966 |
152 |
7 |
12 |
8 |
قَالَ مَا مَنَعَكَ أَلَّا تَسْجُدَ إِذْ أَمَرْتُكَ ۖ قَالَ أَنَا خَيْرٌ مِّنْهُ خَلَقْتَنِي مِن نَّارٍ وَخَلَقْتَهُ مِن طِينٍ |
ḳâle mâ mene`ake ellâ tescüde iẕ emertük. ḳâle ene ḫayrum minh. ḫalaḳtenî min nâriv veḫalaḳtehû min ṭîn. |
Allah, "Sana emrettiğim halde, seni secdeden alıkoyan nedir?" dedi, "Beni ateşten onu çamurdan yarattın, ben ondan üstünüm" cevabını verdi. |
[Allah] said, "What prevented you from prostrating when I commanded you?" [Satan] said, "I am better than him. You created me from fire and created him from clay." |
Sayfa 152, Cuz 8, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
967 |
152 |
7 |
13 |
8 |
قَالَ فَاهْبِطْ مِنْهَا فَمَا يَكُونُ لَكَ أَن تَتَكَبَّرَ فِيهَا فَاخْرُجْ إِنَّكَ مِنَ الصَّاغِرِينَ |
ḳâle fehbiṭ minhâ femâ yekûnü leke en tetekebbera fîhâ faḫruc inneke mine-ṣṣâgirîn. |
Ona, "İn oradan, orada büyüklenmek sana düşmez, defol, sen alçağın birisin" dedi. |
[Allah] said, "Descend from Paradise, for it is not for you to be arrogant therein. So get out; indeed, you are of the debased. |
Sayfa 152, Cuz 8, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
968 |
152 |
7 |
14 |
8 |
قَالَ أَنظِرْنِي إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ |
ḳâle enżirnî ilâ yevmi yüb`aŝûn. |
Ona, "İnsanların tekrar dirilecekleri güne kadar beni ertele" dedi. |
[Satan] said, "Reprieve me until the Day they are resurrected." |
Sayfa 152, Cuz 8, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
969 |
152 |
7 |
15 |
8 |
قَالَ إِنَّكَ مِنَ الْمُنظَرِينَ |
ḳâle inneke mine-lmünżarîn. |
Allah; "Sen erteye bırakılanlardansın" dedi. |
[Allah] said, "Indeed, you are of those reprieved." |
Sayfa 152, Cuz 8, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
970 |
152 |
7 |
16 |
8 |
قَالَ فَبِمَا أَغْوَيْتَنِي لَأَقْعُدَنَّ لَهُمْ صِرَاطَكَ الْمُسْتَقِيمَ |
ḳâle febimâ agveytenî leaḳ`udenne lehüm ṣirâṭake-lmüsteḳîm. |
Beni azdırdığın için, and olsun ki, Senin doğru yolun üzerinde onlara karşı duracağım; sonra önlerinden, ardlarından, sağ ve sollarından onlara sokulacağım; çoğunu Sana şükreder bulamayacaksın dedi. |
[Satan] said, "Because You have put me in error, I will surely sit in wait for them on Your straight path. |
Sayfa 152, Cuz 8, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
971 |
152 |
7 |
17 |
8 |
ثُمَّ لَآتِيَنَّهُم مِّن بَيْنِ أَيْدِيهِمْ وَمِنْ خَلْفِهِمْ وَعَنْ أَيْمَانِهِمْ وَعَن شَمَائِلِهِمْ ۖ وَلَا تَجِدُ أَكْثَرَهُمْ شَاكِرِينَ |
ŝümme leâtiyennehüm mim beyni eydîhim vemin ḫalfihim ve`an eymânihim ve`an şemâilihim. velâ tecidü ekŝerahüm şâkirîn. |
Beni azdırdığın için, and olsun ki, Senin doğru yolun üzerinde onlara karşı duracağım; sonra önlerinden, ardlarından, sağ ve sollarından onlara sokulacağım; çoğunu Sana şükreder bulamayacaksın dedi. |
Then I will come to them from before them and from behind them and on their right and on their left, and You will not find most of them grateful [to You]." |
Sayfa 152, Cuz 8, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
972 |
152 |
7 |
18 |
8 |
قَالَ اخْرُجْ مِنْهَا مَذْءُومًا مَّدْحُورًا ۖ لَّمَن تَبِعَكَ مِنْهُمْ لَأَمْلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنكُمْ أَجْمَعِينَ |
ḳâle-ḫruc minhâ meẕ'ûmem medḥûrâ. lemen tebi`ake minhüm leemleenne cehenneme minküm ecme`în. |
Allah, "Yerilmiş ve kovulmuşsun, oradan defol; and olsun ki insanlardan sana kim uyarsa, hepinizi cehenneme dolduracağım" dedi. |
