An-Nahl—النحل

Arapça:
İngilizce:
Fransızca:
Almanca:
Rusça:
Açıklama:
 
00:00

etâ emru-llâhi felâ testa`cilûh. sübḥânehû vete`âlâ `ammâ yüşrikûn.

Arapça:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ أَتَىٰ أَمْرُ اللَّهِ فَلَا تَسْتَعْجِلُوهُ ۚ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَىٰ عَمَّا يُشْرِكُونَ

Türkçe:

Allah'ın emri geldi. Onunla yüzyüze gelmekte acele etmeyin. Tüm varlığın tespih ettiğidir o Allah. Arınmıştır onların şirk koştuklarından.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Allah'ın emri geldi, sakın onu acele edip istemeyiniz. Allah, müşriklerin koştukları ortaklardan münezzeh ve yücedir.

Diyanet Vakfı:

Allah'ın emri gelmiştir. Artık onu istemekte acele etmeyin. Allah, onların koştukları ortaklardan uzak ve yücedir.

İngilizce:

(Inevitable) cometh (to pass) the Command of Allah: seek ye not then to hasten it: Glory to Him, and far is He above having the partners they ascribe unto Him!

Fransızca:

L'ordre d'Allah arrive . Ne le hâtez donc pas. Gloire à lui ! Il est au-dessus de ce qu'on Lui associe.

Almanca:

ALLAHs Bestimmung trifft noch ein, so verlangt nicht eilig danach. Gepriesenerhaben ist ER über das, was sie an Schirk betreiben.

Rusça:

Веление Аллаха придет, и не пытайтесь это ускорить. Преславен Он и превыше того, что они приобщают в сотоварищи!

Açıklama:
 
00:00

yünezzilü-lmelâikete birrûḥi min emrihî `alâ mey yeşâü min `ibâdihî en enẕirû ennehû lâ ilâhe illâ ene fetteḳûn.

Arapça:

يُنَزِّلُ الْمَلَائِكَةَ بِالرُّوحِ مِنْ أَمْرِهِ عَلَىٰ مَن يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ أَنْ أَنذِرُوا أَنَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا أَنَا فَاتَّقُونِ

Türkçe:

Kullarından dilediğine melekleri, emrinden olan ruh ile şöyle diyerek indirir: "Gerçek şu: Benden başka ilah yok, o halde benden sakının!"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Kendi emrinden ruh (vahiy) ile melekleri, kullarından dilediği peygamberlere indirip şu gerçeği insanlara bildirin, buyuruyor: Benden başka hiçbir ilâh yoktur. Ancak benden korkun.

Diyanet Vakfı:

Allah kendi emriyle melekleri, kullarından dilediği kimseye vahiy ile, "Benden başka tanrı olmadığına dair (kullarımı) uyarın ve benden korkun" diye gönderir.

İngilizce:

He doth send down His angels with inspiration of His Command, to such of His servants as He pleaseth, (saying): "Warn (Man) that there is no god but I: so do your duty unto Me."

Fransızca:

Il fait descendre, par Son ordre, les Anges, avec la révélation, sur qui Il veut parmi Ses serviteurs : "Avertissez qu'il n'est d'autre divinité que Moi. Craignez-Moi donc".

Almanca:

ER sendet die Engel nach und nach hinab mit dem Ruhh nach seiner Bestimmung zu demjenigen von Seinen Dienern, den ER will: "Warnt, daß es zweifelsohne keine Gottheit gibt außer Mir, so handelt Taqwa gemäß Mir gegenüber!

Rusça:

Он ниспосылает ангелов с духом (откровением) по Своему велению тому из Своих рабов, кому пожелает: "Предостерегайте тем, что нет божества, кроме Меня. Бойтесь же Меня".

Açıklama:
 
00:00

ḫaleḳa-ssemâvâti vel'arḍa bilḥaḳḳ. te`âlâ `ammâ yüşrikûn.

Arapça:

خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بِالْحَقِّ ۚ تَعَالَىٰ عَمَّا يُشْرِكُونَ

Türkçe:

Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Arınmıştır onların ortak tuttukları şeylerden.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Allah gökleri ve yeri hikmeti ile yarattı. O, kâfirlerin ortak koştukları şeylerden çok yücedir.

Diyanet Vakfı:

(Allah) gökleri ve yeri hak ile yarattı. O, koştukları ortaklardan münezzehtir.

İngilizce:

He has created the heavens and the earth for just ends: Far is He above having the partners they ascribe to Him!

Fransızca:

Il a créé les cieux et la terre avec juste raison. Il transcende ce qu'on [Lui] associe.

Almanca:

ER erschuf die Himmel und die Erde in Gesetzmäßigkeit. Erhaben ist er über das, was sie an Schirk betreiben.

