Al-Waqia—الواقعة

veżillim memdûd.

Türkçe:
Uzayan gölgeler,
İngilizce:
In shade long-extended,
Fransızca:
dans une ombre étendue
Almanca:
Und (sie haben) einen ausgebreiteten Schatten
Rusça:
в распростертой тени,
Arapça:
وَظِلٍّ مَّمْدُودٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Uzamış gölgeler,
Diyanet Vakfı:
Uzamış gölgeler,

vemâim meskûb.

Türkçe:
Akıp dökülen sular,
İngilizce:
By water flowing constantly,
Fransızca:
[près] d'une eau coulant continuellement,
Almanca:
und gegossenes Wasser
Rusça:
среди разлитых вод
Arapça:
وَمَاءٍ مَّسْكُوبٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Fışkıran sular.
Diyanet Vakfı:
Çağlayarak akan sular,

vefâkihetin keŝîrah.

Türkçe:
Birçok meyveler arasındadırlar.
İngilizce:
And fruit in abundance.
Fransızca:
et des fruits abondants
Almanca:
und viel Obst,
Rusça:
и многочисленных фруктов,
Arapça:
وَفَاكِهَةٍ كَثِيرَةٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Pek çok meyva arasında,
Diyanet Vakfı:
Sayısız meyveler içindedirler;

lâ maḳṭû`ativ velâ memnû`ah.

Türkçe:
Ne tükenir ne yasaklanır.
İngilizce:
Whose season is not limited, nor (supply) forbidden,
Fransızca:
ni interrompus ni défendus,
Almanca:
das weder zu Ende geht, noch verboten ist,
Rusça:
которые не кончаются и доступны.
Arapça:
لَّا مَقْطُوعَةٍ وَلَا مَمْنُوعَةٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Tükenmeyen ve yasaklanmayan
Diyanet Vakfı:
Tükenmeyen ve yasaklanmayan.

vefüruşim merfû`ah.

Türkçe:
Yükseğe yerleştirilmiş döşekler içinde.
İngilizce:
And on Thrones (of Dignity), raised high.
Fransızca:
sur des lits surélevés,
Almanca:
und gehobene Polster.
Rusça:
Они будут лежать на приподнятых матрацах.
Arapça:
وَفُرُشٍ مَّرْفُوعَةٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve yükseltilmiş döşekler üstündedirler.
Diyanet Vakfı:
Ve kabartılmış döşekler üstündedirler.

innâ enşe'nâhünne inşââ.

Türkçe:
Biz kadınları da güzel bir biçimde yeniden yaratmış,
İngilizce:
We have created (their Companions) of special creation.
Fransızca:
C'est Nous qui les avons créées à la perfection,
Almanca:
Gewiß ließen WIR sie im Erstehen erstehen,
Rusça:
Мы сотворим их заново
Arapça:
إِنَّا أَنشَأْنَاهُنَّ إِنشَاءً
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz kadınları yeniden inşa ettik (yarattık).
Diyanet Vakfı:
Gerçekten biz hurileri apayrı biçimde yeni yarattık.

fece`alnâhünne ebkârâ.

Türkçe:
Hepsini bakireler yapmışızdır,
İngilizce:
And made them virgin - pure (and undefiled), -
Fransızca:
et Nous les avons faites vierges,
Almanca:
dann machten WIR sie zu Jungfräulichen
Rusça:
и сделаем их девственницами,
Arapça:
فَجَعَلْنَاهُنَّ أَبْكَارًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onları bâkireler yaptık.
Diyanet Vakfı:
Onları, bakireler kıldık.

`uruben etrâbâ.

Türkçe:
Yaşıt cilveli dilberler halinde,
İngilizce:
Beloved (by nature), equal in age,-
Fransızca:
gracieuses, toutes de même âge,
Almanca:
anschmiegsamen Gleichaltrigen
Rusça:
любящими и равными по возрасту.
Arapça:
عُرُبًا أَتْرَابًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hep yaşıt sevgililer,
Diyanet Vakfı:
Eşlerine düşkün ve yaşıt.

liaṣḥâbi-lyemîn.

Türkçe:
Uğur ve mutluluk yâranı için.
İngilizce:
For the Companions of the Right Hand.
Fransızca:
pour les gens de la droite,
Almanca:
für dieWeggenossen von der Rechten,
Rusça:
Это - для тех, кто на правой стороне,
Arapça:
لِّأَصْحَابِ الْيَمِينِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sağın adamları içindir.
Diyanet Vakfı:
Bütün bunlar sağdakiler içindir..

ŝülletüm mine-l'evvelîn.

Türkçe:
Bir bölümü öncekilerden.
İngilizce:
A (goodly) number from those of old,
Fransızca:
une multitude d'élus parmi les premières [générations],
Almanca:
eine Gruppe von den Ersten
Rusça:
Многие из них - из первых поколений,
Arapça:
ثُلَّةٌ مِّنَ الْأَوَّلِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bir çoğu öncekilerdendir.
Diyanet Vakfı:
Bunların birçoğu önceki ümmetlerdendir.

Pages

Al-Waqia—الواقعة beslemesine abone olun.