Taha—طه

Arapça:
İngilizce:
Fransızca:
Almanca:
Rusça:
Açıklama:
 
00:00

ṭâ-hâ.

Arapça:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ طه

Türkçe:

Tâ, Hâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Tâ, Hâ,

Diyanet Vakfı:

Ta. Ha.

İngilizce:

Ta-Ha.

Fransızca:

Ta-Ha.

Almanca:

Ta-ha.

Rusça:

Та. Ха.

Açıklama:
 
00:00

mâ enzelnâ `aleyke-lḳur'âne liteşḳâ.

Arapça:

مَا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لِتَشْقَىٰ

Türkçe:

Biz bu Kur'an'ı sana, zahmet çekesin, bedbaht olasın diye indirmedik;

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ey Muhammed! Kur'ân'ı sana sıkıntıya düşesin diye indirmedik.

Diyanet Vakfı:

Biz, Kur'an'ı sana, güçlük çekesin diye değil, ancak Allah'tan korkanlara bir öğüt olsun diye indirdik.

İngilizce:

We have not sent down the Qur'an to thee to be (an occasion) for thy distress,

Fransızca:

Nous n'avons point fait descendre sur toi le Coran pour que tu sois malheureux,

Almanca:

WIR sandten dir den Quran nicht hinab, damit du dich erschöpfst.

Rusça:

Мы ниспослали тебе Коран не для того, чтобы ты стал несчастен,

Açıklama:
 
00:00

illâ teẕkiratel limey yaḫşâ.

Arapça:

إِلَّا تَذْكِرَةً لِّمَن يَخْشَىٰ

Türkçe:

Saygıyla ürperene bir hatırlatma/düşündürme/öğüt verme olsun diye indirdik.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ancak Allah'tan korkan kimse için bir öğüt olarak (indirdik.)

Diyanet Vakfı:

Biz, Kur'an'ı sana, güçlük çekesin diye değil, ancak Allah'tan korkanlara bir öğüt olsun diye indirdik.

İngilizce:

But only as an admonition to those who fear (Allah),-

Fransızca:

si ce n'est qu'un Rappel pour celui qui redoute (Allah),

Almanca:

Es ist nur eine Erinnerung für diejenigen, die Ehrfurcht haben.

Rusça:

а только в качестве назидания для тех, кто страшится.

Açıklama:
 
00:00

tenzîlem mimmen ḫaleḳa-l'arḍa vessemâvâti-l`ulâ.

Arapça:

تَنزِيلًا مِّمَّنْ خَلَقَ الْأَرْضَ وَالسَّمَاوَاتِ الْعُلَى

Türkçe:

Yeri ve o yüce mi yüce gökleri yaratandan bir vahiy olarak indirdik.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yeri ve yüce gökleri yaratanın katından yavaş yavaş bir indirilişle (onu) indirdik.

Diyanet Vakfı:

(Kur'an) yeri ve yüce gökleri yaratan Allah tarafından peyderpey indirilmiştir.

İngilizce:

A revelation from Him Who created the earth and the heavens on high.

Fransızca:

(et comme) une révélation émanant de Celui qui a créé la terre et les cieux sublimes.

Almanca:

(Er ist) eine sukzessive Hinabsendung von Demjenigen, Der die Erde und die hohen Himmel erschuf.

Rusça:

Это - Ниспослание от Того, Кто сотворил землю и высокие небеса.

Açıklama:
 
00:00

erraḥmânü `ale-l`arşi-stevâ.

Arapça:

الرَّحْمَٰنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَىٰ

Türkçe:

O Rahman, arş üzerine egemenlik kurmuştur.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O Rahmân (kudret ve hakimiyyetiyle) Arş'a hakim oldu.

Diyanet Vakfı:

Rahman, Arş'a istiva etmiştir.

İngilizce:

(Allah) Most Gracious is firmly established on the throne (of authority).

Fransızca:

Le Tout Miséricordieux S'est établi "Istawa" sur le Trône .

Almanca:

ER ist Der Allgnade Erweisende, Der über Al'ahrsch komplett herrschte.

Rusça:

Милостивый вознесся на Трон (или утвердился на Троне).