Rusça:

Он сотворил небеса и землю во истине. Он превыше тех, кого они приобщают в сотоварищи!

Açıklama:
 
00:00

ḫaleḳa-l'insâne min nuṭfetin feiẕâ hüve ḫaṣîmüm mübîn.

Arapça:

خَلَقَ الْإِنسَانَ مِن نُّطْفَةٍ فَإِذَا هُوَ خَصِيمٌ مُّبِينٌ

Türkçe:

İnsanı bir spermden yarattı. Bir de bakmışsın insan, açıkça kafa tutan bir hasım oluvermiştir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O, insanı bir meniden (spermadan) yarattı. Bir de bakarsın ki o, Rabbine karşı apaçık bir düşmandır.

Diyanet Vakfı:

O, insanı bir damla sudan yarattı. Fakat bakarsın ki (insan) Rabbine apaçık bir hasım oluvermiştir.

İngilizce:

He has created man from a sperm-drop; and behold this same (man) becomes an open disputer!

Fransızca:

Il a créé l'homme d'une goutte de sperme; et voilà que l'homme devient un disputeur déclaré.

Almanca:

ER erschuf den Menschen aus Nutfa , so war er ein erklärter Widersacher.

Rusça:

Он сотворил человека из капли, и после этого тот открыто пререкается.

Açıklama:
 
00:00

vel'en`âme ḫaleḳahâ. leküm fîhâ dif'üv vemenâfi`u veminhâ te'külûn.

Arapça:

وَالْأَنْعَامَ خَلَقَهَا ۗ لَكُمْ فِيهَا دِفْءٌ وَمَنَافِعُ وَمِنْهَا تَأْكُلُونَ

Türkçe:

Davarları da O yaratmıştır. Onlarda sizin için bir ısıtıcı-koruyucu ve nice nice yararlar vardır. Onlardan bazı şeyleri/onlardan bazılarını yersiniz.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hayvanları da O yarattı. Onlarda sizi ısıtacak şeyler ve birçok faydalar vardır. Ve siz onlardan bir kısmını da yersiniz.

Diyanet Vakfı:

Hayvanları da O yarattı. Onlarda sizin için ısıtıcı (şeyler) ve birçok faydalar vardır. Onlardan bir kısmını da yersiniz.

İngilizce:

And cattle He has created for you (men): from them ye derive warmth, and numerous benefits, and of their (meat) ye eat.

Fransızca:

Et les bestiaux, Il les a créés pour vous; vous en retirez des [vêtements] chauds ainsi que d'autres profits. Et vous en mangez aussi.

Almanca:

Auch die An'am erschuf Er. Durch sie gewinnt ihr Wärme und (andere) Produkte. Und ihr ernährt euch von ihnen.

Rusça:

Он также сотворил скот, который приносит вам тепло и пользу. Вы также употребляете его в пищу.

Açıklama:
 
00:00

veleküm fîhâ cemâlün ḥîne türîḥûne veḥîne tesraḥûn.

Arapça:

وَلَكُمْ فِيهَا جَمَالٌ حِينَ تُرِيحُونَ وَحِينَ تَسْرَحُونَ

Türkçe:

Bir güzellik de vardır onlarda sizin için: Sabah saldığınız sırada, akşam topladığınız sırada.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O hayvanları, akşam vakti getirirken ve sabahleyin salarken, onlarda sizin için bir güzellik ve zevk vardır.

Diyanet Vakfı:

Sizin için onlardan ayrıca akşamleyin getirirken, sabahleyin salıverirken bir güzellik (bir zevk) vardır.

İngilizce:

And ye have a sense of pride and beauty in them as ye drive them home in the evening, and as ye lead them forth to pasture in the morning.

Fransızca:

Ils vous paraissent beaux quand vous les ramenez, le soir, et aussi le matin quand vous les lâchez pour le pâturage.

Almanca:

Und durch sie genießt ihr Schönheit, wenn ihr sie abends eintreibt und wenn ihr sie morgens austreibt.

Rusça:

Они украшают вас, когда вы пригоняете их обратно вечерами и выводите на пастбище по утрам.

Açıklama:
 
00:00

vetaḥmilü eŝḳâleküm ilâ beledil lem tekûnû bâligîhi illâ bişiḳḳi-l'enfüs. inne rabbeküm leraûfür raḥîm.

