4666 |
520 |
50 |
36 |
26 |
وَكَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُم مِّن قَرْنٍ هُمْ أَشَدُّ مِنْهُم بَطْشًا فَنَقَّبُوا فِي الْبِلَادِ هَلْ مِن مَّحِيصٍ |
vekem ehleknâ ḳablehüm min ḳarnin hüm eşeddü minhüm baṭşen feneḳḳabû fi-lbilâd. hel mim meḥîṣ. |
Bu inkarcılardan önce, kendilerinden daha kuvvetli olan, diyar diyar dolaşan nice nesilleri yok etmişizdir. Kurtuluşu var mı? |
And how many a generation before them did We destroy who were greater than them in [striking] power and had explored throughout the lands. Is there any place of escape? |
Sayfa 520, Cuz 26, ق, Qaf—ق |
4667 |
520 |
50 |
37 |
26 |
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَذِكْرَىٰ لِمَن كَانَ لَهُ قَلْبٌ أَوْ أَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَهِيدٌ |
inne fî ẕâlike leẕikrâ limen kâne lehû ḳalbün ev elḳa-ssem`a vehüve şehîd. |
Doğrusu bunda, kalbi olana veya hazır bulunup kulak verene ders vardır. |
Indeed in that is a reminder for whoever has a heart or who listens while he is present [in mind]. |
Sayfa 520, Cuz 26, ق, Qaf—ق |
4668 |
520 |
50 |
38 |
26 |
وَلَقَدْ خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ وَمَا مَسَّنَا مِن لُّغُوبٍ |
veleḳad ḫalaḳne-ssemâvâti vel'arḍa vemâ beynehümâ fî sitteti eyyâm. vemâ messenâ mil lügûb. |
And olsun ki, gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları altı günde yarattık ve Biz bir yorgunluk da duymadık. |
And We did certainly create the heavens and earth and what is between them in six days, and there touched Us no weariness. |
Sayfa 520, Cuz 26, ق, Qaf—ق |
4669 |
520 |
50 |
39 |
26 |
فَاصْبِرْ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ الْغُرُوبِ |
faṣbir `alâ mâ yeḳûlûne vesebbiḥ biḥamdi rabbike ḳable ṭulû`i-şşemsi veḳable-lgurûb. |
Söylediklerine sabret; Rabbini, güneşin doğmasından önce ve batışından önce överek tesbih et. |
So be patient, [O Muhammad], over what they say and exalt [Allah] with praise of your Lord before the rising of the sun and before its setting, |
Sayfa 520, Cuz 26, ق, Qaf—ق |
4670 |
520 |
50 |
40 |
26 |
وَمِنَ اللَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَأَدْبَارَ السُّجُودِ |
vemine-lleyli fesebbiḥhü veedbâra-ssücûd. |
Geceleyin ve secdelerin ardından O'nu tesbih et. |
And [in part] of the night exalt Him and after prostration. |
Sayfa 520, Cuz 26, ق, Qaf—ق |
4671 |
520 |
50 |
41 |
26 |
وَاسْتَمِعْ يَوْمَ يُنَادِ الْمُنَادِ مِن مَّكَانٍ قَرِيبٍ |
vestemi` yevme yünâdi-lmünâdi mim mekânin ḳarîb. |
Bir çağırıcının yakın bir yerden çağıracağı güne kulak ver. |
And listen on the Day when the Caller will call out from a place that is near - |
Sayfa 520, Cuz 26, ق, Qaf—ق |
4672 |
520 |
50 |
42 |
26 |
يَوْمَ يَسْمَعُونَ الصَّيْحَةَ بِالْحَقِّ ۚ ذَٰلِكَ يَوْمُ الْخُرُوجِ |
yevme yesme`ûne-ṣṣayḥate bilḥaḳḳ. ẕâlike yevmü-lḫurûc. |
O gün çığlığı gerçekten duyarlar; işte o, kabirden çıkış günüdür. |
The Day they will hear the blast [of the Horn] in truth. That is the Day of Emergence [from the graves]. |
Sayfa 520, Cuz 26, ق, Qaf—ق |
4673 |
520 |
50 |
43 |
26 |
إِنَّا نَحْنُ نُحْيِي وَنُمِيتُ وَإِلَيْنَا الْمَصِيرُ |
innâ naḥnü nuḥyî venümîtü veileyne-lmeṣîr. |
Doğrusu Biz diriltiriz, Biz öldürürüz, dönüş Bize'dir. |
Indeed, it is We who give life and cause death, and to Us is the destination |
Sayfa 520, Cuz 26, ق, Qaf—ق |
4674 |
520 |
50 |
44 |
26 |
يَوْمَ تَشَقَّقُ الْأَرْضُ عَنْهُمْ سِرَاعًا ۚ ذَٰلِكَ حَشْرٌ عَلَيْنَا يَسِيرٌ |
yevme teşeḳḳaḳu-l'arḍu `anhüm sirâ`â. ẕâlike ḥaşrun `aleynâ yesîr. |
O gün, yer yarılır, onlar çabucak ayrılır; bu, Bize göre kolay bir toplamadır. |
On the Day the earth breaks away from them [and they emerge] rapidly; that is a gathering easy for Us. |
Sayfa 520, Cuz 26, ق, Qaf—ق |
4675 |
520 |
50 |
45 |
26 |
نَّحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَقُولُونَ ۖ وَمَا أَنتَ عَلَيْهِم بِجَبَّارٍ ۖ فَذَكِّرْ بِالْقُرْآنِ مَن يَخَافُ وَعِيدِ |
naḥnü a`lemü bimâ yeḳûlûne vemâ ente `aleyhim bicebbârin feẕekkir bilḳur'âni mey yeḫâfü ve`îd. |
Onların dediklerini Biz biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin; söz verdiğim günden korkanlara Kuran'la öğüt ver. |
We are most knowing of what they say, and you are not over them a tyrant. But remind by the Qur'an whoever fears My threat. |
Sayfa 520, Cuz 26, ق, Qaf—ق |
4676 |
520 |
51 |
1 |
26 |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالذَّارِيَاتِ ذَرْوًا |
veẕẕâriyâti ẕervâ. |
Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemiler ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir. |
By those [winds] scattering [dust] dispersing |
Sayfa 520, Cuz 26, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4677 |
520 |
51 |
2 |
26 |
فَالْحَامِلَاتِ وِقْرًا |
felḥâmilâti viḳrâ. |
Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemiler ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir. |
And those [clouds] carrying a load [of water] |
Sayfa 520, Cuz 26, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4678 |
520 |
51 |
3 |
26 |
فَالْجَارِيَاتِ يُسْرًا |
felcâriyâti yüsrâ. |
Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemiler ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir. |
And those [ships] sailing with ease |
Sayfa 520, Cuz 26, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4679 |
520 |
51 |
4 |
26 |
فَالْمُقَسِّمَاتِ أَمْرًا |
felmüḳassimâti emrâ. |
Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemiler ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir. |
And those [angels] apportioning [each] matter, |
Sayfa 520, Cuz 26, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4680 |
520 |
51 |
5 |
26 |
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَصَادِقٌ |
innemâ tû`adûne leṣâdiḳ. |
Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemiler ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir. |
Indeed, what you are promised is true. |
Sayfa 520, Cuz 26, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |