du von ihnen etwas Übriggebliebenes?!

Rusça:

Видишь ли ты что-либо оставшееся от них?

Açıklama:
 
00:00

vecâe fir`avnü vemen ḳablehû velmü'tefikâtü bilḫâṭieh.

Arapça:

وَجَاءَ فِرْعَوْنُ وَمَن قَبْلَهُ وَالْمُؤْتَفِكَاتُ بِالْخَاطِئَةِ

Türkçe:

Firavun da ondan öncekiler de altı üstüne gelmiş kentler de aynı hataya vücut verdiler.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Firavun, ondan öncekiler ve altı üstüne getirilen beldeler de hep o hatayı işleyegeldiler.

Diyanet Vakfı:

Firavun, ondan öncekiler ve altı üstüne getirilen beldeler halkı (Lut kavmi) hep o günahı (şirki) işlediler.

İngilizce:

And Pharaoh, and those before him, and the Cities Overthrown, committed habitual Sin.

Fransızca:

Pharaon et ceux qui vécurent avant lui ainsi que les Villes renversées commirent des fautes .

Almanca:

Und es kamen Pharao, diejenigen vor ihm und die Umgewandten mit dem Verwerflichen,

Rusça:

Фараон, его предшественники и опрокинутые селения (селения народа Лута) совершали грехи.

Açıklama:

Pages

Subscribe to Al-Haaqqa—الحاقة