Ash-Shuara—الشعراء

ḳâlû lâ ḍayr. innâ ilâ rabbinâ münḳalibûn.

Türkçe:
Dediler: "Zararı yok, biz nasıl olsa Rabbimize döneceğiz,
İngilizce:
They said: "No matter! for us, we shall but return to our Lord!
Fransızca:
Ils disent : "Il n'y a pas de mal ! Car c'est vers notre Seigneur que nous retournerons.
Almanca:
Sie sagten: "Kein Problem! Gewiß, wir kehren zu unserem HERRN zurück,
Rusça:
Они сказали: "Не беда! Воистину, мы возвратимся к нашему Господу.
Arapça:
قَالُوا لَا ضَيْرَ ۖ إِنَّا إِلَىٰ رَبِّنَا مُنقَلِبُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Zararı yok dediler nasıl olsa biz Rabbimize döneceğiz.
Diyanet Vakfı:
"Zararı yok, dediler, (nasıl olsa) biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz."

innâ naṭme`u ey yagfira lenâ rabbünâ ḫaṭâyânâ en künnâ evvele-lmü'minîn.

Türkçe:
Ümidimiz odur ki, Rabbimiz hatalarımızı bağışlar çünkü biz ilk inananlar olduk."
İngilizce:
Only, our desire is that our Lord will forgive us our faults, that we may become foremost among the believers!
Fransızca:
Nous convoitons que notre Seigneur nous pardonne nos fautes pour avoir été les premiers à croire".
Almanca:
wir begehren doch, daß uns unser HERR unsere Verfehlungen vergibt, da wir die ersten Mumin waren."
Rusça:
Мы жаждем, чтобы наш Господь простил нам наши грехи за то, что мы стали первыми верующими".
Arapça:
إِنَّا نَطْمَعُ أَن يَغْفِرَ لَنَا رَبُّنَا خَطَايَانَا أَن كُنَّا أَوَّلَ الْمُؤْمِنِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Herhalde biz müminlerin evveli olduğumuzdan dolayı, Rabbimizin bize mağfiret buyuracağını ümit ederiz
Diyanet Vakfı:
"Biz, ilk iman edenler olduğumuz için Rabbimizin hatalarımızı bağışlayacağını umarız."

veevḥaynâ ilâ mûsâ en esri bi`ibâdî inneküm müttebe`ûn.

Türkçe:
Mûsa'ya şunu vahyettik: Kullarımı geceleyin yola çıkar. Mutlaka peşinize takılacaklar.
İngilizce:
By inspiration we told Moses: "Travel by night with my servants; for surely ye shall be pursued."
Fransızca:
Et Nous révélâmes à Moïse [ceci]: "Pars de nuit avec Mes serviteurs, car vous serez poursuivis".
Almanca:
Und WIR ließen Musa Wahy zuteil werden: "Ziehe mit Meinen Dienern nachts aus, denn gewiß, ihr werdet verfolgt."
Rusça:
Мы внушили Мусе (Моисею): "Отправляйся в путь с Моими рабами ночью, ибо вас будут преследовать".
Arapça:
۞ وَأَوْحَيْنَا إِلَىٰ مُوسَىٰ أَنْ أَسْرِ بِعِبَادِي إِنَّكُم مُّتَّبَعُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz, Musa'ya: "Kullarımı geceleyin yola çıkar, çünkü takip edileceksiniz" diye vahyettik.
Diyanet Vakfı:
Musa'ya: Kullarımı geceleyin yola çıkar; çünkü takip edileceksiniz, diye vahyettik.

feersele fir`avnü fi-lmedâini ḥâşirîn.

Türkçe:
Bunun üzerine Firavun, kentlere toplayıcılar gönderdi:
İngilizce:
Then Pharaoh sent heralds to (all) the Cities,
Fransızca:
Puis, Pharaon envoya des rassembleurs [dire] dans les villes :
Almanca:
Dann schickte Pharao in die Städte Versammelnde:
Rusça:
Фараон разослал по городам сборщиков.
Arapça:
فَأَرْسَلَ فِرْعَوْنُ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi:
Diyanet Vakfı:
Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi:

inne hâülâi leşirẕimetün ḳalîlûn.