[Allah] said, "Get out of Paradise, reproached and expelled. Whoever follows you among them - I will surely fill Hell with you, all together." |
Sayfa 152, Cuz 8, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
973 |
152 |
7 |
19 |
8 |
وَيَا آدَمُ اسْكُنْ أَنتَ وَزَوْجُكَ الْجَنَّةَ فَكُلَا مِنْ حَيْثُ شِئْتُمَا وَلَا تَقْرَبَا هَٰذِهِ الشَّجَرَةَ فَتَكُونَا مِنَ الظَّالِمِينَ |
veyâ âdemü-skün ente vezevcüke-lcennete fekülâ min ḥayŝü şi'tümâ velâ taḳrabâ hâẕihi-şşecerate fetekûnâ mine-żżâlimîn. |
Ey Adem! Sen ve eşin cennette kalın ve istediğiniz yerden yiyin, yalnız şu ağaca yaklaşmayın yoksa zalimlerden olursunuz. |
And "O Adam, dwell, you and your wife, in Paradise and eat from wherever you will but do not approach this tree, lest you be among the wrongdoers." |
Sayfa 152, Cuz 8, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف, Adem, Adam |
974 |
152 |
7 |
20 |
8 |
فَوَسْوَسَ لَهُمَا الشَّيْطَانُ لِيُبْدِيَ لَهُمَا مَا وُورِيَ عَنْهُمَا مِن سَوْآتِهِمَا وَقَالَ مَا نَهَاكُمَا رَبُّكُمَا عَنْ هَٰذِهِ الشَّجَرَةِ إِلَّا أَن تَكُونَا مَلَكَيْنِ أَوْ تَكُونَا مِنَ الْخَالِدِينَ |
fevesvese lehüme-şşeyṭânü liyübdiye lehümâ mâ vûriye `anhümâ min sev'âtihimâ veḳâle mâ nehâkümâ rabbükümâ `an hâẕihi-şşecerati illâ en tekûnâ melekeyni ev tekûnâ mine-lḫâlidîn. |
Şeytan, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı: "Rabbinizin sizi bu ağaçtan menetmesi melek olmanız veya burada temelli kalmanızı önlemek içindir." |
But Satan whispered to them to make apparent to them that which was concealed from them of their private parts. He said, "Your Lord did not forbid you this tree except that you become angels or become of the immortal." |
Sayfa 152, Cuz 8, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
975 |
152 |
7 |
21 |
8 |
وَقَاسَمَهُمَا إِنِّي لَكُمَا لَمِنَ النَّاصِحِينَ |
veḳâsemehümâ innî lekümâ lemine-nnâṣiḥîn. |
Doğrusu ben size öğüt verenlerdenim diye ikisine yemin etti. |
And he swore [by Allah] to them, "Indeed, I am to you from among the sincere advisors." |
Sayfa 152, Cuz 8, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
976 |
152 |
7 |
22 |
8 |
فَدَلَّاهُمَا بِغُرُورٍ ۚ فَلَمَّا ذَاقَا الشَّجَرَةَ بَدَتْ لَهُمَا سَوْآتُهُمَا وَطَفِقَا يَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا مِن وَرَقِ الْجَنَّةِ ۖ وَنَادَاهُمَا رَبُّهُمَا أَلَمْ أَنْهَكُمَا عَن تِلْكُمَا الشَّجَرَةِ وَأَقُل لَّكُمَا إِنَّ الشَّيْطَانَ لَكُمَا عَدُوٌّ مُّبِينٌ |
fedellâhümâ bigurûr. felemmâ ẕâḳe-şşecerate bedet lehümâ sev'âtühümâ veṭafiḳâ yaḫṣifâni `aleyhimâ miv veraḳi-lcenneh. venâdâhümâ rabbühümâ elem enhekümâ `an tilküme-şşecerati veeḳul lekümâ inne-şşeyṭâne lekümâ `adüvvüm mübîn. |
Böylece onların yanılmalarını sağladı. Ağaçtan meyve tattıklarında kendilerine ayıp yerleri göründü, cennet yapraklarından oralarına örtmeğe koyuldular. Rableri onlara, "Ben sizi o ağaçtan menetmemiş miydim? Şeytanın size apaçık bir düşman olduğunu söylememiş miydim?" diye seslendi. |
So he made them fall, through deception. And when they tasted of the tree, their private parts became apparent to them, and they began to fasten together over themselves from the leaves of Paradise. And their Lord called to them, "Did I not forbid you from that tree and tell you that Satan is to you a clear enemy?" |
Sayfa 152, Cuz 8, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |