26/109 |
Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir. |
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ |
3 041 |
26/110 |
"Artık Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin. |
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ |
3 042 |
26/111 |
Dediler ki: "Sana, sıradan aşağılık insanlar uymuşken inanır mıyız?" |
۞ قَالُوا أَنُؤْمِنُ لَكَ وَاتَّبَعَكَ الْأَرْذَلُونَ |
3 043 |
26/112 |
Dedi ki: "Onların yapmakta oldukları hakkında benim bilgim yoktur." |
قَالَ وَمَا عِلْمِي بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
3 044 |
26/113 |
Onların hesabı yalnızca Rabbime aittir, eğer şuurundaysanız (anlarsınız.) |
إِنْ حِسَابُهُمْ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّي ۖ لَوْ تَشْعُرُونَ |
3 045 |
26/114 |
Ve ben mü'min olanları kovacak değilim. |
وَمَا أَنَا بِطَارِدِ الْمُؤْمِنِينَ |
3 046 |
26/115 |
Ben, yalnızca apaçık bir uyarıcıyım. |
إِنْ أَنَا إِلَّا نَذِيرٌ مُّبِينٌ |
3 047 |
26/116 |
Dediler ki: "Eğer (bu söylediklerine) bir son vermeyecek olursan, gerçekten taşa tutulup kovulacaksın." |
قَالُوا لَئِن لَّمْ تَنتَهِ يَا نُوحُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمَرْجُومِينَ |
3 048 |
26/117 |
Dedi ki: "Rabbim, şüphesiz kavmim beni yalanladı." |
قَالَ رَبِّ إِنَّ قَوْمِي كَذَّبُونِ |
3 049 |
26/118 |
Bundan böyle, benimle onların arasını açık bir hükümle ayır ve beni ve benimle birlikte olan mü'minleri kurtar. |
فَافْتَحْ بَيْنِي وَبَيْنَهُمْ فَتْحًا وَنَجِّنِي وَمَن مَّعِيَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ |
3 050 |
26/119 |
Bunun üzerine, onu ve onunla birlikte olanları (insan ve hayvanlarla) yüklü gemi içinde kurtardık. |
فَأَنجَيْنَاهُ وَمَن مَّعَهُ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ |
3 051 |
26/120 |
Sonra bunun ardından geride kalanları da suda-boğduk. |
ثُمَّ أَغْرَقْنَا بَعْدُ الْبَاقِينَ |
3 052 |
26/121 |
Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler. |
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ |
3 053 |
26/122 |
Ve şüphesiz senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir. |
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ |
3 054 |
26/123 |
Ad (kavmi) de gönderilen (elçi)leri yalanladı. |
كَذَّبَتْ عَادٌ الْمُرْسَلِينَ |
3 055 |
26/124 |
Hani onlara kardeşleri Hud: "Sakınmaz mısınız?" demişti. |
إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ هُودٌ أَلَا تَتَّقُونَ |
3 056 |
26/125 |
Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. |
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ |
3 057 |
26/126 |
Artık Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin. |
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ |
3 058 |
26/127 |
Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir. |
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ |
3 059 |
26/128 |
Siz, her yüksekçe yere bir anıt inşa edip (yararsız bir şeyle) oyalanıp eğleniyor musunuz? |
أَتَبْنُونَ بِكُلِّ رِيعٍ آيَةً تَعْبَثُونَ |
3 060 |
26/129 |
Ölümsüz kılınmak umuduyla sanat yapıları mı ediniyorsunuz? |
وَتَتَّخِذُونَ مَصَانِعَ لَعَلَّكُمْ تَخْلُدُونَ |
3 061 |
26/130 |
Tutup yakaladığınız zaman da zorbalar gibi mi yakalıyorsunuz? |
وَإِذَا بَطَشْتُم بَطَشْتُمْ جَبَّارِينَ |
3 062 |
26/131 |
Artık Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin. |
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ |
3 063 |
26/132 |
Bildiğiniz şeylerle size yardım edenden korkup-sakının. |
وَاتَّقُوا الَّذِي أَمَدَّكُم بِمَا تَعْلَمُونَ |
3 064 |
26/133 |
Size hayvanlar, çocuklar (vererek) yardım etti. |
أَمَدَّكُم بِأَنْعَامٍ وَبَنِينَ |
3 065 |
26/134 |
Bahçeler ve pınarlar da. |
وَجَنَّاتٍ وَعُيُونٍ |
3 066 |
26/135 |
Doğrusu, ben sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum. |
إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ |
3 067 |
26/136 |
Dediler ki: "Bizim için fark etmez; öğüt versen de, öğüt verenlerden olmasan da." |
قَالُوا سَوَاءٌ عَلَيْنَا أَوَعَظْتَ أَمْ لَمْ تَكُن مِّنَ الْوَاعِظِينَ |
3 068 |
26/137 |
Bu, geçmiştekilerin 'geleneksel tutumundan başkası değildir. |
إِنْ هَٰذَا إِلَّا خُلُقُ الْأَوَّلِينَ |
3 069 |
26/138 |
Ve biz azap görecek de değiliz. |
وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ |
3 070 |
26/139 |
Böylelikle onu yalanladılar, Biz de onları yıkıma uğrattık. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler. |
فَكَذَّبُوهُ فَأَهْلَكْنَاهُمْ ۗ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ |
3 071 |
26/140 |
Ve şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir. |
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ |
3 072 |