
naḥnü ḳaddernâ beynekümü-lmevte vemâ naḥnü bimesbûḳîn.
Türkçe:
Ölümü aranızda biz takdir ettik. Biz önüne geçilecekler değiliz.
İngilizce:
We have decreed Death to be your common lot, and We are not to be frustrated
Fransızca:
Nous avons prédéterminé la mort parmi vous. Nous ne serons point empêchés
Almanca:
WIR bestimmten unter euch den Tod, und Uns wird nicht zuvorgekommen,
Rusça:
Мы распределили между вами смерть, и ничто не может помешать Нам
Arapça:
نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ الْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Aranızda ölümü takdir eden biziz ve bizim önümüze geçilmez.
Diyanet Vakfı:
Aranızda ölümü takdir eden biziz. Ve biz, önüne geçilebileceklerden değiliz.

`alâ en nübeddile emŝâleküm venünşieküm fî mâ lâ ta`lemûn.
Türkçe:
Yerinize diğer benzerlerinizi getireceğiz ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden oluşturacağız.
İngilizce:
from changing your Forms and creating you (again) in (forms) that ye know not.
Fransızca:
de vous remplacer par vos semblables, et vous faire renaître dans [un état] que vous ne savez pas.
Almanca:
daßWIR euresgleichen austauschen und euch in dem was ihr nicht kennt, erstehen lassen.
Rusça:
заменить вас подобными вам (или изменить ваше обличие) и создать вас такими, какими вы себе и не представляете.
Arapça:
عَلَىٰ أَن نُّبَدِّلَ أَمْثَالَكُمْ وَنُنشِئَكُمْ فِي مَا لَا تَعْلَمُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Böylece sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediğiniz bir yaratılışta tekrar var edelim diye (böyle yapıyoruz).
Diyanet Vakfı:
Böylece sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediğiniz bir alemde tekrar var edelim diye (ölümü takdir ettik).

veleḳad `alimtümü-nneş'ete-l'ûlâ felevlâ teẕekkerûn.
Türkçe:
Yemin olsun, ilk yaratışı/yaratılışı bildiniz. Peki düşünüp ibret alsanız olmaz mı?
İngilizce:
And ye certainly know already the first form of creation: why then do ye not celebrate His praises?
Fransızca:
Vous avez connu la première création. Ne vous rappelez-vous donc pas ?
Almanca:
Und gewiß, bereits wißt ihr Bescheid über die erste Erstehung, würdet ihr doch euch erinnern!
Rusça:
Вы уже знаете о первом сотворении. Почему же вы не помяните назидание?
Arapça:
وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ النَّشْأَةَ الْأُولَىٰ فَلَوْلَا تَذَكَّرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun, ilk yaratılışı bildiniz. Düşünüp ibret almanız gerekmez mi?
Diyanet Vakfı:
Andolsun, ilk yaratılışı bildiniz. Düşünüp ibret almanız gerekmez mi?

eferaeytüm mâ taḥruŝûn.
Türkçe:
Ekmekte olduğunuzu gördünüz mü?
İngilizce:
See ye the seed that ye sow in the ground?
Fransızca:
Voyez-vous donc ce que vous labourez ?
Almanca:
Wie seht ihr das, was ihr sät?!
Rusça:
Видели ли вы то, что вы сеете?
Arapça:
أَفَرَأَيْتُم مَّا تَحْرُثُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ektiğinizi gördünüz mü?
Diyanet Vakfı:
Şimdi bana, ektiğinizi haber verin.

eentüm tezra`ûnehû em naḥnü-zzâri`ûn.
Türkçe:
Siz mi bitiriyorsunuz onu, yoksa bitirenler bizler miyiz?
İngilizce:
Is it ye that cause it to grow, or are We the Cause?
Fransızca:
Est-ce vous qui le cultivez ? ou [en] sommes Nous le cultivateur ?
Almanca:
Seid ihr diejenigen, die es wachsen lassen, oder sind WIR es, Der es wachsen läßt?!
Rusça:
Вы ли заставляете его произрасти или Мы заставляем?
Arapça:
أَأَنتُمْ تَزْرَعُونَهُ أَمْ نَحْنُ الزَّارِعُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?
Diyanet Vakfı:
Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?

