4646 |
519 |
50 |
16 |
26 |
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ ۖ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ |
veleḳad ḫalaḳne-l'insâne vena`lemü mâ tüvesvisü bihî nefsüh. venaḥnü aḳrabü ileyhi min ḥabli-lverîd. |
And olsun ki insanı Biz yarattık; nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz; Biz ona şah damarından daha yakınız. |
And We have already created man and know what his soul whispers to him, and We are closer to him than [his] jugular vein |
Sayfa 519, Cuz 26, ق, Qaf—ق |
4647 |
519 |
50 |
17 |
26 |
إِذْ يَتَلَقَّى الْمُتَلَقِّيَانِ عَنِ الْيَمِينِ وَعَنِ الشِّمَالِ قَعِيدٌ |
iẕ yeteleḳḳe-lmüteleḳḳiyâni `ani-lyemîni ve`ani-şşimâli ḳa`îd. |
Sağında ve solunda, onunla beraber oturan iki alıcı melek, yanında hazır birer gözcü olarak söylediği her sözü zaptederler. |
When the two receivers receive, seated on the right and on the left. |
Sayfa 519, Cuz 26, ق, Qaf—ق |
4648 |
519 |
50 |
18 |
26 |
مَّا يَلْفِظُ مِن قَوْلٍ إِلَّا لَدَيْهِ رَقِيبٌ عَتِيدٌ |
mâ yelfiżu min ḳavlin illâ ledeyhi raḳîbün `atîd. |
Sağında ve solunda, onunla beraber oturan iki alıcı melek, yanında hazır birer gözcü olarak söylediği her sözü zaptederler. |
Man does not utter any word except that with him is an observer prepared [to record]. |
Sayfa 519, Cuz 26, ق, Qaf—ق |
4649 |
519 |
50 |
19 |
26 |
وَجَاءَتْ سَكْرَةُ الْمَوْتِ بِالْحَقِّ ۖ ذَٰلِكَ مَا كُنتَ مِنْهُ تَحِيدُ |
vecâet sekratü-lmevt bilḥaḳḳ. ẕâlike mâ künte minhü teḥîd. |
Ölüm sarhoşluğu gerçekten gelir, ey insan, işte bu senin öteden beri korkup kaçtığın şeydir. |
And the intoxication of death will bring the truth; that is what you were trying to avoid. |
Sayfa 519, Cuz 26, ق, Qaf—ق |
4650 |
519 |
50 |
20 |
26 |
وَنُفِخَ فِي الصُّورِ ۚ ذَٰلِكَ يَوْمُ الْوَعِيدِ |
venüfiḫa fi-ṣṣûr. ẕâlike yevmü-lve`îd. |
Sura üfürülür. İşte bu geleceği söz verilen gündür. |
And the Horn will be blown. That is the Day of [carrying out] the threat. |
Sayfa 519, Cuz 26, ق, Qaf—ق |
4651 |
519 |
50 |
21 |
26 |
وَجَاءَتْ كُلُّ نَفْسٍ مَّعَهَا سَائِقٌ وَشَهِيدٌ |
vecâet küllü nefsim me`ahâ sâiḳuv veşehîd. |
Her can, kendisiyle beraber bir sürücü ve şahit bulunduğu halde gelir. |
And every soul will come, with it a driver and a witness. |
Sayfa 519, Cuz 26, ق, Qaf—ق |
4652 |
519 |
50 |
22 |
26 |
لَّقَدْ كُنتَ فِي غَفْلَةٍ مِّنْ هَٰذَا فَكَشَفْنَا عَنكَ غِطَاءَكَ فَبَصَرُكَ الْيَوْمَ حَدِيدٌ |
leḳad künte fî gafletim min hâẕâ fekeşefnâ `anke giṭâeke febeṣaruke-lyevme ḥadîd. |
Ona: "And olsun ki, sen, bundan gafildin; işte senden gaflet perdesini kaldırdık, bugün artık görüşün keskindir" denir. |
[It will be said], "You were certainly in unmindfulness of this, and We have removed from you your cover, so your sight, this Day, is sharp." |
Sayfa 519, Cuz 26, ق, Qaf—ق |
4653 |
519 |
50 |
23 |
26 |
وَقَالَ قَرِينُهُ هَٰذَا مَا لَدَيَّ عَتِيدٌ |
veḳâle ḳarînühû hâẕâ mâ ledeyye `atîd. |
Yanındaki melek: "İşte bu yanımdaki hazırdır" der. |
And his companion, [the angel], will say, "This [record] is what is with me, prepared." |