Açıklama:
 
00:00

lehû mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'arḍi vemâ beynehümâ vemâ taḥte-ŝŝerâ.

Arapça:

لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَمَا تَحْتَ الثَّرَىٰ

Türkçe:

Göklerde, yerde, onların arasında, toprağın bağrında ne varsa O'nundur.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bütün göklerde olanlar, bütün yerdekiler, bu ikisinin arasında ve toprağın altıda bulunanlar O'nundur.

Diyanet Vakfı:

Göklerde, yerde ve ikisi arasında bulunan şeyler ile toprağın altında olanlar hep O'nundur.

İngilizce:

To Him belongs what is in the heavens and on earth, and all between them, and all beneath the soil.

Fransızca:

A Lui appartient ce qui est dans les cieux, sur la terre, ce qui est entre eux et ce qui est sous le sol humide.

Almanca:

Ihm gehört, was in den Himmeln, was auf Erden, was zwischen beiden und was unter der Erde ist.

Rusça:

Ему принадлежит то, что на небесах, и то, что на земле, и то, что между ними, и то, что под грунтом.

Açıklama:
 
00:00

vein techer bilḳavli feinnehû ya`lemü-ssirra veaḫfâ.

Arapça:

وَإِن تَجْهَرْ بِالْقَوْلِ فَإِنَّهُ يَعْلَمُ السِّرَّ وَأَخْفَى

Türkçe:

Sen bu sözü açıkça duyuracaksan da O, gizliyi de bilir, gizliden daha gizliyi de...

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sen (Allah'a ettiğin dua ve zikirle) sesini yükseltirsen (bilki Allah bundan mustağnîdir.). Çünkü O şüphesiz gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir.

Diyanet Vakfı:

Eğer sen, sözü açıktan söylersen, bilesin ki O, gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir.

İngilizce:

If thou pronounce the word aloud, (it is no matter): for verily He knoweth what is secret and what is yet more hidden.

Fransızca:

Et si tu élèves la voix, Il connaît certes les secrets, mêmes les plus cachés.

Almanca:

Und solltest du das Gesagte laut sprechen, so kennt ER doch das Geheimnis und das noch Verborgenere.

Rusça:

Если даже ты будешь говорить громко, Ему все равно известно тайное и сокрытое.

Açıklama:
 
00:00

allâhü lâ ilâhe illâ hû. lehü-l'esmâü-lḥusnâ.

Arapça:

اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ۖ لَهُ الْأَسْمَاءُ الْحُسْنَىٰ

Türkçe:

Allah'tır O. İlah yok O'ndan başka. Esmaül Hüsna, en güzel isimler O'nundur.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Allah O'dur ki, kendisinden başka hiçbir ilâh yoktur. En güzel isimler O'nundur.

Diyanet Vakfı:

Allah, kendisinden başka ilah olmayandır. En güzel isimler O'na mahsustur.

İngilizce:

Allah! there is no god but He! To Him belong the most Beautiful Names.

Fransızca:

Allah ! Point de divinité que Lui ! Il possède les noms les plus beaux.

Almanca:

ALLAH, es gibt keine Gottheit außer Ihm! Ihm gebühren die schönsten Namen.

Rusça:

Аллах - Тот, кроме Которого нет иного божества и у Которого самые прекрасные имена.

Açıklama:
 
00:00

vehel etâke ḥadîŝü mûsâ.

Arapça:

وَهَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ مُوسَىٰ

Türkçe:

Ulaştı mı sana Mûsa'nın haberi?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

(Habîbim!) Musa'nın (başından geçen hayat) hikayesi sana geldi mi?

Diyanet Vakfı:

(Resulüm!) Musa (olayının) haberi sana ulaştı mı?

İngilizce:

Has the story of Moses reached thee?

Fransızca:

Le récit de Moïse t'est-il parvenu ?

Almanca:

Und wurde dir die Begebenheit von Musa etwa nicht zuteil?!

Rusça:

Дошел ли до тебя рассказ о Мусе (Моисее)?

Açıklama:

Pages

Taha—طه beslemesine abone olun.