074. Müddessir - (Gizlenen) Al-Muddathir—المدّثر

 
00:00

ŝümme neżara.

Arapça:

ثُمَّ نَظَرَ

Türkçe:

Sonra baktı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sonra baktı.

Diyanet Vakfı:

Sonra baktı.

İngilizce:

Then he looked round;

Fransızca:

Ensuite, il a regardé.

Almanca:

Dann schaute er,

Rusça:

Затем он задумался.

Açıklama:
 
00:00

ŝümme `abese vebesera.

Arapça:

ثُمَّ عَبَسَ وَبَسَرَ

Türkçe:

Sonra yüzünü buruşturdu, kaşlarını çattı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sonra kaşını çattı, surat astı.

Diyanet Vakfı:

Sonra kaşlarını çattı, suratını astı.

İngilizce:

Then he frowned and he scowled;

Fransızca:

Et il s'est renfrogné et a durci son visage.

Almanca:

dann runzelte er die Stirn und finster wurde sein Gesicht,

Rusça:

Затем он нахмурился и насупился.

Açıklama:
 
00:00

ŝümme edbera vestekbera.

Arapça:

ثُمَّ أَدْبَرَ وَاسْتَكْبَرَ

Türkçe:

Sonra arkasını döndü ve böbürlendi.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sonra arkasını döndü ve büyüklük tasladı.

Diyanet Vakfı:

En sonunda, kibirini yenemeyip sırt çevirdi.

İngilizce:

Then he turned back and was haughty;

Fransızca:

Ensuite il a tourné le dos et s'est enflé d'orgueil.

Almanca:

dann kehrte er den Rücken und erhob sich in Arroganz,

Rusça:

Затем он повернулся спиной и возгордился

Açıklama:
 
00:00

feḳâle in hâẕâ illâ siḥruy yü'ŝer.

Arapça:

فَقَالَ إِنْ هَٰذَا إِلَّا سِحْرٌ يُؤْثَرُ

Türkçe:

Şöyle dedi: "Bu, rivayet edilerek gelen bir büyüden başka şey değil."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bu, dedi, başka değil öğretilegelen bir sihirdir.

Diyanet Vakfı:

"Bu (Kur'an) dedi, olsa olsa (sihirbazlardan öğrenilip) nakledilen bir sihirdir."

İngilizce:

Then said he: "This is nothing but magic, derived from of old;

Fransızca:

Puis il a dit : "Ceci (le Coran) n'est que magie apprise

Almanca:

dann sagte er: "Dies ist doch nichts anderes als überlieferte Magie.

Rusça:

и сказал: "Это - не что иное, как пересказанное колдовство.

Açıklama:
 
00:00

in hâẕâ illâ ḳavlü-lbeşer.

Arapça:

إِنْ هَٰذَا إِلَّا قَوْلُ الْبَشَرِ

Türkçe:

"İnsan sözünden başka bir şey değil bu."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bu, sadece bir insan sözüdür.

Diyanet Vakfı:

Bu, insan sözünden başka bir şey değil."

İngilizce:

This is nothing but the word of a mortal!

Fransızca:

ce n'est là que la parole d'un humain".

Almanca:

Dies ist doch nur Menschenwort."

Rusça:

Это - не что иное, как слова людей".

Açıklama:
 
00:00

seuṣlîhi seḳara.

Arapça:

سَأُصْلِيهِ سَقَرَ

Türkçe:

Onu sekara fırlatacağım.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ben onu Sekar'a (cehenneme) sokacağım.

Diyanet Vakfı:

Ben onu sekara (cehenneme) sokacağım.

İngilizce:

Soon will I cast him into Hell-Fire!

Fransızca:

Je vais le brûler dans le Feu intense (Saqar).

Almanca:

ICH werde ihn in Saqar hineinwerfen.

Rusça:

Я брошу его в Преисподнюю.

Açıklama:
 
00:00

vemâ edrâke mâ seḳar.

Arapça:

وَمَا أَدْرَاكَ مَا سَقَرُ

Türkçe:

Bilir misin nedir sekar?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bilir misin sen, nedir o sekar?

Diyanet Vakfı:

Sen biliyor musun sekar nedir?

İngilizce:

And what will explain to thee what Hell-Fire is?

Fransızca:

Et qui te dira ce qu'est Saqar ?

Almanca:

Und was weißt du, was Saqar ist?!

Rusça:

Откуда ты мог знать, что такое Преисподняя?

Açıklama:
 
00:00

lâ tübḳî velâ teẕer.

Arapça:

لَا تُبْقِي وَلَا تَذَرُ

Türkçe:

Ortada bir şey bırakmaz, hiçbir şeyi görmezlik etmez o.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ne geriye bir şey kor, ne bırakır.

Diyanet Vakfı:

Hem (bütün bedeni helak eder, hiçbir şey) bırakmaz, hem (eski hale getirip tekrar azap etmekten) vazgeçmez o.

İngilizce:

Naught doth it permit to endure, and naught doth it leave alone!-

Fransızca:

Il ne laisse rien et n'épargne rien;

Almanca:

Sie läßt nichts übrig und läßt nichts aus.

Rusça:

Она не щадит и не оставляет.

Açıklama:
 
00:00

levvâḥatül lilbeşer.

Arapça:

لَوَّاحَةٌ لِّلْبَشَرِ

Türkçe:

İnsan için tablolar/levhalar/ekranlar sunandır o/deriyi yakıp kavurandır o.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Durmadan derileri kavurur.

Diyanet Vakfı:

İnsanın derisini kavurur.

İngilizce:

Darkening and changing the colour of man!

Fransızca:

Il brûle la peau et la noircit.

Almanca:

Sie verbrennt die Oberfläche der Haut.

Rusça:

Она сжигает кожу.

Açıklama:
 
00:00

`aleyhâ tis`ate `aşer.

Arapça:

عَلَيْهَا تِسْعَةَ عَشَرَ

Türkçe:

Üzerinde ondokuz vardır onun.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Üzerinde ondokuz (melek) vardır.

Diyanet Vakfı:

Üzerinde ondokuz (muhafız melek) vardır.

İngilizce:

Over it are Nineteen.

Fransızca:

Ils sont dix neuf à y veiller.

Almanca:

Über ihr sind neunzehn.

Rusça:

Их (ангелов) над ней - девятнадцать.

Açıklama:

Pages

Subscribe to 074. Müddessir - (Gizlenen) Al-Muddathir—المدّثر