Al-Waqia—الواقعة

veemmâ in kâne min aṣḥâbi-lyemîn.

Türkçe:
Eğer kutlu, uğurlu kişilerdense,
İngilizce:
And if he be of the Companions of the Right Hand,
Fransızca:
Et s'il est du nombre des gens de la droite,
Almanca:
Und wenn er zu den Weggenossen von der Rechten gehörte,
Rusça:
Если он будет одним из тех, кто на правой стороне,
Arapça:
وَأَمَّا إِن كَانَ مِنْ أَصْحَابِ الْيَمِينِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Eğer O, sağın adamlarından ise,
Diyanet Vakfı:
Eğer o sağdakilerden ise,

feselâmül leke min aṣḥâbi-lyemîn.

Türkçe:
"Selam sana kutlu ve uğurlu kişilerden!" denir ona.
İngilizce:
(For him is the salutation), "Peace be unto thee", from the Companions of the Right Hand.
Fransızca:
il sera [accueilli par ces mots]: "Paix à toi" de la part des gens de la droite.
Almanca:
dann Salam sei dir von den Weggenossen von der Rechten.
Rusça:
то ему скажут: "Мир тебе! Ты являешься одним из тех, кто на правой стороне".
Arapça:
فَسَلَامٌ لَّكَ مِنْ أَصْحَابِ الْيَمِينِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Ey sağcı), sana sağcılardan selam!
Diyanet Vakfı:
"Ey sağdaki! Sana selam olsun!"

veemmâ in kâne mine-lmükeẕẕibîne-ḍḍâllîn.

Türkçe:
Eğer yalanlayan sapıklardansa;
İngilizce:
And if he be of those who treat (Truth) as Falsehood, who go wrong,
Fransızca:
Et s'il est de ceux qui avaient traité de mensonge (la résurrection) et s'étaient égarés,
Almanca:
Und wenn er zu den abirrenden Ableugnenden gehörte,
Rusça:
Если же он будет одним из заблудших, считавших лжецами посланников,
Arapça:
وَأَمَّا إِن كَانَ مِنَ الْمُكَذِّبِينَ الضَّالِّينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ama yalanlayıcı sapıklardan ise;
Diyanet Vakfı:
Ama yalanlayıcı sapıklardan ise,

fenüzülüm min ḥamîm.

Türkçe:
Kaynar sudan bir ziyafet,
İngilizce:
For him is Entertainment with Boiling Water.
Fransızca:
alors, il sera installé dans une eau bouillante,
Almanca:
dann gibt es eine Unterkunft von Siedendem
Rusça:
то угощением для него будет кипяток,
Arapça:
فَنُزُلٌ مِّنْ حَمِيمٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır.
Diyanet Vakfı:
İşte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır!

vetaṣliyetü ceḥîm.

Türkçe:
Ve cehenneme salıverilme var ona.
İngilizce:
And burning in Hell-Fire.
Fransızca:
et il brûlera dans la Fournaise.
Almanca:
und Hineinwerfen in der Hölle.
Rusça:
и он будет гореть в Аду.
Arapça:
وَتَصْلِيَةُ جَحِيمٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve cehenneme atılma vardır.
Diyanet Vakfı:
Ve (onun sonu) cehenneme atılmaktır.

inne hâẕâ lehüve ḥaḳḳu-lyeḳîn.

Türkçe:
İşte budur, o tartışmasız, o kesin gerçek!
İngilizce:
Verily, this is the Very Truth and Certainly.
Fransızca:
C'est cela la pleine certitude.
Almanca:
Sicherlich, dies ist doch die wahre Gewißheit.
Rusça:
Это является несомненной истиной!
Arapça:
إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ حَقُّ الْيَقِينِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kesin gerçek budur işte.
Diyanet Vakfı:
Şüphesiz ki bu, kesin gerçektir.

fesebbiḥ bismi rabbike-l`ażîm.

Türkçe:
Artık, o yüce Rabbinin adını tespih et!
İngilizce:
So celebrate with praises the name of thy Lord, the Supreme.
Fransızca:
Glorifie donc le nom de ton Seigneur, le Très Grand !
Almanca:
So lobpreise mit dem Namen deines allerhabenen HERRN!
Rusça:
Прославляй же имя Господа твоего Великого!
Arapça:
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Öyle ise Rabbini o büyük ismiyle tesbih et.
Diyanet Vakfı:
Öyleyse ulu Rabbinin adını tenzih ile an.

Pages

Al-Waqia—الواقعة beslemesine abone olun.