037. Sâffât - (Dizilenler) As-Saaffat—الصافات

 
00:00

innehû min `ibâdine-lmü'minîn.

Arapça:

إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ

Türkçe:

O, bizim inanan kullarımızdandı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı.

Diyanet Vakfı:

Zira o, bizim inanmış kullarımızdan idi.

İngilizce:

For he was one of our believing Servants.

Fransızca:

Il était, certes, un de Nos serviteurs croyants.

Almanca:

Gewiß, er ist von unseren imanverinnerlichenden Dienern.

Rusça:

Воистину, он - один из Наших верующих рабов.

Açıklama:
 
00:00

ŝümme agraḳne-l'âḫarîn.

Arapça:

ثُمَّ أَغْرَقْنَا الْآخَرِينَ

Türkçe:

Sonra ötekileri boğuverdik.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sonra diğerlerini suda boğduk.

Diyanet Vakfı:

Nihayet ötekileri (inanmayanları) suda boğduk.

İngilizce:

Then the rest we overwhelmed in the Flood.

Fransızca:

Ensuite Nous noyâmes les autres.

Almanca:

Dann ertränkten WIR die anderen.

Rusça:

Затем Мы потопили всех остальных.

Açıklama:
 
00:00

veinne min şî`atihî leibrâhîm.

Arapça:

۞ وَإِنَّ مِن شِيعَتِهِ لَإِبْرَاهِيمَ

Türkçe:

Hiç kuşkusuz, İbrahim de onun grubundandı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Şüphesiz ki İbrahim de onun kolundandı.

Diyanet Vakfı:

Şüphesiz İbrahim de onun (Nuh'un) milletinden idi.

İngilizce:

Verily among those who followed his Way was Abraham.

Fransızca:

Du nombre de ses coreligionnaires, certes, fut Abraham.

Almanca:

Und gewiß, von seiner Gefolgschaft ist doch Ibrahim.

Rusça:

Ибрахим (Авраам) был одним из его приверженцев.

Açıklama:
 
00:00

iẕ câe rabbehû biḳalbin selîm.

Arapça:

إِذْ جَاءَ رَبَّهُ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ

Türkçe:

Rabbine, tertemiz bir kalple gelmişti.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Çünkü o, Rabbine tertemiz bir kalb ile gelmişti.

Diyanet Vakfı:

Çünkü Rabbine kalb-i selim ile geldi.

İngilizce:

Behold! he approached his Lord with a sound heart.

Fransızca:

Quand il vint à son Seigneur avec un cœur sain.

Almanca:

Als er zu seinem HERRN mit einem aufrichtigen Herz kam.

Rusça:

Вот он пришел к своему Господу с непорочным сердцем.

Açıklama:
 
00:00

iẕ ḳâle liebîhi veḳavmihî mâẕâ ta`büdûn.

Arapça:

إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَاذَا تَعْبُدُونَ

Türkçe:

Babasına ve toplumuna sormuştu: "Siz neye kulluk/ibadet ediyorsunuz?"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O babasına ve kavmine şöyle demişti: "Siz nelere tapıyorsunuz?"

Diyanet Vakfı:

Hani o, babasına ve kavmine: Siz kime kulluk ediyorsunuz? demişti.

İngilizce:

Behold! he said to his father and to his people, "What is that which ye worship?

Fransızca:

Quand il dit à son père et à son peuple : "Qu'est-ce que vous adorez ? "

Almanca:

Als er zu seinem Vater und zu seinen Leuten sagte: "Wem dient ihr?!

Rusça:

Он сказал своему отцу и своему народу: "Чему вы поклоняетесь?

Açıklama:
 
00:00

eifken âliheten dûne-llâhi türîdûn.

Arapça:

أَئِفْكًا آلِهَةً دُونَ اللَّهِ تُرِيدُونَ

Türkçe:

"Allah'ın berisinden birtakım uydurma ilahları mı istiyorsunuz?"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yalancılık etmek için mi Allah'tan başka ilâhlar istiyorsunuz?

Diyanet Vakfı:

"Allah'tan başka bir takım uydurma ilahlar mı istiyorsunuz?"

İngilizce:

Is it a falsehood- gods other than Allah- that ye desire?

Fransızca:

Cherchez-vous, dans votre égarement, des divinités en dehors d'Allah ?

Almanca:

Wollt ihr etwa erdichtete Lüge, Gottheiten anstelle von ALLAH?!

Rusça:

Неужели вы жаждете других богов, помимо Аллаха, измышляя ложь?

Açıklama:
 
00:00

femâ żannüküm birabbi-l`âlemîn.

Arapça:

فَمَا ظَنُّكُم بِرَبِّ الْعَالَمِينَ

Türkçe:

"Âlemlerin Rabbi hakkında düşünceniz nedir?"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Siz âlemlerin Rabbini ne zannediyorsunuz?

Diyanet Vakfı:

"O halde alemlerin Rabbi hakkındaki görüşünüz nedir?"

İngilizce:

Then what is your idea about the Lord of the worlds?

Fransızca:

Que pensez-vous du Seigneur de l'univers ? "

Almanca:

Also was denkt ihr über den HERRN aller Schöpfung?!

Rusça:

И что вы думаете о Господе миров?"

Açıklama:
 
00:00

feneżara nażraten fi-nnücûm.

Arapça:

فَنَظَرَ نَظْرَةً فِي النُّجُومِ

Türkçe:

Bu arada İbrahim yıldızlara bir göz attı,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Derken yıldızlara bir baktı da: "Ben gerçekten hastayım" dedi.

Diyanet Vakfı:

Bunun üzerine İbrahim yıldızlara şöyle bir baktı.

İngilizce:

Then did he cast a glance at the Stars.

Fransızca:

Puis, il jeta un regard attentif sur les étoiles,

Almanca:

Dann schaute er kurz auf die Sterne,

Rusça:

Потом он бросил взгляд на звезды

Açıklama:
 
00:00

feḳâle innî seḳîm.

Arapça:

فَقَالَ إِنِّي سَقِيمٌ

Türkçe:

Şöyle dedi: "Ben hastayım!"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Derken yıldızlara bir baktı da: "Ben gerçekten hastayım" dedi.

Diyanet Vakfı:

Ben hastayım, dedi.

İngilizce:

And he said, "I am indeed sick (at heart)!"

Fransızca:

et dit : "Je suis malade" .

Almanca:

dann sagte er: "Ich bin krank."

Rusça:

и сказал: "Я болен".

Açıklama:
 
00:00

fetevellev `anhü müdbirîn.

Arapça:

فَتَوَلَّوْا عَنْهُ مُدْبِرِينَ

Türkçe:

Bunun üzerine ondan gerisin geri kaçtılar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O zaman arkalarını dönerek başından kaçışıverdiler.

Diyanet Vakfı:

Ona arkalarını dönüp gittiler.

İngilizce:

So they turned away from him, and departed.

Fransızca:

Ils lui tournèrent le dos et s'en allèrent.

Almanca:

Dann wandten sie sich von ihm flüchtend ab.

Rusça:

Они отвернулись от него, обратившись вспять.

Açıklama:

Pages

Subscribe to 037. Sâffât - (Dizilenler) As-Saaffat—الصافات