Türkçe:
"Kuşkusuz bunlar, küçücük bir topluluktur."
İngilizce:
(Saying): "These (Israelites) are but a small band,
Fransızca:
"Ce sont, en fait, une bande peu nombreuse,
Almanca:
"Gewiß, diese sind doch nur eine unbedeutende kleine Gruppe,
Rusça:
Он сказал: "Это - всего лишь малочисленная кучка.
Arapça:
إِنَّ هَٰؤُلَاءِ لَشِرْذِمَةٌ قَلِيلُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Esasen bunlar, sayıları azar azar, bölük pörçük bir cemaattır.
Diyanet Vakfı:
"Esasen bunlar, sayıları az, bölük pörçük bir cemaattır."

veinnehüm lenâ legâiżûn.

Türkçe:
"Fakat bize gerçekten öfke püskürüyolar."
İngilizce:
And they are raging furiously against us;
Fransızca:
mais ils nous irritent,
Almanca:
und gewiß, sie sind für uns doch Verärgernde,
Rusça:
Они разгневали нас,
Arapça:
وَإِنَّهُمْ لَنَا لَغَائِظُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Böyle iken) hakkımızda çok gayz (öfke) besliyorlar.
Diyanet Vakfı:
"(Böyle iken) kesinkes bizi öfkelendirmişlerdir."

veinnâ lecemî`un ḥâẕirûn.

Türkçe:
"Biz ise dikkatli davranan koca bir kitleyiz."
İngilizce:
But we are a multitude amply fore-warned.
Fransızca:
tandis que nous sommes tous vigilants".
Almanca:
und gewiß, wir sind alle doch Achtgebende."
Rusça:
и мы все должны быть настороже".
Arapça:
وَإِنَّا لَجَمِيعٌ حَاذِرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz ise, elbette uyanık (ve tekvücut) bir cemaatız. (diyor ve dedirtiyordu.)
Diyanet Vakfı:
"Biz ise, elbette uyanık (ve yekvücut) bir cemaatız." (diyor ve dedirtiyordu).

feaḫracnâhüm min cennâtiv ve`uyûn.

Türkçe:
Bunun üzerine biz onları bahçelerinden, pınarlarından çıkardık.
İngilizce:
So We expelled them from gardens, springs,
Fransızca:
Ainsi, Nous les fîmes donc sortir des jardins, des sources,
Almanca:
Dann vertrieben WIR sie aus Dschannat, Quellen,
Rusça:
Мы вынудили их покинуть сады и источники,
Arapça:
فَأَخْرَجْنَاهُم مِّن جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ama (sonunda) biz, onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden, pınarlardan,
Diyanet Vakfı:
Ama (sonunda) biz onları (Firavun ve kavmini), bahçelerden, pınarlardan, çıkardık.

vekünûziv vemeḳâmin kerîm.

Türkçe:
Hazinelerinden, mutlu-kutlu yerlerinden ettik.
İngilizce:
Treasures, and every kind of honourable position;
Fransızca:
des trésors et d'un lieu de séjour agréable.
Almanca:
Schätzen und edlem Aufenthalt.
Rusça:
сокровища и благородные места.
Arapça:
وَكُنُوزٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık.
Diyanet Vakfı:
Hazinelerden ve değerli bir yerlerden.

keẕâlik. veevraŝnâhâ benî isrâîl.

Türkçe:
Böylece oralara İsrailoğullarını vâris kıldık.
İngilizce:
Thus it was, but We made the Children of Israel inheritors of such things.
Fransızca:
Il en fut ainsi ! Et Nous les donnâmes en héritage aux enfants d'Israël.
Almanca:
Solcherart und WIR ließen sie die Kinder Israils beerben.
Rusça:
Вот так! Мы позволили унаследовать это сынам Исраила (Израиля).
Arapça:
كَذَٰلِكَ وَأَوْرَثْنَاهَا بَنِي إِسْرَائِيلَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve onlara İsrail oğullarını mirasçı yaptık.
Diyanet Vakfı:
Böylece, bunlara İsrailoğullarını mirasçı yaptık.

Pages

Ash-Shuara—الشعراء beslemesine abone olun.