Arapça:

وَتَحْمِلُ أَثْقَالَكُمْ إِلَىٰ بَلَدٍ لَّمْ تَكُونُوا بَالِغِيهِ إِلَّا بِشِقِّ الْأَنفُسِ ۚ إِنَّ رَبَّكُمْ لَرَءُوفٌ رَّحِيمٌ

Türkçe:

Ve ağırlıklarınızı yüklenir, canlarınızın yarısını tüketmeden varamayacağınız beldelere kadar taşırlar. Hiç kuşkusuz, Rabbiniz gerçekten Raûf'tur, çok acıyıp esirger; Rahîm'dir, sınırsızca merhamet eder.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bu hayvanlar, ancak güçlükle varabileceğiniz bir memlekete yüklerinizi taşır. Rabbiniz, şüphesiz çok şefkatlidir, çok merhametlidir.

Diyanet Vakfı:

Bu hayvanlar sizin ağırlıklarınızı, ancak güçlüklere katlanarak varabileceğiniz bir memlekete taşırlar. Şüphesiz Rabbiniz çok şefkatli, pek merhametlidir.

İngilizce:

And they carry your heavy loads to lands that ye could not (otherwise) reach except with souls distressed: for your Lord is indeed Most Kind, Most Merciful,

Fransızca:

Et ils portent vos fardeaux vers un pays que vous n'atteindriez qu'avec peine. Vraiment, votre Seigneur est Compatissant et Miséricordieux.

Almanca:

Auch tragen sie eure Lasten zu einer Ortschaft, die ihr sonst nur mit großer Anstrengung erreichen würdet. Gewiß, euer HERR ist zweifelsohne allgütig, allgnädig.

Rusça:

Они перевозят ваши грузы в края, достичь которых вы могли бы только ценой больших усилий. Воистину, Господь ваш - Сострадательный, Милосердный.

Açıklama:
 
00:00

velḫayle velbigâle velḥamîra literkebûhâ vezîneh. veyaḫlüḳu mâ lâ ta`lemûn.

Arapça:

وَالْخَيْلَ وَالْبِغَالَ وَالْحَمِيرَ لِتَرْكَبُوهَا وَزِينَةً ۚ وَيَخْلُقُ مَا لَا تَعْلَمُونَ

Türkçe:

Hem binesiniz diye hem de bir süs olarak atları, katırları, eşekleri de yarattı. Ve bilemeyeceğiniz daha neler yaratır O...

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hem kendilerine binesiniz, hem de zinet olsun diye atları, katırları, ve merkepleri yarattı. Ve şu anda bilemeyeceğiniz daha nice şeyler yaratacak.

Diyanet Vakfı:

Atları, katırları ve eşekleri binmeniz ve (gözlere) zinet olsun diye (yarattı). Allah şu anda bilemeyeceğiniz daha nice (nakil vasıtaları) yaratır.

İngilizce:

And (He has created) horses, mules, and donkeys, for you to ride and use for show; and He has created (other) things of which ye have no knowledge.

Fransızca:

Et les chevaux, les mulets et les ânes, pour que vous les montiez, et pour l'apparat. Et Il crée ce que vous ne savez pas.

Almanca:

Auch die Pferde, die Maultiere und die Esel (erschuf ER), damit ihr sie reitet und als Schmuck. Und ER erschafft, was ihr nicht kennt.

Rusça:

Он сотворил коней, мулов и ослов, чтобы вы ездили на них верхом и для украшения. Он творит также то, о чем вы не ведаете.

Açıklama:
 
00:00

ve`ale-llâhi ḳaṣdü-ssebîli veminhâ câir. velev şâe lehedâküm ecme`în.

Arapça:

وَعَلَى اللَّهِ قَصْدُ السَّبِيلِ وَمِنْهَا جَائِرٌ ۚ وَلَوْ شَاءَ لَهَدَاكُمْ أَجْمَعِينَ

Türkçe:

Yolu doğrultup denge noktasını bulmak Allah'ın işidir. Ondan sapan da var. Allah dileseydi, sizi toptan hidayete erdirirdi.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Doğru yolu göstermek Allah'a aittir. Onun eğrisi de vardır. Allah dileseydi, sizin hepinizi hidayete erdirirdi.

Diyanet Vakfı:

Yolun doğrusu Allah'ındır. Yolun eğrisi de vardır. Allah dileseydi hepinizi doğru yola iletirdi.

İngilizce:

And unto Allah leads straight the Way, but there are ways that turn aside: if Allah had willed, He could have guided all of you.

Fransızca:

Il appartient à Allah [par Sa grâce, de montrer] le droit chemin car il en est qui s'en détachent. Or, s'Il voulait, Il vous guiderait tous.

Almanca:

Und ALLAH obliegt die Rechtleitung zum geraden Weg. Und manche der Wege sind abweichend. Und hätte ALLAH es gewollt, hätte ER euch doch rechtgeleitet, allesamt.

Rusça:

Аллах указывает на прямой путь, но есть дороги, которые уводят в сторону. Если бы Аллах пожелал, то Он вас всех наставил бы на прямой путь.

Açıklama:

Pages

Subscribe to An-Nahl—النحل