lev neşâü lece`alnâhü ḥuṭâmen feżaltüm tefekkehûn.
Türkçe:
Dileseydik, onu kuru bir çöp haline getirirdik de başlardınız şu şekilde gevelemeye:
İngilizce:
Were it Our Will, We could crumble it to dry powder, and ye would be left in wonderment,
Fransızca:
Si Nous voulions, Nous le réduirions en débris. Et vous ne cesseriez pas de vous étonner et [de crier]:
Almanca:
Wenn WIR es wollten, gewiß würden WIR es zu Zermalmtem machen, dann würdet ihr nicht aufhören, euch zu bedauern:
Rusça:
Если Мы пожелаем, то превратим его в труху, и тогда вы останетесь удивленными
Arapça:
لَوْ نَشَاءُ لَجَعَلْنَاهُ حُطَامًا فَظَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık. Hayret eder dururdunuz.
Diyanet Vakfı:
Dileseydik onu kuru bir çöp yapardık da şaşar kalırdınız.

innâ lemugramûn.
Türkçe:
"Vallahi, kayba uğrayıp borçlandık."
İngilizce:
(Saying), "We are indeed left with debts (for nothing):
Fransızca:
"Nous voilà endettés !
Almanca:
"Gewiß, wir sind doch Verlust-Erleidende.
Rusça:
и скажите: "Воистину, мы потерпели убыток.
Arapça:
إِنَّا لَمُغْرَمُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Doğrusu borç altına girdik.
Diyanet Vakfı:
"Doğrusu borç altına girdik.

bel naḥnü maḥrûmûn.
Türkçe:
"Doğrusu mahrum bırakıldık biz."
İngilizce:
Indeed are we shut out (of the fruits of our labour)
Fransızca:
ou plutôt, exposés aux privations".
Almanca:
Nein, sondern es wurde uns vorenthalten."
Rusça:
Более того, мы лишились пропитания".
Arapça:
بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Doğrusu, biz yoksul bırakıldık (derdiniz).
Diyanet Vakfı:
Daha doğrusu, biz yoksul kaldık" (derdiniz).

eferaeytümü-lmâe-lleẕî teşrabûn.
Türkçe:
Şu içmekte olduğunuz suya baktınız mı?
İngilizce:
See ye the water which ye drink?
Fransızca:
Voyez-vous donc l'eau que vous buvez ?
Almanca:
Wie seht ihr das Wasser, das ihr trinkt?!
Rusça:
Видели ли вы воду, которую вы пьете?
Arapça:
أَفَرَأَيْتُمُ الْمَاءَ الَّذِي تَشْرَبُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İçtiğiniz suya baktınız mı?
Diyanet Vakfı:
Ya içtiğiniz suya ne dersiniz?

eentüm enzeltümûhü mine-lmüzni em naḥnü-lmünzilûn.
Türkçe:
Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indirenler bizler miyiz?
İngilizce:
Do ye bring it down (in rain) from the cloud or do We?
Fransızca:
Est-ce vous qui l'avez fait descendre du nuage ? ou [en] sommes Nous le descendeur ?
Almanca:
Seid ihr diejenigen, die es aus den Wolken fallen lassen, oder sind WIR Der Hinabsendende?!
Rusça:
Вы ли ниспосылаете ее из дождевых туч или Мы ниспосылаем?
Arapça:
أَأَنتُمْ أَنزَلْتُمُوهُ مِنَ الْمُزْنِ أَمْ نَحْنُ الْمُنزِلُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?
Diyanet Vakfı:
Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?
Pages