Sayfa 519, Cuz 26, ق, Qaf—ق |
4654 |
519 |
50 |
24 |
26 |
أَلْقِيَا فِي جَهَنَّمَ كُلَّ كَفَّارٍ عَنِيدٍ |
elḳiyâ fî cehenneme külle keffârin `anîd. |
Allah: "Ey sürücü ve şahit! Her inatçı inkarcıyı, iyiliklere boyuna engel olan, mütecaviz, şüpheye düşüren, Allah'ın yanında başka tanrı benimseyen kişiyi cehenneme atın, onu çetin bir azaba sokun" buyurur. |
[Allah will say], "Throw into Hell every obstinate disbeliever, |
Sayfa 519, Cuz 26, ق, Qaf—ق |
4655 |
519 |
50 |
25 |
26 |
مَّنَّاعٍ لِّلْخَيْرِ مُعْتَدٍ مُّرِيبٍ |
mennâ`il lilḫayri mü`tedim mürîbün. |
Allah: "Ey sürücü ve şahit! Her inatçı inkarcıyı, iyiliklere boyuna engel olan, mütecaviz, şüpheye düşüren, Allah'ın yanında başka tanrı benimseyen kişiyi cehenneme atın, onu çetin bir azaba sokun" buyurur. |
Preventer of good, aggressor, and doubter, |
Sayfa 519, Cuz 26, ق, Qaf—ق |
4656 |
519 |
50 |
26 |
26 |
الَّذِي جَعَلَ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ فَأَلْقِيَاهُ فِي الْعَذَابِ الشَّدِيدِ |
elleẕî ce`ale me`a-llâhi ilâhen âḫara feelḳiyâhü fi-l`aẕâbi-şşedîd. |
Allah: "Ey sürücü ve şahit! Her inatçı inkarcıyı, iyiliklere boyuna engel olan, mütecaviz, şüpheye düşüren, Allah'ın yanında başka tanrı benimseyen kişiyi cehenneme atın, onu çetin bir azaba sokun" buyurur. |
Who made [as equal] with Allah another deity; then throw him into the severe punishment." |
Sayfa 519, Cuz 26, ق, Qaf—ق |
4657 |
519 |
50 |
27 |
26 |
۞ قَالَ قَرِينُهُ رَبَّنَا مَا أَطْغَيْتُهُ وَلَٰكِن كَانَ فِي ضَلَالٍ بَعِيدٍ |
ḳâle ḳarînühû rabbenâ mâ aṭgaytühû velâkin kâne fî ḍalâlim be`îd. |
Yanındaki şeytan: "Rabbimiz! Ben onu azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklıktaydı" der. |
His [devil] companion will say, "Our Lord, I did not make him transgress, but he [himself] was in extreme error." |
Sayfa 519, Cuz 26, ق, Qaf—ق |
4658 |
519 |
50 |
28 |
26 |
قَالَ لَا تَخْتَصِمُوا لَدَيَّ وَقَدْ قَدَّمْتُ إِلَيْكُم بِالْوَعِيدِ |
ḳâle lâ taḫteṣimû ledeyye veḳad ḳaddemtü ileyküm bilve`îd. |
Allah: "Benim katımda çekişmeyin; size bunu önceden bildirmiştim. Benim katımda söz değişmez; Ben kullara asla zulmetmem" der. |
[Allah] will say, "Do not dispute before Me, while I had already presented to you the warning. |
Sayfa 519, Cuz 26, ق, Qaf—ق |
4659 |
519 |
50 |
29 |
26 |
مَا يُبَدَّلُ الْقَوْلُ لَدَيَّ وَمَا أَنَا بِظَلَّامٍ لِّلْعَبِيدِ |
mâ yübeddelü-lḳavlü ledeyye vemâ ene biżallâmil lil`abîd. |
Allah: "Benim katımda çekişmeyin; size bunu önceden bildirmiştim. Benim katımda söz değişmez; Ben kullara asla zulmetmem" der. |
The word will not be changed with Me, and never will I be unjust to the servants." |
Sayfa 519, Cuz 26, ق, Qaf—ق |
4660 |
519 |
50 |
30 |
26 |
يَوْمَ نَقُولُ لِجَهَنَّمَ هَلِ امْتَلَأْتِ وَتَقُولُ هَلْ مِن مَّزِيدٍ |
yevme neḳûlü licehenneme heli-mtele'ti veteḳûlü hel mim mezîd. |
O gün cehenneme: "Doldun mu?" deriz, o: "Daha var mı?" der. |
On the Day We will say to Hell, "Have you been filled?" and it will say, "Are there some more," |
Sayfa 519, Cuz 26, ق, Qaf—ق |