26/77 |
İşte bunlar, gerçekten benim düşmanımdır; yalnızca alemlerin Rabbi hariç |
فَإِنَّهُمْ عَدُوٌّ لِّي إِلَّا رَبَّ الْعَالَمِينَ |
3 009 |
26/78 |
Ki beni yaratan ve bana hidayet veren O'dur; |
الَّذِي خَلَقَنِي فَهُوَ يَهْدِينِ |
3 010 |
26/79 |
Bana yediren ve içiren O'dur; |
وَالَّذِي هُوَ يُطْعِمُنِي وَيَسْقِينِ |
3 011 |
26/80 |
Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur; |
وَإِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْفِينِ |
3 012 |
26/81 |
Beni öldürecek, sonra diriltecek olan da O'dur, |
وَالَّذِي يُمِيتُنِي ثُمَّ يُحْيِينِ |
3 013 |
26/82 |
Din (ceza) günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum da O'dur; |
وَالَّذِي أَطْمَعُ أَن يَغْفِرَ لِي خَطِيئَتِي يَوْمَ الدِّينِ |
3 014 |
26/83 |
Rabbim, bana hüküm (ve hikmet) bağışla ve beni salih olanlara kat; |
رَبِّ هَبْ لِي حُكْمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ |
3 015 |
26/84 |
Sonra gelecekler arasında bana bir doğruluk dili (lisan-ı sıdk) ver. |
وَاجْعَل لِّي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْآخِرِينَ |
3 016 |
26/85 |
Beni nimetlerle-donatılmış cennetin mirasçılarından kıl, |
وَاجْعَلْنِي مِن وَرَثَةِ جَنَّةِ النَّعِيمِ |
3 017 |
26/86 |
Babamı da bağışla, çünkü o şaşırıp sapanlardandır. |
وَاغْفِرْ لِأَبِي إِنَّهُ كَانَ مِنَ الضَّالِّينَ |
3 018 |
26/87 |
Ve beni (insanların) diriltilecekleri gün küçük düşürme, |
وَلَا تُخْزِنِي يَوْمَ يُبْعَثُونَ |
3 019 |
26/88 |
'Malın da, çocukların da bir yarar sağlayamadığı günde." |
يَوْمَ لَا يَنفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَ |
3 020 |
26/89 |
Ancak Allah'a selim bir kalp ile gelenler başka. |
إِلَّا مَنْ أَتَى اللَّهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ |
3 021 |
26/90 |
(O gün) Cennet takva sahiplerine yaklaştırılır. |
وَأُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ |
3 022 |
26/91 |
Cehennem de azgınlar için sergilenir. |
وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِلْغَاوِينَ |
3 023 |
26/92 |
Ve onlara: "Tapmakta olduklarınız nerede?" denilir; |
وَقِيلَ لَهُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ تَعْبُدُونَ |
3 024 |
26/93 |
"Allah'ın dışında olan (ilah)lar; size yardımları dokunuyor mu, veya kendilerine yardımları oluyor mu? |
مِن دُونِ اللَّهِ هَلْ يَنصُرُونَكُمْ أَوْ يَنتَصِرُونَ |
3 025 |
26/94 |
Artık onlar ve azgınlar onun içine dökülüverilmiştir. |
فَكُبْكِبُوا فِيهَا هُمْ وَالْغَاوُونَ |
3 026 |
26/95 |
Ve İblis'in bütün orduları da. |
وَجُنُودُ إِبْلِيسَ أَجْمَعُونَ |
3 027 |
26/96 |
Orada birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki: |
قَالُوا وَهُمْ فِيهَا يَخْتَصِمُونَ |
3 028 |
26/97 |
Andolsun Allah'a, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz, |
تَاللَّهِ إِن كُنَّا لَفِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ |
3 029 |
26/98 |
"Çünkü sizi (yalancı olanları) alemlerin Rabbiyle eşit tutuyorduk. |
إِذْ نُسَوِّيكُم بِرَبِّ الْعَالَمِينَ |
3 030 |
26/99 |
Bizi suçlu-günahkarlardan başka saptıran olmadı. |
وَمَا أَضَلَّنَا إِلَّا الْمُجْرِمُونَ |
3 031 |
26/100 |
Artık bizim için ne bir şefaatçi var, |
فَمَا لَنَا مِن شَافِعِينَ |
3 032 |
26/101 |
Ne de candan-yakın bir dost. |
وَلَا صَدِيقٍ حَمِيمٍ |
3 033 |
26/102 |
Bizim bir kere daha (dünyaya dönüşümüz mümkün) olsaydı da iman edenlerden olabilseydik. |
فَلَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ |
3 034 |
26/103 |
Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler. |
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ |
3 035 |
26/104 |
Ve şüphesiz senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir. |
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ |
3 036 |
26/105 |
Nuh kavmi de gönderilen (peygamber)leri yalanladı. |
كَذَّبَتْ قَوْمُ نُوحٍ الْمُرْسَلِينَ |
3 037 |
26/106 |
Hani onlara kardeşleri Nuh: "Sakınmaz mısınız?" demişti. |
إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ نُوحٌ أَلَا تَتَّقُونَ |
3 038 |
26/107 |
Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. |
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ |
3 039 |
26/108 |
Artık Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin. |
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ |
3 040 |