Al-Qiyama—القيامة

 
00:00

ilâ rabbike yevmeiẕin-lmesâḳ.

Arapça:

إِلَىٰ رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ الْمَسَاقُ

Türkçe:

Rabbine doğrudur o gün sevkiyat.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İşte o gün sevk, ancak Rabbinedir.

Diyanet Vakfı:

İşte o gün sevkedilecek yer, sadece Rabbinin huzurudur.

İngilizce:

That Day the Drive will be (all) to thy Lord!

Fransızca:

c'est vers ton Seigneur, ce jour-là que tu seras conduit.

Almanca:

zu deinem HERRN ist an diesem Tag das Hinbringen.

Rusça:

и в тот день его пригонят к твоему Господу.

Açıklama:
 
00:00

felâ ṣaddeḳa velâ ṣallâ.

Arapça:

فَلَا صَدَّقَ وَلَا صَلَّىٰ

Türkçe:

Ne tasdik etti ne sadaka verdi ne namaz kıldı/dua etti.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Fakat o, ne sadaka verdi, ne namaz kıldı.

Diyanet Vakfı:

İşte o, (Peygamber'in getirdiğini) doğru kabul etmemiş, namaz da kılmamıştı.

İngilizce:

So he gave nothing in charity, nor did he pray!-

Fransızca:

Mais il n'a ni cru, ni fait la Salat;

Almanca:

Also weder hielt er es für wahrhaftig, noch verrichtete er das rituelle Gebet,

Rusça:

Он не уверовал и не совершал намаз.

Açıklama:
 
00:00

velâkin keẕẕebe vetevellâ.

Arapça:

وَلَٰكِن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ

Türkçe:

Tam aksine, yalanladı, gerisin geri döndü.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Fakat yalanladı ve döndü.

Diyanet Vakfı:

Aksine yalan saymış ve yüz çevirmişti.

İngilizce:

But on the contrary, he rejected Truth and turned away!

Fransızca:

par contre, il a démenti et tourné le dos,

Almanca:

sondern er leugnete ab und kehrte den Rücken,

Rusça:

Напротив, он счел это ложью и отвернулся,

Açıklama:
 
00:00

ŝümme ẕehebe ilâ ehlihî yetemeṭṭâ.

Arapça:

ثُمَّ ذَهَبَ إِلَىٰ أَهْلِهِ يَتَمَطَّىٰ

Türkçe:

Sonra da çalım sata sata ailesine gitti.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sonra da çalım sata sata ailesine gitti.

Diyanet Vakfı:

Sonra da çalım sata sata yürüyerek kendi ehline (taraftarlarına) gitmişti.

İngilizce:

Then did he stalk to his family in full conceit!

Fransızca:

puis il s'en est allé vers sa famille, marchant avec orgueil.

Almanca:

dann ging er zu seiner Familie in Überheblichkeit.

Rusça:

а затем горделиво отправился к своей семье.

Açıklama:
 
00:00

evlâ leke feevlâ.

Arapça:

أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰ

Türkçe:

Çok uygundur sana bu bela, çok uygun!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Gerektir o bela sana, gerek.

Diyanet Vakfı:

Layıktır (o azap) sana, layık!

İngilizce:

Woe to thee, (O men!), yea, woe!

Fransızca:

"Malheur à toi, malheur ! "

Almanca:

Es (das Böse) kam dir näher, es kam näher,

Rusça:

Горе тебе, горе!

Açıklama:
 
00:00

ŝümme evlâ leke feevlâ.

Arapça:

ثُمَّ أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰ

Türkçe:

Evet, çok uygundur sana bu bela, çok uygun!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Evet, gerektir o bela sana gerek.

Diyanet Vakfı:

Evet, layıktır sana (o azap) layık!

İngilizce:

Again, Woe to thee, (O men!), yea, woe!

Fransızca:

Et encore malheur à toi, malheur !

Almanca:

ja! Es kam dir näher, es kam näher, (so nimm dich in Acht!).

Rusça:

Еще раз горе тебе, горе!

Açıklama:
 
00:00

eyaḥsebü-l'insânü ey yütrake südâ.

Arapça:

أَيَحْسَبُ الْإِنسَانُ أَن يُتْرَكَ سُدًى

Türkçe:

İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanıyor?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır?

Diyanet Vakfı:

İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!

İngilizce:

Does man think that he will be left uncontrolled, (without purpose)?

Fransızca:

L'homme pense-t-il qu'on le laissera sans obligation à observer ?

Almanca:

Denkt der Mensch etwa, daß er als etwas Vernachlässigtes bleibt?!

Rusça:

Неужели человек полагает, что он будет оставлен без присмотра?

Açıklama:
 
00:00

elem yekü nuṭfetem mim meniyyiy yümnâ.

Arapça:

أَلَمْ يَكُ نُطْفَةً مِّن مَّنِيٍّ يُمْنَىٰ

Türkçe:

O, dökülen meniden bir sperm değil miydi?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O, dökülen erlik suyundan bir damla (sperm) değil miydi?

Diyanet Vakfı:

O, (döl yatağına) akıtılan meninin içinden bir nutfe (sperm) değil miydi?

İngilizce:

Was he not a drop of sperm emitted (in lowly form)?

Fransızca:

N'était-il pas une goutte de sperme éjaculé ?

Almanca:

War er etwa nicht eine Nutfa aus Samen, der ergossen wird,

Rusça:

Разве он не был каплей из семени источаемого?

Açıklama:
 
00:00

ŝümme kâne `aleḳaten feḫaleḳa fesevvâ.

Arapça:

ثُمَّ كَانَ عَلَقَةً فَخَلَقَ فَسَوَّىٰ

Türkçe:

Sonra o, bir çiğnem et oldu da Allah onu yarattı, ardından düzgün bir şekle ulaştırdı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sonra bir aleka (embriyon) oldu da Rabbi onu biçime koydu, sonra şekil verdi.

Diyanet Vakfı:

Sonra bu, alaka (aşılanmış yumurta) olmuş, derken Allah onu (insan biçiminde) yaratıp şekillendirmişti.

İngilizce:

Then did he become a leech-like clot; then did (Allah) make and fashion (him) in due proportion.

Fransızca:

Et ensuite une adhérence Puis [Allah] l'a créée et formée harmonieusement;

Almanca:

dann war er eine 'Alaqa , dann gab ER (ihm) die Schöpfung, dann machte ER (ihn) gut,

Rusça:

Потом он превратился в сгусток крови, после чего Он создал его и придал ему соразмерный облик.

Açıklama:
 
00:00

fece`ale minhü-zzevceyni-ẕẕekera vel'ünŝâ.

Arapça:

فَجَعَلَ مِنْهُ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنثَىٰ

Türkçe:

Nihayet ondan iki çifti, erkeği ve dişiyi vücuda getirdi.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ondan da iki cinsi; erkek ve dişiyi var etti.

Diyanet Vakfı:

Ondan da iki eşi, yani erkek ve dişiyi var etmişti.

İngilizce:

And of him He made two sexes, male and female.

Fransızca:

puis en a fait alors les deux éléments de couple : le mâle et la femelle ?

Almanca:

dann machte ER daraus die Zweiheit, das Männliche und das Weibliche?!

Rusça:

Он сотворил из него чету: мужчину и женщину.

Açıklama:

Pages

Subscribe to Al-Qiyama—القيامة