
lemecmû`ûne ilâ mîḳâti yevmim ma`lûm.
Türkçe:
Bilinen bir günün buluşma vakti/buluşma yerinde mutlaka bir araya getirileceklerdir.
İngilizce:
All will certainly be gathered together for the meeting appointed for a Day well-known.
Fransızca:
seront réunis pour le rendez-vous d'un jour connu".
Almanca:
werden zweifellos zur Verabredung eines bekannten Tages versammelt."
Rusça:
будут собраны в определенном месте в известный день.
Arapça:
لَمَجْمُوعُونَ إِلَىٰ مِيقَاتِ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır.
Diyanet Vakfı:
Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır!

ŝümme inneküm eyyühe-ḍḍâllûne-lmükeẕẕibûn.
Türkçe:
Ve siz de ey sapık yalanlayıcılar!
İngilizce:
Then will ye truly,- O ye that go wrong, and treat (Truth) as Falsehood!-
Fransızca:
Et puis, vous, les égarés, qui traitiez (la Résurrection) de mensonge,
Almanca:
Dann werdet ihr ableugnende Abirrende
Rusça:
Тогда вы, о заблудшие, считающие лжецами посланников,
Arapça:
ثُمَّ إِنَّكُمْ أَيُّهَا الضَّالُّونَ الْمُكَذِّبُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sonra siz, ey sapık yalanlayıcılar!
Diyanet Vakfı:
Sonra siz ey sapıklar, yalancılar!

leâkilûne min şecerim min zeḳḳûm.
Türkçe:
Zakkumdan bir ağaçtan mutlaka yiyeceksiniz/yiyecekler.
İngilizce:
Ye will surely taste of the Tree of Zaqqum.
Fransızca:
vous mangerez certainement d'un arbre de Zaqqoum.
Almanca:
3 gewiß von Bäumen von Zaqum speisen,
Rusça:
непременно вкусите от дерева заккум.
Arapça:
لَآكِلُونَ مِن شَجَرٍ مِّن زَقُّومٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz.
Diyanet Vakfı:
Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz.

femâliûne minhe-lbüṭûn.
Türkçe:
Karınları dolduracaklar ondan,
İngilizce:
Then will ye fill your insides therewith,
Fransızca:
Vous vous en remplirez le ventre,
Almanca:
dann davon die Bäuche vollmachen,
Rusça:
Вы будете набивать ими животы
Arapça:
فَمَالِئُونَ مِنْهَا الْبُطُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Karınlarınızı hep onunla dolduracaksınız.
Diyanet Vakfı:
Karınlarınızı ondan dolduracaksınız.

feşâribûne `aleyhi mine-lḥamîm.
Türkçe:
Üzerine içecekler kaynar sudan,
İngilizce:
And drink Boiling Water on top of it:
Fransızca:
puis vous boirez par-dessus cela de l'eau bouillante,
Almanca:
dann darauf von Siedendem trinken,
Rusça:
и запивать их кипятком,
Arapça:
فَشَارِبُونَ عَلَيْهِ مِنَ الْحَمِيمِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Üstüne de kaynar su içeceksiniz.
Diyanet Vakfı:
Üstüne de kaynar sudan içeceksiniz.

feşâribûne şürbe-lhîm.
Türkçe:
Susuzluktan çıkmış develerin içişi gibi içecekler.
İngilizce:
Indeed ye shall drink like diseased camels raging with thirst!
Fransızca:
vous en boirez comme boivent les chameaux assoiffés.
Almanca:
dann so trinken, wie das Trinken der durstig-kranken Kamele.
Rusça:
как пьют больные верблюды, которые не могут спастись от жажды".
Arapça:
فَشَارِبُونَ شُرْبَ الْهِيمِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Susuzluk illetine tutulmuş develerin içişi gibi içeceksiniz.
Diyanet Vakfı:
Susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.

hâẕâ nüzülühüm yevme-ddîn.
Türkçe:
Din gününde ağırlanışları böyledir.
İngilizce:
Such will be their entertainment on the Day of Requital!
Fransızca:
Voilà le repas d'accueil qui leur sera servi, au jour de la Rétribution.
Almanca:
Das ist ihre Unterkunft am Tag des Din .
Rusça:
Таким для них будет угощение в День воздаяния.
Arapça:
هَٰذَا نُزُلُهُمْ يَوْمَ الدِّينِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte ceza gününde onlara sunulacak ziyafet budur.
Diyanet Vakfı:
İşte ceza gününde onlara sunulacak ziyafet budur!

naḥnü ḫalaḳnâküm felevlâ tüṣaddiḳûn.
Türkçe:
Sizi biz yarattık, biz! Tasdik etseydiniz olmaz mıydı?
İngilizce:
It is We Who have created you: why will ye not witness the Truth?
Fransızca:
C'est Nous qui vous avons créés. Pourquoi ne croiriez-vous donc pas [à la résurrection] ?
Almanca:
WIR erschufen euch. Würdet ihr (dieser Aussage) doch Glauben schenken!
Rusça:
Мы сотворили вас. Почему же вы не признаете воскрешения?
Arapça:
نَحْنُ خَلَقْنَاكُمْ فَلَوْلَا تُصَدِّقُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz sizi yarattık; tasdik etmeniz gerekmez mi?
Diyanet Vakfı:
Sizi biz yarattık. Tasdik etmeniz gerekmez mi?

eferaeytüm mâ tümnûn.
Türkçe:
Akıttığınız meniyi gördünüz mü?
İngilizce:
Do ye then see?- The (human Seed) that ye throw out,-
Fransızca:
Voyez-vous donc ce que vous éjaculez :
Almanca:
Wie seht ihr das, was ihr an Samen ergießt?!
Rusça:
Видели ли вы семя, которое вы извергаете?
Arapça:
أَفَرَأَيْتُم مَّا تُمْنُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Attığınız meniyi gördünüz mü?
Diyanet Vakfı:
Söyleyin öyleyse, (rahimlere) döktüğünüz meni nedir?

eentüm taḫlüḳûnehû em naḥnü-lḫâliḳûn.
Türkçe:
Siz mi yaratıyorsunuz onu, yoksa yaratıcılar bizler miyiz?
İngilizce:
Is it ye who create it, or are We the Creators?
Fransızca:
est-ce vous qui le créez ou [en]: sommes Nous le Créateur ?
Almanca:
Seid ihr diejenigen, die es erschaffen, oder sind WIR Der Schöpfer?!
Rusça:
Вы создаете его или Мы создаем?
Arapça:
أَأَنتُمْ تَخْلُقُونَهُ أَمْ نَحْنُ الْخَالِقُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz?
Diyanet Vakfı:
Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz?
Pages
